KOMİSYON KONUŞMASI

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Diyoruz ki şimdi, nihai tüketiciye doğru Türkiye'ye yönelik devamlılık arz edecek şekilde bir hizmet sunuyorsanız bundan sonra vergi mükellefi olacaksınız, ben bunu takip edeceğim. Bakın, bugün diğer alanda da biz gittik mesela -ismini vermeyeyim- bir firmaya dedik ki "Kardeşim, sen Türkiye'de kazanç elde ediyorsun." resen vergi mükellefi yaptık, bir global internet şirketini ve ondan sonra geldiler, dediler ki "Tamam, oturalım, konuşalım."

Değerli arkadaşlar, burada, eğer biz bu alanda bu tür düzenlemeleri yapmazsak Türkiye olarak burada kazanılan, burada yararlanılan hizmetlerden vergi alamıyoruz. Burada, Avrupa ülkelerinde de olan bir uygulamayı Türkiye'ye getiriyoruz. Burada idarenin -denir ya hani, vergi kanunla konulur ama idare tarafından alınır- bu sistemi izlemesi, bu hizmetleri izlemesi, ödeme sistemlerini takip etmesi önemli. Ama bu işlem sonucu vergi cennetlerine kaçar diye bu vergi edimi hakkımdan vaz mı geçeceğim? Böyle şey olur mu?

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Hayır Sayın Bakanım, o denilmiyor zaten. Başlangıçta, evet, bunun alınması gereken burada bir potansiyeli var olduğunu söyleyerek başladık; o parantez içi hükmü ama kurduğunuz sisteme bakmaya çalışıyoruz, kurduğunuz sisteme.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, öneriniz varsa, bu sistemi güçlendirecek önerinizi alalım.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Söylemeye çalıştığımız olay daha farklı. Yani, gelecekte ortaya çıkacak olan farklı potansiyelleri bu şekilde engelleme durumunda ya da...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Burada hizmet ticareti... Bakın, ayakkabı değil bu, ayakkabıyı burada vergilendirmiyoruz. Şu anda Türkiye'de otuz...

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Gelen programı vergilendirmek zorundasınız ama.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, şöyle: Buraya getirip yurt içinde yararlanılan bir program varsa doğru, oradan vergi ödeyecek ama bakın, şunda da yanılıyorsunuz: Bu maddenin hedefi Türkiye'de vergi ödeyen şirketler veya işletmeler değil, nihai tüketici. Herhangi bir şeklide Türkiye'deki bir firma yurt dışından elektronik ortamda hizmet almışsa bu maddenin kapsamına girmiyor. Bizim hedefimiz, nihai tüketiciye yönelik yapılan hizmetleri vergilemek. Yoksa, X şirketi bir yazılımı Türkiye'deki Y şirketine elektronik ortamda sundu, şu anda hangi sistemde vergileniyorsa katma değer vergisi bakımından aynı şekilde vergilendirilecek.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Bir şey daha söyleyeyim, arkasından bitireyim. Aslında farklı şeyler tartışıyoruz, farklı şeyler konuşuyoruz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Farklı bir alana temas ediyorsunuz. O alan başka, bu maddenin dışında.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Biz, geleceğe dönük olarak ortaya çıkan sorunu konuşuyoruz. Şu anda birkaç tane bilgisayar satıcısı veya işte bütün dünyada program satan birkaç tane büyük şirketi baz alarak yapılacak olan bir düzenlemeye zaten çözümünüz var, bunu yapıyorsunuz da, uyguluyorsunuz da; burada bir sorun yok. Milyonlarca insanın, milyonlarca girişimcinin karşılıklı olarak birbirlerine sürekli olarak bir şeyler satıp, hizmet satıp başka yerlere mal göndermesini sağlayacak bir dünya geliyor diyoruz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - O dünyayla bu maddenin alakası yok, burada nihai tüketici var.

