| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/886) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 19 .10.2017 |
METİN BULUT (Elâzığ) - Çok Kıymetli Başkanım, çok Kıymetli Bakanım, çok kıymetli Komisyon üyeleri; ben de hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Ben de Kazım Bey gibi israfa karşıyım. O yüzden hakikaten bir insan için en kıymetli olan şeyi, zamanı çok daha iktisatlı, çok daha ekonomik olarak kullanmaya çalışacağım, bu konuda çok uzun bir konuşma yapıp gereksiz yere sizi meşgul etmemeye çalışacağım inşallah.
Tabii, dünyada 1,8 milyar Müslümanın olduğu bir gerçek, bu inkâr edilemez bir şey ve bunların hükmettiği bir pazarın olduğu da gerçek. Bu rakam 3,9 trilyon olur, 3 trilyon olur, 2 trilyon olur, bunu tartışabiliriz ama böyle bir pazarın olduğu ve bu insanların, 1,8 milyar Müslümanın bir hassasiyetinin olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu ülkede yaşayan, yüzde 99'u Müslüman olan insanların da bir hassasiyetinin olduğunu düşünüyoruz, muhalefetiyle, iktidar partisiyle herkesin aynı hassasiyeti taşıdığını da biliyoruz. Bu hassasiyeti sadece biz taşımıyoruz. Bakın, daha birkaç gün önce CHP lideri Sayın Kılıçdaroğlu, haklı olarak, ithal edilen etlerle alakalı bir soru sordu: "Bunlar ülkeye getirilirken, kesilirken besmele çekiliyor mu, çekilmiyor mu?" diye sordu. Bence çok haklı bir soruydu ve Tarım Bakanımız onların hangi usullerde kesildiğini, nasıl kesildiğini, Müslüman kasapların oraya gönderilmek suretiyle kesildiğini söyledi ve bunu izaha kavuşturdu. O yüzden özellikle Müslüman bir ülkede bu tür terminolojilerden korkmanın, kaçınmanın, işte helal, müftü, bunların bizi tedirgin ediyor olmasını gerçekten ben anlamış değilim yani bunlar niye bizi tedirgin ediyor, biz bunlardan niye tedirgin oluyoruz, bunu gerçekten ben anlamış değilim. Kaldı ki Müslüman bir ülke olmadığımızı kabul edelim. Sayın Bakanımız satır arasında çok kıymetli bir bilgi verdi, dedi ki: "Bu pazarın yüzde 88'i gayrimüslimlerin elinde." Allah aşkına, biz böyle bir pazarı onlara niye kaptıralım? Niye böyle bir şeyi yapalım, ben bunu da anlamış değilim. O yüzden Helal Akreditasyon Kurumu kuruluş ve görevlerini belirleyecek olan bu kanun tasarısının gerçekten ben hayırlı olacağını düşünüyorum.
İnşallah birkaç tane amaca hizmet edecektir. Bunlardan bir tanesi helal uygunluk değerlendirme kuruluşlarını akredite edecektir, bir anlamda onları da düzene sokacaktır. Diğeri, ulusal ve uluslararası standartlara uygunluğunu sağlamak için birtakım tedbirler alacaktır, bu bizim ürün gamımızın çeşitliliğini ve kalitesini de uluslararası arenada rekabet edebilme yeteneğini de bence geliştirecektir, böyle bir amaca da hizmet edecektir diye düşünüyorum. Yine, düzenlenen belgelerin uluslararası alanda kabulünü sağlayacaktır diye düşünüyorum. Müslüman ülkeler arasındaki ticareti de geliştirecektir, bundan daha doğal, bundan daha normal bir şey olamayacağını düşünüyorum.
Eğer ben inanıyorum ki bu konuda mesafe katedebilirsek Sayın Bakanımın da başta endişeyle bahsettiği o ortak dil oluşturamama engelini de bir şekilde aşabiliriz, ortak dil oluşturabiliriz, belki de bir süre sonra bu pazarda lider ülkelerden bir tanesi olabiliriz diye düşünüyorum.
Bu konuşacağımız, tartışacağımız kanun tasarısının hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.