KOMİSYON KONUŞMASI

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli hazırun; ben de 2018 yılı bütçesinin sağlıklı ve huzurlu günlerin hazırlayıcısı olmasını gönülden dileyerek başlamak istiyorum ve sağlığın tabii ki insan hayatına baktığımızda doğumla beraber alınan nefes ve son noktanın konacağı güne kadar o nefesin iyi şartlarda, maliyeti hayat açısından çok yüksek. Bu yüzden "maliyet" kelimesini rakamsal olarak görmeyin, maliyetin çok farklı boyutları var; çocukluk, gençlik, orta yaş ve ihtiyarlık noktasında baktığımızda. Orada, kişilerin üzerlerindeki yükün en iyi şekilde idare edileceği bir yönetimin ortaya çıkması gerektiği düşüncesindeyim.

Şimdi, Sayın Bakanım, tabii, Sağlık Bakanlığı dediğimiz zaman kendi bünyesindeki, özellikle son altı yıldır karşımıza çıkmış olan bir çoklu yönetim anlayışının ve o yönetim anlayışının ortaya çıkarttığı hem idari yapı açısından açık kalmış başlıklar hem kadro ve ona bağlı olarak ortaya çıkan sonuçlar. Tabii, bunlar yönetsel yönleri. Bir de uygulamada alınan hizmetler ve o hizmetlerle bağlantılı olarak bu çokluluğun, kafa karışıklılığının ve tek elden bir organizasyon noktasındaki birleştiricinin olmamasının, yine biraz önce dediğim o maliyetler içerisinden bir tanesi bu altı yılda kendini göstermiştir.

Tabii, ilgili kurumlar, işte, bu Kamu Hastaneleri Birliği, ona bağlı oluşumlar, diğer taraftan... Burada şeyi göremedim... Sağlık Bilimleri Üniversitesi kuruldu. Sayın Müsteşarımız da orada bildiğim kadarıyla görevli. Bu üniversiteyle ilgili afiliye olarak alınmış hastaneler var. Bu hastanelerdeki durum nedir, bu üniversitenin şu andaki gelmiş olduğu nokta nedir? Eğitim ve onun yanında... Daha eğitim aşamasında yani sadece kadrolar verildi ve öyle mi kaldı yoksa gerçek anlamda hastane mi, araştırma noktasında üniversite kimliğindeki ulaştığı noktalar nedir? Bu konuda da açıkçası bilgi sahibi olmak isteriz.

Diğer taraftan baktığımızda, tabii, herkes şehir hastaneleriyle ilgili bir değerlendirme yaparken şehir hastanelerinin bir kere büyüklükleri açısından karar verirken hangi optimum nokta seçildi, onu çok merak ediyorum. Çünkü araştırmalara baktım ben, araştırmalarda da 100 yataktan aşağı ve 600 yataktan yukarı olan hastanelerin verimli ve tedavi açısından baktığınızda memnuniyeti oluşturacak yeterlilikte olmadığı uluslararası rakamlarla... Yani Amerika'da da bakıyorsunuz ki Amerika çok büyük kapalı alanlara sahip hastanelere sahip olmasına rağmen, yine böyle, bizim şehir hastaneleri yapılanmasında 1.410 küsur yataklı hastaneler. Yani her şeyde endüstriyelleşmiş, her şeyde kitle yapısı hâline dönüşmüş bir yapı veya tercih ortaya konuyor. Buna baktığınızda, şehir hastanelerinde de aynı şey var. Veya kapalı alan olarak 200 metrekare optimum metrekare ölçümüyken bugün neredeyse yapılan şehir hastanelerinde bunun yüzde 50-yüzde 60 daha fazla olduğu görülüyor. Peki, önümüzdeki dönemde buranın ısıtması yani enerji maliyeti var. Buranın altyapısı ile iyileşme maliyeti var ve baştan yüzde 50 israfı beraberinde getirecek bir tercihle. Yani teknik olarak baktığınızda ortaya çıkan tablosu, bu.

