| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı b) Avrupa Birliği Bakanlığı c) Türk Akreditasyon Kurumu ç) Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 13 .11.2017 |
KADİM DURMAZ (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri, Sayın Bakanım, kamu kurum ve kuruluşlarımızın değerli temsilcileri, kıymetli basın mensupları; gecenin ilerleyen dakikalarında hepinizi saygıyla selamlıyor, Avrupa Birliği Bakanlığı bütçemizin hedefini yakalar şekilde ülkemize katkılar sunmasını Cenab-ı Hak'tan diliyorum.
Ülkemiz siyasi ve ekonomik bir çıkmaza girmiş durumda. Toplumdan kopuk siyaset anlayışının halkın direncine rağmen sürdürülmesi mümkün değildir. 15 Temmuzdan bugüne kadar devam eden ve de ne zaman biteceği de belli olmayan OHAL süreci ve bu süreçteki antidemokratik uygulamalar uluslararası alandaki itibarımızı da zedelemiştir.
AB üyelik yolunda durduğumuz nokta hiç de iç açıcı gözükmüyor. Avrupa Birliği normlarına göre hareket edemeyen AK PARTİ Hükûmeti yıllardır süren tüm ekonomik ve siyasal ilişkileri yok etme noktasına gelmiştir. Bugün Avrupa Birliğiyle ilişkileri askıya almayı konuşurken ekonomimizle entegre ve ihracatımızın yüzde 48,5'luk oranını yaptığımız bir birliğe sırt dönmek bu ülkeyi felakete sürüklemektir. Gümrük Birliği ortadan kaldırılsa yatırım yapanlara ne diyeceksiniz? İşçiyi nasıl koruyacaksınız? Buna hazır mıyız? Avrupa'yla sürekli çatışmacı bir yola girmenin anlamı ve bu ülkeye kazanımı nedir?
Sayın Bakanım, Avrupa Birliği müzakereleri tamamen sonlanırsa, AB umudu yok olursa ne yapmayı düşünüyorsunuz? Net bir planınız, yol haritanız var mıdır? Hiç kuşkusuz Avrupa Birliği süreci sonlanırsa sadece Türkiye değil, Avrupa da kaybedecektir ama bu gerçekliğin karşı tarafa bu yöntemlerle değil, diplomasi diliyle, ortak bir duruşla anlatılması kaçınılmazdır. Hamasi söylemlerle, efelenmelerle, yaşadıklarımızdan gördüklerimiz, sadece suyu aşındırırsınız.
Avrupa Birliği ilkeleri var. O kapıya siz gittiniz, kabul edilmek için yıllardır uğraşı veriyorsunuz, olmayınca önce mülteciler üzerinden âdeta şantaj ve tehditlerle yol almaya çalıştınız. O tutmayınca "Girmezsek de girmeyiz." diyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar kurduğu ekonomik ve siyasal ilişkileri çağdaşlaşma, modernleşme ve Batı'dan olumlu örnekleri alma yolunda yürütmüştür. Daha fazla demokrasi ve daha iyi bir ekonomi başlıca hedefimiz olmuştur. Fakat bugün geldiğimiz noktada Türkiye-AB ilişkileri ve özellikle de Türkiye-Almanya arasındaki ilişkiler, 15 Temmuzdan bu yana darbe girişimine verilen tepkiler, Avrupa'daki seçimler Türkiye'deki Anayasa referandumu süreci ve OHAL uygulamalarıyla belirlenen çok ciddi ve derin bir kriz içine girmiştir.
AK PARTİ Hükûmeti bu krizleri dahi seçim sürecinde propaganda malzemesi yapmaktan geri durmamıştır ve ilişkiler daha da gerildi. Bu krizin ekonomiye maliyeti ne oldu? İş dünyası Gümrük Birliği düzenlemelerini ivedi olarak beklemektedir. AB müzakerelerini konuşurken bugün müzakerenin adı bile kalmadı. Yine AB'ye tam üyeliği toplumsal dönüşüm ve çağdaşlaşmanın önemli bir adımı diye sunduk. Biz ilişkilerin bir an önce düzeltilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye'nin Avrupa Birliğine tam üyeliği, ekonomiden kültürel hayata uzanan geniş bir yelpazede ülkemizin ilerlemesine ve Batı dünyasının önemli bir parçası olmasına katkı yapacak, bölgesel ve küresel ölçekte izlenecek barışçıl dış politikanın güç motoru olacaktır diye düşünüyoruz. AB üyeliği iyi bir demokrasi ve hukuk karnesi olmayla eş değerdir. Ne yazık ki on beş yıllık tek iktidar döneminde insan haklarından laikliğe, hukuktan toplumsal cinsiyet eşitliğine, sendikal haklardan temel hak ve özgürlüklere kadar her alanda geri ülkeler arasında aldık. Türk lirasına en büyük itibar kaybını yaşattınız. Ekonomide güven bitti, hukuka güven yok, laiklik tahrip ediliyor, eğitimin durumu malum. OHAL süreciyle, insan hak ve ihlalleri en kötü seviyeye geldi. Gazeteciler tutuklu, bilim adamları özgür değil.
