KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, İçişleri Bakanlığının değerli bürokratları, kıymetli basın mensupları; hepinizi sözlerimin başında saygıyla selamlıyorum.

Tabii ki yoğun bir dönem yaşıyoruz, bütçe maratonu. Bu süreçte en önemli... Elbette her bütçe önemli ama İçişleri bütçesi bizim için ayrı önemli. Hem yirmi beş yıl oranın mensubu olarak çalıştıktan sonra burada bunu görüşme imkânımız var, bizim için böyle bir ayrıcalığı var, ikincisi de İçişleri Bakanlığının taşradaki hizmetleri elbette ki bütün insanlara, bütün kurumlara dokunmaktadır. Bu manada da mülki idarenin etkinliği çok önemli bir unsur. Tarih boyunca mülki idare Türk devletinin bekası konusunda çok önemli görevler üstlenmiş bir birim. Bu manada 1915'teki Ermeni olayları, Kurtuluş Savaşı'nın organizasyonu, 1960'lardaki Kıbrıs meselesiyle ilgili Anadolu'da yapılan bütün gösterilere baktığımızda bunların hepsinin arka planında mülki idarenin etkin rol oynadığını görürüz. Gene, 15 Temmuz gecesi elbette ki herkes önemli görevler yaptı ama Türkiye'nin her yerinde mülki idare amirleri de bulundukları noktada ciddi inisiyatifler aldılar ve bu işin bastırılmasında, taşrada herhangi bir arıza çıkmaması konusunda çok önemli görevler üstlendiler. Ben bu manada bütün meslektaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan buradayken beklentimiz şudur: Özellikle bu Büyükşehir Kanunu, işte tartışılan bütünşehir, köy tüzel kişiliklerinin kaldırılması gibi hususlar bugün görüşmekte olduğumuz bütçede mülki idarenin harcayacağı payı ciddi manada küçültmüştür. Siyasal Bilgiler Fakültesindeki hocamız rahmetli Bedri Gürsoy derdi ki: "Yönetmek harcamakla olur." Dolayısıyla, mülki idarenin etkinliğini artıracak birtakım çalışmalar yapmak lazım yani tabiri caizse fabrika ayarlarına geriye dönmek, mülki idareyi pasivize etmiş birtakım düzenlemeleri yeniden gözden geçirmek gerektiğine inanıyorum.

Tabii ki Türkiye'nin çok ciddi sorunları var ama bugün bölgemizin ve ülkemizin bir numaralı sorunu terör ve terörle mücadele olmuştur. Burada tabii terörle mücadelede sadece Türkiye olarak, Türk devleti olarak yaptıklarımız da tek başına yeterli olmamaktadır. Bölgemizin genelindeki bu asayişsizlik elbette ülkemizi de etkilemektedir. Özellikle vekâlet savaşlarının devam ettiği yakın coğrafyamızda birtakım güçlerin iş birliği yaptığı terör örgütlerine verdiği silahlar maalesef bugün Türkiye'de bizim terörle mücadelemizi güçleştirmektedir. Bugün Türkiye'de teröristlerle birlikte yakalan silahlara baktığımızda daha yeni yeni Türk Ordusunun envanterine girmeye başlayan, Türkiye'deki güvenlik güçlerinin envanterine başlayan bazı silahların terör örgütlerinin elinde olduğu maalesef bir gerçektir. Bu konuda da terörle mücadelenin dış kısmında da gerekli girişimleri yapmamız lazım.

Tabii, konu İçişleri Bakanlığı bütçesi olunca, bizim için önemli olan, ülkemizdeki terörle mücadelenin... Ki çok yönlü bir mücadele, karşımızda bir değil, birden çok terör örgütü var; PKK, FETÖ/PDY, DEAŞ, DHKP-C, PYD gibi birçok eli kanlı terör örgütünün ülkemiz maalesef hedefindedir. Tüm bunlara rağmen son aylarda güvenlik güçlerimizin sabırla, azimle ve cesaretle gösterdiği mücadeleci ruh gerçekten takdire şayandır. Terörle mücadele konusunda ortaya konulan kararlı ve sağlam irade devam ettiği müddetçe Milliyetçi Hareket Partisi olarak desteğimiz Türk milletinin ve Türk devletinin bekası için devam edecektir. Milliyetçi Hareket Partisi, son terörist yakalanıncaya kadar bu mücadelenin etkin bir şekilde devamından yanadır. Eğer bu iradede bir sapma olursa, yeniden 2013'teki ruha dönüş olursa Milliyetçi Hareket Partisi buna da en sert tepkiyi gösterecek partidir.

