| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, terörle yoğun bir mücadele sürdürdüklerine, Lazkiye üzerinden Akdeniz ve Ege'ye yönelik saldırıları güvenlik güçlerinin akamete uğrattığına ve bu konuda Meclisin ve Hükûmetin kararlı olduğuna ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 05 .10.2017 |
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Sayın Erdoğan, çok teşekkür ediyorum.
Tabii, terörle yoğun bir mücadele ortaya koyuyoruz. Terör örgütünün önünü tıkadıkça, terör örgütü kendine ait yeni yöntemler ve yeni yollar bulmaya çalışıyor. Gerek teknolojik konular açısından devletimizin attığı, Hükûmetimizin attığı adımlar gerekse terörle mücadelede ortaya koyduğumuz kararlılık özellikle terörlü mücadele eden kahramanlarımıza ciddi bir şekilde moral vermektedir yani moral motivasyonları en üst düzeydedir.
Biz, sadece terörle mücadeleyi terörle mücadele olarak da görüyoruz değiliz, aynı zamanda terörizmle mücadele olarak da görüyoruz yani çok çeşitli ve çok safhalı bir mücadele olarak değerlendiriyoruz.
Şöyle bir süreç var: Kışa giriyoruz ve terör örgütü özellikle Türkiye'de 15 Temmuz sonrası istediği sonucu alıp Türkiye'nin istikrarsızlaştırılmasına katkı koyma iradesini gerçekleştiremedi yani Türkiye, birlik ve beraberlik açısından da terörle mücadele açısından da önemli bir süreç geçiriyor. Bir, ekonomik zafiyete uğratmak isteyebilir; iki, Türkiye'nin kendi birlik ve beraberlik sürecini zafiyete uğratmak isteyebilir; üç, vatandaşlar arasında ve toplum arasında tedirginlik yaratabilir; dört, uluslararası açıdan Türkiye'yi zor durumda bırakmak isteyebilir, ki bunlar terör örgütlerinin beklentileri, taktik stratejileri ve hareket kabiliyetlerinin sonuçlarıdır.
Bu arada, biz istihbarat kabiliyetimiz konusunda ciddi adımlar attık ve burada da esas itibarıyla şunu komisyonun da İçişleri Komisyonu olması hasebiyle bilmesinde çok büyük bir fayda görüyorum: Gerek temel koordinasyonumuzda gerekse de saha koordinasyonumuzda çok yüksek derecede bir iş birliği ve tutarlılık söz konusudur, altını çizerek söylüyorum, çok yüksek derecede bir iş birliği. Bu ne demektir? Tüm istihbarat organizasyonlarımız, tüm operasyonel birliklerimiz konusunda....
Biliyorsunuz, terör örgütü, içeride büyük zafiyet yaşayınca özelikle İran hattı, Irak hattı ve Suriye hattı üzerinden Türkiye'ye terörist sokup içeride yaşadığı zafiyeti ortadan kaldırmak ve içerideki terörist gruplarına destek yapmak istiyor. Bir taraftan, 911 kilometrelik Suriye sınırında duvar hattı, bir taraftan İran sınırında duvar hattı, diğer taraftan gerek şehir içlerinde gerekse sınırlarda aldığımız tedbirlerle geçen yıllara oranla ciddi bir şekilde önlem alınmaya çalışılan bir süreç geçiriyoruz ancak şunu ifade etmek gerekir ki biz, insansız hava araçlarımız, silahlı insansız hava araçlarımız, insanlı keşif araçlarımız -yani İKU'larımız- yine bunun yanı sıra yol kontrollerimiz, yine bunun yanı sıra çok gelişmiş drone'larımız; plaka tanıma sistemlerimiz, bütün bunlarla birlikte hakikaten teknolojiyle insan kabiliyetimizin moralini de bir araya getirerek bir süreç ortaya koyuyoruz ama karşımızda bir terör örgütü var ve bu terör örgütü de talimatlanmış bir şekilde Türkiye'nin insicamını bozmak istiyor.
