| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 03 .12.2014 |
GÜRSOY EROL (İstanbul) - Estağfurullah.
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Öncelikle böyle bir gün vesilesiyle en azından bu toplantı için, bu duyarlılıktan dolayı ben teşekkür ediyorum.
Engellilikle ilgili aslında iki boyut var, sizler de hekim olarak gayet iyi biliyorsunuz: Bir, engelliler; bir de engelli olmayanlar kısmı var. Ki, engelli olmayanlar kısmında aslında problem daha büyük. Bu noktada farkındalık oluşturamıyoruz veya arzu ettiğimiz farkındalığı oluşturamıyoruz. Dolayısıyla, yasalar yapıyoruz, birtakım yönetmelikler çıkarıyoruz ama bunun uygulayıcıları çoğunlukla engelli olmayanlar ama bu noktada maalesef en büyük sıkıntıyı burada yaşıyoruz. Dolayısıyla, bu farkındalık son derece önemli bir konu. Öncelikle bu konu her iki boyutta olduğu için hem de bu toplantı vesilesiyle bir kez daha teşekkür ediyorum.
Şimdi, diğer konuşmacıları da tabii dinleyemediğim için ben çok fazla geçmiş yasa, o konulara girmiyorum, orada zaten yapılanlar yapıldı, emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Özellikle son on sene içerisinde ciddi bir atılım yapıldı ama seksen senelik, doksan senelik problemi bir anda çözelim beklentisi bu noktada tabii bir sıkıntı oluşturuyor. Engelli kardeşlerimiz açısından söylüyorum: Birçok noktada adım atıldı ama haklı olarak daha fazlasını, daha fazlasını istiyorlar. Bunlar tabii bir lütuf anlamında değil, sosyal devlet olduğu için bunları yapması gerekiyor ama bir anda her şeyi yapabilmek mümkün değil. Bu her şey için böyle, sağlık alanında da böyle, eğitimde de öyle. Baktığımız zaman, on senede yılların son derece büyük birikimlerini aşan çalışmalar var. İstihdamdan tutun, 5 bin kişilik kamudaki istihdam, 35 bin kişiye yani yaklaşık 7 misli gibi çok ciddi bir artış var. "EKPSS" dediğimiz dünyada örneği olmayan bir çalışma var, ki tamamen engellilere yönelik bir sınav ama bütün bunlara rağmen işte yüzde 3 barajı az bir rakam kaldı, bazı bakanlıklarda aşamadık biliyorsunuz. Bunun aşılmasıyla beraber, bunu yükselterek belki daha fazla kardeşimizi istihdam etme şansı var. Ki, bizim genel anlamda da en çok istediğimiz bu yani engelli bireylerin kendi ayakları üzerinde durması, kendi geçimlerini, kendi ailelerinin geçimlerini kendilerinin temin etmesi, dolayısıyla başkalarının yardımına muhtaç olmadan çalışmaları.
Dolayısıyla, bu noktada birinci sıkıntılar nedir diye ben çok kısa birkaç tane konuya değineyim, diğer konuları zaten zannediyorum geniş bir şekilde görüştünüz. Şimdi, EKPSS dedik mesela. EKPSS dünyada örneği olmayan güzel bir sistem, farklı bir tarz getirdik, tamamen engellilere yönelik. Ama biz bunu yaparken -burada bürokrat arkadaşlarımız da olduğu için- hedefimiz şu idi: Her engel grubunu kendi aralarında yarıştırıp ve değerlendirmekti. Şu ana kadar bunu başaramadık. Yani, işitme engellilerden veya diğer farklı, mesela görme ve bedensel kısmen daha şanslı bu konuda ama diğer gruplar çok fazla bu şansı yakalayamadılar, işe istihdam olma anlamında söylüyorum. Bir kere, bu problemi, hedeflediğimiz gibi, her engel grubunun kendi arasında yarıştığı ve her engel grubundan en azından, eşit olmasa bile ciddi sayıda istihdamı sağlamamız lazım. İşitme engelliler bu konudaki en şanssız grup.
Şimdi, bir diğeri, korumalı iş yerleriyle ilgili. Yasaya koymuştuk biz 2005 yılında, o dönem yasa çalışmasında da bulunduğum için yakinen biliyorum. Bu, yurt dışında da tartışılan bir sistem -olsun, olmasın vesaire- ama bir başlangıç için en azından bunu arzu etmiştik. Sonrasında da geçtiğimiz yıllarda bu konuyla ilgili bununla yeni bir düzenleme yaptık. Belki bazı şartları ağır geldi vesaire olabilir ama en azından numunelik, birkaç tane bu korumalı iş yerine adım atıp, en azından bu hafif zihinsellileri burada istihdama katmak durumundayız diye düşünüyorum.