Bakın, şu anda Maliye idaresinin aslında sistem üzerinden indirilen, bütün programları indiren vatandaşlara gidip tek tek vergi ceza ihbarnamesi kesmesi lazım. Niye? Mevcut kanun diyor ki: Ey vatandaş, programı indirdiysen, bu hizmetten yararlandıysan gideceksin, vatandaş olarak sorumlu sıfatıyla beyanname vereceksin. Şimdi, bu, uygulanabilir ve sürdürülebilir bir sistem değil. Ama şunu söylüyoruz: Türkiye'ye bu şekilde, devamlılık arz edecek şekilde bir hizmeti, nihai tüketiciye doğru yapmak istiyorsanız Türkiye'de vergi mükellefi olmanız gerekir. Bu, vergi mükellefi olduğu zaman beyannameyi nereye verecek? Kendileriyle konuşuyoruz zaten, geliyor firmalar. Diyorlar ki: "Biz Türkiye'de vergi mükellefi olmak istiyoruz ama bizim bir tane vergi dairemiz olsun, tek bir vergi dairesi muhatabımız olsun. İki, bizim, beyanname verme, belge düzeniyle ilgili kurallarımızı bizim lehimize olarak kolaylaştırın çünkü sistem tamamen elektronik ortamda yürüyor." Bunları da konuşuyoruz. Ama biz eğer bunu değiştirmezsek ne sorumlu sıfatıyla alacağımız vergiyi alırız... Bugün, yurt dışında Türkiye bu şekilde hizmet sunan firmalar rahat çünkü o firmalara göre kendileri Türkiye'de vergi ödemek zorunda değiller, sorumlu sıfatıyla vatandaş ödemek zorunda. Biz bu yükümlülüğü elektronik ticaret bakımından hizmeti sunana dönüştürüyoruz. Bunun etkin bir şekilde uygulanması ve bu kişilerin mükellef yapılması konusu idarenin kabiliyetlerine ve gücüne bağlı. İdare de burada her türlü gayreti göstererek bunları mükellef olmaya zorlayacak.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Sonuç olarak olayımız şu: Böyle bir uygulamanın "Türkiye'ye ticaretimizi keseriz." noktasıyla tehdit edilerek Türkiye'ye hizmet sunulmasıyla ilgili yani Türkiye'de belirli hizmetlerden yararlanılmasını engelleyecek önemleri bir ülke her zaman alır, şeyden bile geçirmez gerekirse.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Avrupa ülkeleri yapıyor da ben niye yapmıyorum?

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Kendi aralarında anlaştıkları için yapıyorlar, ortak oranları var, her şeyleri belli, zaten ortak...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ya, Sayın Bakanım, burada ne zorluk var Allah'ınızı severseniz. Bakın, burada mesele oran değil; mesele, mükellefiyetin tesisi. Bu madde diyor ki açık bir şekilde "Bundan sonra, siz, mükellef olacaksınız." Mükellef olduğu zaman zaten vergi oranı belli.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - O da diyor ki: "Ben mükellef olmak istemiyorum Türkiye'de, bundan sonra Türkiye'ye hizmet vermiyorum."

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Size öyle mi geliyor?

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Evet.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Çok güzel. Türkiye büyük bir pazar, öyle değil. Diyorlar ki: "Biz Türkiye'de mükellef olmak istiyoruz."

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Sayın Bakanım, bazı şeylerde kesin olarak gelecektir. Türkiye'ye bunların bu şekilde...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Bakanım, ben de görüşüyorum, firmalarla görüşüyorum. Bakın şöyle, bütün mesele şurada düğümleniyor: Elektronik ticaretten iyi para kazanan ülkeler vardı ve bu ülkeler kendi firmalarının bu kazandıkları paralarını kendi ülkelerinde vergilendirerek bu işten güzel paralar kazanıyorlar; bu da serverın yüklendiği ülkeler, o ülkeleri biliyoruz. Şimdi, bu mesele ilk başladığında böyle kolay kolay gidiyor. Şimdi, baktı ki Avrupa, biz bu işte kaybediyoruz çünkü bu serverlar Avrupa dışındaki ülkelerde kuruluyor ve belli ülkeler şey yapıyor. Şu anda OECD kendi bünyesindeki platformlarda bunu tartışıyor ve parayı kazanıp da vergiyi toplayan ülkeler direniş gösteriyor. Diyor ki: "Bizim firmalarımız bu paraları sizin ülkelerinizde kazanacak ama size vergi vermeyecek, bize vergi verecek." Buna karşı biz de yapıyoruz aynı şeyi Avrupa da yapıyor. Avrupa'da diyor ki: "Hayır kardeşim, bu ülkelerde eğer siz para kazanmak istiyorsanız kusura bakmayın, gelip bu ülkelerde vergi mükellefi olacaksınız." Avrupa'da önce mahkemelerle başladı bu şey, mahkemeler aleyhe kararlar vermeye başladı, sonra Avrupa Birliği Komisyonu bu konuda kararlar almaya başladı, şimdi ülkeler alıyor. Türkiye olarak biz de bu konuda Avrupa'da alınan kararları da dikkate alarak bir inisiyatif alıyoruz.

