| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Sağlık Bakanlığı b) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç) Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı d) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu e) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 14 .11.2017 |
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli bürokrat arkadaşlarım; sözlerime suallere cevap bölümünde önce Deniz Baykal'ın genel durumuyla ilgili bilgi vererek başlamak istiyorum. Az önce gelen bilgi notunda "Genel durumu iyi, daha da iyiye gidiyor. Vital bulguları stabil, şuur, bilinç açık, yoğun bakımda takibi devam ediyor."
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bilinci açık mı?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Bilinç, şuur açık, evet; yoğun bakımda takibi devam ediyor. Bu şekilde bilgi geldi.
Şimdi, çok güzel konuşmalar oldu, çok güzel konulara değinildi, parmak basıldı. Sağlık Bakanlığı Türkiye'ye hizmet ederken, 80 milyon insanımızın sağlık hizmetlerini yerine getirirken dikkat etmemiz gereken hususları da burada paylaşmış olduk. Ben teşekkür ediyorum bütün arkadaşlara. Yaptıkları uyarılardan, tenkitlerden elbette ki istifade edeceğiz, amacımız milletimizin sağlık hizmetini en iyi şekilde yerine getirmektir.
Aslında, Sayın Paylan'ın ifade ettiği gibi "Sağlık Bakanlığı mı, hasta bakanlığı mı?" sözünden başlamak istiyorum. Aslında, aslolan hasta olmamak ama mümkün mü? Değil. Yani her şeyi kontrol etme şansımız yok. Hadi, çevreyi kontrol ettik, en optimum şarta getirdik; beslenme önümüze çıkıyor sağlığı bozan nedenlerden, hadi onu çözdük; öbür taraftan etrafımızda bizim sağlığımıza dokunan başka canlılar var, mikroorganizmalar var, koruyucu sağlık hizmetleriyle onlardan korunduk; genetiğimiz var, her şeyi önlesek genetiğimizden, geçmişimizden getirdiğimiz birtakım hastalıklar var. Demek ki hastalıktan kaçamıyoruz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - OHAL var mesela.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Demek ki hastalıktan kaçamayacağız. O zaman, böyle bir bakanlık, sağlıklı ortamı temin etmek, sağlığı korumak ve sağlığı bozulmuş insanların sağlığının düzelmesine yardımcı olmak gibi bir görevi yerine getirmek zorunda.
Diğer taraftan, elbette ki bu hizmetleri, bu işleri yaparken bu işlerin, bu hizmetlerin yapılması için gereken parayı ödeyen ve bize bu yetkiyi, iradeyi veren milletimiz, 80 milyon; ülkenin sahibi o. Ülkeye can lazım olunca canı veren o, para lazım olunca parayı veren o, devletin de sahibi o, yürütme hakkı da ona ait. O, bu hakkı, bu yetkiyi siyaset mekanizmasıyla, siyaset aracılığıyla siyasi partiler üzerinden birilerine vekâleten veriyor. Biz ne yapıyoruz siyasi partiler olarak? Millete programlarımızı sunuyoruz seçim zamanı. Milletimiz, bu programları, bizim geçmişte yaptıklarımızı ve geleceğe dönük vaatlerimizi değerlendirerek bir yetkilendirme yapıyor. Biz de o programlarımızda söz verdiğimiz hedefleri yerine getirmek için -eğer iktidara gelirsek- gayret ediyoruz. Muhalefet de olursak ne yapacağız? Elbette bir görevimiz var, görevsiz değiliz; iktidarın faaliyetlerini takip edeceğiz, denetleyeceğiz, yeri geldiğinde tenkit edeceğiz, yeri geldiğinde yol göstereceğiz ama şunu unutmayalım ki iktidar da kendi taahhüt ettiği programla sorumlu. Bu şekilde hizmetlerimizi yerine getirmeye gayret ediyoruz.
80 milyonluk ülke, imkânları var, mekânlar oluşturmuşuz, bunları daha da geliştirmek görevimiz. Yine, hasta kısmına girmek zorundayım, koruyucu sağlıkla ilgili sadece bir rakamı söyleyeyim, oradan başlayayım. Değerli arkadaşlarımızın bir kısmı koruyucu temel sağlık hizmetlerine ayrılan bütçenin düşük olduğundan bahsettiler, hatta "Bu zikredilseydi sunumun başında." dediler. Evet, biz sunumun ilk bölümlerinde onu zikrettik, 2002 ile 2017'yi de karşılaştırdık yani 3,5 kat artığını burada görüyoruz. Harcamalarda elbette ki rakamlar geçmişe göre arttı. Niye? Biz gayrisafi millî hasılayı da artırdık, sadece bu harcamalara ayırdığımız ödenekleri artırarak devam etmedik, gayrisafi millî hasılamız da bu süre içerisinde 3 mislini geçecek bir şekilde arttı.
