KOMİSYON KONUŞMASI

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Mehmet Bey Kardeşime teşekkür ediyorum. Hazine bürokrasisinde yine kalan bir kültürü yansıttığı için son derece nezaketli, bildiği rakamları da açıkladı.

BAŞKAN - Bir kardeş dayanışması sezinliyoruz ama buyurun evet.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Birincisi şu mesele var: Hazine eskiden beri iyi bürokrat yetiştirir, Hazinenin bu işten niye kurtulmak istediğini anlamaya çalışıyorum da ben, önce oraya bir bakalım.

Şimdi, birinci mesele, kamuda ve idarede görevlerin ayrılığı meselesi vardır, görevlerin ayrılığı bir kontrol mekanizmasıdır. Sözleşmeyi yapan taraflara yetki verirseniz sözleşmeyi yapan tarafları kontrol edecek bir mekanizma kurulamaz. Onun için de hak Hazinede olduğu için bir üçüncü parti olarak, üçüncü göz olarak da bu yetki pay olarak da Hazineye ait olduğu için bu Hazineye verilmiştir. Bu hepimizin hazinesinin payıdır ve kendi payıyla ilgili denetim yapması bürokrasi açısından ve yönetim ilkeleri ve denetim ilkeleri açısından en doğru yaklaşımdır. Hazinede kalması gerekiyordu ancak Hazine Kontrolörleri Kurulu yapıyordu bu incelemeyi, üçte 2'si görevden alındı. Hazine Kontrolörleri Kurulunun üçte 2'si FETÖ soruşturmaları dolayısıyla görevden alındı. Ben de eski bir Hazine kontrolörüyüm. Öncelikle şunu söyleyeyim: Bu görevden alınanlarla ilgili delilleri bilmiyorum ama bunları kim görevden aldıysa onlara hiçbir soru sorulmadı. Bunları kim istihdam etti, kim bu çocukları aldı, hatta bu çocuklar terfi uğruna nasıl bu işlere zorlandı? Onların hepsi gitti ama görevden alınanlarla ilgili, atamaları yapanlarla ilgili, atamaları özendirenle ilgili, o sınavları ayarlayanlarla ilgili hiçbir şey yapılmadı. Bu, vicdanları kanatır; önce onu söyleyeyim.

İkincisi, bu 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu. Arkadaşlar bu imtiyaz sözleşmelerinin hepsi bir ihaledir, yarışmadır. 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'nda yapılan birçok değişiklikle kanun vasıtasıyla ihaleye fesat karıştırılmıştır. Bunun için, bu meseleden daha çok Telekom özelleştirilmesine bakmak lazım. Hatırlıyor musunuz Telekom özelleştirilmesi sırasında bir sürü firma Telekom özelleştirmesine iştirak edememişti çünkü şartlar çok ağırdı ve ondan sonra yapması gereken bir sürü işlem vardı; mesela o zamanki özelleştirme mantığına göre Türkiye'nin her tarafı şimdi fiber optik kablolarla döşenmeliydi, köylerimize, okullarımıza bile fiber optik kablolarla en hızlı interneti en ucuzuna alacaktık güya ve istihdam artacaktı. Geldiğimiz noktada -Telekom yarın öbür gün kamuya geçecek zaten gördüğüm kadarıyla, iflas etmiş bir durumda- söz verilen yatırımların hiçbiri yapılmadı, içi boşaltılmış ve bir borç batağı hâlinde kamuya dönmek zorunda. İşte onların çoğu o 406 sayılı Kanun'da yapılan değişikliklerle yapıldı. Üzücü olan şu: İşte, mesela burada yavaş yavaş bilgiler alıyoruz ya, mesela buradaki milletvekilleri biraz sonra bunu oylayacak. Başında kimse biliyor muydu böyle bir şey olduğunu? Hayır, bilmiyordu. Şimdi ne kadarını biliyorsunuz? Şimdi sadece yüzde 10'unu biliyorsunuz meselenin, hâlâ tam bilmiyorsunuz. Normalde ne olması gerekiyordu? O Hazine kontrolörleri raporlarının dosya hâlinde size gelmesi gerekiyordu. Hazine kontrolörleri ne yazmış orada? Kamudan hangi paylar saklanmış? Konuştuğumuz mesele nedir biliyor musunuz? Üç tane şirket: Vodafone, Telekom, Turkcell. Vodafone kime ait? İngilizlere. Telekom? Araplara. Turkcell? Sahibini bile bilmiyoruz, Ruslar mı, Finler mi? Üçü de yerli ve millî bir şirket değil. Üç tane yerli ve millî olmayan bu şirketin, toplam -kabaca- 4 ila 5 milyar lira arasındaki sorumluluğunu bu yasa maddesiyle siliyorsunuz. Şimdi, bunu -demin söyledik ya- ihaleyi alırken bilmiyor muydunuz? Siz bu rakamları gizlerseniz üç katı cezaya çarptırılacaksınız. Ve burada bir "random" inceleme var, sondajlama inceleme var; tamamı da incelenmiş değil, Hazine kontrolörleri yetiştiremiyorlar çünkü. Onun için beş sene geriden geliyor. İnceleyebildikleri kadarıyla, buldukları kadarıyla toplam şeyde 345 milyon ana para ama ana paranın diyelim ki 50 milyonu sekiz sene öncesinden geliyor. O para şimdi, hani faiz hesabını koyuyorlar, 342 milyon. 1 milyar 100 milyon lira ceza, 378 milyon da cezanın cezası; ortalama 2012-2013 yılına kadar. Beş sene daha incelenmemiş durumda. Bunları koyduğunuzda yaklaşık 5 milyar liralık bir rakamı siliyorsunuz. Üç tane yabancı şirketten siliyorsunuz. Bu üç yabancı şirket benim cep telefonumdan bu parayı aldı. Bana faturayı gönderdiğinde bu yüzde 15 payı almış durumda.

