BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, değerli hazırun; şimdi, tabii, bazı gerekçeler açıklanırken kalite, kâğıt, format falan dendi ama kitabın içerisinde en önemli kalite, içeriğindeki bilginin doğruluğu ve kalitesinin önemidir. Yani bir saman kâğıdında doğru bilgi verseniz bile, önemli olan, o kaliteye ulaşacak ve öğrenciye hem eğitim hem öğretim nitelikleri açısından hedeflenen noktaya ulaşma imkânı sağlayacaktır.

Şimdi, Sayın Bakan, bu seneki dönem başladı ve bu dönemin başlamasıyla beraber pek çok skandal olay da beraberinde geldi. İşte, basın özgürlüğü bir değerlendirme olarak ortaokul sosyal bilgiler kitabında yer aldı, içeriğine katıldı katılmadı ya da doğruluğu neye göre yanlış olarak görülüp apar topar o 7'nci sınıf kitabı toparlatıldı? Arkasından, işte, bir karikatür olayı oldu veya İngilizce öğretmenleri için bir kılavuz kitap dağıtıldı. Benim merak ettiğim şey şu: Bir kere, bunların toplatılması gerektiğine karar verilmesi öncesinde basımıyla ilgili denetimi... Yani ben yayıncılık yapmadım, bilmem ama sonuçta benim adıma herhangi bir şekilde altına imza attığım bir metin yazıldığı zaman o metni üç defa okurum, altında imzam var. Şimdi, sizin de her kitabın üstünde Millî Eğitim Bakanlığının amblemi var yani imzanızı atıyorsunuz. Peki, bu imzanın getirdiği sorumluluğun paylaşıcıları kim? Yani siz veya sizinle beraber hangi arkadaşlar? Veya bu içerikler neye göre yanlış? Şimdi, bakıyorum, basın özgürlüğüyle ilgili konuda tespitler var. Bunu niye bir anda... Yani o tespitlerin tamamı mı yanlıştı, neden yanlış görüldü?

Bence, dediğim gibi, yani ihale aşamasına geçmeden önce müfredat ve içerikle ilgili, Talim Terbiyenin de ortaya koyduğu böyle bir... "Onlarca çoklu kitap" diyorsunuz, bugüne kadar uygulamalardaki yaşananları da hepimiz gördük, takip ediyoruz, biliyoruz. Ama İhale Kanunu'na geldiğiniz zaman da gerçekten, on beş yıllık iktidarınız döneminde İhale Kanunu üzerinde onlarca şaibenin birlikte değerlendirildiği bir kanun hâline dönüştü. Ha, kim haklı kim haksızdır sorgulamasını yapmıyorum. Eğer Türkiye büyük bir ekonomik kriz sonrasındaki yeniden yapılanma reformları başında İhale Kanunu'nu belli kurallarla getirdiyse ve siz kırk iki defa, 100'ü aşkın maddede değişiklik yapa yapa, aynı maddeyi de mükerrer mükerrer değiştirerek, her bakanlık kendine göre Kamu İhale Kanunu'ndan "Şurasını da ben alayım, değiştiririm." diyorsa, o zaman buradaki -kusura bakmayın, belki laf şey ama- hüsnüniyet noktasında sorgulamalar inanılmaz dereceye geliyor.

Şimdi, kitap basacaksınız, peki bu... Mesela basılacak, şu anki acil lazım olan kitaplar. Bir müfredat değiştirildi, müfredata bağlı değişiklikler oldu, ondan önce "Hayır, böyle bir değişiklik olmayacak." diye peşin basılmış kitaplar mıydı? Ya da hadi onlar şimdi olmuyor, tekrar değiştirelim, yenisi mi geldi? Yani nereden böyle bir ihtiyaç hasıl oldu? Bunlar çok önemli çünkü netice itibarıyla bakıldığında yeniden basımı bile... Şu anda on gündür bütçeyle ilgili, bütçe öncesi 2016-2017'yi değerlendiren çalışmalar yapılıyor burada. Artı, üstüne üstlük karşımızdaki bu materyali kullanan çocuklar yani çocukların eline giden bir kitap. O kitabı, bırakın parayla maliyetini, dönemsel olarak elinde okuduğu günlerdeki yarattığı etkileriyle de düşünmek lazım. Yani bunu sıradan bir, "Hadi çabuk alalım. Kaliteli kâğıtta olsun, yanlış basılmış." mantığıyla İhale Kanunu özelinde düşünmeden, İhale Kanunu'nu daha da geliştirerek, daha da geniş kapsamlı bir çalışmayla kitapların basılıp dağıtılacağı bir ortama taşımak lazım.

Ben geçici maddeyle, eğer bir sorun varsa nedir, ne şekilde çözülecektir bilemem, onları Bakanımız ve değerli arkadaşlar söyledi ama artık şu Kamu İhale Kanunu'ndan da tüm Bakanlıklar sıkıştıkları anda yakasından bir kenarına yapışarak kendine bir dönemsel ve dönemsel getiriyi de uzun süreçli kolaylık hâline dönüştürecek kanun yapma maddesinden vazgeçsinler diyorum. O yüzden de bu kanunun bu şekliyle, bu torba yasaya girdiği hâliyle çok önemli sakıncaları taşıdığının altını çizmek istiyorum.

Teşekkür ederim.