Diğer taraftan, sorulan suallere cevap vermek için şimdi harekete geçiyorum. Arkadaşlar, tabii, pek çok sorunun içerisinde en çok önde yer alan şehir hastaneleri konusuydu. Şimdi, şehir hastaneleriyle ilgili çok tenkit aldık. Bunlardan bazıları "Şehrin dışında, ulaşımı zor ve uzak mekânlara yapılıyor." Arkadaşlar, bugünün sorunu değil, Türkiye'de 50'lerden sonra başlayan bir süreçte, 60'larda, 70'lerde giderek hızlanan bir süreçte kente göç etti insanımız. Kentler bu göç nedeniyle... Hem de düzensiz bir göç oldu. Şikâyet ettiğimiz konulardan biri, 80 milyonluk bir ülkede 16 milyona ulaşan İstanbul gibi bir şehir oluştu. Öbür taraftan, şehirlerimiz genelde düzensiz büyüdü. Bu bir dönemin de değil, bütün dönemlerin birbirine eklenerek gelen bir sorunu. Şehir merkezlerinde hastane yapacak arsa bulamıyoruz arkadaşlar, eski hastanelerimiz de hem dar mekânlarda yapılmış hastaneler hem süresi içerisinde eklemeler yapılmış, arsası, alanı iyice sıkışmış hastaneler. İşte, buyurun, Ankara'da Sıhhiye bölgesi; Numune Hastanesi, fakülte hastaneleri, Yüksek İhtisas üst üste yığılmış. Hem mekânlar eski, eski model koğuş usulü odalara sahipler hem bugünkü anlayışa uygun inşa edilmediği için ne ameliyathanesi ne acili uygun değil. Numunenin aciline gidince... Ben gece ziyaret ettim ve inanın üzüldüm yani. Numunenin acili çok daha güzel olmalı, mekân yetmiyor. Hemen girişimde bulundum, mühendis arkadaşları gönderdim; oraya çektiler, buraya çektiler, ufak bir düzenleme yapacağız ama yetmiyor mekân. O zaman, yeni çözümler üretmek zorundayız, hem de yeniye uygun çözümler üretmek zorundayız. Bu hastanelerimiz de, fakülte hastanelerimiz de artık eskimiş. Model olarak eski oldukları için bunları yenilemek lazım ve yenilerken de... Şimdi, bizim bir deprem sorunumuz da var. Türkiye deprem bölgesinde, 1999 öncesi yapılmış olan inşaatlar Deprem Yönetmeliği'ne uygun yapılmadığı için gerçekten büyük bir risk de oluşturuyor. Pek çok hastanemiz deprem açısından riskli konumda. Bunları süratle yenilememiz lazım. Bu nedenle, yenilerken şuna da dikkat etmemiz lazım: Yapacağımız bu mekânlarda eskiden olduğu gibi "Yirmi sene, otuz sene sonra yeniden yapalım.", "Bu artık eskidi." veyahut da "Yetmiyor, başka bir yere gidelim, yer arayalım." anlayışı içine düşmeyelim diye biz arsaları geniş yerlerde çözüm üretmeye çalışıyoruz. Çünkü biliyoruz ki biz bu hastaneleri en az altmış yıl, yetmiş yıl kullanmanın peşindeyiz, hizmet versin istiyoruz, yetmediği zaman -nüfus artışı olursa- yanındaki boş arsaya, arsamızın boş kısmına modüler eklemeler yaparak bu sorunu çözelim istiyoruz. Geçmişteki hastanelerimiz, eski hastanelerimiz bize bu imkânı vermiyor. Bu mekânlar ne olacak? Bu mekânlar milletin. Yani bu hastaneleri yıkıyoruz, yıkacağız çünkü o hastaneler hem depremsellik açısından hem anlayış açısından eski olduğu için zaten yıkılması gereken noktada. Bunların sahibi millet, milletin adına ilgili bakanlık, Millî Emlak, Maliye değerlendirir; hastane olarak değerlendirir, yeşil alan olarak değerlendirir, şehrin ihtiyacına dönük olarak eğitimde kullanır, ticari mi, kalkar satar.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Müteahhitlere verir.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Hayır, efendim, meseleye şöyle bakın: Bu, ülkenin kaynağıdır, ülkenin malıdır, ne gerekiyorsa siyasi irade ülkenin hayrına kararını verir, hesabı da millete verir. Onun için başlangıçtaki o giriş cümlelerimi kullandım. Yani ülkenin sahibi millet, biz ne yapacaksak millete hesap vererek yapmak zorundayız. Mesela, Muş'ta park olarak kullanılıyormuş; bırakıyoruz, yeni yere geçiyoruz, orası da şehrin merkezinde park olarak kalacak. Bunun gibi, meseleye böyle bakalım arkadaşlar.
Şimdi gelelim İstanbul'a. Mesela, inanın, ben iki hafta önce İstanbul'a çalışma yapmak üzere gittim. "Bu İstanbul'un hastane, yatak ihtiyacını daha rantabl, aynı zamanda optimum noktaya çekecek şekilde bu yeni dönemde nasıl çözeriz"i tespit etmek için gittik, orada bir çalışma yaptık. İstanbul'a 6 veya 7 tane yeni hastane yapmamız lazım, yeni ihtiyacı da karşılamak için eskileri yenilemek de gerekiyor. Bunlar orta boy hastaneler.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, Isparta'yı söylediler konuşmada. Fiziki ve ekonomik ömürlerini tamamen tamamlamıştı.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Tamamlamış hastaneler var, fakülte hastaneleri de öyle İstanbul'da; Cerrahpaşa da öyle, Çapa da öyle, bu şekilde bir durum var. Biz şimdi, yeni hastane yapacak yer arıyoruz. İnanın İstanbul'da...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Aman, Bakırköy'e gelmeyin Sayın Bakanım.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Yani gönül istiyor ki hiçbir yere uğramayalım şehrin merkezinde ama bu sefer de dışarıya gidiyoruz, mesafeler çok uzak.
Dün bizim kontrol edemediğimiz şekilde şehirleşmişiz. İnanın, ben bundan sonra bir kanun teklifi olarak belediyelere bu sorumluluğun yüklenmesinden yanayım. Yani şehirlerde eğitime, sağlığa zorunlu olarak imar planlarında yeterli yer ayrılma zorunluluğunu getirmek lazım.
