| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Kalkınma Bakanlığı b) Türkiye İstatistik Kurumu c) GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ç) Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı d) Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı e) Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı f) Kalkınma Ajansları |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 10 .11.2017 |
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli hazırun; ben de sadece ülkemizde değil, dünyada devrimci, demokrat ve barışçıl kimliğiyle hayranlık uyandırıp yol gösterici olan ve özellikle bizlerin kadın devrimini gerçekleştirerek, Medeni Kanun'dan başlamak üzere, önümüzde yaşamsal olarak bize güç vermiş olan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü sonsuzluğa uğurlayışımızın 79'uncu yılında sevgi, saygı ve minnetle anıyorum. Çünkü toplumlar onların öncü liderleriyle yüzyıllara damga vururlar. Yüzyıla damga vurmuş bir lidere sahip olmanın da her zaman için gururunu da -ki o yüz yıllar sürecek olan bir damga- yaşıyoruz ve paylaşıyoruz.
Sayın Bakanım, şu ana kadar yapılan konuşmalarda ekonomik büyüme ve ekonomik kalkınma açısından tespitleri ve onun etkilerini arkadaşlarımız paylaştı. Gerçekten planlı bir büyümenin, planlı bir kalkınmanın ortaya konacağı sürece Türkiye'nin ihtiyacı var. Bu sadece ekonomik açıdan değil, içinde bulunduğumuz bugünkü şartlar, dışarıda yaşanan gelişmeler ve bize etkileri diye düşündüğümüz zaman gerçek anlamda bir planlama ihtiyacımız söz konusu. Ama bu orta vadeli planlarda -biraz önce "Sahibi olarak sunumunu yaptık." dediniz- olduğu gibi büyümeyi işte 5,5-5,5 çıpa gibi koyalım, ondan sonraki rakamları, o büyümeyi şekillendirecek tercihlerle belirleyelim ve planımız da böyle oluşsun değil, insan kokan, sosyalleşme içerisinde bütünleşen ve bu plan ve programların da toplum içinde ortaya çıkmış olan farklı başlıktaki ayrışmaları bütünleştirecek nitelikte olması çok önemli diye düşünüyorum.
Şimdi, baktığınız zaman, önümüzde Onbirinci Kalkınma Planı var ve ben bunun Türkiye için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Eğer bu fırsatı çok iyi kullanırsak ve bugüne kadar yaşanmışlıklardan, ekonomik, sosyal, toplumsal, hukuksal her boyutuyla ortaya çıkan, bize yanlış olduğunu gösteren sonuçlardan iyi bilgilenir, iyi ders alırsak bu kalkınma planının ortaya çıkaracağı tercihlerin ve hedeflerin tekrar o mücadelemizin katalizörü, ana yeri olacağına gönülden inanıyorum. Yani Mevlânâ bile ne demiş: "Dünle beraber gitti düne ait ne varsa, şimdi yeni bir şeyler söylemek lazım." Şimdi, düne kadar, bugüne kadar yaşananlar dünde kaldı ama bundan sonra değişimleri ve değişimi yapabilecek iradeyi hep beraber gösterme ihtiyacının var olduğu inancındayım. Değişimlerin hızı çok fazla, bunu bahane ederek bir edilgen tutum almak yerine etkin olarak sorunların üzerine giden ve o sorunları çözmek için de altyapısı güçlü, mantıklı ve doğrulanacak hedeflerin ortaya konulması çok önemlidir diye düşünüyorum. Yani işte yıllardır orta vadeli planlar yapıyorsunuz, yapılıyor. Şimdi, rakamsal farklılıklarını söylemek istemiyorum ama tablo olarak çıkardığımızda, 2017 ve 2018 açısından baktığınızda alt alta koyun, birbiriyle örtüşen rakam o kadar az ki. O zaman, bizim gerçek anlamda, söylediğim gibi, sonuçları hedefine ulaşacak bir tabloyu ortaya çıkarmamız lazım.
Şimdi, kalkınma açısından baktığınızda 4 tane adımın çok önemli olduğuna inanıyorum ben. Bunlardan bir tanesi, toplumda yaşayan insanların ön yargılarını, yerleşik doğrularını ve katı olarak ortaya koydukları tercihlerini daha ezberleri bozarak, daha özgür düşünerek, kendine özgü bir düşünme iklimi yaratmadan, kalkınmanın hep beraber ortaya konulacak özgür bir projeyle oluşması çok önemlidir diye düşünüyorum.
Kalkınmadaki ikinci önemli başlık da teknolojik ve bilimsel gelişmelerin biriken etkisini iyi görerek bunların kurallarını daha da geliştirecek güç kazanma süreçlerinin idare edilmesi gerektiğidir. Burada da ulusal ölçekte bir ortak değer, ortak irade, ortak yarar, ortak proje ve ortak kurumlarla beraber bu var olanı iyi değerlendirmenin gerektiğine inanıyorum.
