| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in, 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 01 .11.2017 |
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Peki, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Plan ve Bütçe Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri, değerli basın mensupları; Hazine Müsteşarlığının 2018 mali yılı bütçesi ve 2016 yılı kesin hesabı üzerine görüşlerimi paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Bugünkü sunumumda önce küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisiyle ilgili kısa, genel bir değerlendirme yapacağım, daha sonra yapısal reform gündemimize değineceğim, son olarak da Hazine Müsteşarlığının bütçesi ve faaliyetleri konusunda bilgi vereceğim.
Sizlere biraz önce dağıtılan Hazine Müsteşarlığı bütçe sunuşunda burada değineceğim tüm konulara ilişkin daha detaylı bilgiler mevcut ancak sürenin kısıtlılığı nedeniyle görüşlerimi daha özet bir şekilde sunacağım.
Önce küresel ekonomiden başlayayım. Küresel büyüme 2002-2007 döneminde ortalama yüzde 4,8'den küresel kriz sonrasında yüzde 3,3'e gerilemiştir. Dünya ekonomisi 2016'da yüzde 3,2 büyüyerek kriz sonrası dönemin en düşük büyüme performansını göstermiştir. 2017 yılında büyümeye ilişkin göstergeler toparlanmaya işaret ediyor. 2018-2020 döneminde yüzde 3,7'yle küresel büyümenin kriz öncesi seviyesinin altında kalmasına rağmen, yakın döneme göre daha güçlü seyretmesi bekleniyor.
Tabii, burada grafikler de var, doğru, onları da şey yapmak lazım, siz takip edin isterseniz.
Küresel ticaret hacmindeki büyüme, kriz öncesi dönemde küresel büyümenin 1,6 katı civarındaydı, son yıllarda bu önemli ölçüde yavaşlayarak küresel büyümenin de altına düşmüştür. Son dönemde ise bir miktar ivme kazanan ticaret hacminin, 2017 yılında yüzde 4,2 oranında büyümesi bekleniyor. Bununla birlikte artan korumacılık eğilimi küresel ticaretin önündeki önemli bir risk faktörü olarak varlığını korumaktadır.
Küresel enflasyona gelince, 2017 yılında sınırlı bir artışla yüzde 3,1 oranında gerçekleşmesi bekleniyor. Ilımlı küresel talep, düşük ücret artışları ve emtia fiyatlarındaki dengelenme, küresel enflasyonist baskıları sınırlandırıyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde enflasyonun düşük seyretmesi, para politikaları yoluyla ekonomilerin desteklenmesine bugüne kadar imkân sağladı.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; küresel sermaye akımlarına baktığımızda, büyük bir kısmı Çin'den olmak üzere, son iki yıldır gelişmekte olan ülkelerden 1,3 milyar dolar net sermaye çıkışı olduğunu görüyoruz. 2017 yılında gelişmekte olan ekonomilerdeki toparlanma, emtia fiyatlarındaki dengelenme ve FED'in beklenenden yavaş faiz artırması sonucunda, gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye girişleri bir miktar hızlanmıştır. Gelişmiş ülke para politikalarında eş zamanlı bir sıkılaşmanın olmaması, küresel likiditenin kısa dönemde nispeten bol kalacağına işaret ediyor. Küresel ekonomi kısa vadede olumlu bir patikada ancak yansıda da görüleceği üzere, orta ve uzun vadede bazı riskler bulunmaktadır.
