| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 05 .10.2017 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, değerli bürokratlar ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanın sunumu olduğu için özellikle Sayın Bakana hitap ederek konuşmak istiyorum. Sayın Bakanım, Meclis açılır açılmaz bu hafta bu tasarıyı getirdiniz, torba tasarı çok geniş kapsamlı, 130 madde, 60'a yakın da farklı kanunu içeriyor, çok kapsamlı görünüyor. Ben dün tasarıyı edindim, daha önceden medyadan edindiğim bilgilere göre, onlara baktığımda şu anda sorun olarak bildiğimiz, sıkıntı olarak bildiğimiz ekonomideki birçok konuyla ilgili çözüm getirdiğini düşünmüştüm gerçekten de samimi olarak ifade ediyorum ama gördüğüm kadarıyla bunlardan hiçbirisiyle ilgili neredeyse çözüm yok. Yani neler? Önce işsizlik mesela Sayın Bakanım, işsizlikle ilgili, istihdamla ilgili bir şey getirmiyor bu, bir çözüm getirmiyor. Yurt dışına gidiyoruz, farklı Parlamentolarda, Avrupa'da falan -görüştüğümüzde- iktisadın önceliği "Makroekonomiyle ilgili rakamlara baktığınızda insanla ilgili olanı düzeltmek gerekiyor." diyor. Yani makro rakamların ne olduğundan ziyade kişiyle ilgili, vatandaşla ilgili, insanla ilgili rakamlar düzgünse o ülkede demokrasi vardır, o ülkede refah vardır, huzur vardır, buna bakmak gerekir diyor. Önceliği dolayısıyla OVP'de de hazırladığınız bütçede de bu tür kanun tasarılarında da insana vermek zorundasınız. Bizim de bu yaklaşımla kanun tasarılarına bakmamız lazım. Ben insana yönelik, önceliğin insan olduğu bir yaklaşım görmedim, buna bakmak lazım. Yani evet, açıklar, daha fazla vergi almak, ekonomik bazı hedefler olabilir ama öncelikle hedefin de insan olması lazım, vatandaşımızın olması lazım.
Türkiye'nin acil reformlara ihtiyacı var Sayın Bakanım. Ben daha önceki konuşmalarımda, Sayın Bakan, bunları getirdiniz ama Türkiye'nin acil reformlara ihtiyacı var, bunlarla ilgili neden bir şey yapmıyoruz dediğimde, hatta bir keresinde Genel Kurulda bağırdınız "Onları da yakında getireceğiz." demiştiniz, birkaç yıl oldu, hâlâ bu acil reformlarla ilgili bir şeyler gelmiyor.
Sayın Bakanım, bu sene Sosyal Güvenlik Kurumuna yaptığınız transfer tutarı ne oldu? Daha önce öngörülenin de çok üzerinde değil mi? Çok çok üzerinde. Neden sosyal güvenlikle ilgili bazı tedbirler alınmıyor, bir reform yapılmıyor?
Sayın Bakanım, bakıyorum şu aylık ekonomik göstergelere, buradaki rakamlara göre KDV'yle ilgili tahsilatımız geçen yıllardan daha kötü vaziyette, SGK daha kötü vaziyette. Bunlarla ilgili neden bir şeyler yapılmıyor? Tahsilat yapamıyoruz, büyük sıkıntılar var. Maliye Bakanlığı vergi tahsil edemiyor, gelir ve kurumlar vergisini yani doğrudan vergileri tahsil edemiyor, ödemesi gereken, iade etmesi gereken vergileri tahsil edemiyor. Sayın Bakanım, ne kadar KDV iademiz var, piyasaya ne kadar borcu var Maliye Bakanlığının, biliyor muyuz? Geçen yıl 500 milyar olduğunu biliyorum, bu sene ne kadar oldu acaba? Yani bütün bunlara cevap veremiyorsanız, bütün bunlarla ilgili...
