KOMİSYON KONUŞMASI

ABDURRAHİM AKDAĞ (Mardin) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

22 Temmuz 2011 tarihinde Norveç'te toplam 77 kişinin öldüğü silahlı, bombalı saldırı sonucu İslam karşıtlığı, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı fikrinin ortaya çıkması sonucu, Avrupa'daki ırkçı ve yabancı düşmanlığı konusu Komisyonumuz tarafından bir izleme dosyası açılması sonucunu doğurmuştur. 3686 sayılı Kanunu'nun 4'üncü maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonu yurt içinde inceleme yaptığı gibi, ülkemiz dışında da insan hakları ihlallerini incelemeyi uygun görmüştür. Bu kapsamda, Almanya'da 2000 ve 2006 yılları arasında gerçekleşen ve "NSU" adlı Neonazi örgütünün işlediği 8'i Türk, 1'i Yunan ve 1 polis memurunun öldüğü seri cinayetleri takibe almıştır. Bu olayın yargılaması devam ediyor, Komisyonumuz da yargılama sürecini yakından takip etmektedir.

11 Ağustos ve 19 Ağustos 2014 tarihlerinde Almanya'nın Berlin ve Bielefeld şehirlerinde, 2'si aynı günde, 3 farklı camide yangın çıkmıştır. Konunun incelenmesi Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığımızca uygun görülmüş, kendileri de İnsan Hakları Komisyonuna bir heyetle iştirak etmişlerdir.

24-26 Ağustos 2014 tarihlerinde Berlin Mevlânâ Camisi'nde inceleme ziyaretini gerçekleştirdik. Heyetimize Başkanımız Sayın Üstün, Cumhuriyet Halk Partisinden Sayın Mahmut Tanal ve Uzmanımız Mesut Aydın Bey katılmışlardır. Ayrıca, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Sayın Kudret Bülbül bir heyetle birlikte Komisyonumuza dâhil olmuşlardır. Berlin Büyükelçimiz Sayın Hüseyin Avni Karslıoğlu ve Berlin Başkonsolosumuz Sayın Ahmet Başaran Şen de refakatte bulunmuşlardır. Yangının meydana geldiği Mevlânâ Camisi ilkin ziyaret edilmiştir. Berlin İslam Federasyonu Başkanı Fazıl Altın ile Mevlânâ Cami Derneği Başkanı Hasan Aydın'dan bilgi alınmıştır. Heyetimizi orada görmekten büyük bir memnuniyet ve moral bulduklarını beraber müşahede ettik. Biraz ürkek, biraz kırgın ve biraz da bu beklentilerini bize ifade ettiler. Oraya gidişimizi kendilerine büyük bir destek ve moral olarak duyduklarını belirtmişlerdir.

Bu konuların kapsamında Alman yetkililerle de tabii bir seri görüşmelerimiz gerçekleşti. İlkin Federal Meclis İnsan Hakları Başkanı Yardımcısı Karamba Diaby'yle görüşmemizi Büyükelçiliğimizde gerçekleştirdik. Daha sonra Federal Dışişleri Bakanı Maria Böhmer'le de yine bu yangın ve kundaklama olaylarını görüştük ve müzakere ettik. Daha sonrasında da Federal İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Jörg Bentmann'la bir görüşmeyi kendi makamında, İçişleri Bakanlığında gerçekleştirdik.

Ayrıca heyetimiz 13 Temmuz 2014 tarihinde Berlin Cezaevinde asılı bulunan Türk vatandaşı Gökhan Aydın'ın ölümünün gerçekleştiği cezaevine de bir ziyaret, inceleme gerçekleştirdi.

Tabii, bu camilerin kundaklanması hususu Almanya'da hâlen güncelliğini koruyan bir durum. 2012 yılında gerçekleşen 67 saldırının 33'ünün İslami kurum ve kişileri hedef aldığı istatistiklere yansımıştır. 2013 yılında ise, yaşanan 38 saldırının 12'si benzer niteliktedir. 2012'de gerçekleşen saldırıların 25'inin ve 2013'te gerçekleşen saldırıların 10'unun doğrudan camileri hedef aldığı görülmektedir. Cami duvarlarına hakaret içeren yazıların yazılması, cami avlularına domuz başının bırakılması, grafiti çizimi, maddi zarar verilmesi, camların kırılması, kundaklama girişimleri Kur'an-ı Kerimlerin yakılması ve tehdit mesajlarının bırakılması gerçekleşen saldırıların çeşitliliğini ortaya koymaktadır.

