Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı b) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu c) Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 02 .11.2017 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben de Başkanı, Bakanı ve diğer hazırunu selamlıyorum saygıyla.
Bugün daha çok, Adana ve Çukurova'da tarım alanında yaşanan sorunları bu bölümde açıklamayı düşünüyorum. Çukurova, hepinizin bildiği gibi bereketli topraklar; üzerinde pamuktan incire, narenciyeden pirince, mısırdan buğdaya, soyadan fıstığa, karpuza, akla gelebilecek her türlü ürünün yetiştirildiği nadide topraklardan. Ancak bu bereketli topraklar üzerinde bolca emek, bolca dökülmüş ter ve ne yazık ki artık bolca gözyaşı var. Şairin de dediği gibi "ekmeğimiz" olmuş, "kefen bezimiz" olmuş yani beşikten mezara hepimizi beslemiş ama ne var ki son günlerde o bereketli topraklar kanıyor. Ürünler ihraç edilmiyor eskisi kadar, yurt içi tüketim dahi düşmüş durumda. Daha geçen hafta nar üreticileri açıklama yaptı: "Üretim arttığı hâlde iç ve dış tüketime arz edilmediği için ve yeterli soğuk hava depoları oluşturulmadığı için tonlarca ürün telef oldu." Bugün Türkiye komşularına ve AB ülkelerine yaş sebze ve meyve ihraç ederken, aslında onu da ihraç edeceğim derken Rusya'yla krizde olduğu gibi yüzüne, gözüne bulaştıran bir ülke olduk. Türkiye bugün ABD'den ceviz, fıstık, soya, Güney Amerika'dan nohut, mercimek, kuru fasulye, İsrail'den hibrit tohum, İran, Pakistan, Hindistan'dan pirinç, Rusya'dan buğday, arpa, Balkanlar'dan ayçiçeği, kırmızı et, canlı hayvan ithal etmek zorunda olan bir ülke hâline gelmiştir.
Adana ve Çukurova, verimli arazilerin kentsel yapılaşmaya ve sanayiye açılmasının kurbanı olmuştur aynı zamanda ve tarım kenti vasfına maalesef erişememiştir. Adana ekolojik koşulların çok yönlü tarıma uygun oluşuyla ön plana çıkarken Çukurova Bölgesi'nin 1'incisi, ülkenin 5'inci büyük kentidir. Elverişli iklim koşullarıyla da zengin bir tarım potansiyeline sahiptir. Adana'nın topraklarının yüzde 38'i tarım yapmaya uygun alanlardır. Kent halkının büyük kısmı geçimini tarımdan ve tarıma dayalı sanayiden karşılamaktadır fakat bu denli büyük tarım alanları kent halkına gelir getirmekten giderek uzaklaşıyor, bunu yerinde de gözlemliyorum her gidişimde. Yüksek bir tarım potansiyeline sahip kent her geçen gün çarpık yapılaşmadan kaynaklı olarak tarıma ayrılan alanlarını kaybediyor. Tarım alanlarının amaç dışı kullanımına izin verilmesi, yerleşim yerlerinin ve sanayi kuruluşlarının planlamalarının yanlış alanlara yapılması birinci sınıf tarım alanlarının yok olmasına da sebebiyet veriyor. Mutlak tarım arazisi olarak kullanılması gereken yerlerin ağırlıklı olarak yerleşime açıldığı... Ve amaç dışı kullanımda en büyük payı yerleşim alanları almaktadır. Son yıllarda Hükûmetin tarım politikasındaki istikrarsızlığı bu verimli toprakların heba olmasına adım adım yol açmaktadır. Adana halkı ve Çukurovalılar artık tarımdan gelir elde edemez hâle gelmiştir.
Türkiye'nin tarımda söz sahibi olması ve rekabet edebilir düzeye erişebilmesi amacıyla, tarımın devam edegelen yapısal sorunlarının çözülmesi gerekiyor. Tarımsal üretim ve ticaret politikalarının güçlendirilmesi, üretici eğitim ve refah düzeyinin yükseltilmesi, tarımsal desteklemelerin amacına uygun olarak sürdürülmesi ve etkilerinin değerlendirilmesi, üretici örgütlenmesi sorunlarının çözülmesi, tarım işçilerinin sosyal güvenlik ve İş Yasası kapsamlı sorunlarının giderilmesi, gıda güvenliğinin sağlanması, tarımsal danışmanlık sisteminin etkin kullanılması önem taşımaktadır. Bu amaçla, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı engellenmelidir, mevcut tarım potansiyeli artırılmalıdır. Tarım kenti olan Adana'nın ve bölge olarak Çukurova'nın tarıma uygun olan ve olmayan arazileri belirlenerek ileri teknolojinin tarımda kullanıldığı ve tarıma dayalı kalkınmanın gerçekleştirilmesi çalışmalarına hız verilmelidir. Bu nedenle, kentleşme tarıma uygun olmayan alanlara kaydırılmalıdır.