Değerli arkadaşlar, yerliyiz, millîyiz... Bakın, memura, buradaki hepsine yüzde 3 zam verdiniz. Tütüncünün beli kırılıyor, 100 milyon dolara kıyamıyorsunuz, burada sildiğiniz paraya bakın ya. Ayıp değil mi, yazık değil mi, günah değil mi? Motorlu taşıtlarda.... Adamın evinin önünde Şahin var. Trafik sigortasını burada yine arttırdınız, yüzde 40'a çıkarıyorsunuz vergisini. Üçüncü gelir dilimi yani buradaki çalışanların maaşından 3 puan vergi artırıyorsunuz, bir kalemde 5 milyar lira parayı sileceksiniz. Bir de şimdi silmekle kalmıyorsunuz, şimdi silseniz tamam. "Matrah artırımı." diyorsunuz; matrah artırımıyla bunu birleştirebileceğinize yönelik kanun yetkiniz nerede, nasıl birleştirirsiniz siz bunu? Ve üstelik diyorsunuz ki: "Ben uzlaşma yapacağım." Vergi uzlaşması getiriyorsunuz. Nasıl uzlaşacaklar? Üç tane şirket Maliye Bakanlığıyla oturacak, denetim raporu üzerinden konuşacaklar. Ya hata olursa, ya suç işlenirse, ya Cengiz Holdingin, Türkerlerin ve diğerlerinin vergilerinin silindiği gibi sıfıra indirilirse orada milletin gırtlağına basarak vergi alıyorken. Hani o çocukları işe başlayamıyor GSS primi ödeyemedi diye... İntihar eden çocuklar var. Yurt parasını, geçmiş kredi parasını ödemedi diye gırtlağına çöküp alıyorsunuz ya öğrencinin...

Peki, bunların vergisi daha öncekiler gibi silindi, dava açılamaz... Şimdi, şöyle bir hüküm var mı arkadaşlar demokratik bir hukuk devletinde? Diyor ki: "Uzlaşma yapılır." falan filan... Bu hususlar hakkında uzlaşma yaptın... "Dava açılamaz ve hiçbir merciye şikâyette bulunamaz." Siz kimsiniz ya, ne demek ya? Hukuk devletinde "Dava açılamaz." diye bir şey var mı? Hiçbir mercide... Maliye Bakanı imzaladı, bitti. Yarın öbür gün Maliye bakanlığı başka partiye geçecek, siz buraya geçeceksiniz veya Maliye Bakanı böyle bir şey yaptı, ne olacak arkadaşlar? "Dava açılamaz, hiçbir merciye şikâyette bulunamaz." 5 milyar lira üç tane yabancı şirkete kaynak aktarıyoruz değerli arkadaşlar. Ben sizin vicdanınıza havale ediyorum. Burada el kaldırırsınız, "Yaptı." der geçersiniz ama dönüp orada vatandaşa hesap veremezsiniz. Çıkarım her yerde bağırırım: Üç yabancı şirkete 5 milyar lira vergi kıyağı yaptılar ve geldiler sizden alıyorlar. Allah'tan bunu buralarda yapıyoruz. Allah'tan soruyoruz da durdurma şansınız var. Siyasal sorumluluk Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekillerinin üzerinedir. Bu yapılan, hakka, hukuka, Anayasa'ya, her şeye aykırı bir düzenlemedir; bunun geri çekilmesini talep ediyorum.

Saygılar sunuyorum.