Erişilebilirlik konusu: Bu konuda da gerek yasada gerek sonraki düzenlemelerde yanlış anlaşılmalar da oldu, hani yok "Geciktirdiler, ertelediler." falan, aslında öyle değil ama bir anda, yedi yılda her şeyi düzeltmek mümkün değil. Buradaki en büyük sıkıntı, biraz önce dediğim, sağlıklı bireylerde. Yani, insanlar engellilerin yaşadığı bu engelleri hissedemedikleri için bu erişilebilirlik konusunda hassas davranmıyorlar. Özellikle bazı yerel yönetimler veya kamu... Bazılarına bakıyorsunuz, son derece iyi adımlar atmış ama bazılarına bakıyorsunuz, hiçbir hareket yok. İkaz ettiğiniz hâlde çok lütfen bir şeyler yapıyor, öyle bir rampa yapıyor ki o rampadan engelliyi 5 kişi zor çekiyor. Dolayısıyla, erişilebilirlik noktasında da biraz daha hassasiyetleri arttırmak ve bu noktada hızlandırmak lazım. Zaten, hızlandırmazsak 1 Temmuzdan sonra -hatta şimdi bile var- cezai müeyyideler devreye girdiğinde yargıyı da bir sürü meşgul etmiş olacağız.
Eğitimde, her ne kadar "Millî Eğitim" dahi olsa, ana başlık "Aile ve Sosyal Politikalar" olduğu için -biraz önce sayın vekilimiz de ifade etti- kaynaştırma eğitiminde istediğimiz noktayı yakalayamadık. Kaynaştırma eğitimini biz arzu ediyoruz ama kaynaştırma eğitimini bazı eğitimciler külfet görüyor, aileler bu noktada sıkıntı yaşıyor veya öğrenciler sıkıntı yaşıyor. Oraya sadece çoluk çocuk gelip gidiyor ve çocuk hiçbir eğitim almıyor. Hâlbuki, eğitim alabilecek, hayata katabileceğimiz çocuklar var. Onları kaynaştırma, diğerlerini özel eğitim vesaireyle değerlendirebiliriz diyorum.
Biraz önce yine değindi sayın vekilim ama önemli olduğu için, yardımcı malzeme ve katkı payları. Son düzenlemede biliyorsunuz, SUT'a Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından da bir eleman verdik, zannediyorum -arkadaşlardan duydum- karar verici noktada çok olamıyor belki de, sadece öneri getiriyor. Bu noktada, katkı paylarında yaşanan sıkıntılar var. Bu sıkıntıları bir bir burada sıralamıyorum, işte, ortez, protezinden birçok malzemesine kadar. Bu noktada, tekerlekli sandalyede bir adım atıldı, o rakam biraz daha şey oldu. O diğer konularda da o düzenlemeler gelebilir.
Sağlık kurulu raporları: Sağlık kurulu raporlarında istediğimiz noktaya gelemedik. Hâlâ birçok yerde "Git, yeniden rapor al." Rapor al, heyete git, tekrar gir, günlerce sıkıntı yaşıyor engelli kişi. Hele yatalak vesaireyse bu engelli hepten perişan. Bizleri arıyor, işte, biz rampalı araç buluyoruz vesairelerle gidiyorlar. Özellikle artık değişmeyecek yani sabit durumda olan hastalara her gittiğinde rapor almayacağı veya bunu e-sisteme geçirmeyle ilgili bir çalışmamız vardı, bunu hızlandırıp bir an önce artık dakika başı "Sağlık kurulu raporu al." demektense nerede ne alması gerekiyor, nereye neyini kullanıyor, bunu... Bu sisteme herhâlde bir geçmeye veya pilot bölge uygulaması yapıyordunuz bildiğim kadarıyla, bunu da hızlandırmak gerekiyor diyorum.
Son noktadaki bir sıkıntı, daha bunu da aşamadık -aştıklarımız çok fazla, burada saatlerce konuşsak onu şey yapamayız, onları konuşmuyorum- yüzde 40'ın altındaki engelliler. Bu da aşamadığımız bir problemimiz. Gidiyor, sağlık kurulu raporu yüzde 30, bırakın onu, yüzde 38 engelli raporu veriyor. Şimdi, biz yasal olarak yüzde 40 ve üstünü engelli kabul ediyoruz. Bu vatandaş -yaşar yaşamaz- bir işe girecek, raporunu götürüyor, diyorlar ki: "Sen engellisin, git, engelli statüden gelen." Engelli olarak müracaat edecek, diyorlar ki: "Ya, sen yüzde 40'ın altısın, engelli değilsin. Git, sağlıklı müracaat et." ve bunlar ne işe girebiliyor, ne bir şey yapabiliyor, böyle bir sürü sıkıntı yaşayan engellilerimiz var, bunu da hâlen aşamadık. En son, Aylin Hanım döneminde görüştüğümüzde 0'la 100 arasında bir sistem, vesaire bir çalışmalarımız vardı, bunu artık çözmemiz lazım, en azından bu kardeşlerimizi bu sıkıntıdan kurtarma adına. Benim ilk etapta aklıma gelen... Belki birçoğunu da siz konuştunuz, fazla da zamanınızı almayayım.
Başkanımıza teşekkür ediyorum. Tekrar hayırlı çalışmalar, hayırlı sonuçlar diliyorum.