Bu riskleri şöyle sıralayabiliriz: Beklenenden hızlı parasal sıkılaştırma. Bu özellikle Amerikan Merkez Bankası bağlamında gündeme gelebilecek bir husus. Artan jeopolitik gerginlikler sadece Orta Doğu'da değil, aslında dünyanın dört köşesinde gerginlikler var. Küresel ticarette korumacılık eğilimi hâlâ devam ediyor. Yapısal reformlarda bir yavaşlama ve verimlilikte bir düşüş söz konusu. Dünyada yüksek borçluluk oranları ve yaşlanan nüfus da büyüme için bir sınır. Gelir dağılımındaki bozulma da önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; Türkiye ekonomisine gelince, Türkiye ekonomisinin büyüme performansı son on beş yılda önemli ölçüde artmıştır. Büyüme, cumhuriyetimizin kuruluşundan 2002'ye kadar ortalama yüzde 4,7 iken, hükûmetlerimiz döneminde büyüme yüzde 5,6 olarak gerçekleşmiştir. 2016'da yaşanan olumsuz iç ve dış gelişmelere rağmen, Türkiye ekonomisi yüzde 3,2 büyüyerek şoklara karşı dayanıklılığını bir kere daha ispatlamıştır. Bu dönemde üretimi, talebi, istihdamı ve ihracatı desteklemeye yönelik uyguladığımız politikalar, ekonomimizin hızla toparlanmasını sağlamıştır. Özellikle işletmelerin finansmana erişiminin kolaylaştırılması için Kredi Garanti Fonu kaynaklarının ve etkinliğinin artırılması bu toparlamada büyük rol oynamıştır. Türkiye ekonomisinin 2017 yılında ve Orta Vadeli Program döneminde yüzde 5,5 büyümesini öngörüyoruz.
Büyümeyi hem dış talep hem de istihdam artışı yoluyla iç talep desteklemektedir. Ayrıca, kapasite kullanım oranlarının son derece yüksek seyrediyor olması muhtemelen yatırımları da tetikleyecektir. Dolayısıyla, bu nedenle, biz, büyümeyi, nispeten son on beş yılın ortalamasına yakın bir oranda bekliyoruz.
İstihdam konusuna gelince, yansıda da görüleceği üzere, ülkemizde güçlü bir istihdam artışı söz konusu. 2007'den bu yana yıllık ortalama 941 bin kişiye, 2016'nın olağanüstü koşullarında dahi 584 bin kişiye ilave istihdam sağlanmıştır. 2017 yılında istihdam artışı daha da hızlanmıştır ve son bir yılda 1,1 milyon kişiye iş imkânı sağlanmıştır ancak güçlü istihdam artışına rağmen, çalışma çağındaki nüfusumuzun ve iş gücüne katılımın hızla artması sonucunda, 2017 yılında işsizlik oranı yüzde 10,8 olarak gerçekleşecektir. Program dönemi sonunda işsizliğin yüzde 9,6'ya gerilemesini öngörüyoruz.
Yine hükûmetlerimiz döneminde uyguladığımız etkin para ve maliye politikaları sonucunda enflasyonda kayda değer bir düşüş gerçekleşmiştir. Son on dört yılda ortalama enflasyon yüzde 9 oranında gerçekleşmiştir. Ondan önceki on dört yılda ortalama yüzde 71 civarındadır. Ancak 2017 genelinde yüksek seyreden enflasyon Eylül ayı itibarıyla yüzde 11,2 seviyesine ulaşmıştır. Türk lirasındaki değer kaybı, artan gıda ve enerji fiyatları bu artışta belirleyici olmuştur. Başkanlığını yürüttüğüm Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları Komitesi enflasyonist baskıları azaltmak için çalışmalarına hızlı bir şekilde devam etmektedir.