AK PARTİ iktidarında bu üyeliğin tamamlanmayacağı artık açık ve net olarak görülüyor. Çünkü, demokrasiyi, hukuku tesis edemeyen bir hükûmetle, her an yaptıklarıyla da iç içe, karşı karşıyayız. Ve ilişkileri koruyamayacağını bilen Hükûmetimiz, bilinçli bir gerilim politikasıyla üyelik sürecini tamamen bitirmeye yönelik hamleler yapmaktadır. Kasım 2016'da yayınlanan ilerleme raporunda, Türkiye'nin demokrasi, Kıbrıs, terör meselesinin çözümü, kamudaki uygulamalar, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, toplumsal cinsiyet eşitliği ve çevre koruma alanlarında kötüye gittiği görülmektedir.
Sayın Erdoğan'ın AB ile ilişkileri koparma çabası, Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaşlaşma projesine yönelik de bir yanlış hamledir.
Avrupa Parlamentosu'nun Temmuz 2017'de, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin koşullu olarak askıya alınmasını öngören raporu 64'e karşı 477 oyla kabul ederek "Müzakereleri askıya alın." çağrısı yapması Türkiye-AB ilişkilerindeki tarihsel kırılmalardan birisidir. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), 25 Nisan 2017 Bahar Dönemi Genel Kurulu'nda "Türkiye'de demokratik kurumların işleyişi" konulu raporu görüşerek raporun ekindeki karar tasarısı için oylama yaptı ve Türkiye'yi on üç yıl sonra yeniden siyasi denetime alma kararını verdi. Bu durum, Türkiye'nin en temel özgürlükleri dahi ihlal ettiğinin göstergesi, ülkemizdeki durumun açık özetidir. Türkiye bu kararla tarihte bir ilki yaşadı: Denetimden çıkıp tekrar giren ülke olduk.
Dünya çapında Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarı bizzat AK PARTİ Hükûmeti eliyle zedelenmiştir. Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde, vize serbestliği ve ekonomik sebepler ile mülteciler konusunda Avrupa'ya tampon olmayı rızasıyla kabul etti. Bu görevi üstlenen AK PARTİ Hükûmeti, ülkemizi mülteci cennetine çevirdi. Toplama merkezlerinde insana aykırı koşullarda yaşayan yüz binlerce mülteci biriktirdik. Kentlerimizin dokusu değişti. Avrupa'yla mülteci pazarlığı yapmak, insana verilen kıymetin de bir göstergesiydi. Bu da bizim devlet olma geleneğimizde ayrı bir vakadır. Hiçbir pazarlıkta insan hayatı söz konusu edilemez. Akdeniz'de yüzlerce mülteci boğularak öldü. Bu, demokrasi ve insanlık ayıbı bizim de ortak olduğumuz bir ayıptır. Avrupa bu demokrasi ayıbına ülkemizi alet etti, sizler de bilerek pazarlığa oturdunuz. Vize serbestisi ve mülteci konusunun, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin bir parçası olarak değil Türkiye'nin AB'yle mülteci krizi konusunda yaptıkları insan haklarına aykırı pazarlığın ve varılan ortak mutabakatın bir unsuru olarak gündeme gelmesinden memnun değiliz. Bu durum, Türkiye'yi AB'ye yakınlaştırmıyor.
Enerji, yargı ve temel haklar, adalet, özgürlük ve güvenlik gibi kritik fasıllardaki tarama süreçlerinin hızla tamamlanmasını ve somut ilerleme sağlanmasını umutla beklemekteyiz.
Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Bakan, ülkemiz ekonomisi için Gümrük Birliği önemlidir. Bugün, rekabet gücü, yatırım gücü zayıf bir ülke konumundayız. Tarımdan sanayiye kadar birçok alanda irtifa kaybediyoruz. İş yerleri kapanıyor, çiftçi üretemez hâlde. Bu yüzden, Gümrük Birliği'nin güncellenmesinin Türkiye'ye olumlu katkıları olacağı muhakkaktır.
Türkiye'nin ihracatında AB payı 2014 yılında 43,4; 2015 yılında 44,4 ve 2015 yılında 48,59. Bu orana hiçbir ülke grubu yanaşamıyor. Örneğin, İslam İşbirliği Teşkilatı'na üye ülkelere yaptığımız ihracatın, toplam ihracat içindeki payı 2014 yılında 30,8; 2015 yılında 29,7 ve 2016 yılında 28,3 olabilmiş.
Türkiye'nin ithalatında AB'nin payı 2014 yılında %30,6; 2015 yılında %37,9; 2016 yılında %38,9.
BAŞKAN - Sayın Durmaz, lütfen tamamlar mısınız.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Toparlıyorum.
2002 yılından bu yana Türkiye'ye gelen doğrudan yabancı sermaye tutarı 136 milyar dolar. Bunun 101 milyar doları yani yüzde 74,5'i Avrupa'dan gelmiş. Yakın ve Orta Doğu ülkelerinden gelen doğrudan yabancı yatırım 16 milyar tutar, toplam yatırım içindeki payı 11,7'dir. Türkiye'nin rekabet gücünü arttırma, ekonomik reformlar yapma ve ticaret anlaşmalarının çoğaltması için bu anlaşma önemlidir. Türkiye'ye ekonomiyi geliştirme, potansiyelini ortaya koyma fırsatı mutlak verecektir. Türkiye ve AB'nin sanayi ürünlerine ilave olarak tarım, hizmetler ve kamu alımlarını da içerecek şekilde kapsamlı bir anlaşmayı uygulamaya koyabilmesi hâlinde ticaret hacminin 150 milyar dolar seviyelerinden 300 milyar dolara çıkması planlanmaktadır. AK Parti Hükûmetinin yarattığı gerilim politikasının bu anlaşma sürecini etkilememesini arzu etmekteyiz. Atılacak adımlar, ülkemizin geleceğini, gelişmesini ve çağdaşlaşmasının önünü kapatmayacak şekilde olmalıdır. Avrupa'yla yaşanan gerilimi seçim propagandasına dönüştürmek geçici kazançlar sağlar ama bu kazanç sadece size olur, ülkemize sadece kayıp yazılır. Ülkemizin stratejisi, vizyonu ve hedefleri olmalıdır. Yıllarca emek verip Avrupa Birliği ilişkilerini bir kalemde silmek ülkemize de kaybettirir. Ekonomide, siyasette, erişimde, teknolojide, insan haklarında, itibarda her şeyde kaybeden oluruz, gönlümüz ve yüreğimiz asla bunu istemez.
Türkiye, gelinen noktada acilen Avrupa Birliği'yle ilişkilerde tarihinin en kötü noktasında olduğunu kabul etmelidir.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Durmaz.
Lütfen son cümlelerinizi alayım.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Toparlıyorum.
AK PARTİ Hükûmetlerinin, bu ilişkileri düzeltme noktasında bir perspektifi de yoktur. Sayın Bakan, idareimaslahat, içeride politik, dışarıya karşı da göstermelik bir şekilde yol haritası oluşturmuştur. Yeniden ilişkilerin canlanması ve ciddi, demokratik adımların atılarak güven verecek bir politikayı ortak bir anlayışla inşa etmeliyiz. Avrupa Birliği tam üyeliğine biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak katkı sunmaya kararlıyız. Biz yeniden satır açılması için demokrasi ve hukuka önem verilmesini Hükûmetten istemekteyiz. AK PARTİ Hükûmeti, gidişi tam bir üyelik dışında bir yere götürmüştür. Akıllı, akılcı bir yol almalıyız, bu da ilişkileri fevri çıkarlarla değil ancak bu ülkenin ortak çıkarlarını ortak akılla belirlediğimiz zaman olur diyorum.
2018'in umutlara ve beklentilere cevap verecek şekilde olmasını diliyor, bütçenize de hayırlı olsun diyorum.