| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı(1/884) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 20 .10.2017 |
AHMET AKIN (Balıkesir) - Sayın Bakanım, Değerli Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım, çok değerli bürokratlar ve medyamızın temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi elbette yatırımcıların işlerinin bir an evvel hızlanması hepimizin ortak dileği. Bir an evvel başlayıp bir an evvel aksiyona geçip kazanç elde etmeleri hepimizin isteği ve arzusu fakat şöyle bir durum var: Keşke mantık içerisinde olsa da bu sonuçlar üç ay içinde alınsa.
Şimdi, değerli arkadaşlar -konuşmalarla da aynı şeyleri tekrar etmemeye gayret göstereceğim ama- burada yapılmak istenen, halkımızdan gelecek olan tepkilerin direkt olarak önüne geçmek. Şimdi, ÇED dünyanın birçok ülkesinde, gelişmiş ülkelerinde de özellikle çevrenin korunması, kollanması, geliştirilmesi, daha yeşil olması, onun için kullanılan bir kontrol mekanizması. Şimdi, kamu kurum ve kuruluşları, proje sahibi ve halkın da ÇED süresine katılımıyla büyük önem arz ediyor ve böyle olunca ne oluyor? Herkesin ortak bir fikri ortaya çıkmış oluyor, hemfikirlilik oluyor. Şimdi, bu düzenlemeyle AKP'nin maalesef, üzülerek söylüyorum bunu, her zaman yaptığı "Ben yaptım oldu, ben ne dersem o olur, benim dediğim olacak." direkt örneğidir. Neden? Burada diyecekler ki -yalnız buradaki değerli bürokrat arkadaşlar da çok değerlidir çünkü ben bu arada ÇED'le alakalı olan süreçleri çok yakından takip ediyorum. Çalışan bürokrat arkadaşlarımızın da değerini biliyorum. Onun için üzerlerine alınmamalarını da rica ediyorum- oradan haber gelecek, diyecekler ki: "Kardeşim, bunu beklet çünkü burada halk karşı. Biz bunu nasıl çözeriz? Ancak bunu üç ay bekletirsek."
Şimdi, bakın, hangi kuruma giderseniz gidin, hangi ülkeye giderseniz gidin burada bir sürü milletvekili arkadaşlarım defalarca söylediler, herkes buna güler. Sayın Bakanım, siz de kendiniz de bürokrasiden geldiğiniz için her şeyiyle hassasiyetle davrandığınızı ben şahsen biliyorum. Onun için sizden de rica ediyorum. Hükûmet adına buradasınız, bu konuyu lütfen ama lütfen bir daha değerlendirin.
Bakın, burada, madenin halka vereceği zarar, madenin çevreye vereceği zarar ve kısmen itiraz edilebilecek olan ÇED raporu halkın görüşü olmadan kabul edilecek. Bir kere bunun kabulünün nasıl olacağını hangi mantık alıyor veya hangi ülkede bu uygulama var, lütfen bunu söyleyin. Hangi ülkelerde buna benzer uygulamalar olduğunu biliyorum ben, sorunuz olursa cevaplarım.
Her fırsatta Sayın Bakanım, Hükûmet olarak hep millî iradeden bahsediliyor, devamlı "Millî irade, millî irade" diyoruz ama inanın bu uygulamada, bu 54'üncü maddede millî irade tamamen ama tamamen ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.
Şimdi, bakın, 1993 ila 2016 yılları arasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığına gelen projelerin 4.457 tanesine olumlu kararı verildi. Fakat tabii bu kararlar verilirken bir sürü mücadeleler oldu. Şimdi, ben buradan sormak istiyorum: Üç ay diyorsunuz ya, acaba bu 4.457 tane olan ÇED raporunun verilme ortalaması nedir? Ben biliyorum ki iki sene süren, çok uzun süren ÇED görüşmeleri var çünkü orada bir mücadele var. Bu mücadele birileri için rant mücadelesi olsa da birileri için de gelecek mücadelesi, çocuklara temiz bir dünya bırakma mücadelesi. Maden de elbette yerli kaynaklarımızdır, elbette değerlendirilmeli ve kazanım olmalı. Nasıl olur madenler? Madenler tüketim ve sanayiyle doğru orantılı olarak ortaya çıkarılır çünkü zaten madenler yerde. Yani ihtiyaç oldukça, bu tepkiler geldikçe bunlar teker teker çıkartılıp sanayiye devredilir.
