KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli bürokratlar ve değerli dinleyiciler; ben de bu konuda birkaç görüşümü paylaşmak istiyorum.

Birçok konu gündeme getirildi, özellikle bu Avrupa Konseyinde, son, bizim ve sizin Bakanlığınız tarafından gönderilen mektup ve alınan karar.

Sayın Bakan, sizlerin de bildiği üzere, Avrupa Konseyi, İkinci Dünya Savaşı sonrası süreçteki o uluslararası kuruluşların yapılanmasından sonra Avrupa'da kurulan, ülkemizin ilk kurumsal bağını temsil eden bir kurumsal yapı ve kuruluşundan üç ay sonra, hemen Ağustos 1949'da da Avrupa Konseyine davet edilen Türkiye, bugün 47 üyesi olan örgütün kurucu üyeleri arasında. Bu, çok değerli ve önemli bir temsiliyet. Konseyle yürütülen ilişkilerle birlikte, ülkemiz, Fransa, İngiltere, Almanya gibi konseyin bütçesine en çok katkı sağlayan ülkeler arasındaydı.

Geçen hafta, bildiğiniz üzere, Konsey Genel Sekreteri Jagland'ın yapmış olduğu açıklamayla, biz, sizin oraya bir mektup gönderdiğinizden haberdar olduk ve en çok katkı yapan ülke statüsünden de ayrılmak istediğimiz talebini ilettiğimizi öğrendik. Bu statüden vazgeçmenin gerekçesi nedir? Bunu, tam olarak, en azından ben, Parlamentoda görev yapan bir milletvekili olarak ki ulusal stratejik hedeflerimiz olarak baktığımız dış politikayla ilgili, sizin Bakanlığınızın sorun alanlarında biz bununla ilgili bir bilgilendirmeye sahip olmadık ya da siz, öncesinde, herhangi bir diplomatik girişimde bulundunuz mu? Yani gerekçesini bilmediğimiz için... Ve bu girişimlerinizden sonuç çıktı mı? Bunu merak ediyorum. Ve karar ne zaman yürürlüğe girecek?

Daha sonra, bu karar neticesinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde, Parlamenterler Meclisinde, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi ve GRECO gibi kurumlarla olan ilişkilerimiz de etkilenecek mi? Ülkemizin Avrupa Birliğine tam üyelik sürecine yaratacağı muhtemel etkiler ne olacak? Çünkü oradaki üyelerin çoğunluğu Avrupa Birliğinin de üyeleri, tam üyeleri. Bunu sormak istiyorum size.

Biliyorsunuz, yine, bu son dönemde alınan, tekrar bizim siyasi ve hukuksal, iki önemli temel alanda denetim sürecine girmemiz. Burada temel gerekçe de, demokratik kurumsal yapıların işleyişi ve demokrasi değerleri açısından bir geriye gidiş olması. Bu da doğal olarak sizin politika alanınızı ilgilendiriyor. Yani dış politikadaki uygulamalarda ve belki de yanlış ve tutarsız uygulamaların etkisi olarak, uluslararası kurumlarda gerçekten ülkemizle ilgili alınan kararlarda bir kez daha dış politikayı sorgulamak gerektiğini düşünüyorum.

Bildiğimiz üzere, bugün de gündeme gelen Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde bir geriye gidiş var. Sayın Bakan, geçen de söyledim, gerçekten 1999 yılında Avrupa Birliğine aday olduk ve neredeyse adaylığımızın 20'nci yılını tamamlayacağız ve bu, Avrupa Birliği tarihindeki en uzun adaylık süreci. Burada ve ilerleme raporlarında bir geriye gidiş var ve geriye gidişin temel alanları da gerçekten sorgulanması gereken alanlar ki biz, o alanlarda, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi alanlarda 2002'den itibaren aşama kaydetmiş ve müzakerelerin başlaması için karar alınan bir ülkeyken, yine, aynı temel alanlarda bir geriye gidiş olmasının da yine sorgulanması gereken bir alan olduğunu düşünüyorum.

Bir diğer konu da Sayın Müsteşar Ümit Yalçın'ın bir yazısı olmuştu 10 Ekimde Bakanlık teşkilatlarına. Orada belli temsiliyet faaliyetlerinde bir kısıntıya gidilmesiyle ilgili. Bu 10 Ekimde gönderilmiş.

Şimdi, buradan sonra baktığımız zaman 29 Ekim törenleri var ve diğer başka etkinlikler var mı? Hangi etkinlikler özellikle kısıtlandı ve neden böyle bir karar alındı? Ki biliyorsunuz Genel Başkanınız ve Sayın Cumhurbaşkanının sarayla ilgili milyonluk harcamalarla ilgili "İtibardan tasarruf olmaz." gibi bir savunması varken dış temsilciliklerde, özellikle önemli etkinliklerde, millî bayramlarımızda, günlerimizdeki bu etkinliklerde kısıtlamaya gidilmesinin gerekçesi, yine aynı Sayın Müsteşarın yazısında, burada uluslararası kurumlar, kuruluşlar, katkı payları ve diğer yardımlarla ilgili projelerde de bir kısıntıya gidiliyor. Acaba, bu Konseydeki başvurunun bununla bir ilgisi var mı buradaki ödeneklerin kısılmasıyla ilgili? Bunu da sormak istiyorum Sayın Bakana.

Sürem varsa, son bir soru da Türkiye Maarif Vakfıyla ilgili.

BAŞKAN - Tabii, buyurun.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sayın Bakan, Millî Eğitim Bakanlığında bu vakfın görüşmeleri oldu. Burada, gerçekten bu vakfın misyonu, görevi, faaliyetleriyle ilgili biz çekincelerimizi ilettik. Doğal olarak, biliyorsunuz, bu 15 Temmuz, o hain darbe girişimi sonrası gündeme gelen ve gerçekten çok aceleyle, hızlıca kurulan bir kurum. O yapılanmaların, gerçekten, yurt dışında, ileride tekrar tehlike yaratacak durumlar söz konusu olmaması için tekrar ben gündeminize almanız gerekir diyorum çünkü bu, gerçekten Millî Eğitim Bakanlığından tamamen özerk, paralel, siyasi etkinliği çok ağır olan ve vakıf yöneticilerinin özlük hakları, vakfın merkezi, denetimi, sahip olduğu mülkler, bu vakfa aktarılan kaynaklar, bütçeden alacağı pay, gerçekten bu kamu kaynaklarının bu vakfın hizmetine koşulsuz sunulması çok önemli. Ben, bunu tekrar sizin dikkatinize sunmak istiyorum.

Teşekkür ediyorum süre için.