Diğer taraftan, dendi ki önümüzdeki yirmi beş yıl boyunca verecekleri hizmetler de ödenecek olan tutarın içinde. Zaten yatırımın başlangıç tutarı ve oradaki uluslararası finans terimlerinin hizmetle ilgili, alternatif hizmet getirilerinin değerlendirdiği modeller falan sağlıkta olmaması gerekirken burada bir tercihle başlanan yüksek ortalama maliyet var. Ama onun ötesinde, hizmetlere ve sözleşmeye baktığınızda "yenilenecek" deniyor. Şimdi, Türkiye'de bir dönem ne oldu? Mesleğim tıp değil ama yakinen takip ederim, Türkiye bir anda MR cenneti hâline geldi. İngiltere'de olmadığı kadar Türkiye'de vardı. Her doktor gittiğinizde direkt bir MR tetkiki istiyordu ve böyle bir sürecin yaşandığı dönemden sonra, şimdi bu hastanelerin, baktığınızda donanımı nedir? Bu donanımla ilgili yenileme nasıl olacaktır? Yani yirmi beş yıl içinde çok yeni teknolojiler çıkıyor. Eskiden anjiyo yapılırdı, şimdi bilgisayarlı tomografili anjiyo oldu veya işte PET-CT'ler çıktı, onların kullanımı var. Peki, burada bir standart belirlendi mi? Bu yirmi beş yıl içinde yakalanacak standart, gelişim nasıl olacak? Diğer taraftan, bu sözleşmelerin bir de iptali için mücbir sebepler olmalıdır. Bu mücbir sebepler nedir? Hangi yükümlülükler yerine getirilmediği zaman bu sözleşmelerle ilgili... Yani birçok soruyla baş başa kalınmış ve üzerinde de çok bilinmezlikten dolayı çok farklı değerlendirmelerin olduğu bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Bunun da çok önemli bir şekilde açıklanıp kamuoyuyla paylaşılması gerektiği düşüncesindeyim.

Diğer taraftan, Sayıştay raporlarına baktığımız zaman, tabii, bu Sayıştay raporlarında -Sayın Kuşoğlu da dile getirdi- bir kere, SGK'nın karşılamayı kabul etmediği tutarın üzerindeki harcamaların olduğu ortaya çıkıyor. Onun ötesinde, 112 Acil hizmetlerinin faturalandırılmasıyla ilgili... Ki 112'yle ilgili de bakıldığında, aslında Türkiye'de bu hizmetlerin çok karmaşık yerlerden verilmesi belki efektif çalışmasını da engelliyor, bu konuyla ilgili düzenlemeye de ihtiyaç var, ambulans hizmetleri açısından baktığınızda.

Diğer taraftan, SGK tarafından bu bedeller nasıl belirleniyor? Şu SUT olayı: Ben geçenlerde bir şey yaşadım, bir ürün... Geliri olmayan -ki sağ olsun arkadaşlar da çok ilgilendiler ama- bir aile, bu SUT kapsamında bir ürünün 3 çeşidinin 2'si girmiş, 1'i girmemiş ama çocuk 9 yaşında, büyük bir maliyetle karşılaştılar. Yani buradaki değerlendirmelerin nasıl yapıldığı da çok önemli. Bir taraftan da baktığınızda, tabii, bunlar döner sermayeli işletmeler. Ama esas sorun, KHK noktasına gelip KHK'yla çözülmeyecek kadar önemli olan Türkiye'deki sağlık yapısının, teşkilat yapısının tekrardan şekillendirileceği bir süreci işletmeye getiren Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ve Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu. Halk sağlığı benim çok önem verdiğim bir konu. Aslında, öncesinden hastalığı tespit edip dünyanın ikinci büyük -bence- süper gücü olan ilaç mafyasının eline düşmeyecek süreci hazırlayacak olan halk sağlığıdır. Bunun da çok önemli bir başlık olduğuna inanıyorum. Ancak tabii, hem hastane hem de Halk Sağlığı Kurumu açısından uygulamada ortaya çıkan yanlışlıkları Sayıştay da belirlemiş.

Şimdi, 6 milyon hesabın kaydının olmadığı ve bunların takiplerinin ve tespitlerinin yapılmadığını Kamu Hastaneleri Kurumu açısından tespit etmiş. Diğer taraftan, hasta naklinde 2 milyon sapma var ve bu sadece SGK'da imzalanan sözleşme, hasta nakil hizmetlerinin de yer aldığı ama buna göre aralarındaki anlaşmazlıktan kaynaklanan bir rakam bu.