Berlin Camisi Türk kökenlilerin yoğun yaşadığı, İslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatı tarafından 1972 yılında, cami cemaatinin kendi arasında topladığı yardımlarla yapılmış, 350 kişi kapasiteli bir camidir. Cami aynı zamanda, Osmanlı geleneğinde, tarihimizde olduğu gibi, bir külliye şeklinde düşünülmüş. 15 sınıfı var, gasilhanesi var, bir de misafirhanesi var. 11 Ağustos 2014 tarihinde, cemaat dağıldıktan sonra, saat 22.50 sularında meydana gelmiştir. Cami kullanılmaz hâle gelmiştir. Can kaybının olmaması belki tek tesellidir. Maddi kaybın 1 milyon avro olduğu belirtilmiştir.

Almanya'da bir hafta içinde 3 ayrı camide yangın çıkması orada yaşayan gerek Türkiye kökenli gerek diğer İslam ülkelerindeki Müslümanlar arasında endişeye yol açmıştır. Saldırılara rağmen, Almanya'da yaşayan Türklerin Almanya'yı terk etmemesi bu toplumun bir parçası hâline geldiklerini özellikle vurgulamak gerekir. Görüştüğümüz bütün yetkililer de aynı görüşü beyan etmişlerdir. Çünkü, Almanya'da hem yatırımları var hem orada çocukları doğmuştur hem kimisi Alman vatandaşı olmuş, yasal mevzuat elverdiği ölçüde de çifte vatandaş olan insanlar var. Belki, Türkiye Cumhuriyeti'ndeki nüfustan sonra en çok vatandaşımızın yaşadığı ülke Almanya'dır demek doğru bir tespit olur.

Dinî ve kültürel haklarının korunması beklentisi çok yüksektir ve özellikle bunu Türkiye'den beklemektedirler. Gidip ziyaret ettiğimiz, namaz kıldığımız camilerde sadece Türkler yok. Dünyanın her yerinde olduğu gibi, farklı ülkelerden, Afrika'dan da, Asya'dan da, Kafkaslardan da, Balkanlardan da, Avrupa'dan ve oranın halkından da insanlarla birlikte bir arada bulunma imkânını beraber paylaştık.

24 Ağustos 2014 tarihinde Federal Almanya İçişleri Bakanı Thomas Maiziere ülkemizi ziyaret etmiştir. Bizim döndüğümüz günün hemen sonrasındaydı. O zamanki Bakanımız Sayın Emrullah İşler'le bir görüşme gerçekleştirmiş, bu görüşmede de camilerin kundaklanması ve benzer ırkçı saldırılar gündeme gelmiştir.

BAŞKAN - Abdurrahim Bey, özür diliyorum.

O toplantıya bizi de davet ettiler, ben de katıldım ve yine o konuda orada da bir izahatta bulundum yani ziyaretimizin özetini orada da ifade etmiştim, Emrullah Bey'le yapılan bu toplantıda.

ABDURRAHİM AKDAĞ (Mardin) - Şunu son olarak söylemek istiyorum: Gerçekten ziyaretimiz çok anlamlı olmuştur. Orada yaşayan kardeşlerimizin, vatandaşlarımızın inançlarına yapılan bir saldırının, ibadet merkezlerine yapılan bir saldırının maalesef faallerinin bulunmamış olmasının gelecekteki benzer saldırılara zemin hazırladığını ve bu konuda Alman yetkililerinin yeterli derecede duyarlı olmadıklarını açıkça beyan etmişlerdir. Ancak, henüz biz Berlin Havaalanı'ndayken aldığımız habere göre, Federal İçişleri Bakanının ve diğer yetkililerin tekrar Mevlana Camisini ziyaret ettiklerini ve ilk defa, bu hadisenin bir kundaklama olabileceğini açıklamışlardır. Gerek Büyükelçimizden gerek oradaki diğer vatandaşlarımızdan özellikle duyduğumuz husus şuydu: "Bir Alman medyasında böyle bir haberi boşuna aramayın çünkü bulmanız mümkün değil." Üzülerek söylüyorum, Avrupa'daki medyamızın da bu konuda yeterince bir kamuoyu oluşturmadığını o ara belirttiler. Ancak, ziyaretimizle birlikte, manşetlerde, sürmanşetlerde ve ilk defa belki, bu kadar net, yangının vahametini ortaya koyan fotoğrafların da yayınlandığını, konunun haberleştirildiğini ve oradaki kamuoyumuz tarafından konunun bir duyarlılık, bir farkındalıkla gündeme geldiğini müşahede ettik.

Son olarak şunu söyleyeyim: Çok önemli bir ziyaret olduğu oradaki kardeşlerimizin açıkça memnuniyetlerini ifade etmelerinden anlaşıldığı gibi, daha sonraki geri bildirimlerde de oraya gidişimizin maksadının hasıl olduğunu, Alman yetkililerin de bu konuda artık bir mantalite farkı, bir yaklaşım farkına doğru gittiğini memnuniyetle görme imkânına sahip olduk.

Hepinize teşekkür ederim.