Sonra, en önemlilerinden biri: Değişimlerin gücünü ve hızını iyi kavramak gerektiğine, rekabet ortamının da iyi tanımlanması gerektiğine ve rekabet edecek keşiflerin yapılması gerektiğine, bunun için de stratejik fırsatları iyi görüp, iyi değerlendirip ona göre önceliklerin belirlenmesi gerektiğine inanıyorum. Yine, kalkınma açısından baktığınızda, toplumda yaşayan her kesimin, her kişinin, değişmelerin ve gelişmelerin yarattığı ihtiyaçlarını çok iyi görmek lazım. Bu ihtiyaçlar, sadece matematiksel rakamlarla tanımlanan ihtiyaçlar değil. Kişilerin özgürlük talebi, demokrat bir ortamda yaşama talepleri, hukukta, adalette eşitlik talepleri veya kazanılmış olan o maddi gücün adaletli şekilde dağıtılması veya vergi öderken adil vergi ödenmesi veya fırsatlardan eşit faydalanılması ve bunları gerçekleştirecek bir temel yaklaşımla ortaya konulacak kalkınma hedefinin başarısının çok yüksek olacağına inanıyorum.
Diğer taraftan, siz planlamacısınız, planlamaya inancı ve planlamanın güvenini tekrar kazandırmak zorundayız. Çünkü baktığımızda, bunu gerçekleştirmek için de neler yapmalı dediğimizde... Yani, işte, bütçeler yapılıyor, geliyor yani sapmalar oluyor ama bunu planlı bir şekilde, gerçekten sektörel olarak, yapılacak olan toplumsal yapılanım açısından değerlendirdiğinizde her başlıkta ne kadar önemli olduğunu ve bu inancın güçlenmesi gerektiğini paylaşmak gerekiyor. Şimdi, bunu da yapmak için öncelikle, bir kere, dünyada gerçekten ne olup bittiğine hem kamu açısından hem de özel açısından baktığınızda, toplumun her biriminde dünyayı iyi keşfetmek, ne olduğunu iyi özümseyip çözmek gerekiyor. Diğer taraftan, biz neyiz, doğrusunu bulmak gerekiyor. Ne kendimizi çok aşağılamamız ne de çok övünmemiz gerekiyor. Biz neyiz, kendimizi iyi tanımlamamız gerekiyor ve onun ötesinde de kaynaklarımızın tam olarak ne olduğunu bilmemiz lazım. Yani ben cebimde kaç para olduğunu bilmeden pazara gidersem ya file boş gelir ya da birilerinden borç almak zorunda kalırım. O yüzden, kaynaklarımızın ne olduğunu bilmemiz ve bunların da etkin koordinasyonunu nasıl sağlamamız gerekir, bunun bir stratejik yapısını oluşturmamız gerekiyor.
Şimdi, bunlara baktığımızda da önümüzdeki kalkınma planının -tekrar söylüyorum- toplumda sadece ekonomik değil, bundan sonraki toplumsal paylaşım, yaşam, barış içerisinde, kardeşlik içerisinde, adaletin ve demokrasinin oturmuşluğu içerisinde beraberce gerçekleşeceği bir öngörü belgesi olarak önem taşıdığına inanıyorum ve onun için de bazı soruları hepimizin sorması gerektiğine inanıyorum.
Bizim fiziki varlıklar hakkında sağlıklı verilerimiz hazır mı? Nitelikli insan gücümüz tam olarak ne? Mezun olduğu okul değil, seviye olarak hangi noktadayız?
Diğer taraftan, sermaye stokumuzu doğru hesaplamalıyız ve üretim yöntemleri ve üretimin oluşturduğu o içerik, terkip açısından hangi durumda, onu görmeliyiz.
Bankacılık ve sigorta ve diğer finansal sistemlerimizle ilgili sağlıklı olma noktasındaki testimizi iyi yapmalıyız ve para, maliye politikalarını ortaya koyarken, son bir yıldır birbirinin ayağına çelme takan ve şu andaki o sallanmayı oluşturan değil, çünkü bir taraftan para politikasıyla karşımıza çıkan tablo var, bir taraftan da baktığınızda, işte, vergilerle, teşviklerle gelen bir rahatlama var, bir yanda ipler farklı yönlerde oynuyor, bunun dengeli olarak karşımızda götüreceği süreci görmemiz lazım.
Tabii, başta medeni hukuk, ceza hukuku ve ticaret hukuku olmak üzere, bizim özel hukuk açısından reform olarak yapmamız gerekenleri, buradaki eksikleri çok net görerek gerekeni yapmamız lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakika lütfen.