Şimdi, burada Sayın Bakanım, özellikle size sesleniyorum çünkü sizin samimiyetinizi biliyorum. Onun için, üstüne basa basa size devamlı "Sayın Bakanım" diyorum. Yeşil Yol Projesinde Havva Ana'nın, hatırlarsanız orada sembol olmuş Havva Ana'mız vardı. "Ben, ben, halk benim." deyip duruyordu. Cerattepe'de verilen mücadeleyi biliyorsunuz. Artvin halkının onurlu mücadelesini, hep beraber direnişine şahit olduk. Ben burada şunu düşünüyorum, bir milletvekili olarak değil, şu anda Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vatandaşı olarak: Bu tür mücadeleler ve halkın kendini koruması, geleceğini korumasının karşısına kalkan olmak için ve bunlardan korktuğunuzu hissediyorum ki bunları durdurmak için böyle bir yasa tasarısını getirdiniz çünkü bu tasarının akla, mantığa uygun hiçbir tarafı yok, aynı şeyleri tekrar etmeyeceğim.
Bakın, ülkemizde madencilik faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel sorunlarla sık sık karşı karşıya kaldığımız bir gerçeği dikkate alındığında gerçekten bunun sunacağı katkı hiç yoktur arkadaşlar. Bir kere üç ayda bunu yapmaları mümkün değil. Bu arada değerli bürokratları da sıkıştırmanıza gerek yok çünkü onlara da büyük bir yük yüklüyorsunuz. Onların da altından kolaylıkla kalkacağı bir olay değil çünkü 4.457 tane verilen ÇED'in ortalamasına baktığınız zaman tarihlerin, zaten bunun olmayacağı açık ve net ortada. Madenlerin ekonomiye kazandırılması, enerji ve sanayi ham madde talebinin karşılanarak ülke ekonomisinin güçlendirilmesi açısından çok çok büyük önem arz ettiğini, bunu devamlı hem Genel Kurulda söyledim hem de burada bir kez daha söylemek istiyorum. Fakat madencilik projelerinde ÇED uygulamalarının ülke çıkarları doğrultusunda daha geniş bir perspektifle ve daha özenli çalışılması ve daha profesyonelce ortaya konması giriyor. ÇED de bu bütünlüğü sağlamak adına çok büyük bir araç.
Bakın, ÇED'le alakalı gerçekten şu anda Türkiye'de büyük büyük kafa karışıklıkları var. Yani Sayın ÇED Başkanımız "Oraya gidiyoruz, geliyoruz, ilgileniyoruz, gelen müracaatları takip ediyoruz, haklı veya haksız olan yerlere de gidiyoruz, haksız olan yere de diyoruz ki: 'Kardeşim, burada bu maden çıkarılmalı.' veya 'Buraya bu enerji santrali kurulmalı.'" Ama sadece rant uğruna ÇED'i kullanarak şimdi, hatta bürokratlar üzerinden, onların üzerine bu suçu atarak yani "Siz yapamadınız, ben yaptım oldu." diyerek tekrar halka karşı bir mücadeleniz olduğunu görüyor ve çok üzülüyoruz. Onun için, buradan tekrar tekrar uyarıyorum: Hepinizi, lütfen ama lütfen, kendiniz için değil artık bu millet için çalışın çünkü bu 54'üncü maddenin tasarıda kalması millet için değil sadece ve sadece rant için çalıştığınızın en büyük göstergesidir.
Teşekkür ediyorum.