Ama bakın ticaret-ticaret dediğimiz yani firmalar arasındaki elektronik ticaret bu maddenin konusu değil. Bu maddenin konusu sadece nihai tüketiciye dönük sunulan hizmetler. Vergileme hakkımızı kullanmak istiyoruz.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Tamam da oradaki para kazananı vergilendirmiyorsunuz ki, buradaki tüketiciyi vergilendiriyorsunuz KDV'yle.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, öyle olur mu, öyle değil. Bu madde şunu söylüyor: "Eğer Türkiye'ye bu şekilde hizmet satmak istiyorsanız, geleceksiniz Türkiye'de bir vergi dairesinde mükellef olacaksınız. Türkiye'de sunduğunuz hizmetlerden dolayı KDV'yi hesaplayıp beyan edeceksiniz, bu hizmetleri sunarken yüklendiğiniz KDV'yi de indirim konusu yapacaksanız."

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - İyi de ilk sorduğum soru buydu zaten. Temsilcilik veya iş yeri veya bir şey mi açtırmak istiyorsunuz?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, şunu söyleyeceğim: Benim Türkiye'de kendi vergi mükellefim aynı cep telefonuna indirilen programı sunarken KDV'sini ödüyor, gelir vergisini ödüyor; o ödüyor da yabancı firma benim nihai tüketicime sattığında katma değer vergisi bakımından "Gel bakayım, sen de burada vergi mükellefi olacaksın." dememde ne kötülük var? İyi bir şey yapıyoruz.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Katma değer vergisi açısından değil, gelip burada iş yerini kurduğu andan itibaren zaten dar mükellef veya tam mükellef olarak tıkır tıkır vergisini...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - KDV ile gelir vergisi aynı anda beraber gitmek zorunda değil, KDV ayrı bir konu. Bakın, şöyle: 1985 yılında Katma Değer Vergisi Kanunu çıktığında klasik dünya, o dünyada demişiz ki: "Yurt dışından bir hizmet sunulduğunda yurt dışında hizmeti alan kişi, o kişinin iş yeri falan yoksa burada sorumlu sıfatıyla beyanname verir." Nihai tüketici için de geçerli bu ama şimdi ticaret değişmiş, elektronik ticaret gelmiş. Artık onu izleyebiliyorum, takip edebiliyorum, hizmetin sunumunu takip edebiliyorum, ödemesini takip ediyorum. Burada kritik olan şey şu, biz şu mesajı veriyoruz: Biz, bu kanunu değiştirdik, bundan sonra takip edeceğiz. Ha, siz mükellef olmadınız, resen mükellef yapacağız. Resen mükellef yapıp vermediği her beyanname için takdir yapacağız, tebliğ edeceğiz; hukuki bir mücadele yürüyecek. Şu anda biz kazanç vergileri bakımından da global firmalarla benzeri hukuki mücadeleleri veriyoruz. Mesela ismini vermeyeyim bir firma "Benim ne Türkiye'de iş yerim var ne daimî temsilcim var, ben Türkiye'de bir kuruş vergi vermem." diyor. Biz de vergi incelemesi yaptık. Aslında bir şekilde, bir başka görüntü adı altında burada işlerini birilerinin takip ettiği bulduk. Yani biz iddia makamıyız, biz şimdi diyoruz ki: Bir dakika, sen bu ülkede bu parayı kazanıyorsun ve senin burada bu işlerini bir şekilde takip eden birisi var ve biz o kişi adına vergi tarh ettik. Sonra da onlar gelip şimdi diyorlar ki: "Konuşalım, uzlaşalım." Bu böyle. Yani devlet olarak vergileme hakkımızı bir noktada savunmak açısından bir inisiyatif alıyoruz. Sonra bunu takip etmek bizim görevimiz.