Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Vakıflar Genel Müdürlüğünün b) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı c) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ç) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü d) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu e) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, f) Atatürk Araştırma Merkezi g) Atatürk Kültür Merkezi ğ) Türk Dil Kurumu h) Türk Tarih Kurumu ı) Kişisel Verileri Koruma Kurumu i) Hazine Müsteşarlığı j) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu k) Sermaye Piyasası Kurulu l) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 01 .11.2017 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Tabii, Vakıflar Genel Müdürlüğümüz vakıfların idaresinin yanı sıra vakıf yoluyla kurulan, ecdat yadigârı, dinî, tarihî ve kültürel eserlerin bakım, onarım ve restorasyonu konusunda da hakikaten çok önemli çalışmalar yapmakta. Bizler de bunları görmekteyiz ve bu anlamda da Genel Müdürlüğümüze teşekkür ediyorum bir muhalefet milletvekili olarak.
Şimdi, Sayın Başbakan Yardımcısının sunumunda da ifade ettiği birkaç konuya değinmek istiyorum öncelikle.
Birincisi, bu muhtaç engellilere yardım meselesi. Yani bu bir zorunluluktan mı geliyor? Hani sosyal yardımların tek çatı altında toplanması konusunda daha önce yapılan düzenlemeler var, bu anlamda oluşturulan gelir testiyle ilgili, kriterlerle ilgili, kimlere nasıl maaş bağlanacak, bunlar belirlenmiş şekilde. Yani sizde nasıl yapılıyor, açıkçası merak ettim. Hani, buradaki ifadeye göre "engelliler ve yüzde 40 engelliler ve yetimler" diyor. Yani engellilere dönük Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının da takip ettiği maaş bağlama var yani yüzde 40'a ayrı, yüzde 70'i aşarsa ayrı, kademelendirilmiş bir şekilde. Bir de mükerrerlik söz konusu oluyor mu yani karşılıklı bunları kontrol etme imkânımız var mı, en azından yazılım programları itibarıyla belli dönemlerde karşılaştırma yapabiliyor muyuz? Sayı çok değil gerçi sizde ama yine de bir mükerrerlik olmasın. Devlet bir aylık bağlıyorsa bunun bir standardı olması lazım yani orada ayrı, orada ayrı olması bence uygun değil. Bir de ödenen maaş aynı mı yani o da farklıysa o da uygun değil.
Yine burs veriyorsunuz ortaöğrenim ve yükseköğrenime dönük. Bu da biliyorsunuz "başbakanlık bursu" diye Kredi Yurtlar Kurumunun verdiği burs var yükseköğretimde, yine Millî Eğitim bakanlığının verdiği burs var. Onlarla temas hâlinde mi belirliyorsunuz yoksa sizin kendinize göre kriterleriniz mi var, hem ödenecek rakamı hem de kimlere nasıl verileceğini kendiniz mi belirliyorsunuz? Bu konuda bilgi alabilirsem... Bir de bunların, yine ifade edeyim, tek çatı altında yürütülmesinin mutlaka faydaları var. Eğer Vakıflar Kanunu'ndan veya vakfedilen vakıflarla ilgili bir zorunluluk yoksa bunun tek elden yürütülmesi daha doğru olur diye düşünüyorum.
Yine sunumda bu FETÖ'yle ilgili devredilen vakıflar konusunda Sayın Başbakan Yardımcımızın verdiği bilgiler var. "104 adet vakfın kapatıldığı, bu vakıflarla iktisadi işletmelerin her türlü taşınır ve taşınmazları ile her türlü mal varlığı, alacak ve hakları Vakıflar Genel Müdürlüğümüzce devralınmıştır." ayrıca da "FETÖ terör örgütüyle irtibatlı, iltisaklı olduğu daha sonra belirlenen 57 vakıf da kapatılmıştır." diyorsunuz. Bu konuda, mali boyutu nedir yani bu... Çünkü dün de bu konuyu burada tartıştık, TMSF'ye devredilen şirketler var FETÖ kapsamında. Burada, sizdeki bu vakıflar ve vakfa bağlı iktisadi işletmelerin mali boyutu hakkında Komisyonumuza bir bilgi verebilirseniz...