Yine enflasyonla mücadele kapsamında Merkez Bankası 2016'nın sonundan itibaren para politikasında ciddi bir sıkılaşmaya gitmiştir. Bu çerçevede ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti 2016 yıl sonundaki yüzde 8 seviyesinden yüzde 12 seviyesine yükselmiştir. Orta vadeli programda yüzde 9,5 olarak öngördüğümüz 2017 yıl sonu enflasyon tahmini bugün Merkez Bankası Enflasyon Raporu7nda yüzde 9,8 olarak revize edilmiştir. Orta vadeli program açıklandıktan sonraki dönemde petrol fiyatlarındaki yükseliş ve liradaki değer kaybı Merkez Bankasının bu revizyonunda etkili olmuştur. Mali disiplin, Gıda Komitesinin çalışmaları ve sıkı para politikasının gecikmeli etkisiyle program dönemi boyunca enflasyonu kademeli olarak yüzde 5'lere doğru çekmeyi hedefliyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de diğer bir makro sorun olan cari işlemler açığına değinmek istiyorum. 2011 yılında yüzde 9'lara kadar ulaşan cari işlemler açığının millî gelire oranı enerji fiyatlarındaki düşüş ve aldığımız tedbirlerle birlikte önemli ölçüde iyileşme göstermiştir. Yansıda da görüleceği üzere, altın ve enerji hariç, cari açık neredeyse dengededir. 2017 yılında hizmetler dengesindeki iyileşmeye rağmen altın ve enerji dengesindeki bozulma cari açığı artırmaktadır. Cari açığın bu yıl yüzde 4,6'ya ulaşmasını, orta vadeli program dönemi sonunda ise yüzde 3,9 seviyesine gerilemesini öngörüyoruz. Yansıda da görüldüğü gibi, cari açık -kırmızı alan bu- ağırlıklı olarak doğrudan yatırımlar ve orta uzun vadeli sermaye girişleriyle finanse edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; şimdi de istihdamı artırmak, enflasyon ve cari açığı aşağılara çekmek için uygulayacağımız yapısal reform gündemimizden kısaca bahsetmek istiyorum.
Yüksek, sürdürülebilir, kapsayıcı büyüme hedefi doğrultusunda ülkemizin refah seviyesini yükseltmek ve uluslararası rekabet gücünü artırmak, küresel katma değer zincirinde yükselmesini sağlamak için yapısal reformlara kararlılıkla devam ediyoruz. Bu hedefler doğrultusunda reform gündemimizi 7 ana başlık altında sıralayabiliriz. Bunlar, eğitim ve beşerî sermaye, yatırım ortamı ve rekabetçilik, AR-GE ve yenilikçilik, iş gücü piyasası, yargı sistemi, sermaye piyasaları ve kamu maliyesi şeklindedir.
Bugüne kadar eğitimi bütçelerimizde önceliklendirerek eğitimin nicelik ve kapsayıcılığında önemli ilerlemeler kaydettik. Beşerî sermayenin kalitesinin artırılması için önümüzdeki dönemde de öğretmen akademisinin kurulmasından mesleki ve teknik eğitimin daha da yaygınlaştırılmasına, yabancı dil eğitimine öncelik verilmesinden okul öncesi eğitimin zorunlu hâle getirilmesi gibi birçok adımlar çerçevesinde reformlarımızı yapmaya devam edeceğiz.
Yatırım ortamının iyileştirilmesi ve rekabet gücümüzün artırılması da çok önemli bir reform eksenidir. Daha çok yatırım ve istihdam için iş ve yatırım ortamını daha da iyileştirmeye, üretken yatırımların teşvikine yönelik reform çalışmalarımızı önümüzdeki dönemde hızlandırmayı ümit ediyoruz. Son iki yılda iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik taşınır rehni reformu gibi birçok düzenlemeyi uygulamaya geçirdik. Nitekim, dün açıklanan Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde 9 sıra yükselerek 190 ülke arasında 60'ncı olduk. Ama tabii ki bu seviye yetmez. Önümüzdeki dönemde şirket kurma ve özellikle tasfiye süreçlerinin iyileştirilmesine, işlem maliyetlerinin azaltılmasına, hukuki ve mali öngörülebilirliğinin artırılmasına ilişkin reformlara ağırlık vereceğiz.
