| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı b) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu c) Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 02 .11.2017 |
MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, değerli Başkanım, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; Sayın Bakanım, siz Türkiye tarımını, gıdasını, hayvancılığını çok güzel bir şekilde özetlediniz, teşekkür ediyorum. Sizin de yakinen bildiğiniz birçok konuyu, Urfa'yla ilgili birçok konuyu ben burada kayıtlara girmesi noktasında burada tekraren ifade edeceğim. Genel temanın konusu Şanlıurfa olacak.
Şu an, gerek kapsadığı alan gerekse faaliyet alanları gerek bütçe ve gerekse personel bakımından Türkiye'nin en büyük ve en önemli bakanlıklarından biri olan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bütçesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı ve uğurlu olmasını diler, hepinizi saygıyla selamlarım.
Parlamenteri olduğum Şanlıurfa, kuzey Mezopotamya'da yer alıp, ilk tarımın yapıldığı, ilk buğdayın ekildiği, dünyanın ilk üniversitesinin kurulduğu, Ceddül Enbiya olan Hazreti İbrahim'in doğduğu, Hazreti Eyüp'ün çile çektiği, Hazreti Şuayb'ın yaşadığı, Hazreti Yakup'un çobanlık yaptığı, üç semavi dinin yeşerdiği, kardeşlik istikrar ve huzur şehri, bir diğer adıyla peygamberler şehri Şanlıurfa'dır.
9 ili kapsayan Türkiye'nin ilk ve en önemli bölgesel kalkınma projesi olan GAP'ın merkezinde olup, sadece Güneydoğunun değil, Türkiye'nin de en önemli tarımsal potansiyeline sahip bir ilidir.
Şanlıurfa coğrafi olarak da önemli bir konuma sahiptir. Güney komşumuz olan Suriye'yle 314 kilometrelik bir sınıra sahip olup 3 ilçemiz Ceylanpınar, Akçakale ve Suruç sınır ilçesi olup 5 ilçemiz de Atatürk Barajı Gölü'nün havzasında yer aldığından, Birecik, Halfeti, Bozova, Hilvan ve Siverek ise sahil ilçeleridir.
Şanlıurfa İli arazi büyüklüğü bakımından Türkiye'deki toplam tarım alanının yüzde 4.9'una sahip olup 12 milyon 20 bin dekarlık tarım alanıyla Konya ve Ankara'dan sonra 3' üncü sıradadır
İlimizde hâlen sulanan alan 362.055 hektar olup, ayrıca 78.088 hektar alanda inşaat devam etmektedir. GAP Projesi tamamlandığında ekonomik anlamda yaklaşık 9 milyon dekar alanın sulamaya açılması planlanmaktadır. Ülkemizde sulamanın yaklaşık yüzde 10'luk bölümü ilimizde gerçekleşmiş olacaktır.
GAP'ta sulanmakta olan arazinin üçte 2'sinin ilimizde bulunduğu görülmekte olup, sulamaya açılacak alanlar tamamlandığında bu alanın yaklaşık yarısının Şanlıurfa ilimizde bulunacağı öngörülmektedir.
Sayın Bakanım, sizlerin de bilgisi dâhilindedir ki Şanlıurfa'da sulamaya açılması gereken daha yaklaşık 450 bin hektar arazi bulunmaktadır. Şanlıurfa'nın kıraç arazilerinin yeşile döndüren Bozova ve Karaköprü'deki fıstık bahçeleri kurumaya başlamıştır çünkü ilimiz Türkiye'nin en sıcak ili olup son yıllarda kurak geçen mevsimlerden dolayı çok az yağış alınmaktadır. Yine Hilvan, Siverek ve Viranşehir üçgeninde kalan bölgede yaklaşık 1 milyon 540 bin dekar arazi sulamayı beklemektedir. Hilvan-Siverek pompaj sulaması ana iletim kanalı ve şebeke inşaatı proje çalışmaları tamamlanmış olup ihale aşamasına gelmiştir. Bu ihalenin bir an önce yapılması gerekmektedir çünkü onun geciktirilmesi bir millî servet kaybına yol açmaktadır.