Bir diğer konum, Sayın Başbakan Yardımcısının bu anlamda isabetli bir göreve geldiğini de düşünüyorum yani Batı Trakya'daki vakıf sorunları, Kıbrıs'taki vakıf sorunları, bu konularla ilgili de kısa kısa bazı hususlara değinmek istiyorum.
Şimdi, geçtiğimiz günlerde basına da yansıdı bu, Kıbrıs'taki vakıflar sorunu. Habere göre Kıbrıs Vakıflar İdaresi, genişletilmiş bir vakıf raporu hazırlamış ve bu raporu hazırlarken Kıbrıs Vakıflar Arşivi, Kıbrıs Millî Arşivi, Harita Dairesi Müdürlüğü, Tapu Kadastro, Kaza Tapu Müdürlükleri, Türkiye'deki Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, Başbakanlık, Osmanlı Arşivi, Tapu Kadastro Arşivi, Kuyûd-i Kadîme Arşivi, araştırmalar yapmış yani köklü bir araştırma yapılmış belli ki. Şöyle bir tespit var, bu dikkatimi çektiği için burada gündeme getirmek istedim. Rapora göre "Kıbrıs'ın yüz ölçümünün yüzde 14'ünün vakıf mallarından oluştuğu müşahede ediliyor. Ne var ki İngiliz sömürge dönemi ve bunu takip eden Kıbrıs Cumhuriyeti zamanında uluslararası sözleşmelerle ilgili yasaların uyulmasını emrettiği İslam hukukunun ve Osmanlı tatbikatının bir bölümünü teşkil eden evkaf hükümlerine ve evrensel hukuk kurallarına aykırı düzenleme ve uygulamalarla vakıf mallarının yüzde 92'si vakıfların mülkiyetinden çıkmış ve ihtilaflı hâle gelmiştir." diyor. Bu konuda bizim Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak bir çalışmamız var mı, varsa Komisyonumuza bilgi sunabilir misiniz; bunu ifade edeceğim.
Tabii, Batı Trakya'yla ilgili çok sorunlar var. Batı Trakya'daki Müslüman Türk azınlığın yaşadığı sorunlar var, ki bunu en iyi de Sayın Başbakan Yardımcımız bilir, burada olsaydı keşke. Orada da yine vakıflara yönelik, vakıfların yönetiminin belirlenmesiyle ilgili sorunlar yaşandığını biliyoruz, bu konularla ilgili de malum Türkiye'de Lozan Anlaşması'nın fevkinde azınlıklara yönelik önemli düzenlemeler yapıldı ama Yunanistan'la bu konuda girişimlerimiz mi yetersiz, oradaki haklarımız yeterince savunulamıyor mu? Tabii bu, sadece sizin, Vakıflar Genel Müdürlüğünün boyutunda değil Hükûmet boyutunda bir konu bu. Oradaki insanımız sıkıntı çekiyor. Şimdi, Türkiye'de işte daha geçen yıl Bartholomeos İzmir'e Metropolit atadı biliyorsunuz, bu, Lozan Anlaşması'na da sığmaz, uluslararası hukuka da sığmaz, Türk hukukuna da sığmaz. Bunu kabullendik, Hükûmet kabullendi ama Batı Trakya'daki vakıfların yönetimine, müftü seçimine dönük yaşanan sıkıntılar var. Yani bu konularda daha etkili olmamız gerektiğini düşünüyorum. Kimlik sorunu var, Türk kimliği kullanamıyorlar, eğitimle ilgili sorunlar var, vatandaşlıktan atılmayla ilgili sorunlar var yani Batı Trakya'da Türklüğün sorunları var. Ben Sayın Başbakan Yardımcımızın bu konularda daha da tecrübeli olduğunu düşünüyorum, o bölgenin bir insanı, o bölgeden gelen bir ailenin insanı olması hasebiyle ve inşallah önemli hizmetler yapacağına da inanıyorum; bunu da burada ifade edeyim.
