KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Tabii, 6'ncı maddeyle ilgili biz salı günü de görüşlerimizi ifade ettik, dün alt komisyonda da ifade ettik, burada da bazı hususları kısaca tekrar etmek istiyorum.

Şimdi, bir defa, öncelikle bu maddede "sınırı olmayan müftülüklere" deyince Türkiye'deki Diyanet İşlerinin yani il ve ilçe müftülüklerine bağlı 100 binden fazla personele yetki verilebileceğinin önü açılmaktadır. Aslında bu kanun tasarısı vesilesiyle ortaya çıkan istatistiği de görmüş olduk. Türkiye'de yıllık ortalama 600 bin nikâh var. Son yılların nikâh sayısını bakanlığımız tespit etmiş koymuş, o istatistik de ortalama 600 bin. Şu anda bu işi yapan sayı belli. 1.400 civarında belediyemiz, 18 bin civarında muhtarlığımız ve bin civarında da nüfus idaresi bu işi yapmakta. Şimdi 600 bin nikâh için biz 100 bin kişiye daha nikâh yetkisi verilebilecek buraya bir madde yazıyoruz.

Bir kere Türkiye'nin gündemini böyle bir konuyla meşgul etmeyle hiçbir ihtiyaç yok. Türkiye'nin bugün gerçekten çözüm bekleyen acil sorunları var. Şimdi, nikâh sayısı belki yıllık 600 binden 1 milyona çıkacak ama insanlar nikâh dairesine gidemiyor çünkü işi yok aşı yok.

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Zaten yüzde 1,4 düşmüş.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - İşsizlik oranlarını tabii İstatistik Enstitüsü sürekli açıklıyor ama açıklanan rakamlar içerisinde biraz detaya indiğinizde görüyorsunuz ki işsizliğin pik yaptığı alan özellikle gençlerimizin işsizliği, eğitimli gençlerimizin işsizliği.

Şimdi, biz bunların derdine çare bulacakken bunlar nikâhını müftüde mi yapsın, nüfus idaresinde mi yapsın, muhtarda mı yapsın, belediyede mi yapsın... Önce adama bir kere nikâh yapacak imkân sağlayın. Adam nikâh yapacak hâle gelsin ondan sonra nikâh yapacak yeri de bulur.

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - İnsanların yuva kuracak hâli yok.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Ama önce bir yuva kuracak hâle gelsin.

BAŞKAN - Eş de bulur.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Bulur, bulur... Onu da bulur.

Şimdi, Sayın Valim, siz de bunu biliyorsunuz. Taşrada sizin yanınızda belediye başkanıyken de valiyken de gelip iş isteyen ne diyor? "Ya benim çocuk üniversiteyi bitirdi, aslında konuştuğu birisi de var ama gidemiyoruz, kapıyı çalamıyoruz çünkü iş yok güç yok."

Şimdi, Türkiye'nin esas meselesi bu. Öbür tarafımızda, işte, bakın -ben Muğla Milletvekiliyim- dünden bu yana Türkiye'nin gündeminde Muğla gündemde. Bugün çatışmada 5 terörist öldürüldü, dün 7 terörist yakalandı vesaire. Yanı başımızda Irak'ta, Suriye'de olan gelişmeler hepimizi, millî güvenliğimizi tehdit eden olaylar. Şimdi, böyle bir ortamda hiçbir getirisi olmayan, Türkiye gündemini değiştirmek ve hepimizi meşgul etmekten başka faydası olmayan bir konuyu tartışıyoruz.

Şimdi, bu maddeyle bu yolu açtığınızda yarın bir defa toplumsal ayrışmanın yolu açılacak. Yarın başka azınlıklar, başka kesimler bu tip taleplerle karşımıza gelecek. Şimdi, eğer mevcut nikâh memuru sayısı yetmiyorsa geçen dönem iç güvenlik paketinde biz, köyden mahalleye dönüşen muhtarlara da bu yetkiyi verelim diye komisyonda oy birliğiyle kabul etmiştik. Gelin onu getirelim geriye. Veya ihtiyaç varsa bütün mahalle muhtarlarına verelim neyse yani... Ya da en azından iktidar partisi kendi getirdiği düzenlemeyi sınırlandırsın. Yani bunu il ve ilçe müftülüklerinden öteye hiç olmazsa belli sayıda oradaki mesela il-ilçe müftüsü ve işte bunların iki tane yardımcısına vesaire gibi birtakım sınırlamalar getirin. Bu kadar ucu açık, altından kalkılamaz bir düzenleme yarın sizi de sıkıntıya sokar. Bugün "vermeyeceğiz bazılarına" dedi Sayın Bakan. Ama yarın, siyaset, gelecek birileri size bastıracak ve bugün "vermeyeceğiz" dediğiniz birçok insana o yetkiyi vereceksiniz. Bu sıkıntılara hiç gerek yok. Çünkü bunun kapısını açtınız mı o kapıyı kontrol edemezsiniz. Yani siz valiyken aldığınız güvenlik tedbirlerinde sizin aldığınız, koyduğunuz barikat bir yerden yıkılırsa orada güvenliği tekrar sağlayamazsınız. Şimdi, siz güvenli bir alanın barikatını yıkıyorsunuz, bundan sonra orada güvenliği nasıl sağlayacağız diye düşüneceksiniz.

Ben onun için dün uyardım, evvelsi gün uyardım, bugün tekrar uyarıyorum. Bu yanlıştan fırsat varken dönün ve kamuoyunu bu lüzumsuz konuyla meşgul etmeyin.

Teşekkür ediyorum.