KOMİSYON KONUŞMASI

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Öncelikle gerek engelliler gerek dezavantajlı gruplar gerek şehit ve gazi yakınlarımıza Hükûmet olarak 2002 yılından bu yana her imkânı kullanarak daha önceki dönemlerde hiç olmayan çok sayıda yeni programlar getirdik, imkânları artırdık, ne yapsak da azdır, yapmaya da devam edeceğiz. Gerek engellilerin eğitiminde gerek engellilerin bakımında daha önce bütçeden hiç kaynak ayrılmayan bu programları biz getirdik ve bu dönemde de gerçekten engelli ilk defa eğitim ve bakım hizmetini tam manasıyla almaya başladı ve bunları da artırmak istiyoruz ve geliştirmek istiyoruz.

Vergi kanunlarında engelli aracı alımı bakımından da 2008 yılında yüzde 90 ve üzeri engeli olan vatandaşlarımıza da bir kolaylık getirdik yani bu 2008 yılında Hükûmetimizin bir tasarıyla getirilmiş ve kanunlaşmış bir düzenlemedir. O açıdan, sosyal devlet uygulamaları veya dezavantajlı gruplara dönük uygulamalar konusunda bütçede ilgili bakanlarımız teferruatlarını da anlatacaklardır. O açıdan, bu konuda en azından arkadaşların da birkaç söz ifade etmesini açıkçası umardım, beklerdim.

Bizim kanunlarımızda birçok düzenlemede belirli imkânlar sağlanırken belirli kayıtlar, şartlar, sınırlamalar vardır. Yani burada yapmış olduğumuz düzenlemeye başka birçok emsal getirebiliriz. Çeşitli nedenlerle birtakım imkânlar sağlanırken, koşullar, kaideler getiriyoruz. Mesela burada ne diyoruz? Yüzde 90 ve üzerinde engel raporu olanlara bu imkânı getiriyoruz veya engelli bakım düzenlemesinde hane halkı geliri beli bir tutarın altında olanları getiriyoruz.

Dolayısıyla, Anayasa'mızda dezavantajlı gruplarla ilgili devletin görev ve sorumluluğu maddesi vardır ve AK PARTİ hükûmetleri olarak sonuna kadar bu maddeyi çalıştırma ve işletme kararlılığındayız. Bugüne kadar yaptığımız da bu. İki gün önce bütçeyi açıkladım. Bu sene sosyal devlet uygulamalarından kaynaklı olarak bütçeden ayırdığımız kaynak 50 milyar lira. Yani bütçenin neredeyse yüzde 8'i, 9'unu doğrudan doğruya sosyal devlet uygulamalarına ayırıyoruz.

Burada yaptığımız uygulamada da... Yani burada şimdi arkadaşlarımız bir aracın markasından hareketle örnekler veriyorlar. Bu çalışmalar yapılırken aynı ihtiyacı giderecek farklı markalarda da arabaların olduğunu unutmayalım. Yani buradan Maliye Bakanlığı olarak bir analiz yaptık, alınan araçlara baktık, alınan araçların kullanım yerlerine baktık. Burada size de gelen bize de gelen zaman zaman bu işin aslında engellinin dışındaki birileri tarafından kötüye kullanıldığına dair örneklerle de karşılaştık. Maliye Bakanlığı olarak kanunla verilen bu imkânın kötüye kullanılması ve engelli üzerinden birtakım insanların başka menfaatler elde etmesi konusunda da soruşturmalar devam ediyor. Bu da önemli bir konu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Önemli bir oran mı?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok...