Adana'da tarıma dayalı sanayinin başında tekstil ve yağ sanayisi gelmektedir. Tarım bu sektörlerin bölgede en önemli kaynağını ve aynı zamanda istihdam alanını oluşturmaktadır. Burada yapılması gereken, sürdürülebilir tarım uygulamalarını gerçekleştirerek Adana için ekonomik öneme sahip tarımsal ürünlerde iç ve dış ticareti artırmanın yollarını aramaktır. Sürdürülebilir tarım, artan nüfusunun ihtiyacı olan yeterli ve kaliteli gıda maddesinin uygun maliyetlerde üretimini, çevrenin ve doğal tarım kaynaklarının korunmasını geliştirecek sistem ve uygulamaların bütünlüğünü ifade eder.
BAŞKAN - Sayın Beştaş, lütfen toparlar mısınız?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Zaten toparlayacağım yani bitince.
Teşekkür ediyorum.
Dolayısıyla "tarım kenti" demek, aynı zamanda sürdürülebilir tarım koşullarını sağlayan bir kent demektir.
Küreselleşmenin tarımda yansımalarıyla birlikte bu alanda ücretli çalışanların sorunları da artmaktadır. Bugün yüz binlerce tarım işçisi çalışma sürelerini düzenleyen kurallardan, hafta tatili ve yıllık ücretli izin haklarından, işten çıkartılmaya karşı koruyucu düzenlemelerden, ihbar ve kıdem tazminatlarından yoksun olarak çalışmaktadır. İşçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin koruyucu düzenlemeler 50 ve daha az sayıda işçinin çalıştığı işyerlerindeki tarım işçileri için geçerli değildir. Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu tarımda süresiz işlerde çalışanları kapsamakta ve primleri işçinin kendisi ödemekte, işverenin herhangi bir prim ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Kapsayıcı ve işlevsel bir sosyal güvenlik hakkı önde gelen bir taleptir. Devlet, vatandaşının bir sosyal güvenceye sahip olması için gerekli altyapıyı oluşturmalıdır. Bunun için gerekli olan kaynak işverenlerden ya da genel bütçeden sağlanmalıdır.
Başkanım, affınıza sığınarak, gerçekten nokta nokta...
BAŞKAN - Bitiyor, değil mi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Bitiriyorum, emin olun. Zaten ben sürekli gelmiyorum. Bugün sadece Çukurova'yla ilgili arkadaşların...
BAŞKAN - Hemen toparlayalım o zaman.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Hızla toparlıyorum.
Sektörün en korumasız kesimini gezici tarım işçileri oluşturuyor, sizlerin de, Bakanlığınızın da bildiği gibi. Kadın işçilerin yoğun olduğu ve çocukların da aileleriyle birlikte çalıştığı bu kesim "elçi" adı verilen tarım aracılarının ve büyük toprak sahiplerinin insafına terk edilmiştir. Kendi kurdukları çadırlarda sağlıksız koşullarda konaklayan ve çoğunlukla parça başı ücretle kötü şartlarda çalışan bu işçiler, yalnızca kazaya uğradıklarında veya öldüklerinde haber olmaktadır. Perihan Akın, Samsun'da mevsimlik tarım işçisi; orada maalesef, çadırına yapılan ırkçı bir saldırıda hayatını kaybeden bir kadın aynı zamanda.
Ekonomik gereksinimin bir parçası olarak ülkeyi dolaşan tarım işçilerinin yanı sıra, siyasi nedenlerle, bildiğiniz gibi, boşaltılan köylerden göç eden 1990'lı yıllarda yüz binlerce tarım işçisi de Çukurova'dadır. Bu yönüyle de Adana'nın kenar mahallelerindeki Kürt yoksulları özellikle tarım işçileri kitlesinin büyük bir parçasını oluşturuyor. Tarım işçilerinin sorunları aynı zamanda Kürt sorunuyla da bağlantılıdır.
Çukurova'da bizzat defalarca gidip izlediğim -bunu da söyleyerek bitireceğim- Tuzla'da on binlerce tarım işçisinin yaşadığı bir çadır kent var Sayın Bakan ve orada yirmi beş yılı aşkın, otuz yıla yakın 1990'lı yıllardan beri yaşayan tarım işçileri var. Ne barınma ne altyapı ne su, korkunç koşullarda yaşıyorlar ve başka hiçbir garantileri yok. Çadırda yaşamaları da zaten başlı başına bir ezaya, bir eziyete dönüşmüş durumda. Adana'da Büyükşehirle, Hükûmetle de defalarca bunu önergelerle, farklı şekillerde ifade ettiğimiz hâlde, maalesef, Tuzla'da hâlâ çocukların da içinde bulunduğu yüzlerce aile o koşullarda yaşamaya terk edilmiştir. Bu nedenle, ben bu sorunları da ifade ederek Bakanlık bütçesi oluşturulurken bunların dikkate alınmasını istedim.
Teşekkürler Sayın Başkan, sağ olun.