Şimdi, o nedenle, şehir hastanelerinin bir yönünü böyle anlattım, diğer yönüne geçiyorum, şehir hastanelerinde tenkit edilen yön. Arkadaşlar, şu söyleniyor: Şehir hastaneleri maliyet olarak çok yüksek, Türkiye'nin geleceğini tehdit eden, borç altına sokacak bir yatırım. Arkadaşlar, meseleye bir de şöyle bakalım: Biz, Türkiye'nin sağlık mekânlarıyla ilgili bu ihtiyacını karşılamak için yerli sermaye, yerli tasarrufları kullanma imkânı yeterli olmayınca yabancı tasarrufları kullanma noktasında bir de bu meseleye bakalım. Sayın Temizel bu konuyu çok iyi değerlendirir. Türkiye, kalkınabilmesi için dışarıdan yabancı sermaye kullanmaya ihtiyacı olan bir ülke. Yabancı sermaye Türkiye'ye uzun vadeli gelirse Türkiye daha dengeli bir şekilde yabancı sermayeye karşı konumunu belirler, borsaya, tahvile sıcak para olarak geldiği zaman bunun maliyeti çok daha riskli ve yüksektir. Bu yatırımlar, yüzde 80'i dış sermaye, yüzde 20'si öz kendi sermayesi olmak şartıyla yatırımcının şeyine açılmıştır teklifler olarak. Yabancı, yerli her türlü müteahhitlik firması buna girebilir. Türkiye'de de bu ihalelere açık ihale şeklinde ön değerlendirmeler yapılarak ihaleler yapılmakta ve maliyetler açısından ilk baktığınızda yüksek ve çok lüks görüntü veriyorsa da, inanın, biz, arkadaşlar, klasik ihale yöntemiyle yaptığımız devlet hastanelerinde çok daha fazla sorunlar yaşıyoruz. Yani çok geçmeden bir iki sene içerisinde çatısı akıyor, kapısında sorun yaşıyoruz, penceresinde sorun yaşıyoruz. Yani öyle şey var ki açık eksiltme, evet, ben cümleyi düzeltiyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kontrol etmemişsin Ahmet Bey. Bayındırlık yapmamış görevini.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Arkadaşlar, öyle değil. İhale modeli açık eksiltmeyle yapıldığı için en düşük olana vermek zorundasınız, yeterlilik falan noktasından sonra en düşüğü verene veriyorsunuz. Şimdi, örneğin Ağrı'da on yıldır bitmiyor ihale. Yani on yıldır, bakın, Ağrı'yı bitiremiyoruz. Efendim, bu yerli yaptığımız devlet hastane ihalelerini en düşük fiyata vermek zorundayız yoksa KİK'e gidiyor, orada itiraz ediliyor, geliyorsunuz, yine en düşüğe vermek zorunda kalıyorsunuz. İkinci müteahhit iflas etti, şimdi üçüncüye bitirtmeye çalışıyoruz Ağrı'yı, yoksa biz Ağrı'daki hastanenin bitmemesinden memnun muyuz? Ben Ağrı'yı biliyorum, Erzurum'da okudum, askerliği Sarıkamış'ta yaptım yani çok iyi bildiğim bir il Ağrı, orada şartları da biliyorum yani doğadaki şartları. Ama şimdi ocak ayı sonunda, diyeceksiniz ki bir söz daha veriyorsunuz, ama ne yapalım... Bu müteahhidimizde iflas durumu falan yok değil mi? Yani sonu da söyleyeyim söz verirken.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Bakanım, ekim atamalarına benzemesin de.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Ekim atamalarını şöyle söyledim, bunu bekliyorum dedim.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ağrı bari yanmasın.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - "Ekim sonuna kadar umuyorum." şeklinde verdiğim bir cevaptı o.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Şimdi, var mı gelişme?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Devam ediyor, soruşturması geleni değerlendiriyoruz, atanmasında sakınca bulunmayanı atıyoruz arkadaşlar.
Şehir hastaneleri tamamlanınca eski hastanelerimizi kapatıyoruz. Hastanelerimiz eğer eski değilse kapatmıyoruz. Onları zaten hesaplarken, şehir hastanesinin yatak sayısını hesaplarken elimizdeki hastanelerle ne kadar devam edeceğiz... Yani devamımız mümkünse elbette niye kapatalım? Mesela, bunlardan bir tane örnek vereyim, kapanmış ama açacağımız, yeni bir uygulama imkânı sunduğumuz, Adana Seyhan'da, o bölge şehir hastanesine ulaşımda sıkıntı yaşayabilecek bir bölge, o bölgeye biz kadın doğum ve çocuk hastalıklarının bulunduğu bir hastanemizi açıyoruz ve yeniliyoruz. Bunun gibi yani amacımız, ana amacımız sağlık hizmetinin ulaşılabilir, kolay ulaşılabilir ve kaliteli bir şekilde elde edilmesi.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ruh sağlığı ne olacak?
BAŞKAN - Onu ben halledeceğim.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Başkanımız o konuda şey yapacak.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yapmayın, Başkana bırakmayın, o bizim ruh sağlığımızı bozuyor vallahi.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Şimdi, tabii, ruh sağlığıyla ilgili de birkaç şey söyleyeyim. Siz çok güzel onu dramatize ettiniz "Şu olay var, sağlığımızı bozuyor, bu hadise sağlığımızı bozuyor." güzel bir yaklaşım.