Bir başka konu Sayıştay raporları, Sayıştay raporlarından gördüğüm, tespit ettiğim bazı notlar var. Genelde maddi hatalarla ilgili ya da muhasebe kayıtlarında hatalı ve eksik kayıtlarla ilgili tespitler var. Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği'ne uyulmamasıyla ilgili bir eleştiri var. Bildiğim kadarıyla Vakıflar Genel Müdürlüğünün yönettiği bir vakfın iştiraki herhâlde o para yatırılan banka, bu Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği'ne aykırı ama bir tebliğ çıktıysa buna uymamız lazım. O anlamda Sayıştayın eleştirilerini dikkate alıp gerekli uygulamaları yapmamız lazım.
Yine performans programıyla ilgili, faaliyet raporunun değerlendirilmesiyle ilgili tespitler var Sayıştay raporlarında; bunlara dikkat etmemiz gerektiğini ifade ediyorum.
Yine TİKA'da da baktım, performans raporunda strateji planı yokmuş, performans programı yokmuş, faaliyet raporu uygun değilmiş. Gerçi idare verdiği cevapta bunlara uyacağını söylemiş ama her yıl da bu cevabın verilmesi, bu şekilde buraya gelmesi açıkçası doğru değil. Yani bu, Sayıştayın önerilerine titizlikle riayet edilmesi gerektiğini ifade ediyorum. Ki bu Atatürk Yüksek Kurumumuzda da söz konusu olan bir durum var, iç denetim, yükümlülüklerini yerine getirmeme. Yani biraz da idare verdiği cevapta... "Buna gerek yok." gibi bir cevap vermiş, rapordan öyle okudum. Yani bizim önceliğimiz var, uzmanlarımız var falan demişiz. Bu, mevzuatın emri, 5018'in emri. O nedenle kanunlara uymamız lazım yani Sayıştayın önerisinin gereği yerine getirilmesi gerekiyor.
Son olarak Sayın Başkanım, yerel basınla ilgili birkaç hususa değinmek istiyorum. Tabii, yerel basın demokrasimizin olmazsa olmazı. Yerel basın mutlaka güçlendirilmeli. Hepimiz kendi seçim bölgelerimizde gerek il merkezi gerekse ilçelerimizde yerel basının hangi şartlar altında çalıştığını görüyoruz. Büyük çoğunluğu "web ofset" imkânına bile sahip değil yani ilkel imkânlarla gazetecilik görevini yapmaya çalışıyorlar. Bunlara yönelik olarak yani teknolojilerini yenileyebilmeleri, ekonomik destek sağlanması açısından özel bir destek programı mutlaka çıkarmalıyız. Yani bu her gelen torba kanuna bir madde ilavesiyle, yerel basına da sahip çıkacak bir düzenleme yapabiliriz diyorum. Çoğu zaten matbaacılık yapıyor, matbaacılıktan gazetecilik yapıyor. Bunların tek gelir kaynağı var, basın ilan pastasından aldığı pay, o da yeterli değil, o konuda da sorunlar yaşıyorlar. Yani çoğunun kâğıt alma imkânları bile yok ki eleman çalıştırma konusunda da aynı ekonomik sıkıntıyı yaşıyorlar. Yerel basına mutlaka özel olarak önem vermemiz gerekiyor, gerekli destek, finansman desteği, ekonomik destek sağlanması gerekiyor.
Bir de "gazeteciler" demişken şu konuyu da ifade edeyim, internet medyasıyla ilgili de bir düzenleme mutlaka yapılması gerekir, bu konunun zapturapta alınması gerekir, hızla bu konudaki eksikliğin de, internet medyası yasasının da çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.
Yine, gazetecilerin basın kartı alma konusunda sıkıntıları var. Basın kartı alamayınca yıpranma payından yararlanamıyorlar, özellikle kurumlarda basın işinde çalışan arkadaşlarımız bu anlamda sıkıntıda. Bu konulara mutlaka çözüm getirilmesi gerekir diyorum ve bütçelerimizin hayırlı sonuçlar getirmesi dileğiyle tekrar hepinizi saygılarımla selamlıyorum.