İlimizde sisteme kayıtlı çiftçi sayısı 58.842 olup Türkiye'deki çiftçi sayısının yaklaşık yüzde 3'ü Şanlıurfa'dadır. Mevcut hâliyle birlikte Türkiye tarımının lokomotifi konumunda olan ilimizde, tarımın hemen her alanında üretim yapılmaktadır. İlimizde, 852 bin ton pamukla Türkiye pamuğunun yüzde 40'sı, 48 bin ton fıstıkla Türkiye fıstığının yüzde 32'si, 96 bin ton kırmızı mercimekle Türkiye üretiminin yüzde 30'u, 547 bin ton mısırla Türkiye üretiminin yüzde 9'u, yaklaşık 1 milyon ton buğdayla Türkiye üretiminin yaklaşık yüzde 5'i, 250 bin ton arpayla Türkiye üretimin yaklaşık yüzde 4'lük bölümü üretilmiş olmaktadır. İlimizdeki araziler sulamaya açıldıkça bu oranlar yıllar itibarıyla gittikçe artmaktadır. Yine ilimizde son yıllarda badem, şeker pancarı, sarımsak üretimi de gittikçe artmaktadır.
İlimiz hayvancılıkta da önemli bir konuma sahiptir. İlimizdeki hayvan sayısı yaklaşık olarak 1,9 milyon küçükbaş ve 225 bin civarında büyükbaş olarak tespit edilmiştir. Kanatlı hayvan sayısı yaklaşık 400 bin iken aktif arılı kovan sayısı 90 binin üzerinde bulunmaktadır.
Ayrıca, ilimizde 8.600 dekar alanda 534 işletmesi bulunan ve altyapısı bitme aşamasına gelmiş olan Besi Organize Sanayi Bölgesi'nin devreye girmesiyle ilimizin hayvancılıktaki konumu ve potansiyeli çok daha artmış olacaktır.
Sayın Bakanım, Şanlıurfa'nın hayvancılıkta da bölgede lider konuma gelebilmesi için muhakkak canlı hayvan borsasının kurulması gerekmektedir.
Diğer önemli bir husus ilimizle özdeşleşmiş bazı ürünlerimizin katma değerinin artırılması için muhakkak markalaşma yönünde çalışmaların yapılması gerekmektedir. Şanlıurfa ilimize ait isot, Urfa yağı, Urfa fıstığı gibi yöresel ürünlerin marka ve patentlerinin alınması gerekmektedir. İlimizde üretilen pamuk daha önceleri elle toplandığında kirlilik oluşmakta, yapraklar Pamuğa karışıp pamuğun kalitesini düşürmekteydi. Son yıllarda makineleşmenin yaygınlaşmasıyla pamuğun kalitesi de gittikçe artmaya başlamıştır. Ancak hâlen alınması gereken önemli mesafeler bulunmaktadır.
Çiftçimizin makine kullanımlarının artması için şayet makine ve ekipman alımlarında teşvik verilmesi durumunda, makineleşmenin artması hâlinde hem zaman tasarrufu sağlanacak hem de kalite artacak hem verim yükselecek hem de fiyatlar artacaktır ayrıca çiftçinin bir ürün yerine iki ürün ekme şansı olabilecektir. Bu da genel bazda hasıla artışını meydana getirecektir.
Sayın Bakanım, Bakanlığımızın millî tarım projesi kapsamında havza bazlı üretime geçiş politikanızı olumlu karşılamaktayız. Bu havza bazlı üretimle bir üretim planlaması yapılacak olup ülke ekonomisine ihtiyaç duyduğu ürünlerin üretilmesi sağlanacaktır. Ancak havza bazlı üretim modelinde, su kısıtı sisteminin belirli ilçelerle sınırlı kalmayıp bölge bazlı olması durumunda üreticiler arasında destekler bağlamında meydana gelen dengesizlikler giderilmiş olacaktır.
Tekstil sektörünün bir numaralı ve vazgeçilmez ürünü olan ve aynı zamanda bu alanda büyük oranda ithalat yaptığımız pamuktaki kilo başına 85 kuruşluk destekleme, bu ürünün üretiminin artması bağlamında mantıklıdır. Ancak desteklemeler başladığında aralarında çok büyük farklar bulunmayan buğday, arpa ve pamuk arasındaki makas buğday ve arpa aleyhine gittikçe bozulmuştur. Pamuğun kilogram başına desteği bugün 85 kuruşa çıkmış ancak buğday ve arpaya verilen 5 kuruşluk destek hep sabit kalmıştır.
Bu durumda, kurak şartlarda yetişen ve dekar başına verimi düşük olan buğday ve arpanın desteklenmesinin artırılmaması, bu ürünleri yetiştiren üreticiler açısından ciddi bir gelir kaybı meydana getirmektedir. Sizden aynı zamanda bir üretici olarak da talebimiz buğday ve arpaya verilen kilogram başına 5 kuruşluk desteğin, hiç olmazsa 10 kuruşa çıkartılması gerekmektedir.