BAŞKAN - Biz doktorumuzla çalışıyoruz, beyefendi burada, Sayın Bekaroğlu.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Bakın, arkadaşlar, bu ülkede milyonlar, bütün hepimiz -istisna almıyorum- ruh sağlığını, elbette ki sağlığımızı ilgilendiren travmalarla her zaman karşı karşıyayız. Bölgemizde ciddi bir operasyon yapılmak isteniyor, küresel bir operasyon. Bu operasyon Türkiye'yi de bir şekilde tehdit ediyor. Bunun etkilerinden hepimiz nasibimizi alıyoruz. Elbette ki ona karşı güvenlik tedbirlerini almak zorunda Türkiye. Öbür taraftan, içeride yıllardır terör belasıyla boğuşuyor, ona karşı tedbirini almak zorunda Türkiye. Öbür taraftan, 15 Temmuz bir darbe, ihanet, ne diyorsanız. Melun bir saldırıyla Türkiye karşı karşıya kaldı, ona karşı da gerekli tedbirleri alacak.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Güvenlik ve özgürlük dengesi ne olacak Sayın Bakan?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Elbette ki güvenlik ve özgürlük dengesini kurmak zorundayız. Ama güvenliğiniz yoksa özgürlüğünüz zaten yok.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Özgürlüğünüz yoksa güvenliğiniz de yok.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - İkisini beraber dengelemek zorundayız. Yani ne özgürlükten vazgeçebiliriz...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Geçtiniz ama.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Hayır, asla vazgeçmedik.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya, OHAL...
BAŞKAN - Duyan da seni orada yaşıyor zanneder, İstanbul'un namütenahi semtlerinde geziyorsun.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Bakın, OHAL'den dolayı vatandaşımızın asla özgürlüğü kısıtlanmamaktadır. Ancak vatandaşın özgürlüğünü korumak için biz OHAL tedbiri almış durumdayız. Yani ne yapalım, böyle bir darbeye girişmiş olan insanlara karşı hiç mi tedbir almayalım?
GARO PAYLAN (İstanbul) - On sekiz ay geçti.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Demek ki yetmiyor alınan tedbir.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Nasıl yetmiyor?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Yetersizlik var demek ki.
GARO PAYLAN (İstanbul) - On sekiz ay geçti.
BAŞKAN - Bunları yarın konuşacağız, İçişleri bütçemiz var arkadaşlar.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Öyle mi? Tamam, onu yarına bırakalım, bu konuyu ben cevaplamayayım.
BAŞKAN - Sizin vaktinizi çalıyorlar Sayın Bakanım, siz devam edin, on iki dakika kaldı.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Peki.
Arkadaşlar, bu yüzde 70 meselesini burada cevaplamak istiyorum. "Yüzde 70 hasta garantisi" diye bir şey yok.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne var şartlarında?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Ancak arkadaşlar, burada bahsedilen, hizmetin türüyle ilgili, miktara bağlı hizmetlerde fiyat belirlenirken yüzde 70 üzerinden baz alınıyor. Yani çamaşır, çamaşırhane, yemek, laboratuvar, görüntüleme, sterilizasyon, rehabilitasyon ve atık yönetimiyle ilgili fiyat belirlenirken -baz alınan şey- hastanenin yüzde 70 çalışırlığı üzerine oturtuluyor. Yoksa...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Peki, bu sözleşmeler niye açık değil? Niye biz ulaşamıyoruz? Niye bize gelmiyor?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Bunlar açık, bunlarla ilgili bilgiler var arkadaşlar.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yok, soruyoruz, yok.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Nerede?
CEYHUN İRGİL (Bursa) - "Devlet sırrı" deyip vermiyorlar.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Ben şimdi şu anda cevap veriyorum bakın mesela, verelim bunları tabii.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yani burada sonuçta bir Hazine garantisi var, devletin bütçesinden gidiyor.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Söyleyeyim arkadaşlar.
P1: Binanın maliyeti. Biz binayı kiralıyoruz. Bu süre içerisinde müstecire, kiralayana verilmiş arsanın kullanım hakkı ancak yirmi beş yıl dolunca arsa da bizim, bina da bizim. Bu süre içerisinde binanın bütün bakımı, onarımı, her şeyi ona ait. Biz binayı kiralıyoruz.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Niye böyle bir şey yapıyoruz?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - P2'lere gelince: Bu bahsettiğim hizmetleri istersek alırız. Sözleşmelerde bugüne kadar yapılanların bir kısmı beş yıllık taahhüt edilmiş, beş yıl sonra biz bu hizmetleri kendimiz yaparız.
BAŞKAN - Efendim, zaten katma değeri yarattığınız, döner sermaye oluşturduğunuz, hastaneye gelir oluşturduğunuz kalem bu. P2 opsiyonel kalem.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Tabii, bu opsiyoneldir arkadaşlar.
BAŞKAN - Doktorlara, çalışanlara ek ücret dağıttınız, sermaye oluşturduğunuz, hazineye para kazandırdığınız, yüzde 50'sini...
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Onun güvencesi yok ama değil mi Bakanım?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Efendim?
BAŞKAN - Ana kalemdir burası.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sözleşmelerde o güvence yok.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) - Var, var.
BAŞKAN - Gelir kalemidir o, gider kalemi değil; bunu karıştırmayın.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Doktor, hemşire maaşını devlet verecek.
BAŞKAN - Hayır, hayır.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Evet.
BAŞKAN - Efendim, doktor, hemşire...
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Doktor, hemşire maaşlarını kim verecek Sayın Bakan?
BAŞKAN - Devlet ödeyecek tabii ki, döner sermaye ayrı bir kavram.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Bakın arkadaşlar...
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Biliyorum ama döner sermayenin bir garantisi yok.
BAŞKAN - Olmaz olur mu?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Arkadaşlar, anlatayım. Bakın, sağlık hizmetini...
