KOMİSYON KONUŞMASI

LEZGİN BOTAN (Van ) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli bürokratlar; çok değerli bir Bakanlığımızın bütçesini görüşüyoruz. Bütçenin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın Bakan, tabii yine Başkanımdan destek alarak Van'la alakalı öncelikle bir talebi ilettikten sonra ben de naçizane dış işlerine ilişkin birkaç değerlendirmede bulunacağım izninizle.

Öncelikle, Van'ı biliyorsunuz, iki tane büyük deprem yaşamış, sürekli bölgede yoğun bir göç alan ve ekonomisi aslında Van'ın şahsında bölge ekonomisini de dinamize eden, ciddi katkılar sağlayan, yıllık 400 bine yakın İran'lı yurttaşın ziyaret ettiği bir il. Ancak, burada ciddi bir sıkıntı var. Sıkıntı şu: Van'da bir İran konsolosluğu yok. Bir İran konsolosluğunun olması durumunda bölge ekonomisine ciddi katkı yapacak ve ilimize gelen turist sayısında daha yüksek bir rakama ulaşacağız ve bu gelen turistlerin hukuki anlamda yaşadıkları sorunlar, sıkıntılar da önemli oranda aşılacak ve Van'ı ciddi bir cazibe merkezi hâline getirecek ki Hükûmetin de Van'ı cazibe merkezi yapmak gibi bir iddiası var. Bu iddianın bence en olabilir ve somut adımı olacaktır. Van halkının, Van iş adamlarının gözü kulağı burada ve böyle bir talepleri var. Ben de -elçiye zeval olmaz- aynı zamanda Vanlı bir Milletvekili olarak bu talebimizi bir kez daha sizlere iletelim. Zaman zaman İranlı yetkilerle görüşmelerde onların da bu konuda istekli, arzulu olduklarını görüyoruz. Sizin bu konudaki alakanızı, ilginizi bekliyoruz. Çok teşekkür ediyorum.

Diğer konuya gelince, aslında çok değerli uzmanlar var burada, dış ilişkilerle ilgili, harici ilişkilere ilişkin değerlendirmelerde bulundular; dışarıdan bir şekilde el verdikçe çalışmalarınızı takip ediyoruz. Dışişleri, her ülkenin dışişleri o ülkenin aslında iç yapısının dışarıya yansımasıdır yani ülkenin aynasıdır. Eğer ülke içerisinde demokratik değerler, evrensel değerler, barış, hukukun üstünlüğü, temel insan hakları, hak ve hürriyetler konusunda gelişmeler varsa, ekonomik standartların iyileşmesinde ciddi gelişmeler varsa bu Dışişlerinin aslında ciddi bir şekilde dışarıda da itibar kazanması, saygınlık kazanması, atağa kalkması, daha büyük bir motivasyon ve moralle ülke temsiliyetini yükseklere taşıması içten bile değil. Yani ülkenin içini aslında dışarıya yansıtan aynamızdır Dışişleri Bakanlığımız ve bütün ülkeler için de geçerlidir.

Dolayısıyla ülkenin şu an içinde bulunduğu ciddi insan hakları ihlalleri vardır. KHK'larla, olağanüstü hâlle, yaşanılan bu darbe mekaniği, hâlen bu darbe mekaniğinin zemininin bir şekilde canlı duruyor olması, bütün bunlar da aslında ülkenin itibarını ciddi bir şekilde dışarıda zedelemekte.

Şimdi, bunu, KHK'larla, olağanüstü hâl gerekçesi yaparak ülke içerisinde bunları gidermek mümkün değil. Ülkedeki demokrasi standartlarımızı temel insan hakları, hukukun üstünlüğüne riayet ederek ve bundan taviz vermeyerek ancak buradan bir çıkış sağlayabiliriz ki... Bugün Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar üzücü bir karar. Gerçekten yargının ne kadar siyasallaştığı ve bunun dışarıda da ülkemizin imajına çok ciddi zarar vereceğini düşünüyoruz.

Milletvekilimiz Gülser Yıldırım hakkında bugün yargının vermiş olduğu tutukluluk durumunu göz ardı ederek... Çünkü daha önceki Anayasa Mahkemeleri özü itibarıyla varlık gerekçeleri, halk ile devlet arasındaki ihtilaflarda halktan yana ve demokrasiden yana, ülke barışı açısından kritik rol oynar, halktan yana yorumlarını yapar. Ancak görüyoruz ki -Haberal veya Balbay- daha önceki benzeri birçok örnekte Anayasa Mahkemesinin tutumu ile bugün âdeta bir etnik yaklaşım sanki kokuyor. Bu, hem çevre ülke barışı açısından hem de dışarıda da ülkenin imajı açısından çok ciddi bir sıkıntı Sayın Bakan.

Dolayısıyla burada naçizane, Dışişlerinin başarısı ancak yurtta sulh cihanda sulh, hem ülke içerisindeki barışı, toplumsal barışı sağlayarak, yine çalışma barışını sağlayarak toplumsal dengeleri, dinamikleri ve dinamik olan toplumumuzun dinamik çeşitlenen ihtiyaçları bağlamında gözünü, kulağını açarak buradan bir kurgu, bir hikâye yazarak dışarıda da çok daha güçlü olabileceğine ve çevremizdeki halklarla da çatışmacı değil, ayrıştırıcı değil, onarıcı, barıştırıcı misyonunu aslında yüklenerek daha önemli bir ülke konumuna geleceğimiz... Çünkü ülkemizin mevcut potansiyeli veya bakiyesi olduğumuzu iddia ettiğimiz Osmanlı'nın coğrafyasında bizim mevcut etnik yapıları veya inanç gruplarını, kültürel grupları reddederek birilerini niyete veya mevcut konjonktüre bağlı olarak destekleyip diğerini ötekileştirerek işin içinden çıkamayız. Bu bölgede, Osmanlı bakiyesinin bize emrettiği, bıraktığı şey, kardeşlik duygusudur. Ve bütün bu etnik, çok çeşitli etnik yapısı, çok çeşitli dil, kültürel farklılıkların hepsini kucaklayan bir barış projesiyle, bir kardeşlik projesiyle, bir demokratikleşme projesiyle taçlandırabilir ve bu, ülkemizin selameti ve geleceği açısından da çok daha büyük bir projedir, olması gereken budur.

Ben, tekrar, bütçenizin başarılı olmasını ve sizleri tebrik ediyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.