Diğer taraftan, borçların takibinin olmadığı tespit edilmiş ve birtakım hedefler konulmuş. Bu hedeflere baktığınızda da kamu sağlık tesislerinin altyapısı, kapasitesi, kalitesi, dağılımını iyileştirmek... Yani mesela dağılım dediğinizde de şehir hastaneleri öyle bir yere yapılmış ki koskoca, devasa ama büyük şehirlerde ulaşım en büyük sorunlardan bir tanesi; trafik ve mesafe açısından baktığınızda, konumsal olarak da büyük problem taşıdıkları açıkça önemli.

Kira bedellerinin kayıtsızlığı, prim ödeme sürelerinde hata, sonra, çalışan emekçilerin aleyhindeki gelişmeler, falan filan... Yani sorunları sadece söylemde değil, uygulamada ve Sayıştayın tespitinde de görüyoruz.

Benim 3 başlıkta daha sizinle paylaşmak istediğim konular var.

Bunun yanında bir de... Yani Halk Sağlığı Kurumuna gerçekten çok önem veriyorum ama bugün Türkiye'deki israfı önlemek için kamunun taşıtlarını kullanmayacağız diye bir hedef verildi önümüze. Ama şu anda Türkiye'nin kamu araç kiralamasında kurum olarak baktığınızda, şampiyon karşımızda Halk Sağlığı Kurumu gözüküyor, birinci sırada.

Diğer taraftan, tabii, bu, Türkiye'nin ödediği ilaç parası ve ilaç parasıyla ilgili olarak onun yanında bir de israf. Yani yılda 24 milyar liraya yakın bir ilaç parası ödeniyor. Bunun ithal kısmı var. Bir de bunun dörtte 1'i kadar, neredeyse beşte 1'i kadar israf var. Yani bu konuda yapılması gereken çalışmaların çok önemli olduğuna inanıyorum.

İkincisi, Türkiye, tıbbi araç gereç açısından baktığınızda yüzde 85'i dışarıya bağımlı olan bir yapıda. Endüstriyel ürünler diyoruz, katma değeri yüksek ürünler diyoruz ki sağlık en önemli konu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Tamaylıgil. Tamamlayalım lütfen.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Hemen bitiriyorum.

Burada, tabii, savunma sanayisi bu önceliği alıyor ama bence sağlık daha da önceye alınarak Türkiye'nin sağlıkla ilgili teknik altyapıyı oluşturacak yatırımlara da öncelik vermesi lazım.

Benim aslında fitoterapi çok önemsediğim bir konu. Bu konuda da uzun yıllardır okurum ve özellikle, dediğim gibi, ilaç sektörü ve kullandıkları içerik açısından bakıldığında fitoterapinin dikkate alınması gerektiğini; hekimlerin, eczacıların, bilim insanlarının, biyolog ve kimyagerlerin bir araya gelerek hem bizim ülkemiz açısından kaynağı çok geniş olan bu alanda hem de tedavi sonuçları açısından baktığımızda çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Hastane enfeksiyonlarının çok vahim sonuçlara yol açtığını ve bu konuda önlemler alınmaya başlandığını ama daha fazlalaşması gerektiğini... Çünkü ölüm oranları da yüzde 3 ila 43 gibi geniş bir skala ama çoğu zaman, özellikle bazı dönemlerde yoğun bakım ünitelerinde arttığını görüyorum.

Bir de sağlık turizmiyle ilgili çok önemli bizim altyapı ve kaynaklarımız var. Ama sağlık turizmiyle ilgili olarak önümüzde engellerimiz de var. Öncelikle ve öncelikle, her turizm başlığında olduğu gibi Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik, siyasal, çevreyle ilgili karşımıza çıkan tablo ama onun ötesini de unutmayalım.

Çin artık kişisel harcamalara başladı ve onlar doğal tıbbi tedavi yapıyorlar ama artık Batı tedavisine önem veriyorlar. Bu tür ülkelerden bize gelebilecek olan birçok... Sağlık turizmiyle ilgili, potansiyel ülkelerle bağlantıların çok iyi kurulması gerektiğine inanıyorum. Çok iyi bir hekim yapımız var. Altyapı olarak özellikle özel sektör çok hızlı yükseldi, yüzde 65'e geldi herhâlde hastaneler içindeki payları. Bunu da değerlendirerek ülkeye katma değer sağlayacak noktaya getirilmesini diliyorum.

Sağlığın her zaman kaybedildikçe değeri anlaşılmasın temenni ediyorum. Sağlıklı yaşanacak huzurlu günler dileyerek hayırlı bir bütçe olmasını temenni ederim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tamaylıgil.