Yine ülkemizin bilgi ve teknoloji yoğun üretime geçmesi için AR-GE faaliyetlerinin geliştirilmesine ve fikrî mülkiyet haklarının korunmasına özel önem ve teşvikler veriyoruz. Bu kapsamda, son bir yıl içerisinde Sınai Mülkiyet Kanunu ve AR-GE faaliyetlerinin ticarileştirilmesi için ilave teşvikler içeren önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. Önümüzdeki dönemde AR-GE, girişimcilik, inovasyon ekosistemini güçlendirecek adımlar atmaya devam edeceğiz.
İstihdamı artırmak amacıyla istihdam piyasasındaki katılıkları azaltmak ve iş gücünün kalitesini yükseltmek için özel istihdam bürolarının kurulması, işbaşı eğitim programının geliştirilmesi ve İş Kanunu'nda değişiklik yapılması gibi önemli düzenlemeleri yakında uygulamaya koyduk.
Yargının daha hızlı işlemesi için son iki yılda istinaf mahkemelerini devreye aldık ve Bilirkişilik Yasası'nı çıkardık. İş uyuşmazlıklarının çözümünde ara buluculuk müessesi düzenlemelerini hayata geçirdik. Yargıtayı ihtisaslaştırmaya yönelik çalışmalarımız devam etmektedir.
Benzer şekilde, kamu mali sürdürülebilirliğini güçlendirmek için önümüzdeki dönemde gelir vergisi reformunu hayata geçirmeyi ümit ediyoruz. Ayrıca, kamu harcamalarında tasarrufu, kamu yatırımlarında etkinliği ve kamu gelirlerindeki kaliteyi de artırmaya yönelik adımlar atmayı umut ediyoruz.
Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri; şimdi de Hazine Müsteşarlığının bütçesi ve faaliyetleri konusunda kısa bir şekilde bilgi vermek istiyorum.
Yüksek ve sürdürülebilir büyüme için makro finansal istikrarın korunması temel önceliklerimizdendir. Bu kapsamda mali disipline hep özel önem verdik. Nitekim, 2000'li yılların başında neredeyse çift haneye ulaşan genel devlet açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2016 yılında yüzde 1,3'e gerilemiştir. Geçen yıl gelişmekte olan ülkelerde genel devlet açığının millî gelire oranı ise yüzde 4,8 oranında gerçekleşmiştir. 2017 yılında uygulanan mali tedbirlerin etkisiyle genel devlet açığının yüzde 2,4'e yükselmesini öngörüyoruz ama inşallah bu geçici bir artıştır. Açığın program dönemi sonunda yüzde 1,3'e gerilemesini bekliyoruz. Bu çerçevede gerekli tedbirleri aldık, almaya devam ediyoruz.
Son on beş yılda uyguladığımız mali disiplin, etkin borçlanma stratejileri ve ekonomik büyüme sonucunda kamu borç yükümüz 44 puan düşmüştür millî gelire oran olarak. Avrupa Birliği tanımlı borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2016'da yüzde 28,1 seviyesindedir. 2016 itibarıyla kamu borcunun gelişmekte olan ülkelerde millî gelire oran olarak ortalaması tabii ki yüzde 47 civarındadır. Böylece yüzde 28,1'le Türkiye'nin kamu borç stokunun millî gelire oranı hem gelişmekte olan ülkelerin ortalamasının altında hem de Maastricht kriterinin oldukça altındadır. Bu sene sonu itibarıyla yüzde 28,5 olarak öngördüğümüz Avrupa Birliği tanımlı borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranının orta vadeli program dönemi sonunda yüzde 27,5'e gerilemesini öngörüyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamu borç yönetiminde karşı karşıya olduğumuz risklerin yönetilmesi amacıyla 2003'ten beri stratejik ölçütlere dayalı borçlanma politikası uyguluyoruz. Son yıllarda iç ve dış piyasalarda gözlenen oynaklıklar stratejik ölçütlere dayalı borçlanma politikamızın ne kadar doğru olduğunu ortaya koymuştur. Bu dönemde ağırlıklı olarak Türk lirası ve sabit faizli enstrümanlarla borçlandık. 2000'li yıllarda merkezî yönetim borç stokumunuz neredeyse yüzde 60'ı döviz cinsinden iken 2017 Eylül itibarıyla bu oran yüzde 38 civarındadır. Benzer şekilde, değişken faizli senetlerin payı aynı dönemde yüzde 55'lerden yüzde 28'e kadar gerilemiştir.