Burada söylemek isterim, İçişleri Komisyonu olduğu için söylemek isterim: Terör örgütü çeşitli yöntemlerle bunu sağlamak istiyor. Bir yöntemi de şudur: Özellikle uzun zamandır, Amanoslar üzerinden Ege'de ve Akdeniz'de ciddi bir açılım ortaya koymak -yani kendi sözde değerlendirmeleriyle ilgili olarak söylüyorum- ve burada bize, hem ekonomik hem de turizm tesislerimize saldırı yapmayı planlıyor. Biz de bunu engelleyebilmek için çaba sarf ediyoruz. Bunu burada ilk kez söyleyeceğim: Terör örgütü son yöntem olarak da yani Irak kuzeyinden sızmalar, İran'dan sızmalar, Afrin hattından sızmalardan sonra başka bir yöntem arayışına girdi, arayışı şu: Lazkiye üzerinden, deniz üzerinden Muğla, Köyceğiz, Fethiye, İzmir civarına sızma konusunda terör örgütü liderleri talimat verdiler ve açık denizlere bir gemiyle gelip oradan filikalarla veya kayıklarla, botlarla sahile gelmek konusunda... Şimdi, huzurunuzda güvenlik kuvvetlerimizi, istihbarat örgütlerimizi tebrik ediyorum, teşekkür de ediyorum. Biz, bu konuyu yaklaşık yirmi yirmi beş gündür çok ciddi bir şekilde takip ediyoruz, bu bir tehdit yani hainliğin ölçüsü yok. Dün, yakalanan 4 artı 3 kişi ve bugün şu anda etkisiz hâle getirilen 7 olduğunu bildiğimiz ve arkadaşlarımızın da sabahtan beri temasta olduğu... Bir yüzbaşımızın da hafif şekilde ayağı yaralandı temasta. Gerek polisimiz gerek jandarma komandomuz gerek diğer unsurlarımızla birlikte bu operasyon dün akşamdan itibaren... Çünkü bir ekip yakalıyorsunuz, o ekibin verdiği bilgilerle başka bir ekibe ulaşmak istiyorsunuz. Bizim istihbari olarak değerlendirmelerimiz daha farklı, onları müsaadenizle burada çok açmak istiyor değiliz ama şu anda 5 kişi; 4'ü ölü olarak ele geçirildi, 1'i yaralı olarak ele geçirildi. Son gelen bilgi bu ama sabah bu sayı 2'ydi, temas devam etti, 3 oldu, 4 oldu. Onun için, oradaki güvenlik kuvvetlerimiz bu yeni yolun önünü tıkayabilmek... Ki burada Sahil Güvenlik Komutanlığımız, aynı zamanda Jandarma unsurlarımız, aynı zamanda polis unsurlarımız ve istihbari unsurlarımız temel olarak çalışıyoruz. Bu tip tehditlerle karşılaşmamız elbette ki terör örgütünün önünü tıkadıkça ve terör örgütünün hareket alanını daralttıkça ortaya çıkacak tehdit olarak önümüzde durmaktadır. Bizim görevimiz bu tehditleri gerek istihbari anlamda gerekse operasyonel anlamda engellemektir. Onun için, burada, özellikle Türkiye'nin huzurlu şehirlerine yönelik bu, sizin bahsettiğimiz terör örgütü saldırılarını gerek planlama aşamasında gerekse operasyona döndüğü aşamada güvenlik kuvvetlerimiz başarılı operasyonlarla akamete uğratıyorlar. Mesele budur. Suriye'nin liman şehri Lazkiye hattından özellikle Akdeniz ve şeye yönelik... Yani sadece burada atak yaşamıyoruz. Örneğin, 13 Ağustos tarihine kadar Karadeniz'de göç yoktu, 13 Ağustostan itibaren Karadeniz hattında enteresan bir şekilde bir talimatla birlikte göç başladı. Bakın, bunu ben İçişleri Bakanı olarak söylüyorum. Biz bunu fark edince kendi kapasitemiz çerçevesinde... Çünkü