Bu vesileyle, terörle mücadele sırasında şehit olan güvenlik kuvvetlerimize ve vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet, gazilerimize şükran ve minnetlerimi sunuyorum, şu anda terörle mücadele eden güvenlik güçlerimize de buradan başarılar diliyorum. Ancak, ifade etmek gerekir ki terörle mücadele sadece silahla yapılamaz. Bu sebeple, terörün finansman kaynaklarını kesecek birtakım...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son cümlenizi alayım lütfen Sayın Erdoğan.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Beş dakika efendim.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, vallahi yeni başladık daha.

BAŞKAN - Biz de yeni başladık, o yüzden beş dakika.

Buyurun.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Bu vesileyle, terörle mücadelenin finansman kaynaklarının kesileceği birtakım ciddi çalışmaların yapılması lazım.

Bugün terör örgütlerinin insan kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı, akaryakıt kaçakçılığı, silah kaçakçılığı başta olmak üzere her türlü kaçakçılığın başını çektiği bilinmektedir.

Yıllar önce de ifade ettiğim gibi bugün burada tekrar ifade etmek istiyorum: Bugün İçişleri Bakanlığının bulunduğu caddenin karşısında hâlâ kaçak sigara satılabilmektedir. Bugün hâlâ Ankara sınırlarında ucuz mazot tabelalarını görmek mümkündür.

BAŞKAN - Sayın Erdoğan, "hayırlı olsun"u duymak istiyorum.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Şimdi, Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Yani kusura bakmayın. Başka türlü bizim bu işi bitirme şansımız olmuyor.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Yani biz İçişleri Komisyonu üyesiyiz. Şurada İçişleri Bakanlığının bütçesi görüşülürken...

BAŞKAN - Biliyorum efendim ama biz sizi hiç rahatsız etmiyoruz Komisyonunuzda dermişim.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Bekleriz. Bizi de rahatsız edin ama.

BAŞKAN - Lütfen... Lütfen...

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Birkaç dakika daha müsaade ederseniz...

BAŞKAN - Yok, o kadar etme şansım yok.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - O zaman bizim burada konuşmamızın... Genel Kurulda bile beş dakika konuşabiliyoruz bir önergede.

BAŞKAN - Burada da beş dakika konuştunuz zaten. Hatta altıncı dakikadasınız yani.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Evet, tabii, kaçakçılığın önlenmesi...

Yine, terörist yapılanmaların insanları kaldırıp dağa çıkarmasının önüne geçecek birtakım çalışmaların yapılması lazım.

Yine, 15 Temmuzda yaşadığımız devletimizi hedef alan ciddi bir işgal girişimi vardır. Burada devletimiz maalesef ciddi hasarlar almıştır; ordumuz, yargımız, istihbaratımız, emniyetimiz, mülki idaremiz... Bu işin muhakkak süratle tedavi edilmesi terörle mücadele bakımından çok önemlidir. Bu mücadelenin yapılması da tek başına yeterli değildir. Bundan sonra benzer, paralel devlet yapılanmaları oluşturabilecek kişilerin devletin içerisine sızması muhakkak engellenmelidir. Bu manada da devlete adam alırken liyakat, ehliyet ve devlete sadakat esas alınmalıdır. Belirli bir zümrenin, belirli bir cemaatin, belirli bir siyasi partinin mensubu olmak bu manada kriter olmamalıdır. Bu yanlışa izin verilmemelidir.

Bugün bu örgüte mensup kişilerin haberleşme ve irtibat için "byLock" adlı bir programı kullandığı bilinmektedir. Bu programı kullanan, bu program üzerinden Türk devletini yıkmaya teşebbüs eden gafillerin yargılanması ve yargılamanın ardından cezalandırılması haktır. Bunu yaparken de bu programı üst düzey bürokratlardan kullanan, üst düzey siyasilerden kullanan hiç kimse yok mudur? Bu sorunun da artık cevap bulması, FETÖ'nün siyasi ayağının da ortaya çıkartılarak gereğinin yapılması şarttır. Aksi takdirde FETÖ'nün uyuyan hücrelerinin uyanmasını kimse engelleyemeyecektir.

Bilindiği gibi FETÖ/PDY 15 Temmuz öncesi ülkemizden topladığı kaynaklarla yurt dışındaki yapılanmalarına kaynak aktarmaktaydı. Ancak duyumlarımız odur ki şimdi tersine bir para hareketi söz konusudur. 15 Temmuz sonrası açığa alınan, ihraç edilen, tutuklanan mensuplarına yardım yaptıkları bir realitedir. Bu paraları da legal finans sistemi üzerinden Türkiye'ye getirmeleri hem kolay hem de mümkün değildir. Dolayısıyla bu manada da sınır güvenliği önem arz etmektedir.