KOMİSYON KONUŞMASI

KADİM DURMAZ (Tokat) - Teşekkür ederim.

Şimdi, Sayın Bakanım ve kıymetli bürokratları; tabii, çalışmayı yaparken dünyada neler olabiliyor, bunu en ucuz bu ülkede yaşayan insanlara nasıl fatura edebiliriz, onun hesabında. İşte, ikili görüşmelerde yakaladığınız bürokratlara sorduğumuz soru "Sen bu ülkeye ticaret yapıyorsun, devam et. Sen bunun üzerine yüzde 18 ilave et, bu halk yüzde 18 pahalıya alsın, bu ticaret işi de sürsün."

Yani, Sayın Bakanım, artık şöyle örneklerin iyisini Avrupa'dan alırken insan temel hak ve özgürlükleri, basın özgürlüğü, demokratik kurallar, teamüller noktasında da biraz örnekler alalım. Avrupalı bu vergileri veriyor ama ülkesinde böyle kuşkusuz, endişesiz, devletine de güvenle yaşamını sürdürüyor. Bu noktada da ülkemizde zafiyet var.

Şimdiki söylediğiniz konularda internetten yakaladığınız bir büroyla ya da faaliyet gösteren bir birimle "Görüştük." diyorsunuz, "Gelin bakalım, siz ülkemizde ticaret yapıyorsunuz, vergi verin." Versinler, versinler ama bunu geniş milyonlara yaydığınız zaman devlet belki kısa sürede hesapsız harcamaların bir bölümünü kapatıyor ama farkında olmadan da bu halka bir yük geliyor. Bunun temel şeyi bu. "Kardeşim sen ticareti yap, benim ülkemden paranı kazan, sadece sen halktan yüzde 18 KDV'yi al, getir bana ver." Yani bu halkın vere vere verecek bir şeyi kalmadı Sayın Bakanım, onu söyleyeyim, verecek durumda da değil.

Geçen de söyledim, şu anda kent merkezinin, Tokat'ın nüfusu 140 bin, 46 bin icrada dosya var. Birazcık da bu halkı düşünmek lazım yani her alana vergi, her alana vergi ya da bir millî seferberlik ilan edelim, bu ülkenin şu andaki açığı budur, doğan her yurttaşa düşen borç da budur; herkes yüzüğünü, altınını, neyini veriyorsa versin, bu işleri konuşmaktan da artık kurtulalım. Herkese rastladığımız zaman "Bize ne geliyor bu torba yasada?" Sabahleyin tütüncüsü arıyor, şoförü arıyor, otomobil sektöründe faaliyet gösteren arıyor. Bu konuda bir berraklık ülkeye, devlete bir güveni tesis etme adına da bu yasaları konuşurken ortak aklı egemen kılıp uzlaşarak, buluşarak... Çok doğru söylüyorsunuz Sayın Bakanım, çok doğru söylüyorsunuz arkadaş ama sonuç değişmiyor Sayın Bakanım. "Bu teklif doğrudur. Kabul edenler... Etmeyenler..." İnanın vicdanı rahatsızlık da duyuyoruz.

Teşekkür ederim.