KOMİSYON KONUŞMASI

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Herhâlde son söz ve çok da uzun bir...

BAŞKAN - Son söz Sayın Çam'da efendim.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Tamam.

Ben çok uzun bir konuşma yapamayacağım da sadece birkaç şey paylaşmak istiyorum:

Sene, sanırım, 2003 ya da 2004, o civardaydı, Ereğli Demir ve Çelik fabrikalarının kamu hisselerinin satışı söz konusu olmuştu ve o kamu hisseleri satışı söz konusu olduğu zaman, özellikle metal sanayisi açısından baktığımızda, Türkiye'nin gücü olan bir firmanın o dönem Orta Avrupa ve kendilerine göre Doğu, Güneydoğu Avrupa yapılanımı içerisinde bazı firmaların gelip Ereğli Demir ve Çelikte satılacak olan payı almak üzere talip olduğu ve ondan sonraki dönemde de hedefin buraları kapatıp kendi hâkim oldukları pazarlama ağının Türkiye pazarını oluşturma yönünde bir projeyi işlettiklerini dile getirmiştik. Niye bunu anlatıyorum? Çok önemli bir üretim alanı, sektör ve şirket Ereğli Demir ve Çelik. O dönemde Ereğli'ye birkaç defa gitmiştim ve bir gidişimde de bu maden sahalarının bir tanesinde 400 küsur metre derinlikte, tabanda da 2,5 kilometreyi bulan bir yolculuk sonrasında kömür çıkarılan damarlardan bir tanesinde işçilerle beraber çalışmalara katılmıştık. Çalışma şartları, içinde bulundukları o ortam ama ürettikleri, hani, yüz karası değil, gerçekten altın şeklinde çıkan o mücadele ve Zonguldak'a sağladığı katma değer, onunla beraber, anlattığım Ereğli Demir ve Çelik fabrikaları açısından koklaşabilir olmaktan kaynaklanan enerji gücüyle gerçekten bizim oradaki maden kaynaklarımız ve oradaki değerlendirme çok önemli.

Biz, tabii, dünyaya göre linyit ve taş kömürü dağılımı ters yönde olan bir ülkeyiz ve sahip olduğumuz bu kaynakları da en iyi şekilde kullanmak zorundayız ama ben birçok araştırmada, en son bu maddeyle ilgili çalışırken de baktığımda, sanki biz taş kömürü özelinde olmak üzere rezervlerimizin doğru hesabını yapıyor muyuz? Rezervlerimizi doğru biliyor muyuz? Taş kömürü açısından baktığımızda, sanırım, 6 arama sahası var, 6 ruhsat sahası var; bunların içerisinde ne kadar tam bir dağılım var, ne kadarı -o sahalar açısından baktırdığımızda- doğru kullanılıyor ve hesaplanan o maden uzunlukları içerisinde taş kömürü işletmesinin para kazanmaması; acaba sadece orası doğru işletilmiyor veya kârlı değil diye mi yoksa işletmeyi üretken bir şekilde gerçekleştiremiyor mu, bunun sorgulamasını mı yapmak gerekiyor? Bunu sadece ve sadece bir redevansla verilen ruhsat devirlerindeki sonuçlara baktığımızda görüyor muyuz?

Şimdi sorularıma geçiyorum, bu bağlamda baktığımda: Rezervimiz tam ne kadardır? Ruhsat sahasının büyüklüğü ne kadardır? Bu alanlarda kullanılan, şu anda üretim yapılan alan ne kadardır? Üretim yapma kapasitesine sahip alan kısa zamanda ne olacaktır? Yapılan redevans işlemleri sonucunda bu firmalardan alacak tutarı var mıdır, borcunu ödemeyenler var mıdır? Bu borcun tutarı ne kadardır? Bu firmalar üretim miktarını, redevans işlemini gerçekleştirdikten sonra ne kadar artırmışlardır? Yani ilgili kurumlar özel sektördeki firmalarla, taş kömürü işletmesi açısından baktığınızda, bir baz değer üzerinden karşılaştırmada bir artı gelişme sağlamışlar mıdır? Kaza oranları ne kadar olmuştur? Artı, son soracağım yani bu süreçten sonra yeterlilik açısından hangi kriterlere bakılmaktadır? Sadece, işte "Santral yapacağız, hadi al sana da bu ruhsat." mı denmektedir. Ve bunun ötesinde, Türkiye kendi millî bir enerji politikasında, sahip olduğu kaynakların millî değerlendirilme bilincinde hangi tercihleri ortaya koymaktadır?

Doğru mudur tam olarak bilmiyorum ama 2016 yılının sonbaharında bir redevans, bir ihale yapılmış ve ihaleye kimse katılmamış, katılmadığı için de ihale iptal olmuştur. Bu ihaleye katılmama ve iptal sonuçları neydi? Buna karşı bir düzenleme ihtiyacı duyduk, onları daha çabuk nasıl gerçekleştiririz, onun arayışı içinde miyiz?

Ben hem sendikanın söylediklerini çok önemsiyorum ama aynı zamanda oradaki ekonomik güçle beraber -sendika her zaman tarih yazmıştır oradaki çalışanlarıyla- sizlerin de olmazsa olmaz, redevans ile özel sektörden başkası bunu yapamaz mantığıyla bakmayarak Zonguldaklılarla beraber taş kömürüne sahip çıkacak yönde bir kararlılık göstermenizi diliyorum.

Bugün Ereğli Demir Çelik Fabrikaları hâlen üretim yapıyor ve eğer dünya literatüründe veya sıralamasında etkin oluyorsa Ereğlinin herhangi bir kapatma veyahut üretimini azaltma tercihinde bir bilinçle devredilmeyip gerçek anlamda, dünyaya kafa tutan bir bilinçle üretimine devam etmesinin etkin olduğunu düşünerek kömürde de aynı şeylerin olabileceğini unutmamanız gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.