KOMİSYON KONUŞMASI

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok kıymetli üyeleri; öncelikle İçişleri Bakanlığımızın 2018 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.

Tabii öncelikle İçişleri Bakanlığımızın çalışmalarını anlatmaya çalışırken Türkiye'de yaşanan olayların geçmiş tezahürünü ortaya koymak gerektiğini düşünüyorum.

Özellikle dünyamız gerçekten 20'nci yüzyılda çok önemli problemleri 21'inci yüzyıla aktararak aslında bugün yaşanan problemlerin de ana kaynağını oluşturmaktadır. Türkiye'de yaşanan olaylar da, Orta Doğu'da yaşanan olayların da yine dünyanın birçok coğrafyasında yaşanan olayların da arkasında 20'nci yüzyıldan 21'inci yüzyıla aktarılan birçok problemin var olduğunu görmek gerekiyor. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti devletinin Balkan Harbi'nden sonra, Birinci Dünya Harbi'nden sonra ve Birinci Dünya Savaşı'nda yaşanan Çanakkale'siyle, sonrasında yaşanan Millî Mücadele dönemiyle Anadolu'da milyonlarca şehidimizin var olduğunu bilmek, yine milyonlarca dul, yetim ve gazinin aldığı mirası bugünlere taşımak için çekmiş oldukları ızdırapları görmek zorundayız. Dünya yine, 1945 harbiyle gerçekten milyonlarca insanın hayatını kaybettiği, utançların yaşandığı, Hiroşima ve Naga

saki'de atom bombalarıyla yüz binlerce insanın hayatına son verildiği dönemleri yaşadı ve bugün "medeni dünya" dediğimiz birçok ülkenin sözde "Demokrasi götüreceğiz." dediği birçok coğrafyaya aslında acı ve gözyaşından başka hiçbir şey götürmediklerini de esefle ve üzülerek görüyoruz.

Sayın Bakanımın sunumunda ifade edildiği gibi aslında terör olaylarını sadece Orta Doğu'yla sınırlamanın yanlış olduğunu görmek lazım. Çünkü bugün küresel anlamda da birçok terör olayının yaşandığını, küresel terörün oluşmasında veya meydana gelmesinde birçok ülkenin oluşturduğu terör örgütlerinin sonunda kendilerinin de başlarına bela olacağını bugün yine ibretle görüyoruz. Çünkü gerek Avrupa'nın gerekse Amerika'nın bugün Türkiye'de ve Orta Doğu'da yaşanan terör benzeri olayları kendi ülkelerinde yaşamaları aslında kendi ürettikleri vahşi terör örgütlerini oluşturdukları o zemine dayanır. El Kaide'yi kim oluşturduysa, Boko Haram'ı kim oluşturduysa veya DAEŞ'i kim kurduysa, arkasında hangi el ve zihin varsa bugün yaşanan olayların birçoğunun arkasında birçok ülkenin olduğunu da görmek durumundayız. Türkiye'de uzun yıllardır terörle mücadele ediliyor, binlerce, on binlerce şehidimiz var. PKK terör örgütünün 1978 yılında filizlendiği, 1979 yılında Bekaa Vadisi'ne çekildiği, 80 darbesine rağmen bu dönemde güçlenmeye çalışması ve güçlendiği ve 84 yılından itibaren de otuz üç yıldır bu ülkede ülke insanına yaşattığı acı hiçbir zaman unutulmayacak. Bu terör olaylarına rağmen, birçok masum insan katledilmesine rağmen, güvenlik güçlerimiz şehit edilmesine rağmen maalesef PKK terör örgütünün bir kısım kesim tarafından hâlen daha terör örgütü olarak nitelendirilmemesi milletimizin canını acıtmaktadır. Bu, Kürt kardeşlerimizin de canını acıtmaktadır, Türkiye'de yaşayan 80 milyon insanın da canını acıtmaktadır.

Türkiye'de özellikle yine son dönemlerde Orta Doğu'da, Suriye ve Irak'ta meydana gelen gelişmelerle Amerika'nın Irak'ı işgaliyle başlayan ve bu süreç içerisinde filizlenen DAEŞ örgütünün olduğu ve yine Suriye'de başlayan savaşla birlikte 3 milyon insanın yerinden yurdundan olduğu, 1 milyonu aşkın insanın öldüğü bu coğrafyada Türkiye'nin tehditlerle karşı karşıya kalması mümkün değil. Dolayısıyla bizler hem iç tehdit unsurlara karşı mücadele ederken iç tehdidi tetikleyecek dış tehditlere de müdahale etmek durumundaydık ve bunun içindir ki Türkiye olarak bizler Cerablus'ta, El Bab'ta Fırat Kalkanı'yla ve son İdlip operasyonuyla gereken şekilde, gereken operasyonları düzenledik ve yakın bir ihtimaldir ki Afrin için de aynı durum söz konusu olabilir. Ancak acı olan şudur ki Türkiye Cumhuriyeti devleti kendisine tehdit olacak terör unsurlarıyla mücadele ederken ve Amerika bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle, YPG, PYD'yle egale etmeye çalışırken aslında kol kola girdiklerini görmüş olmak da dünya milletlerinin bir kez daha düşünüp taşınacakları resmi aslında birçok kez vermektedir. Hele hele Türkiye'nin kendisine tehdit unsuru olan PYD ve YPG'ye karşı operasyon anlayışına karşı PYD ve YPG'yi makul gösteren açıklamaların bir kısım milletvekilleri tarafından dile getirilmesi ve Afrin'e yapılacak bir operasyonu "işgal" diye nitelemeleri gerçekten üzücüdür ve düşündürücüdür.

İçişleri Bakanlığımız olarak yurt içerisinde yapılan ve teröre karşı verilen mücadelede başarıyı görmezden gelmek mümkün değildir. Bunu küçük görmek, farklılaştırmak ve millî ve yerli silahlarla bu başarının kazanıldığını görmemek, hatta millî ve yerli silahların kullanımına karşı farklı söylemelerde bulunmak da gerçekten bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Millî ve yerli silahlarla, İHA'larla, SİHA'larla, helikopterlerle terörün inine giren güvenlik güçlerimizi ben gerçekten Sayın Bakanımızın nezdinde kutluyorum; çok büyük başarılara imza atıyorlar ve göğsümüzü kabartıyorlar. Hele hele Sayın Bakanımızın gerçekten son süreç içerisinde, özellikle 15 Temmuz hain darbe gecesinden sonra terör örgütlerinin inlerine kadar girecek her türlü gayreti gösterdiğini görmek bizleri mutlu ediyor. Hemen her hafta birçok bölgede, güneydoğuda, Doğu Anadolu'da ve ülkemizin farklı bölgelerinde Sayın Bakanımızı güvenlik güçleriyle beraber görmek de hem milletimizi hem bizleri gerçekten sevindirmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Açıkkapı, lütfen son cümlenizi alayım.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Türkiye Cumhuriyeti'nin güçlü ve kudretli bir ülke olduğunu herkes bilecek, herkes bunu kabul edecek.

Ben, 2018 yılı İçişleri Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, bütün Komisyonu tekrar saygıyla selamlıyorum.