| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 12 .10.2017 |
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu an itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti'nde yatırım yapanlar büyük bir tehdit altındadır, korku altındadır çünkü yaptıkları işlemlerin Hükûmet tarafından izlenip ekonomik kararlarının siyasi olarak yorumlanmasından korkmaktadırlar. Mesela dövizin yükseldiği dönemlerde "Döviz sat." kampanyasında döviz alanların çoğu fiilen vatan hainliğiyle suçlanır noktaya gelmişlerdir ve bunların da izlendiğine yönelik iş dünyasında bir kanaat söz konusudur.
Şimdi, burada firmalardan bir beyan istenmiyor. Firmalar bir mali incelemeye... "Uluslararası standartlar" falan dediklerinizi muhasebe incelemesine tabi tutacaksınız. Ve bu muhasebe incelemesinde, sizin "Döviz sat." dediğiniz dönemde ihtiyaçları dolayısıyla, kararı dolayısıyla veya beklentisi dolayısıyla döviz almış olanlar veya sizin "Döviz alın." dediğinizde döviz satmış olanların tamamı da bu inceleme sonucunda ne yazık ki fişlenmiş olacaktır. Bu, zaten bizim ülkemiz gibi yabancı paraya çok ihtiyaç duyan ve bu ülkeye güvenerek gelmesi gereken yabancı parayı biraz daha ürkütecek ve biz daha fazla faiz ödeyeceğiz parayı almak için, bu faizin de bir sürü etkisi olacak. Zaten az para girince kurun da artacağı çok kesin bir işlemdir. Yapılan düzenleme Türkiye ekonomisine zarar verir çünkü ihtiyari olarak sormuyorsunuz, gidip onun mali tablosunu... Mali tablolar dediğinizde "Bir hesaba bakacağım, diğer hesaba bakmayacağım." demez denetçi. Açar, bütün hesaplarına, bütün işlemlerin bakar ve bu son derece ürkütücü bir tablo çıkarır, bir fişlenme riski çıkarır. Fişlenmekten korkanlar da bu ülke yerine bu ülkenin rakiplerini seçerler geçmiş dönemle birlikte. Şu an bu ülkede 211 milyar dolar, Merkez Bankasının son rakamlarına göre açık pozisyondayız biz. Yani firmalarımızın döviz varlığıyla döviz borçlarını netleştirdiğinizde 211 milyar dolar...
Her 1 kuruş kur arttığında biz 2,1 milyar lira zarar ediyoruz. Şimdi, 3,40'tan başladı kur, bugün geldi, 3,80'e kadar çıktı piyasalar kapalıyken. -artık piyasanın kapalı olması kavramı da yok- bugün 3,68 civarında geziyor. Bu kur zararını nereden alırsanız oradan itibaren zararınız başlamış olur. Yani biz kabaca mesela 3,75'ken 3,70 seviyesinde aldığımızda 26 milyar lira bu şirketlerin zararı oluşuyor kur farkından. Bununla kalmadı, faiz yükseldi, 51 baz puan faiz yükseldi. Faizin yükselişinin kamunun iç ve dış borcuna -ki özel borçları söylemiyorum bile- etkisini düşünün. Yani dış borcu kur farkıyla... Ki orada bir sürü teknik hesap var, onları bir varsayım olarak alıp bir tarafa bırakarak söylüyorum. İç borcu var, faizin artışıyla çıkan zarar ortada.
Borsanın düşüşü söz konusu. Borsanın toplam değeri, endeksin düşüşüyle bu ülkenin şirketlerinin değerinin kaybı ortada. Şimdi, bu hesap çok anlaşılmamış. Gezi Parkında 3 kuruş arttığında, Mehmet Şimşek dâhil olmak üzere bütün kanallarda gezip bu hesaptan zarar hesabı yapıyordunuz. Şimdi kur yoktan yere al papazı, ver papazı tartışmalarıyla yükselirken... Hatta şuradan başlarsanız... 3,08'di referandum tartışması başladığında, 3,80'e kadar geldi, bugün 3,68. Referandumun maliyeti neredeyse minimum 200 milyar lira. Şimdi bu zararı anlamamak durumunda mısınız? Bu zarar anlaşılmıyorsa bütün teknik detaylarını da verelim, ona göre zararı hesaplayın ki bir daha bu işleri yapmayın.
Teşekkür ediyorum.