Sayın Bakanım, sunum yapmak, burada bir bürokratın yapabileceği şekilde gelip de maddelerle ilgili bir şeyleri anlatmak değil, maddeleri gerekçelendirmektir, gerekçelerini açıklamaktır, etki analizini sunmaktır, işin siyasi boyutunu anlatmaktır. Bunları yapmadınız sunumunuzda, "Şunlar şunlar var, 130 madde bunları içeriyor." dediniz. Bu mudur bir Maliye Bakanının yapması gereken sunum? Ben isterim ki "Burada bu 130 madde şu gerekçelerle getiriliyor, bunlar şu şu etkileri yapacak piyasada, şu olumlu etkileri yapacak, vatandaşa şunları getiriyor, bütçe açığımızı şöyle kapatıyor, şunu şu şekilde kamufle ediyoruz, derdimize deva oluyor." diyebilmenizdir. Hiçbir şekilde bu şekilde bir açıklama yok, tek bir etki analizi yok, bunlar ne getiriyor, ne götürüyor hiçbir şekilde bilmiyoruz. Böyle bir teknik komisyon olur mu? Teknik komisyona, bir Plan ve Bütçe Komisyonuna böyle bir açıklama yapılır mı? Geçmişe bakın, Maliye Bakanlığının açıklamaları, sunumları böyle değildir. Her zaman için bu konular, getirilen tasarılar didik didik edilmiştir. Sayın Bakan, burada bu kadar rahat, bu kadar üstünkörü bir şekilde bu kadar kapsamlı bir kanunun gelmesini ve geçmesini beklemeyiniz. Belki arkadaşlarımız, iktidara mensup arkadaşlarımız nezaketlerinden bir şey demiyorlar ama herkesin rahatsız olduğunu, bu şekilde bir yasama anlayışının olmayacağını bilmeniz gerekir.
Sayın Bakanım, vergide durumumuz nedir, Maliye Bakanlığının durumu nedir, tahsilat yapabiliyor musunuz, vergi alabiliyor musunuz, iadeleri yapabiliyor musunuz? Yok.
Sosyal güvenlikle ilgili olarak çok rezil vaziyetteyiz. Bu sene 150 milyara ulaşacak Sosyal Güvenlik Kurumuna transfer. Bununla ilgili hiçbir şey yok. KDV'yle ilgili geçen yıldan daha kötüyüz, hiç bir şey yok. Nedir peki bu? Aslında konuşulması gereken getirdikleriniz değil de getirmediklerinizdir. Değerli arkadaşlarım, yapılması gereken, getirilmesi gereken konular getirilmemiş, konuşmamız gereken onlar, biz bunları konuşuyoruz, bunlar da aspirin tedbirler. Ya memleket elden gidiyor, bütün bunları konuşmamız lazım, güvenlik tedbirlerinden, askerî tedbirlerden bahsediyorsunuz, askerî cenaha para vermekten bahsediyorsunuz ama bütün bunları konuşmadan, ne olduğunu anlatmadan geçiştiriyoruz. Böyle bir şey olabilir mi?
Sayın Bakanım, değerli arkadaşlarım; sadece 2016 yılında 6 bin, bakın 6 bin, 1 milyon dolar ve üzerinde hesabı bulunan kişi Türkiye'den çıkmış, başka ülkelere gitmiş; 2015'te de bu bin kişiydi, 7 bin kişi iki yıl içerisinde Türkiye'yi terk ediyor, 1 milyon ve üzerinde hesabı olan. Yani Türkiye'de para yatırmaya bile, bankaya para yatırmaya bile korkuyor artık, güvende hissetmiyor kendisini. Bütün bunlara karşı bir tedbir alabildiniz mi? Bir ülkede hukuk yoksa, hukuk anlayışı yoksa kimse kendisini güvencede göremez. Bunlar Türk vatandaşları, 1 milyon dolar ve üzerinde hesabı olan 6 bin kişi, bunlar başka ülkelere gidiyorlar. Hem sermaye göçü yaşıyoruz hem beyin göçü yaşıyoruz. Bilgisi olan insanlar, biraz dili olan insanlar gidiyorlar, başka ülkelerde hocalık yapıyorlar, Türkiye'nin dışına kaçıyorlar iş bulabildiklerinde. Bütün bunları düşünüyor musunuz? Bütün bunları öngörmeden, bunlarla ilgili tedbir almadan getirdiğiniz bu tasarının ne anlamı vardır? Kendimizi mi kandırıyoruz ya da siz bizi kandırdığınızı mı zannediyorsunuz? Olur mu böyle bir yasama anlayışı?
TÜRK TELEKOM: "Özelleştirdik." denildi, parası ödenmemiş vaziyette, yurt dışına kaçmış hissedarı. Onlarla ilgili hiçbir şey yapamıyoruz, bir taraftan zam yapıyoruz. Onu kurtarmak için mi, biraz önce arkadaşlarımızın dediği gibi. Bir anlamı olmalı yaptığımız işlerin. Evet, yanlışlıklar olabilir ama bunları hep beraber düzelteceğiz, burası teknik bir komisyon, buraya da bilgi vermek zorundasınız. Hiçbir şekilde hiçbir bilgi verilmiyor, bunlar gelsin geçin, iyi vallahi gelsin geçsin. Yani bunlar dikkate alınması gereken konular. Bu OHAL ortamında ne Türk yatırımcıyı tutabiliriz ne yabancı yatırımcıyı getirebiliriz, hepsi biraz önce söylediğim şekilde yurt dışına kaçar gider. Ama bunların bir anlamı olmalı, bunlarla ilgili bir şeyler yapılabilmeli.
