KOMİSYON KONUŞMASI

KASIM BOSTAN (Balıkesir) - Sayın Başkan, çok kıymetli Başbakan Yardımcılarım, Komisyonumuzun değerli üyeleri; hepinize hayırlı akşamlar, hayırlı geceler diliyorum.

Başbakanlık merkez teşkilatı üzerinde kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Başbakan ve bakanlarımızın görev ve sorumlulukları Anayasa ve kanunlarla belirlenmiş. 1961 Anayasası'nda Başbakan ve bakanlarımızın sorumlulukları şu şekilde belirlenmiş: "Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak bakanlıklar arasında iş birliğini sağlar ve hükûmetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur. Her bakan kendi yetkisi içinde işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden ayrı ayrı sorumludur."

1982 Anayasası'na baktığımız zaman Başbakanın görev ve sorumluluklarının, bakanların görev ve sorumluluklarının biraz daha farklılaştığını görüyoruz. 1961 Anayasası'nda Başbakan sadece hükûmetten ve hükûmet programlarından sorumlu olurken 1982 Anayasası'nda Başbakan hem hükûmetin faaliyetlerinden sorumlu hem de bakanların faaliyetlerinden de sorumlu hâle getiriliyor. Tabii, Başbakanın görev ve sorumlulukları 1982 Anayasası'yla artırılıyor ve Başbakanlık yetkileri güçlendiriliyor. Buna göre Başbakanlık teşkilat yapısının da yeniden ele alınması ihtiyacı ortaya çıkıyor. 10/10/1984 tarihinde 3056 sayılı Başbakanlık teşkilat kanunu çıkarılıyor ve bu teşkilat kanunuyla Başbakanlığın merkez teşkilatı yeniden şekillenip görev ve birimleri yeniden teşkilatlanıyor.

Bu teşkilatlanmaya baktığımız zaman Başbakanlığın bünyesinde Kanun ve Kararlar Genel Müdürlüğü, Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü, Mevzuat Genel Müdürlüğü, Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Dış İlişkiler Başkanlığı, İdareyi Geliştirme Başkanlığı, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel İşler Başkanlığı, Halkla İlişkiler Başkanlığı gibi hem devletin kurumlarıyla doğrudan koordinasyon sağlayabilecek hem de özel sektörle doğrudan koordinasyon sağlayabilecek bir örgütlenme biçimine dönüştürülüyor.

Ve bu kanunla yine bu hizmet birimlerinin görevleri tek tek sayılıyor. Daha önceki teşkilat kanununda genel bir görev sayımı vardı ama bu 3056 sayılı Teşkilat Kanunu'yla her birimin görevleri kanunda yerini buluyor ve bu görevlerin her birine de ilave bir görev maddesi var "Başbakanın verdiği görevleri de yerine getirir." diye. Şimdi, böyle bir teşkilat yapılanmasında Başbakan tam bakanların sorumluluğunu üstüne alıyor ve tüm bakanların faaliyetlerinin gözetimlerinden de sorumlu hâle getiriliyor. Yani Başbakan hem siyaseten anayasal sorumlu hem de kanunlara karşı sorumlu hâle getiriliyor. Yani güçlendirilmiş bir Başbakanlık. Ve bugüne kadar da toplumun tüm ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde yerine getirmeye çalıştı. Esasen bugün Başbakanlık Teşkilat Kanunu'na baktığımız zaman, bugün Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin o günlerden temelinin atıldığını, o günlerden güçlü bir yürütmeyi Başbakanlıkta tesis ettiğimizi görüyoruz.

Şimdi, yine 1982 Anayasası'nda böyle, güçlendirilmiş, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde sorumlu hâle getirilmiş, siyaseten sorumlu olan bir Başbakanın başına yine Anayasa'mızda görevleri belirlenmiş Cumhurbaşkanımızı koyduk. Cumhurbaşkanımızın görevleri var fakat sorumsuz. Ne kanunlar karşısında sorumlu ne Anayasa'ya karşı sorumlu ne de millete karşı sorumlu. Dolayısıyla sorumlu Başbakanın tepesinde sorumsuz bir Cumhurbaşkanı o demokratik yapıya uygun düşmemekteydi. Ve son yapmış olduğumuz Anayasa değişikliyle 1984 yılında oluşturulan Başbakanlık teşkilat yapısına uygun bir idari yapıyı kurmuş olduk.

Ve ben çift başlılıktan tek başlılığa geçerek hem siyaseten hem Anayasa hem de kanunlar karşısında sorumlu olan tek kişiyle ülkenin daha iyi yönetileceği ve bu millete daha etkin bir şekilde hizmet üretileceği inancımı taşıyorum. Bu inancımı da sizlerle gecenin bu saatinde paylaşmış oldum.

Hepinize teşekkür ediyorum. Hayırlı geceler diliyorum.