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Hayır, yok.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) - Şehir hastanelerini ayrı bir seans yapalım, ayrı bir konuşalım.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, buyurun, siz devam edin.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Peki, ben söyleyeyim arkadaşlar. Biz binayı kiralıyoruz, sağlık hizmetini kiralamıyoruz. Bunlar sağlık hizmeti değil. Bunların içerisinde bir tek görüntüleme... O da cihazı kiralıyoruz. Yani bu şekilde bakın olaya.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Cihaz? Cihaz da onun.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Cihaz onun ama işletme bana ait, ben onu kiralıyorum ondan.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Orada bir garanti veriyor musunuz, şu kadar tetkik olacak garantisi?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Fiyatlama yüzde 70 üzerinden yapılıyor, garanti vermiyoruz. Yani bugün biz yüzde 80'le de kiralıyoruz. Yani şu anda -şehir hastaneleriyle ilgili değil- devlet hastanelerinde yani bizim hastanelerimizde hizmet alımı yapıyoruz aynı bu yöntemle. "Sen MR'ı koy, senden şu kadar görüntü karşılığı ben bunu kiralıyorum." Ötesi benim bileceğim şey.
BAŞKAN - Yenilemek onun sorumluluğunda.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Ve ihaleyi böyle yapıyorsunuz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Niye satın alıp kurmuyorsunuz?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Söyleyeceğim Mehmet Bey, sözümü kesiyorsunuz.
BAŞKAN - Efendim, modeli eskiyor, pahalıya geliyor bakımı şusu busu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Nasıl pahalıya geliyor? Nereden çıkarıyorsunuz bunu?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Arkadaşlar, bakın, P1 kira, binayı kiralıyoruz. P2, ister beş yıllık kiraladığımız şeyle beş yıl sonra vazgeçeriz mevcutlardan "Biz işleteceğiz." deyip yola gireriz, devam ederiz istersek daha başından yeni yapacağımız ihalelerde "Arkadaş, biz P2'yi kendimiz yapacağız, sizden sadece binayı kiralamak istiyoruz, buna göre kaça yaparsınız?" diyoruz.
BAŞKAN - Ya da Salih Cora'dan alabilirsiniz mesela.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Yani bunun gibi olabilir.
Yani bu zorunlu bir iş değil. Biz şu anda da hizmetlerimizin bir kısmını kiralayarak alıyoruz, böyle bakın olaya. Bunu geçiyorum.
Mesela bir bilgi verdi arkadaşlar, burada 40 bin şehir hastanesi yatağının 26 bini bizim eski hastaneler yerine yaptığımız hastane. Yani orada biz bu hastaneyi yapmak zorundaydık 26 bin yatak için. Kamu imkânlarıyla yapabilseydik... İşte yapıyoruz, Ağrı'da yapıyoruz, Seydişehir'de zannediyorum hastanemiz... Daha yeni geçmeye kalkışmışız, kar yağmış, çatısında sorun var. Daha yeni geçiyoruz, böyle de şartlarla karşılaşıyoruz. Tabii gerekli denetimi yaptırıyoruz, o ayrı bir şey. 14 bin yeni yatak yani 26 bini ikame şeklinde değerlendirelim.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Bir sürü şehirde cumhuriyet hastaneleri taş gibi ayakta duruyor, onlara bir şey olmuyor, niye hep sizinkilere oluyor?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Arkadaşlar, Nuriye Gülmen'le ilgili son... Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yatıyor Ekimin 10'undan beri, mahkûm servisinde gözetim altında tutuluyor. Her gün 5 uzman doktordan oluşan heyet kendisiyle görüşüyor. Bir heyet oluşturduk biz kendisinin takibi için. Tedavi ve tetkiklerin yapılması gerektiği hakkında görüşülüyor ancak hiçbir şekilde tedaviyi kabul etmiyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakanım, işine dönmek istiyor.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - İş yerine dönse, hiç uğraşmasanız. Bundan daha kolay ne var?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Siz Hükûmetsiniz.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Bakın arkadaşlar, ben Sağlık Bakanı olarak, bana emanet edilmiş...
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - En kolay şeyler, yapılması gereken şeyler...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ölüm sınırında efendim.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Yargının konusu.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yargının konusu değil, Hükûmetin konusu, kanun hükmünde kararnameyle işinden alındı.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Peki, nedir sağlık durumu Sayın Bakan? Sağlık durumu nedir açıklayabilir misiniz?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Bakın, söyleyeceğim.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Kanun hükmünde kararnameleri siz çıkarmıyor musunuz, yoksa sizden başkaları mı çıkarıyor?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Siz de imzalıyorsunuz kanun hükmünde kararnameleri?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Sağlık durumunu açıklayacağım.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - "Kanun hükmünde kararnameler benim işim değil." diyor. Yani saraydan geleni imzalıyor musunuz o zaman? Biz diyoruz ki: Siz Hükûmet olarak...
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Ya öyle şeyi niye söylüyorsunuz? Bu konuda öyle bir şey söyledik mi yani? Böyle bir şey var mı? Niye bu şekilde konuşuyorsunuz?
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Yani ona etki etmeniz lazım bir hekim olarak, bir insan ölüyor.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Şimdi arkadaşlar, yine başladığım yere dönüyorum. Elbette ki devletin sahibi millet. Millet yetkiyi, yönetme yetkisini siyaset üzerinden kullanıyor, biz burada fikirlerimizi özgür ortamda söyleyeceğiz ama hakaret etmeyeceğiz.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Tamam, etmiyoruz efendim.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Ve iftiraya kaçmayacağız, yalan da söylemeyeceğiz. Yani bu kural, bunda var mıyız, hemfikir miyiz? Ondan sonrasını konuşuruz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama kararnameyle işinden çıkarıldı.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Şimdi, sordunuz soruyu.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Bakın, milletvekilinizin kızını döndürdünüz ya kanun hükmünde kararnameyle...