Şunu söylüyorum: Bir gelişim var yani. Burada gerçekten zaman zaman raporların alınmasında, raporların kullanılmasında veya aracı kullananla aracın sahipliği arasındaki farklılıklarda hepimize intikal eden, şikâyetlere konu olan, ihbarlara konu olan uygulamalarımız var. Yani şu anda Maliye Bakanlığı olarak bu kapsamda alınmış araçlardan özellikle bu tür suistimallerin olduğu araç gruplarına baktığınızda, çok pahalı araçların yüksek ÖTV ödememek için bir şekilde engellilerimizin de belki durumlarını kullanmak suretiyle çok farklı anlamda birtakım olmaması gereken işlerin yapıldığını da gördük. Ha devlet olarak biz, Maliye Bakanlığı olarak biz bunların üzerine kararlılıkla gideceğiz. Soruşturmaları yapacağız. Ama burada yapmak istediğimiz şey engelli vatandaş...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Münferit mi, çok mu bunlar?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, şöyle: Şu anda baktığımız zaman, ÖTV miktarı çok yüksek, çok pahalı araçlar diye gruplandırdığımız en yüksek orandan alınanların oranı yüzde 30. Yani gerçekten yıllar itibarıyla özellikle çok pahalı araçların toplam içerisindeki oranına baktığınız zaman, hızlı bir şekilde yukarıya doğru artıyor. Bunun normal olmadığını rakamlarda da görmek mümkün. Bazen vatandaşımız, diyelim ki, bakıyorsunuz, yani böyle kırsal bir yerde yaşıyor ama bir bakıyorsunuz çok pahalı bir araç edinmiş. Şimdi burada başka şeyler de var yani tamam.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Köylerde yaşayan böyle bir araç alamaz mı Sayın Bakanım? Buna mı kaldık?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, bir şeye kalmadık. Sayın Kuşoğlu diyor ki: "Maliye Bakanlığı, Maliye Bakanlığı -haklı olarak- kardeşim, gelirleri de harcamaları da kontrol et, izle, dikkat et, analiz et, bir şey varsa üzerine git." Şimdi, burada, bakın, sosyal bir hadise üzerinden ne ben bir yanlış ifade kullanayım ne de siz sosyal bir hadiseyi siyasetin bir parçası hâline getirin. Burada yapmış olduğumuz önergeden sonra alınan aracın vergili değeri 200 bin liraya kadar çıktı. Dolayısıyla "Şu anda ne kadarlık bir alınan araç kapsam dışı kaldı?" derseniz yüzde 16'sı yani önceki yıllarda alınan araçlara baktığınızda yüzde 84 oranında alınan araçlar aynen alınmaya devam edecek, en pahalı yani vergili değeri 200 bin liranın üzerindeki araçlarda da böyle bir kısıtlama getiriyoruz.

Şimdi, arkadaşlar burada markaları ifade ediyorlar. O araçların genişliğinde, o araçlarla aynı imkânı sağlayan, ülkemizde üretilen araçlar da var, ülkemizde üretilen araçlar da var. Bunu da hesaba katalım. Biz şimdi burada belirli markaların isimlerini vererek... Türkiye'de herkes o markalara mı biniyor, öyle bir kaide mi var?

Onun için, bakın, arkadaşlardan da rica ediyorum, çok hassas bir konu, sosyal bir konu, bizim vatandaşlarımızın bu imkândan sonuna kadar istifade etmesi noktasında Hükûmet olarak bir gayretimiz ve irademiz var. Burada getirdiğiniz rakamlarla birlikte 200 bin liraya kadar bir alma imkânı zaten var ve burada, dediğim gibi, Maliye Bakanlığı olarak zaman zaman diyorlar arkadaşlar, kendileri de diyorlar: "Yanlış yapanın üzerine gidin." Zaten onu yapacağız ama zaman zaman da kanunlarda yanlışları engellemek için de birtakım kurallar konulur, kaideler konulur, sınırlar konulur. Bu, farklı yerlerde de yapılır yani onun için bu hassas konuyu lütfen bir politik malzeme yapmayalım. Ben bir politik malzeme olsun diye konuşmuyorum bunları. Sadece diyorum ki: Getirdiğimiz rakamlar bu kardeşlerimizin durumlarına uygun olarak ihtiyaçlarını karşılayacak özellikte araçlar almalarına, hatta gerçekten üst segmentten araçlar almalarına imkân veren bir tutardır ve limittir. Bugün Türkiye'de yerli olarak üretilen çok sayıda marka var, yabancı markalar var, bahsedilen markanın dışında başka markalar da var. Bugün toplumumuzun yüzde kaçı bu bahsedilen araç segmentlerinden alıyor?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.