Bugün ülkemizde kullanılan kimyevi gübrelerin hammaddesinin tamamı ithal edilmektedir. Kullanılan kimyevi gübreler hem arazilerimizi çoraklaştırmakta ve yıllar itibarıyla toprağı gübreye bağımlı kıldığından verimi düşürmekte hem de insan sağlığını olumsuz etkilemektedir, ayrıca çok ciddi manada bir dövizin ülke dışına çıkışına sebebiyet verdiğinden dış ticaret açığını da olumsuz etkilemektedir. Bu kimyevi gübreler yerine organik gübrelerin üretiminin artırılması ve kullanımının yaygınlaştırılması gerekmektedir.
Diğer yandan tarımsal üretimimizi olumsuz etkileyen unsurlardan biride Çin'de üretilen kalitesiz zirai ilaçların ithal edilmesi ve denetimsiz bir şekilde piyasaya sürülmesidir. Bu ilaçlar da üretimimizi çok olumsuz etkileyip üretimi artırmak yerine çoğu zaman verimi düşürmekte veya hiç fayda vermemektedir. Bu ilaçların ithal edilmesi yerine, yerli üretiminin desteklenmesi gerekmektedir. Ancak üretimine izin verilen bir ilaçların muhakkak kontrol ve denetime tabi tutulması önemlidir. Diğer yandan da ilaçta yerli üretimin desteklenmesi aynen gübrede olduğu gibi kaynaklarımızın dışarıya çıkmasına ve bizim ülkemiz yerine başkalarının varsıllaşmasına engel olacaktır.
Sayın Bakanım, aslında millî tarım politikamızın temel stratejisi, yabancı ülkeler yerine yerli ürünlerin desteklenmesi olmalıdır. Kısacası her alanda olduğu gibi, özellikle dışarıya bağımlılıktan kurtulabilmek için tarımda da yerli ve millî olmalıyız. Zatıalinizi çok iyi bildiğimden tarım alanında yerli ve millî politikalar destekleyeceğinize olan inancım büyüktür.
Sayın Bakanım, sizlerin de malumudur ki bölgemizde Orman ve Su İşleri Bakanlığının hayata geçirdiği sulama projelerini yanında, sayısı 20 binleri çok çok aşan sulama kuyularıyla da araziler sulanmaktadır. Bu kuyulardan suyun çıkarılıp araziye verilmesi çok ciddi manada bir elektrik enerjisi tüketimiyle olmaktadır. Bu ise hem bölgede çok ciddi bir enerji sorunu oluşturmakta hem de maliyetleri artırmaktadır. Diğer yandan aşırı elektrik tüketimi, zayıf elektrik altyapısıyla birleştiğinde elektrik kesintilerine yol açmakta, bu da üretimi olumsuz etkilemektedir. Bölgedeki elektrik sorununun çözümü için sulama projelerinin muhakkak hayata geçirilmesi gerekmektedir. Sulama projelerinin hayata geçirilmesi hem üretimi artıracak hem de maliyetleri düşürecek, elektrik sorununu da kökten çözecektir. Diğer yandan, daha fazla arazi sulanacağı için hasıla artışı sağlanacak, gelir artacak, çok ciddi manada istihdam oluşacağından işsizlik azalacak ve yine ilimiz açısından bir kangren olan mevsimlik tarım işçiliği sorunu da azami ölçüde çözülmüş olacaktır.
Bu arada, gerek milletvekilliğiniz ve gerekse Bakanlığınız döneminde emeklerinin peşine düşerek Türkiye'nin her tarafına dağılan mevsimlik tarım işçisi hemşerilerimizin hayat şartlarının düzeltilmesi için gösterdiğiniz özverili çalışma ve gayretlerinizin yakın bir şahidi olarak size sonsuz teşekkürlerimi arz ediyorum.
Sayın Bakanım, tekrar arz ediyorum ki hem bölgenin hem de ilimiz olan Şanlıurfa'nın kalkınması, büyümesi, gelişmesi, huzuru, istikrarı sulama proje projelerinin hayata geçirilmesine bağlıdır. Bu husustaki çalışmalarınızı biliyor ve gayretlerinizi takdir ediyorum. Bölgedeki sulama projelerinin devreye girmesi sadece tahıl üretiminde değil, meyve ve bahçe alanlarında da üretimi artıracağı gibi asırlık ağaçların kurumasına da engel olacaktır, sulamayla verimin yüzde 100 ve yüzde 200 arasında artmasına yol açacaktır.