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Arkadaşım, soruyu sordunuz.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Bakın Bakanım, çok basit, biz diyoruz ki: Döndürün bu insanları, yine yargılayın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Ya bir otur yerine!
CEYHUN İRGİL (Bursa) - İnsan ölüyor, insan.
BAŞKAN - Arkadaşlar, müdahale etmeyin, müsaade edin bana.
Sayın Bakanım, siz buyurun, devam edin.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - İnsanlar ölmesin diye uğraşıyoruz ya.
BAŞKAN - Sayın İrgil, burası Plan ve Bütçe Komisyonu, bakın, bir kez daha hatırlatıyorum.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Biz acemiyiz, bilmiyoruz Plan ve Bütçe Komisyonunu.
BAŞKAN - Biraz acemilik var, doğru yani.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sayın Bakan buna müsaade etti arkadaşlar, siz niye oradan öyle gocunuyorsunuz ki? Arkadaş bir soru soruyor. Sayın Bakan bu şekilde konuşma tarzına müsaade etti, siz niye müdahale ediyorsunuz?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Son sağlık durumunu açıklayabilir misiniz?
BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade edin.
Sayın Bakanım, siz devam edin.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına göre, şuuru açık olduğu sürece ne tetkik yapabilmek için kan alabiliyoruz ne de bir tedavi için girişimde bulunabiliyoruz. Şuuru açık hastanın, kendisiyle her gün görüşüyoruz, izin verirse, sağlığının son durumunu gözleme dışında, bir hekim grubu ancak müşahedeyle buna bakabiliyor. Yoksa gelip ne kilosunu tartabilirsiniz...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Fiziki muayene filan da yapamıyorsunuz.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Yapamazsınız tabii, izin verecek.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kabul etmiyor yani.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Etmiyor hasta, bizim yapacak bir şeyimiz yok. Ancak şuur kapanması olursa bize yasalar izin veriyor ve müdahale hakkını kullanıyoruz.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Niye o noktaya gelsin ki?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Ama öyle bir durum olmadığı için biz böyle bir girişimde bulunmuyoruz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - İşine dönsün, insani...
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Şimdi biz diyoruz ki: Şuuru kapanmasın, ölmesin.
BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade edin, o da bir tercihtir.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Arkadaşlar, bir de intiharlarla ilgili konu var yine Paylan Bey'in sorduğu bir soruda. "Kaba intihar hızı" 100 bin nüfus başına düşen intihar sayısını ifade ediyor. Dünya Sağlık Örgütü 2017 istatistik yılı verilerine göre Amerika'da yüz binde 14,3; Avrupa bölgesinde 14,1; Türkiye'de TÜİK verilerine göre 2015 yılında yüz binde 4,15. Gönül ister ki sıfır olsun.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 1,5'tan geldi buraya.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Yani gönül ister ki sıfır olsun ama ne yapalım, insanlar da bu şekilde kendi hayatlarına son veriyorlar.
Sağlıkçılarla ilgili konuya, yoğun çalışma, aşırı çalışma, yıpranma konusuna gelince: Evet, sağlık mesleği zor bir meslek. Yani ihtisas yapan arkadaşlarımız çok iyi bilirler, bütün herkes, sağlık çalışanları, doktor arkadaşlar bilir ki...
BAŞKAN - Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri bunu anlar, diğer milletvekillerimizi bilmiyorum ama.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Anlarlar yani değil mi? Sizin şartlarınız da aynı.
Yani bu nöbetler, yoğun çalışma ortamı sağlıkta kaçınılmaz. Şimdi, arkadaşlar, aslında esas mesele bir aritmetik meselesi; ihtiyacınız belli, elinizdeki doktor sayısı belli. Elimizdeki doktor sayısını optimum seviyeye çekmedikçe bizim ne asistanımız ne uzmanımız ne pratisyen hekimimiz optimum şartlarda, süresiz, rahat bir şekilde çalışamayacaktır. Mecburuz, ekstra, ilave çalışma yapmaya ama ümit ediyorum, beş yıl içerisinde Türkiye pratisyen hekim açığını kapatacak, on yılı alan bir süre içerisinde de uzman hekim açığını da kapatacak diyemiyorum çünkü yan dal gelişmesi çok hızlı. Dün dâhiliye vardı, sonra kardiyolojisi geldi, sonra nefrolojisi geldi, hepatolojisi, bir sürü; çocuk vardı sadece, bir sürü branşlar çocuklarda...
GARO PAYLAN (İstanbul) - En büyük açık psikiyatride, ruh sağlığı bozuluyor çünkü.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Şimdi, Sayın Paylan'ın söylediği, gene birkaç arkadaşımızın da zikrettiği, "Sağlık hizmetlerinde ana dilde hizmet verilmiyor." diye... Arkadaşlar, bu bizim afişimiz, sağlık hizmetleriyle ilgili. Kaç dilde burada? Kürtçe, Arapça, Türkçe, Zazaca...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ermenice...