Bu noktada sizlere borç stokunun şoklara karşı duyarlılığı konusunda bilgi vermek istiyorum. Faizlerde 500 baz puanlık bir artış borç stokunun millî gelire oranını 2000'li yılların başında 1,6 puan artırırken 2016'da sadece 0,8 puan artırmıştır. Benzer şekilde, Türk lirasında yüzde 10 değer kaybı 4,6 puanlık artış yerine bugün borç stokunu 1,2 puan artırmaktadır. İç borçlanmanın maliyeti yine 2000'li yılların başında nominal olarak yüzde 60'lardan 2017 Ekim ayında yüzde 11,2'ye gerilemiştir. Benzer şekilde reel faiz oranları yüzde 30'lar civarından Eylül ayında yüzde 3'ler seviyesine kadar düşmüştür. On beş yıl önce iç borçlanmanın ortalama vadesi bir yılın altındayken bugün yetmiş bir ayın üzerindedir. Önümüzdeki on iki ay içerisinde vadesi gelecek borcun toplam borca oranı sadece yüzde 13 seviyesindedir. Bu da likidite riskimizi düşük kılmaktadır. Mali disiplin ve sağlıklı borç yönetimi sayesinde son on beş yılda faiz harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılaya payı neredeyse 10 puan civarında gerilemiştir. Böylece faiz harcamaları bu sene itibarıyla millî gelirin yüzde 1,9'una kadar düşmüştür. Elde ettiğimiz bu tasarrufu, geçtiğimiz yıllarda, büyümeye destek vermek amacıyla yatırımlara, beşerî sermayenin gelişmesi için eğitime, sosyal adaleti sağlamak üzere transferlere yönlendirdik.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu noktada borç üstlenimleri konusunda sizleri bilgilendirmek istiyorum. Yansıda da görüleceği üzere, bugüne kadar 8,7 milyar dolar borç üstlenim anlaşmasını Hazine imzalamıştır. Projelerin yapım dönemi tamamlanmış olup işletme dönemine geçilmiştir. Bugün itibarıyla 2017 yılında hiçbir borç üstlenim anlaşması yapılmamış olup Kuzey Marmara Otoyolu Projesi'ne ilişkin çalışmalar ise devam etmektedir. 2018 yılı borç üstlenim limiti 4 milyar dolar olarak belirlenmiştir. 2000'li yılların başında yüzde 50'nin üzerinde olan hazine garantili borçların üstlenim oranı bugün itibarıyla yüzde 1'in altındadır. 2018 Mali Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'nda hazine garantili imkân ve borcun ikrazı limiti 4,5 milyar dolar olarak belirlenmiştir. 2017 yılı Hazine Finansman Programı'nda 117,2 milyar lira borçlanma yapılması öngörülmüştü. Ancak, yıl içiresinde liradaki değer kaybı nedeniyle borç servisinde yaşanan artış, ekonominin desteklenmesi amacıyla alınan tedbirlerin etkisi ve yıllara sâri bütçe emanetlerinin ödenmesinin yarattığı nakit talebinin yönetilmesi için yılbaşında öngörülenin 40,3 milyar lira üzerinde net borçlanma ihtiyacı doğmuştur. Bu artışın 17,5 milyar lirası emanetlerden, 14,8 milyar lirası bütçe açığından, 5 milyar lirası TL'deki değer kaybından, 3 milyar lirası mahallî idarelerin pay kesintilerinin yapılmamasından kaynaklanmıştır. Bu kapsamda, yıl sonunda toplam borçlanmanın 162,3 milyar lira olması öngörülmektedir. 2018 Hazine Finansman Programı'nda ise 158 milyar lira borçlanma planlanmaktadır. İç borç çevirme oranının 2017 yılında yüzde 128,4, 2018 yılında ise yüzde 110 seviyesinde gerçekleşmesi planlanmaktadır.
Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri; G20 üyesi olan ülkemiz küresel ve bölgesel sorunların çözümüne önemli katkılar vermektedir. Uluslararası finansal kuruluşlarla ilişkilerimiz de başarıyla sürdürülmektedir. Avrupa İmar ve Kalkınma...
BAŞKAN - Bu tablolar var mı elimizde Sayın Bakanım, az önce gösterdiğiniz tablolar? Sunumda yok onlar da.
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Ben sunum kitapçığa dercedilmiş diye biliyorum.
BAŞKAN - Yok efendim.
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Öyle mi? O zaman şöyle yapalım: Sunumun da bir çıktısını alsın arkadaşlar.
BAŞKAN - Flash bellek olarak bile verebilirler bize.
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Ya da benim konuşmamın şu hâlinin çıktısını alıp dağıtalım, eğer müsaade ederseniz.
BAŞKAN - Olur, olur.
Bu tablo yok, bir önceki tablo yoktu sadece Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Öyle mi?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hiçbiri yok.
BAŞKAN - Yok mu?
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Bakanım, sunumunuzun bir örneğini bize flash bellekle...
BAŞKAN - Arkadaşlar, bakın, vakit kaybı, sunumu alalım.
Tamam Sayın Bakanım, buyurun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Değerli arkadaşlar, tabii ki memnuniyetle.
Şöyle: Ben, bizim o geniş metne bu yansılar da önemli ölçüde dercedilmiştir diye düşündüm ama bu yansıların bir kısmına öğleden sonra biraz kendim çalıştım. Bu kitapçık daha önceden basıldı, biraz da oradan kaynaklanıyor olabilir.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, mail atsanız da olur.
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Size mail atalım.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının en çok yatırım yaptığı ülke konumumuzu son üç yıldır koruyoruz. Dünya Bankasıyla 2017-2021 dönemini kapsayan Ülke İşbirliği Çerçevesi Programı 2017 Ağustos ayında yürürlüğe girmiştir. Bu arada, Dünya Bankası kaynak kullanımında ülkemiz yükümlülük bazında da 6'ncı sıradadır. Kurucu üyesi olduğumuz Asya Altyapı Yatırım Bankasından önümüzdeki dönemde stratejik projelerimize finansman sağlamaya başlayacağız. Ayrıca, 2017 yılında Finansal İstikrar Kurulu FSB'nin bölgesel dönem başkanlığını iki yıl süreyle üstlenmiş bulunuyoruz.
Şimdi, size, çiftçi, esnaf, KOBİ ve girişimcilere Hazine tarafından sağlanan destekler konusunda bilgi vermek istiyorum.
Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatifleri tarafından çitçilerimize ve tarımsal üreticilerimize yüzde sıfır ile 8,25 arasında değişen faiz oranlarıyla sübvansiyonlu krediyi kullandırıyoruz bildiğiniz gibi. 2017 Ekim itibarıyla Ziraat Bankasınca kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesi 35 milyar liraya, tarım kredi kooperatifleri kredi bakiyesi 4,3 milyar liraya ulaşmıştır. Bu dönemde uygulamadan 815 bin üretici faydalanmıştır. Esnaf ve sanatkârlarımızın desteklenmesi amacıyla, Halk Bankası tarafından yüzde sıfır ile 5 arasında değişen faiz oranlarıyla sübvansiyonlu kredi kullandırılmaktadır. 2017 Ekim itibarıyla bu kapsamda kullandırılan kredilerin bakiyesi 22 milyar liraya ulaşmış olup bu krediden faydalan esnaf sayısı 450 bindir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hazine destekli kredi garanti uygulaması hem yaratılan kaynağın büyüklüğü hem de mevzuat altyapısının geliştirilmesiyle zor bir dönemde reel sektörün finansmana erişimini kolaylaştırmıştır. 2017 Ocak ayında kredi garanti kurumlarına sağlanacak destek miktarı 2 milyar liradan 25 milyar liraya, kefalet üst sınırı ise 20 milyar liradan 250 milyar liraya yükseltilmiştir. Eylül 2017 sonu itibarıyla kullandırılan kredi büyüklüğü 200 milyar lirayı, verilen kefaletin büyüklüğü ise 178 milyar lirayı aşmıştır. Uygulama kapsamında 200 binin üzerinde şirket 340 bin adet kredi kullanmıştır. Bu kredilerin yüzde 58'i ilk kez bir firmaya kullandırılmıştır, yüzde 28,5'i ise ilave kullandırılan kredilerden oluşmaktadır. Önümüzdeki dönemde ise kalan imkânlar çerçevesinde, özellikle ihracatçı ve yatırımcıların desteklenmesi için Kredi Garanti Fonu kullandırılacaktır.