Bir ekonomik kriz varsa ya harcamaları artırırsınız, tüketimi artırırsınız, devlet harcamalarını artırırsınız ya vergi salarsanız, bir politikanız olur. Şu tasarıya bakıyorum ben, şu torbaya, nedir Hükûmetin buradaki stratejisi, anlamak mümkün değil. Kurumsal bir akılla, bir stratejiyle her şey çözülür ama hiçbir şeyin tabii ki sihirli bir sopayla çözümü yoktur. Oturacağız, beraber kararlaştıracağız, beraber çözeceğiz, sorumluluğu da birlikte alacağız iktidar ve muhalefet olarak ama siz bunlara yanaşmıyorsunuz ki, bunlardan o kadar uzaksınız ki değil muhalefetle iktidardaki arkadaşlarımızla bile bu sorumluluğu paylaşmak niyetinde değilsiniz. Bu anlayışla, Hükûmetin bu anlayışıyla hangi çözüm bulunabilir? Hiçbir şekilde hiçbir iktidara mensup arkadaş da muhalefette olan bizler de bu sorumluluğu almayız, paylaşmayız Hükûmetle. Böyle bir anormallik olamaz, böyle bir yönetim anlayışı olamaz.
Merkez Bankasından denetleme kurulunu kaldırıyoruz, gerekçe olarak şu yazılmış: "Ticaret Kanunu'na tabi, anonim şirkettir. Merkez Bankası Ticaret Kanunu'na tabidir, Ticaret Kanunu da kalkmıştır, burada da aynı paralelde düzenleme yapıyoruz." Merkez Bankası çok basit bir anonim şirketse, özel hukuka tabiyse neden o zaman kanunla bilgi alma zorunluluğu getiriyoruz, bütün şirketlerden bilgi alabiliyor, hani basit bir anonim şirketti? Her türlü firmadan bilgi alabiliyor, firmaların borçlanmasına yasak koyabiliyor.
Sabah buraya gelirken radyoda Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Şimşek'i dinledim, diyor ki: "Merkez Bankası tabii ki bu bilgileri isteyecek çünkü artık borç yükü, özel sektörün borç yükü sadece kendilerini ilgilendiren bir durum olmaktan çıktı, ülkeyi, kamuyu ilgilendiren bir hâle geldi, bir sıkıntı oldu. Onun için özel sektörün borçlanmasına bir limit koymamız lazım, özellikle döviz geliri olmayan firmaların borçlanmaması lazım dövizle." diyor. Peki, bunu 2009'da kim getirdi? Siz getirdiniz. 2009'da döviz geliri olmayan firmaların borçlanmasına izin verildi ve bu noktaya getirildi, bugün ülkenin, kamunun durumunu olumsuz etkileyen bir duruma getirildi. Bunun bir müsebbibi olması lazım, bir sorumlusu olması lazım, "Bir yanlış yaptık, bu yanlışı düzeltiyoruz, şöyle düzeltmemiz gerekir." denmesi lazım, "Sorumlusu da şudur." denmesi lazım; bunlar yok ortada. Bunu yapıyorsunuz, ondan sonra da onunla ilgili bir çözüm yok, o da aspirin tedbirlerle giderilmeye çalışılıyor.
Bu ek borçlanması konusu, ek borçlanmanın gerekçesi olması lazım. Bir Maliye Bakanı olarak buraya, Plan ve Bütçe Komisyonuna ek borçlanmanın gerekçesini getiriyor olmanız lazım. Bütün hakları kullanmışsınız, yasanın dışına çıkmışsınız, fazladan borçlanma yapmışsınız, bütün bunları açıklayabilir olmanız lazım. Sayın Maliye Bakanı bunlarla ilgili hiçbir bilgi vermedi. Böyle Bakanlık olmaz, Meclise bu şekilde hesap verilmez. Terör mağdurlarına kamuda iş veriyoruz, bunu gaziler için yapıyoruz ama şehit yakınlarının da böyle bir talebi var. Ayrıca, engellilere kanunla kamuda belli bir yüzdeyle iş olanağı sağlıyoruz ve bunu kullanamıyoruz. Engelliler için kullanamadığımızı terör mağdurları için getiriyoruz. Bunu kullanabilecek miyiz Sayın Bakanım? O da belli değil tabii ki.
Yatırımcının kaçtığı, yabancı yatırımcıyı getiremediğimiz, hukukun olmadığı bir ortamda yine bir tasarı geldi, torba tasarı ve bunu da doğru dürüst konuşmadık, Sayın Bakan da bunlarla ilgili bilgi vermediler, bizim eleştirilerimizi de sağ olsun pek dinlemedi.
Hayırlı uğurlu olsun, maddelerde görüşürüz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.