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Ermenice mi bu? Ben bilmiyorum, Zazaca herhâlde. Öbür taraftan, sağlık turizmi için verdiğimiz telefon numarasında altı dilden cevap veriliyor, hasta yönlendiriliyor. Böyle bir negatif bakışımız yok.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Telefonda değil, hekim verebiliyor mu?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Evet, hekimler de o şekilde, o dili konuşuyorsa; konuşamıyorsa elbette tercüman kullanılıyor, hastaya başka yapacak bir şey yok. Bakın, AK PARTİ'den önce düzeltilmişti sorun, 1990'lı yıllardan önce, benim mecburi hizmet yaptığım dönemde çarşı pazarda Kürtçe bile konuşulması yasaktı 12 Eylül darbesinden sonra.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Şimdi de yasak, kayyumlar her şeyi engelletiyor.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Yanlış bir şeydi ama 1990'lı yılların başında bu düzeltildi. O dönemde ben bölgede çalışırken tercüman kullanıyorduk, ne yapacağız? Hemşiresiyle, bilen biri, yanındakiyle...
Yani sağlığı şöyle düşünelim arkadaşlar: Gelin, sağlıkla ilgili konuları siyasetin dışında tutmak yanlış çünkü siyasi karar veriyoruz sağlıkla ilgili tercihleri yaparken ama bir yere gelince de siyasetüstü yaklaşalım.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama ana dilde hizmet vermek esas.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Esastır tabii, ben buna hiçbir şekilde karşı bir şey söylemiyorum.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Tercüman yanlış tercüme edebilir ve bir hastanın ölümüne sebep verebilir.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Kürtçe bilen bir hekim arkadaş çok rahat...
BAŞKAN - Sayın Bakanım, süreniz doldu.
Size ilave beş dakika süre vereyim, toparlayalım lütfen.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Peki.
BAŞKAN - Kalanlara da cevapları yazılı gönderirsiniz bir hafta içerisinde.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Şehir hastanelerinde hizmet alımlarıyla ilgili şeyi söyledik arkadaşlar.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Amerika'ya gittiğinde Kürtçe mi konuşuyor doktorlar?
BAŞKAN - Bu soru olmadı.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Niye?
BAŞKAN - Amerikalı değil, Amerikan pasaportu yok, olsa olurdu.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - "Sağlık Bakanlığının genel bütçe içindeki payı artmıyor." Artacak inşallah, hep beraber artıracağız.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sen hangi ülkenin vatandaşısın?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ben Türk'üm, sen de söyleyebiliyor musun aynısını?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, gururla söylüyorum.
BAŞKAN - Arkadaşlar, yani bu şeyi ifade özgürlüğü içerisinde değerlendiriyorum.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ben de Ermeni'yim, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, ortak paydamız nedir? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı değil mi?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Herkes öyle.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ee, daha ne o zaman?
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) - Ama ayrımcılık yapıyorsunuz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ne ayrımcılığı yapıyoruz?
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) - Her defasında Ermeni olduğunuz vurgulanıyor.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Şimdi, arkadaşlar, Emin Bey, Milliyetçi Hareket Partisinden Denizli Milletvekili arkadaşımız...
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) - Biz Ermeni olduğunu biliyoruz, her defasında ne tekrarlayıp duruyorsunuz?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Niye sinirleniyorsun?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Ya, arkadaşlar, lütfen... Başkanım, ben söz istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, bu size denk geldi yani biz siz gelene kadar çok rahattık, sizden kaynaklanan bir şey var herhâlde.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Ben gerilim üretiyor muyum arkadaşlar? Öyle bir üslubum, tavrım var mı?
BAŞKAN - Yok, yok Sayın Bakanım.
Buyurun.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - "Merkezî yönetim bütçesinde döner sermaye bütçesi görülmüyor." Doğrudur, Bakanlığımıza döner sermayeden tahsis edilen kaynaklar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bütçesi içerisinde zikredildiği için bu söylediğiniz teknik bir konu.
Şanlıurfa 112 komuta kontrol merkezi inşaatı yatırımı hakkında bir soru var. Şanlıurfa ilinde 91 tane 112 acil yardım ambulansımız var ve yaş ortalaması 4,3. Aslında yaş ortalaması biraz yükselmiş, biz yeni ambulans alımında bu sene bunları yenileriz.
AMATEM açılma isteği, Şanlıurfa'ya AMATEM açılacak arkadaşlar. Burada, tabii, bu, uyuşturucuyla mücadele konusunda -girişte de zikretmiştim- gerçekten Türkiye bu konuda büyük bir saldırı altında, ben bu meseleyi öyle görüyorum.
Bakın, bölgeler arası doktor farkıyla ilgili bir konu gündeme geldi, soru gündeme geldi. Arkadaşlar, 2002 öncesine ait slayt vardı, şimdi slayt gösteremiyoruz, orada inanın çok dengesiz bir dağılım vardı. Şimdi, 2002'den bugüne kadar yaptığımız çalışmalarla... Mecburi hizmetle bunu bir şekilde elde ettik. Tabii, bir taraftan sayı arttı, onu da söyleyelim, hekim sayısı arttı. Hekim sayısının artması sayesinde dengeli bir dağılıma adım adım gidiyoruz. Yani tam, istediğimiz dağılım oldu mu? Hayır, İzmir Ödemiş'ten de şikâyet geliyor "Yeterli hekim, uzman yok." diye, bizim Cizre'den de geliyor.
Cizre demişken söyleyeyim, Cizre'de bir bebeğimizin doğumu esnasında annenin kaybedilmesi... Orada aslında uzman yokluğundan değil, elimizde 3 tane uzman varken orada yönetim yanlışı... Peş peşe izin verilmiş, yerine yenisi getirilememiş o arada. Bayram içerisinde oldu bu hadise.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Soruşturma açtınız mı?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Tabii açtık, tabii açtık.