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Şimdi başka kanuni düzenlemelerde aynı dili konuşmamayı anlıyorum da, aynı dili konuşarak, aynı şeyleri söyleyerek bu kadar yanlış ve farklı şeyler söylenildiğine de ilk defa tanık oluyorum. Diyorsunuz ki: "Türkiye'de mükellefiyetini tesis edeceğiz. Gelecek burada katma değer vergisi beyannamesi verecek." Onu verdiği andan itibaren burada bir nevi mükellef olacak, tam veya dar. Var mı bunun istisnası bizim kanunlarımızda? Yok. Öyle olduğu zaman orada yaptığı işlemler üzerinden de gelir ve kurumlar vergisini ödeyecek zaten.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Diyor ki: KDV'de tam veya dar... Bakın, KDV ayrıdır.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - İş yeri kurduruyorsunuz. Biraz önce yaptığınız incelemelerle aynı sonucu doğurur. Siz herhangi bir tane bunların işini takip eden, telefonu kullanarak takip edeni de ilişkili göstererek mükellef tayin edebiliyorsunuz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır hayır, bir dakika, demin söylediğim incelemenin hedefi kurumlar vergisi, katma değer vergisi değil. Biz diyoruz ki o firmaya: Siz bu ülkede birtakım reklam, birtakım danışmanlık vesaire hizmetler sunuyorsunuz ve bunu güya yurt dışındaki server üzerinden sunduğunuzu iddia ederek bu ülkede vergi mükellefiyeti tesis ettirmiyorsunuz.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Tamam aynı şeyi söylüyoruz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hâlbuki biz, sizin yurt içinde birtakım hukuk büroları üzerinden bir şekilde aslında bir daimî temsilcilik oluşturduğunuzu, iş yeri oluşturduğunuzu görüyoruz ve iddia ediyoruz vergi mükellefi olmanız lazım. Resen mükellefiyet tesis edip vergi tarh ediyoruz.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Tamam işte Sayın Bakanım, aynısını söylüyorum. Siz oturup da bir tane avukat aracılığıyla veya sadece burada telefonla bazı işleri gören insanlar üzerinden hareketle mükellefiyet tesis ediyorsunuz, bir taraftan da adama diyorsunuz ki: "Gel, burada beyanname vereceğin bir büro kur."

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Evet.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - E, bu da işte iş yeri.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tamam.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Onu söylemeye çalışıyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır hayır, değil; bir dakika. Şunu anlatamıyorum Sayın Bakanım: Burada Katma Değer Vergisi Kanunu'na göre Türkiye'de yararlanılan hizmetler Türkiye'de katma değer vergisine tabi. Ama biz mevcut kanunda demişiz ki: "Bu vergiye tabi olan işlemde vergiyi, beyan ve ödeme yükümlülüğü hizmetten yararlanana aittir." Tamam mı? Yani "Vergi vardır ama vergiyi hizmeti sunan değil, hizmeti alan sorumlu sıfatıyla beyan eder." demişiz. Şimdi, bu sistemi tersine çeviriyoruz. "Hayır." diyoruz. Bundan sonra yurt dışından Türkiye'ye elektronik ortamda hizmet sunanlar bakımından -zaten bugün de vergi var- vergiyi beyan etme ve ödeme yükümlülüğünü sorumlu sıfatıyla vatandaşın elinden alıyorum, bu hizmeti sunanın kendisine veriyorum. Yeni bir vergi getirmiyorum, zaten bugün de vergi var.