| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/752) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 09 .08.2016 |
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli hazırun; tabii, tasarruflar ve tasarrufların kullanımı, tasarruflara olan ihtiyaç, yıllar itibarıyla değişen oranlar ve Türkiye'nin aslında baktığımızda büyümesi açısından değerlendirdiğimizde de her 4 puanlık tasarruf oranının aşağı yukarı 1 puanlık büyümenin hazırlayıcısı olduğu ortada olan bir gerçektir. Yani tasarruf oranınızı ve Türkiye'nin bu orta gelir tuzağı ve buna bağlı olarak da önümüzdeki süreçte küresel rekabetin artması için de üst üste büyüme oranlarının böyle yüzde 4'ler seviyesinde değil, en az yüzde 7'ler seviyesinde gerçekleşmesi ve o kadar rekabet gücünün buna göre şekillenmesi gerekiyor. O yüzden de tasarruf oranının gerçekleşmesi önemli. Ancak bu noktadan hareketle başlayan bir kanun yapma sürecinde Başbakan Yardımcısı Sayın Şimşek'in -kendisi burada yok ama- bu bireysel emeklilik ve bununla ilgili zorunlu düzenlemeler konusunda aylardır kamuoyuyla paylaştığı düşünceleri söz konusu oldu. Bu düşünceler içeriğinde de bireysel emekliliğin tasarrufun yanı sıra tanımlanan niteliğini, hayat standartlarını korumak isteyen bireyler sosyal güvenlik sistemlerince sunulan emeklilik gelirine ek bir gelir sağlamak amacıyla oluşturulmuş bir sistem. Yani bu, tasarrufun ötesinde şunu gösteriyor: Biz, Anayasa'da o tanımı sosyal hukuk devletiyle birleştirilmiş bir devletiz ve bundan sonraki süreç içerisinde bakılan projeksiyonda devlet tarafından ortaya konulmuş olan sosyal güvenlik sistemi dâhilinde biz, çalışanlara emeklilik döneminde onların hayat standartlarının korunmasını sağlayacak bir emeklilik sürecini veremeyeceğimizi peşinen kabul ediyoruz ve buna bağlı olarak da bireysel emeklilik ve ona bağlı olarak düzenlemelerle önümüzdeki dönemin şekillenmesi için bir projeksiyon ortaya koyuyoruz. Tabii, şimdi, tasarruflar ve Türkiye'deki ekonomik sistem veya daha doğrusu, mevduat ve kredi sistemi açısından da baktığımızda ortaya çıkan tablodan böyle bir kaynak ihtiyacının da olduğu... Burada bankacı arkadaşlarım da kabul edeceklerdir, baktığımızda, Türkiye'de kredi mevduat oranı olarak sanırım yüzde 120 noktasındayız ve eğer bu sistem böyle giderse, bugünkü şartlarda giderse sistem, genel bankacılık sistemi açısından veya kredi mekanizması açısından baktığımızda belli tıkanıklıklar söz konusu olacaktır. O yüzden kaynak sağlama amaçlı ortaya konulan projeksiyonlarda bu tür yine çalışanlar üzerinden bir kaynak projeksiyonunun öncelenmesi ve bunun da tasarruflar adı altında dillendirilip uygulamada aciliyetinin ortaya konması gerçekten benim açımdan belli bir soru işaretini de beraberinde getiriyor.
Şimdi, ben tabii bu bireysel emeklilik sistemiyle ilgili yapılan düzenleme ve tasarruflarla ilgili olarak gerekçesinde ortaya konulan ve bundan sonraki süreçle ilgili model oluşturmakta değerlendirilen bu yapılanın da bireysel emeklilik sistemini önce ne kadar biz sistem olarak düzelttik, eksikleri, sorunları nelerdir ve o sorunların giderilmesi için öncelikli yapılması gerekenler var mıdır yok mudur, onun da sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Bireysel emeklilik sisteminin olması, böyle bir sosyal güvencenin sağlanması, buna bir karşıtlığım yok ama bunu doğru ilkelerde ve doğru yöntemlerle gerçekleştirmek lazım.
Şimdi, 2001'di sanırım ilk başlaması ve 2012'den itibaren de devlet katkısıyla ortaya çıkan bir süreç oldu. Peki, 2001'den 2015'e geldiğinizde, biraz önce sayın milletvekilimiz kendi yaşadığı bir maaş alma süreciyle değerlendirdi ama baktık mı portföy yönetiminden ne kadar getiri ortaya konmuş ortalamada? Yani biz gönüllü ya da gönülsüz, otomatik veya otomatik olmayan şekilde baktığımızda bireysel emeklilik sisteminde değerlendirilen fonların sağlamış olduğu portföy gelirlerinin ortalama getirisi enflasyon olarak bakıldığında son on beş yıllık süreçte hangi noktada olmuş? Çünkü biz bu sisteme bundan sonrada da kaynak aktarmayı, bu sistemle beraber tasarrufları artırmayı hedefliyorsak bu geçmiş karşılaştırmayı da doğru yapmamız gerekiyor ve nerede hangi yatırım araçlarıyla nereye vermişiz? Çünkü farklı farklı fon yönetimleri bireysel emeklilikte oluyor ve bireysel emekliliğe başvuran kişiye kanunla diyoruz ki: "Fon tercihini sen yapacaksın. Bileceksin ki kıymetli madenler, şunlar, bunlar, borsa, faiz, her neyse, bunların tercihini bildireceksin, bu bireysel emeklilikle ilgili süreç işletilecek." Peki, bu kanuna geldiğimizde ne yapıyoruz? İşveren diyecek ki: "Evet, otomatik kestim ve ben bireysel emeklilik şirketiyle şu planda uygulanmasına ve kullanılmasına karar verdim." İşveren neye göre, hangi şeyle seçecek? Müsteşarlıktan bireysel emeklilik şirketleri belirlenecek, ondan sonra da kişinin çalıştığı şirket "Şu fon olacak." diye karar verme yetkisine sahip olacak, baktığınızda, daha yıllar itibarıyla karşılaştırmalı fon yönetimindeki bile performans analizini yeterince yapmadığımız düşünülürse.