Diğer bir husus, bölgemizde fıstık ve badem alanları gittikçe artmaktadır. Üretici tarlasını tahıl ekiminden çıkarıp bahçeye dönüştürdüğünde, üretim başına desteklemeleri alamamakta, sadece mazot ve gübre desteği alabilmektedir. Bu da üretici açısından adil olmayan bir destekleme dağılımını meydana getirmektedir. Bunun önüne geçmek için badem ve fıstığın üretimine değil, sadece bahçenin yetiştirilmesine desteğin verilmesi, hem bahçe üretimi yapan çiftçiyi mağduriyetten kurtaracak hem de bahçeciliğin artmasına ve gelişmesine, üreticinin bahçesine daha iyi bakmasına sebep olacaktır.
Özellikle şunu da ifade etmekte fayda buluyorum: Eğer bir araziyi sulamaya açma imkânımız oluşmuyorsa muhakkak bu arazide badem veya fıstık üretimini teşvik edip desteklemeliyiz.
Yaptığımız araştırmalarda mevsim ne kadar kurak geçerse geçsin, 1 dekar tarlada ekilen arpa ile 1 dekar badem bahçesinde gelir olarak en az 10 kat fark bulunmaktadır.
Bahçeciliğin bir diğer faydası da miras yoluyla bölünen ve küçülen hatta zamanla işletmeye değer görülmeyen ve boş kalan arazilerde badem veya fıstık yoluyla gelirin artması sayesinde hem tarla işlenip değerlenecek, gelir artacak hem de köyden kente göç etmenin önüne geçilmiş olacaktır.
Bugün Şanlıurfa'nın kırsal nüfusunun hâlâ yüzde 45'lerde olması, sulama projeleri sayesinde köylünün refahının artmasına bağlıdır.
Sayın Bakanım, sizin de parlamenteri olduğunuz Şanlıurfa ili, malumunuz üzere, jeotermal kaynaklar bakımından da çok önemli bir potansiyele sahiptir. İlimizdeki Karaali ve Kabahaydar bölgelerinde önemli jeotermal kaynaklar bulunmaktadır.
Bugün ülkemizde Antalya, Mersin, Afyon, Muğla, Kütahya gibi illerimiz başta olmak üzere, örtü altı olarak 650 bin dekar arazide seracılık yapılmaktadır. Bunun yaklaşık 400 bin dekarı Antalya'dadır. Bunun 12 bin dekarı topraksız, 4.500 dekarı ise jeotermal enerjiyle ısıtılmaktadır. Jeotermal enerji varlığında Avrupa'da 1'inci, dünyada ise 7'nci sıradayız. Şanlıurfa'da ise jeotermal enerjiyle ısıtılan 450 dekar sera bulunmaktadır. Yapılan etütler sonucu mevcut kaynaklarla en az 2 bin dekar alanda daha sera kurabilme imkânı mevcuttur. Ancak bu bölgede araziler kıymetli olduğundan ve suyu yüzeye çıkarmak yüksek maliyet oluşturduğundan, il dışından yatırımcı riske girmeyip suyu hazır istemektedirler. Bunun için suyun yüzeye çıkartılıp, hazır hâle getirilip yatırımcıya belli bir bedel karşılığında satılması hâlinde -ki bunun örneklerini Afyon'da gördük, Afjet modeli gibi- yatırımcı rahatlıkla yatırım yapabilecektir. Bölgede çok az bir kaynakla yatırım yapılması hâlinde bir sera organize bölgesi kurulabilmesi şansı da doğacaktır.
Diğer önemli bir husus, mevcut durumda serada kullanılan jeotermal su reenjeksiyon kuyuları olmadığı için tekrar havzaya geri gönderilmemekte, tahliye kanallarına boşaltılmaktadır. Bu şekilde jeotermal kaynağımızın ömrünü kısaltmaktayız. Oysa açılacak 2-3 adet reenjeksiyon kuyusuyla havzanın ömrünü uzattığımız gibi, jeotermal kaynakla ısıtabileceğimiz sahayı da 2 katına çıkarabilme şansına sahip olabileceğiz.
Sayın Bakanım, ilimizdeki hayvancılık potansiyeli daha da geliştirmek için Şanlıurfa'yı mera hayvancılığı yetiştiriciliği bölgeleri arasına dâhil etmenizden dolayı da teşekkürlerimi özellikle arz ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle 2018 yılı bütçemizin hayırlı olmasını diler, Türkiye tarımının gelişmesi için geceli ve gündüzlü olarak yapmış olduğunuz gayretli ve özverili çalışmalardan dolayı teşekkürlerimi sunmayı borç bilirim.
Ayrıca, şehitlerimize de Allah'tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun, milletimizin başı sağ olsun.
Saygılar sunuyorum.