Mehmet Bekaroğlu arkadaşımızdan bir soru, Kaçkar Devlet Hastanesinde hemşire eksikliği. Doğrudur, hemşire eksikliğimiz Türkiye genelinde büyük bir sorunumuz. Biz hemşire sayısını artırmak için Maliye Bakanlığımızdan kadro talep ettik. İnşallah, önümüzdeki günlerde Maliye Bakanlığımız bu konuyla ilgili açıklama yapacak, onu bekliyoruz.
Şu anda güvenlik soruşturması arşiv araştırması yapılıp Bakanlığımıza bildirilen 19.270 personelden 16.305'inin ataması tamamlanmış arkadaşlar. Geriye kalan 1.571 personelin Bakanlığımız Güvenlik Soruşturması Değerlendirme Komisyonunda değerlendirilmesi devam etmekte, 173 personelin ise atama şartlarını taşımadığından dolayı ataması yapılmayacağı kendilerine bildirilmiş. Yani bu 19.270'ten şu ana kadar 173 kişi atama dışı tutulmuş, geriye kalan 1.571 kişinin soruşturma çalışması devam ediyor, 16.305'inin de ataması tamamlanmış. Bizim ihtiyacımız var, soruşturma bitip geldiğinde hızla bu atamayı yerine getirmek istiyoruz, getiriyoruz da.
Bu "OHAL nedeniyle kanun hükmünde kararnameyle ihraç edilen yan dal uzman hekimlerin durumu nedir?" sualine gelince, daha önceden bir şekilde bunlarla ilgili izin verilmiş, yeni biriken bir 40 kişi var, onlarla ilgili değerlendirme yapılacak. Elbette ki kamuda çalışma imkânı olmayanlar, eğer özelde çalışmalarında sakınca yoksa çalışacaklar.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, kalan sorulara lütfen yazılı cevap alalım. Yalnız, mümkünse biz bunları bir hafta içerisinde istiyoruz. Kalan soruların cevaplarını yazılı olarak Komisyonumuz aracılığıyla biz milletvekillerimize ileteceğiz. Burada bize bir hafta içerisinde gönderirseniz en geç, aşağıda, Genel Kurulda görüşmeler başlamadan önce biz milletvekillerimize iletebilelim.
Bir film gösterimi vardı, onu yapalım, onun için Sayın Bakanım önce bir açıklama yapın.
Buyurun.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Son olarak, bağlayacağım, bir iki cümle söyleyeyim.
BAŞKAN - Estağfurullah.
Buyurun.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Değerli Komisyon üyesi arkadaşlar, Değerli Başkanım; gerçekten, ben Komisyona çok teşekkür ediyorum. Arkadaşlarımız her ne kadar bazı konuşmalarla bizi gerdi gibi görünüyorsa da ben çok verimli bir çalışma yaptığımıza inanıyorum.
Burada sizlerin aracılığıyla, Komisyon üyesi arkadaşlarımızın da sahip çıktığı gibi, söylediği gibi, sağlık çalışanlarının özlük haklarının geliştirilmesi konusunda çalışmalarımızı yapıyoruz ve yapacağız. Bu konuyla ilgili, önümüzdeki bütçeden sonra biz sağlık torba demeyeyim ama sağlık...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Aman torba demeyin.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Onun için "Demeyeyim." dedim. Yani sağlık yasa paketi getireceğiz, sadece sağlıkla ilgili. Bu yasa çalışmamız sadece sağlıkla ilgili olacak. Biz bunları Komisyona getirmeden önce de...
GARO PAYLAN (İstanbul) - İhtisas komisyonuna gidecek değil mi, Plan Bütçeye değil?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Evet, onun için söylüyorum.
Biz bunları Sağlık Komisyonuna getirmeden önce muhalefete ve kamuoyuna açacağız, tartışılsın, olgunlaşsın, ondan sonra biz tasarımızı getireceğiz Komisyona. Hatta, şu açılımı yapmak istiyoruz: Yönetmelikleri bile yani yönergeleri bile önce taslak olarak paylaşıp ondan sonra yayımlamayı düşünüyoruz yayımlanmasında bir aciliyet yoksa. Amacımız şu: Sağlığı biz günlük siyasetin dışına taşıyalım en azından, siyasetin dışına taşıyamayız ama günlük siyasetin çekişmesinin dışına taşıyalım, hep birlikte ülkemize, milletimize hizmet edelim.
Bu hizmeti veren sağlık çalışanlarına burada, huzurunuzda teşekkür ediyorum. Onlar gerçekten -konuşmamın ilk bölümünde de zikrettim- şövalye ruhuyla çalışıyorlar. Sayısal noktada, dünya normlarına göre bu kadar düşük sayıda bir kadroyla bu hizmetler veriliyor. Şunu da paylaşacağım arkadaşlar: Türkiye sağlık hizmetlerinde fevkalade üst düzeyde bir hizmet veriyor. Biz 11 bin dolar civarında bir gayrisafi millî hasılayla 20 bin doların üzerindeki gayrisafi millî hasıla düzeyinde sağlık hizmetleri veriyoruz. Tabii ki burada çalışanların büyük katkısı var, tabii ki burada yönetimin de büyük katkısı var.
Programları tenkit etmeyelim. Geriye dönüş değil arkadaşlar, eskiden sağlık müdürleri devlet memuruydu, şimdi sözleşmeli. Yani 2011'de yapılan düzenlemeyi topyekûn kaldırmadık, uygulamanın şeklini dönüştürdük. Yine sözleşmeli sistemle devam ediyoruz ama o üç başlılık olmasın, sistem verimli bir şekilde çalışsın.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Bir kamu spotumuz var bir dakikalık, gösterelim.
BAŞKAN - Peki.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Ben çok teşekkür ediyorum.