Diğer taraftan, baktığınızda, şimdi, Sayın Bakanımız da biraz önce dile getirdi büyüklükleri, aşağı yukarı 6,2-6,3 milyon bireysel emeklilikte yatırımcı var bildiğim kadarıyla ve bu rakam şu anda katılımcılar ve devlet katkısıyla beraber 55-56 milyarlık bir rakamdan bahsettiniz. Şimdi, bu katılımcıların fon büyüklüğü içerisindeki bir çalışma yapılmış ve ağırlıkları nedir? Yani yüzde 25 katılım payı sağlanacak ya, bugün baktığımda geliri asgari ücret seviyesinde olanların şu günkü fonlardaki payı binde 2; asgari ücretin 2 katı olanlar, o arada olanlar yüzde 18; 2 ve 3 asgari ücret arasında olanlar yüzde 34,5; daha üst, 3 ve 4 asgari ücret olanlar yüzde 10; daha fazla baktığınızda 23-24. Yani şunu getiriyor devletin katkı payıyla beraber düşündüğünüzde: Biz "Tasarrufu teşvik edeceğiz." dediğimizde o ortaya çıkmış olan gelir ve servet farkında tasarrufta büyütmemiz gereken alt gelir grubunu harekete geçirecek bir yöntemi yapmak yerine burada daha çok orta ve üst gelir grubuna aktarılan bir kaynak olarak kendini gösterdiğini açıkçası görüyoruz.
Şimdi değil, daha önceki yıllarda -Sayın Bakanımız ve Sayın Bekaroğlu da söyledi- benim babamın da tasarruf bonoları vardı, biz onlarla makasla keserek oyun oynamıştık yani bizim için bir oyuncak olmuştu. Ama daha yakın bir geçmişte, benim hatırladığım, bir Tasarrufu Teşvik Fonu vardı, bir de Konut Edindirme Yardımı vardı, ondan sonraki geldiğimiz sonuçlar ve süreç ve burada katılımcıların elde ettiği kaynak ve sonuç açıkçası iyi bir performansı karşımıza çıkartmıyor.
Şimdi, yine bu kanunla ilgili baktığımda bazı soru işaretleri de kafamda oluşmuyor değil. 45 yaşından küçük olan çalışanlarla ilgili olarak otomatik olarak ilk iki ay cayma kararına kadar geçecek bir kesinti var ve ondan sonra caymazsan bin liralık kamu, devlet katkısı olacak. Peki, 46 yaşında ama hiç bireysel emeklilik sistemine dâhil olmamış, aynı zamanda o da sisteme girmiş yani bırakın geçmişten sistem dâhilinde bir kendi katılımcılığını, ikinci, üçüncü sigortalılık değil de aynı tarihte, önümüzdeki 2017'de 45 yaşının altındakine işveren kesecek, gönderecek, 47 yaşındaki, 46 yaşındaki verdiği bu sisteme dâhil olduğunda ona da bu bin liralık kaynağı verecek misiniz? Birinci sorum yani sistem dâhilinde sorduğum bu.
İkincisi, tabii "Bu kaç kişiyle başlayacak?" sorusu ve fonların portföy yönetme açısından giderleri, o kalemler çok önemli. Maalesef, dünyanın her ülkesinde sigorta şirketlerinin bankası olur, bizde bankaların sigorta şirketi vardır. Bankacılık ve finans sektörüyle beraber değerlendirildiğinde, hakikaten, tasarrufu küçük, ufak, daha az gelirli üzerinden elde etmenin ülkenin genel ekonomisine ne sağlayacağı sorusu da çok çok, bana göre, önemli ve tabii, seçilecek fon... Bu, seçilecek fon olayına baktığınız zaman... Bakın, son yıllarda, özellikle daha sağlamcı olsun diye, işte, getirisi sabit olan belli yatırım araçlarının kullanıldığı fonların yüzde 90 ağırlıklı olarak tercih edildiği görülüyor yapılan istatistiklerde ama Türk lirasıyla ilgili yaşanan herhangi bir negatif gelişmede daha doğrusu, bireysel emeklilik portföy sonuçlarında negatif getiriler ortaya çıkabiliyor. 2015 açısından, bildiğim kadarıyla, reelde yüzde 2'lik bir değer kaybı var.
Şimdi, bütün bunlarla bakıldığı zaman, tasarruf ve devlet katkısıyla ortaya konulacak olan bir gelecek sürecinde yine strateji planlaması açısından eksik bir tercih yapıldığı düşüncesindeyim. Tasarrufların artırılması, ekonomiye kaynak sağlanması önemli ama bence öncelikle, on beş yıllık yaşanan bireysel emeklilik süreciyle ilgili var olan sorunların da doğru tespit edilip onlara da çözüm bulacak bir hukuki yapılanmanın ortaya konulması gerektiğinin şart olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.