Sayın Başkan, değerli üyeler; şimdi de Hazine Müsteşarlığımızın önemli faaliyet alanlarından olan sigortacılık sektörü, Bireysel Emeklilik Sistemi ve son dönemdeki gelişmeler hakkında sizleri kısaca bilgilendirmek istiyorum.
Haziran 2017 itibarıyla sigortacılık sektörünün prim üretimi 23,1 milyar liraya, aktif büyüklüğü ise 134,5 milyar liraya ulaşmıştır. 2017 Nisan ayında zorunlu trafik sigortası primlerini makul seviyeye çekmek için azami prim uygulamasına başladık. Bu uygulamayla ortalama primler yüzde 17 düşmüştür. Bu dönemde enflasyonun da yüzde 10 civarında, yüzde 10'un biraz üzerinde olduğunu düşünürseniz aslında düşüş oldukça önemli boyutlardadır. Sigortacılık sektörünün önemli bir bileşeni olan Bireysel Emeklilik Sistemi de hızlı bir şekilde gelişmeye devam etmektedir. 2013 yılında uygulamaya konulan devlet katkısı teşvikiyle Ekim 2017 itibarıyla BES katılımcı sayısı iki kattan fazla artarak 6,9 milyon kişiye, fon büyüklüğü ise üç kattan fazla artarak 74,1 milyar liraya yükselmiştir. Yılbaşında uygulamaya başlanan Otomatik Katılım Sistemi'nde Ekim itibarıyla çalışan sayısı 3,4 milyon kişiye, fon büyüklüğü ise 1,4 milyar liraya ulaşmıştır. Önümüzdeki bir yıl içerisinde zorunlu deprem sigortasının daha da yaygınlaştırılması, Bireysel Emeklilik ve Otomatik Katılım Sistemlerinin işleyişinin iyileştirilmesine, alacak sigortasının yaygınlaştırılmasına, kefalet ve katılım sigortasına ilişkin düzenlemeler yapacağız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; finansal piyasaların geliştirilmesi, finansal istikrarın güçlendirilmesi, sistemik risklerin tespiti ve bu risklere karşı gerekli tedbirlerin ivedilikle hayata geçirilmesi kapsamındaki çalışmalarımıza da devam ediyoruz.
Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi kapsamında Altın Tahvili Ve Altına Dayalı Kira Sertifikası ihracı Ekim başından itibaren 2,5 ton altını ekonomiye kazandırmıştır.
Çok sayıda yatırımcının ufak meblağlarla bir girişimi desteklemesine imkân sağlayan, yeni nesil finansman aracı olan kitle fonlamasını ülkemize kazandırıyoruz.
Üst fonların yanı sıra, bölgesel fonlar ile kalkınma ve teknoloji odaklı fonlara da doğrudan kaynak aktarabilmek için yetki alıyoruz.
Ayrıca, Kalkınma Bankasını teknolojik ve stratejik sektörlere yapılacak yatırımlara uzun vadeli fon sağlamasına imkân verecek şekilde yeniden yapılandırma çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.