bizim konuşlanmamız, diyelim ki Türkiye'ye düzensiz göç olarak bu kadar insanın gelmesine yönelik bir konuşlanma ve kendimizi ona gerek araç gerek insan kabiliyeti olarak hazırlama konusunda değildir. Şimdi, Bulgaristan Başbakanının açıklamasını dinlediniz, diyor ki: "Türkiye'ye, Bulgaristan'a yapılan göçü sıfıra indirdiklerinden dolayı müteşekkiriz." Bakın, terörle uğraşıyoruz, göçle uğraşıyoruz, Güneydoğuyla uğraşıyoruz, Ege adalarıyla beraber uğraşıyoruz yani Ege adalarına göçün gitmesini engellemek için ciddi bir uğraş sarf ediyoruz. Bir bakıyoruz ki bu sefer Karadeniz'den bir giriş. Birtakım araçlarımızı Karadeniz'e getirdik ve 12 Eylül tarihinden itibaren şu anda Karadeniz'de göç yok. Hem uçaklarımızla, insanlı keşif uçaklarımızla hem sahadan Emniyet ve Jandarma kuvvetlerimizle... Ne yapıyorlar? Romanya'ya geçiyorlar. Aslında, başka bir tartışmanın önünü açmak istiyorlar oradan da. Yani Türkiye sadece bir terör tehdidiyle karşı karşıya değil, aslında Türkiye zafiyete uğratılarak bir şekilde başka tehditleri de Türkiye'yle sarmalamaya çalıştılar. İşte, dün akşam yine arkadaşlarımız İHA'larla beraber Erzincan'da 5 terörist gördüler, sonra hava kuvvetleri marifetiyle -Refahiye'de- onları da etkisiz hâle getirdiler. Bu sabah da A.T.'leri yapıldı ve ölüler ele geçirildi. Yani topyekûn bir mücadele hâlindeyiz ama bir şey söylemek isterim: Yani inanınız ki biz nasıl büyük yoğunluklu tedbirlerle teknolojiyi, beşeri kabiliyetlerimizi yükselterek ortaya koyuyoruz, terör örgütleri de boş durmuyorlar yani. Bizim bir sorumluluğumuz da onları da takip edip onların attıkları adımlara göre önleyici tedbirler alabilmektir. Bu konuda hem Hükûmetimizin vermiş olduğu talimatlar çerçevesinde hem de Bakanlığımızın kendi görevleri ve beraber mücadele ettiğimiz diğer bakanlıklarla yapmış olduğumuz koordinasyonlar neticesinde, bilmenizi isterim ki bu konudaki kapasitemiz ve kabiliyetimiz her geçen gün yükselmektedir.
Başka ülkelerin karşı karşıya kalmış olduğu olayları da hep beraber takip ediyoruz, görüyoruz. Yani terör sadece Türkiye'nin bir problemi değil, terör dünyanın bir problemi ve bundan belki de on yıl önce, altı yıl önce, beş yıl önce Fransa'da ağır silahlarla beraber polislerin normal caddelerde gezdiğini değerlendirmek ve söylemek herhâlde hepimiz için "acaba" sorularıyla karşı karşıya kalabilecek bir gerçeklik olarak nitelendirilirdi ama bugün öyle bir tabloda değiliz, daha güvenlik yoğunluklu bir dünyayla karşı karşıyayız. İklim bu. Bu iklimden hep beraber, bütün ülkelerle mücadele ederek kurtulabilmeliyiz ve bu, dünyanın başına gelmiş bir musibet ama bu konuda Türkiye'nin şeyi şu: Buna yönelik ciddi bir kararlılığı var. Bu kararlılık Meclisimizde de var, bu kararlılık Hükûmetimizde de var, bu kararlılık özellikle Türkiye'de bu meseleyi hakikaten ciddi bir şekilde değerlendiren tüm kesimlerde var. Bu, Köyceğiz, Fethiye ve diğer meseleler esas itibarıyla budur, bu konuda da tedbirler almaya çalışıyoruz.
Teşekkür ediyorum.