Buyurun.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Diğer taraftan, siyasal, sosyal ve kültürel sistemimiz... Yani artık "Şuradan bakıyorum dünyaya.", "Buradan bakıyorum." değil veya "Benim baktığım en doğrusudur." diyerek değil, dünyanın gerçeği neyse, ihtiyacı neyse ve dünyadaki şu günkü, 21'inci yüzyılın içerisindeki şartlar neyse ona göre doğruya bakmak lazım. "Benim ideolojime göre doğrusu budur." diyerek bir eğitim sistemi oluşturmak, "Benim siyasetimde yakınlarım en fazla güçlü olması gerekendir." diyerek orada bir paylaşım yapmak, bunlar doğru değil. Liyakatten tutun ortak paylaşım ve eşitlikçi yaklaşıma kadar ortaya koyacağımız bir kültürel yapıyı oluşturmamız lazım.
Diğer taraftan da bilim ve teknolojide neredeyiz? Bilimi nerede görüyoruz? Bilimin önemini ne derece, ne kadar güçlendirerek bakıyoruz? Bunları gerçekleştirdiğimiz takdirde, fırsat olarak göreceğimiz bir kalkınma planıyla beraber önümüzdeki süreci çok daha sağlıklı hâle getirebiliriz.
İki dakika daha isteyerek birkaç konuyu söylemek istiyorum.
Bunlardan birincisi, tabii, istatistik enstitümüzün, TÜİK olarak baktığınızda, ortaya koyduğu bu son değişimle beraber, değişimde şüphe yaratan soruların en önemlisinin başlığını söyleyeyim. Şimdi, bir tek şeye bakıyorum. Dediniz ki "Burada en önemlisi, inşaat yatırımlarının artışıyla ortaya çıkan sonuç, bu değişim yeni hesaplama zincirleme yönteminin de getirdiği yeni hesaplarda karşımıza böyle bir tabloyu getirdi." Ama biz ne yaparız? Bir sağlama hesabımız vardır.
Şimdi, inşaat yatırımlarına bakıyorsunuz, inşaat yatırımlarının sağlamasını ortaya koyacak 5 tane göstergeye baktığınızda, bunlardan birincisi istihdam endeksi, ikincisi yapı kullanım izinleri, üçüncüsü iş gücü anketlerinden elde edilen, yine, sektör istihdamı ve buradaki uyum, artı bir de çimento müstahsillerinin açıkladığı bir rakam var; çimento tüketimi düşmüş, geriye gidiyor.
Şimdi, bu kadar geriye gidiş varken, biz aradaki uçurumu oluşturan ve değişimi oluşturan faktörü inşaata bağladığımızda, böyle muhtemel sorguları beraberinde getiriyor. Yani rakamların sadece istatistiksel sonuçları değil, arkasındaki var olan okuma yollarını da çok iyi hazırlayarak topluma sunmak lazım.
Diğer taraftan, Sayın Bakanım, bölge kalkınma idareleri ile bu kalkınma ajanslarının arasında yetki ve sorumluluk mevzuatının açık şekilde düzenlenmemesinden kaynaklanan problemler var. Bunun içinde özlük hakları da dâhil olmak üzere böyle farklar oluyor.
Ben, kalkınma ajanslarının, Sayıştay raporuna baktığım zaman da gördüğüm o başlıklardaki farkları tek tek sayarsam -zaten Başkanı kızdırdık, biraz daha zamanı harcamak istemiyorum ama- burada, bir kere planlama çok önemli. Kalkınma ajanslarının işlevine çok inanıyorum ama planlamayla ilgili bile yeterli olarak bölge planlamanın uygulamaya geçmediğini söylüyor ve bazılarının stratejik planının olmadığını yani ajansların yüzde 42'sinde bir stratejik plan olmadığı söyleniyor.
En önemlisi, Sayın Bakanım, biz bütçeden ve yerel yönetimlerden kaynak aktarıyoruz, bu ajanslara baktığımızda neredeyse bütçe mağduru hâline getirmişiz. Yani yıl içinde, hem merkezî bütçe katkısında hem yerel yönetimler katkısında geriye gidiş olduğu gibi, neredeyse yüzde 65'ini keserek bu ajansların desteği sağlanamamış veya bazen baktığınızda da amaç dışı kullanılan ödenek noktasında ortaya çıkmış olan yani bu da bizim genel bütçe açısından ve mağdur ettiğimiz ajansların var olduğunu tespit eden görüşler var, hatta yüzde 35 dedim yüzde 28'e kadar inmiş olan ajanslar var.
O yüzden, burada, kalkınma ajanslarıyla ilgili, içeriği, çalışması... Ki çok önemli, yerelde bir iki değil, toplu, farklı katılımın ortaya konulup kendi kalkınmasını ortaya çıkaracak, ortak bilinci ortaya çıkaracak bir anlayış ama tabii, bunu ortaya koyarken de sistematik altyapı ve mali açıdan düzenlenmesinin de sağlıklı olması lazım diyorum.
Başarılar diliyorum.
2018 bütçesinin de hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.