Başkanlığını yürüttüğüm Finansal İstikrar Komitesi 2017 yılında dört kez toplanmıştır. Toplantılarda aşağıdaki konular ele alınmıştır:
Reel sektör firmalarının kur riski ki bu konuda alacağımız bir yetki maddesiyle önümüzdeki dönemde çok önemli bir makro ihtiyati çerçeve oluşturmayı ümit ediyoruz.
Finansal sektörün uluslararası standartlara uyumu ki BDDK Başkanımız da bu konuya belki değinecektir, bu konuda da gerçekten evsaf bağlamında bütün süreçlerden başarıyla geçtik.
Bankacılık sektörünün görünümü ve sektörde yapılan düzenlemeler, onları tabii ki ele aldık.
Hazine Destekli Kredi Kefalet Sistemi'nin etkilerini yine bu toplantılarda görüşme imkânımız oldu.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; şimdi de Hazine Müsteşarlığı, Sayıştay raporu ve bütçemizin detaylarına ilişkin bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Hazine Müsteşarlığı ile bağlı ve ilgili birimlere ilişkin 2016 yılı Sayıştay Denetim Raporu'nda toplam 22 adet bulgu vardır. Şu ana kadar yapılan çalışmalarla bu bulgulardan 8'inin gereği yerine getirilmiştir. Mevzuat değişikliği gerektiren 9 adet bulguya yönelik mevzuat taslağı hazırlanmış olup ilk fırsatta inşallah bunları hayata geçireceğiz. Diğer 5 bulgunun çözümü için de Hazine Müsteşarlığımızın çalışmaları devam etmektedir.
Bu tabloda da görüleceği gibi 2017 yılında Hazine Müsteşarlığının 77,4 milyar lirası yani Hazine Müsteşarlığına tahsis edilen 77,4 milyar lira bütçenin şu anda programa uygun gittiğini söyleyebilirim yani ödeneğin içinde kalacağımız şu an itibarıyla öngörülmektedir.
2018 yılı bütçesi için teklif edilen miktar 97,9 milyar liradır. Bu tutarın 71,7 milyar lirası faiz ödemeleridir. Bütçe teklifinde yer alan 10,9 milyar lira cari transferler ödeneğinin 6,2 milyar lirası KİT'lere yapılacak ödemelerden, 4 milyar lirası BES devlet katkısı ödemelerinden, 494 milyon lirası yurt dışına yapılacak transferlerden oluşmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakika Sayın Bakan.
Buyurunuz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Teşekkür ediyorum.
Müsteşarlık bütçesinde 12,1 milyar TL borç verme ödeneğinin 4,9 milyar lirası KİT'lere, 3 milyar lirası Kredi Garanti Fonu'na, 2,2 milyar lirası kamu bankalarına, 983,6 milyon lirası diğer ülkelere yapılacak aktarımlardan, 545 milyon lirası Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne kullandırılacak kredilerden, 450 milyon lirası ise uluslararası kuruluşlara yapılacak ödemelerden kaynaklanmaktadır.
Sermaye transferlerinde yer alan 2,3 milyar liralık ödeneğin 2 milyar liralık kısmı Kalkınma Bankasına, 360 milyon liralık kısmı ise yine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne yapılacak aktarımlardan oluşmaktadır.
Mal ve hizmet alım giderlerinde yer alan 657 milyon lira ödeneğin 478 milyon lirası borçlanma genel giderlerinden, 138 milyon lirası ise Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünün alımlarından oluşmaktadır.
Sözlerime son verirken Hazine bütçesi üzerine bugün yapacağınız müzakereler, tüm katkılar ve eleştiriler için şimdiden size teşekkür ediyorum.
2018 mali yılı Hazine Müsteşarlığı bütçesinin ve bugün görüşülecek diğer tüm kurum bütçelerinin ülkemize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.