| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Tazminata İlişkin Usul Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/754) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 17 .08.2016 |
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Bu mesele benim için tabii, nasıl denir, duygusal bir mesele çünkü ben o gemide bulanmak isteyenlerden ama bazı sebeplerden dolayı bulunamayanlardan biriyim. Gemi döndüğünde sabaha kadar bekleyenlerden birisiyim. Yakın dostlarımın durumuyla alakalı bilgi alabilmek için sabaha kadar orada bulunanlardan birisiyim. Şu noktada birçok şey söylendi, belki eleştiri getirilebilecek ya da farklı şey ifade edilebilecek ama "Türkiye Cumhuriyeti sahip çıkmadığı"nın çok haksız bir ifade olduğunu düşünüyorum.
OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) - Katılımcılar söylüyor, benim ifadem değil.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Katılımcılar arasında birçok kesimden, farklı dinlerden, farklı ırklardan birçok insan vardı, Avrupa'dan olanlar vardı. Amerika'dan olanlarla sonra başka vesilelerle görüşme oldu, olabilir. Ben şahsi fikrimin burada kayıtlara geçmesi için ifade etmek istiyorum. "Sahip çıkılmaması" yanlış bir ifade çünkü son kişi gelene kadar -kim olduklarını gerekirse isim olarak da söyleyebiliriz- son kişi alınana kadar bizim uçaklarımız, Türk Hava Yollarının uçakları oradaydı ve bizim vatandaşımız olsun olmasın, Türkiye'ye gelenlerin birçoğuyla bire bir konuşma imkânım oldu. Birkaç hafta çünkü Türkiye'delerdi, döndükten sonra, uçakla geldikten sonra. Onların da ifadelerine dayanarak söylüyorum. Bizim vatandaşımız olmamasına rağmen, o gemide gidip de orada rehin alınan insanların tamamı geri gelene kadar biz ülke olarak üzerimize düşeni fazlasıyla yaptık. Yani, bunun bir aktivist hareket olduğunu tekrar ifade etmek istiyorum. Dediğim gibi, çok sevdiğim, çok kıymetli arkadaşlarımın da aralarında bulunmuş olması benim için ayrıca değerli kılıyor.
Tabii, şöyle bir şey var benim de -zikredildi- kafama takılan: Biz bunun üzerinden, sadece bu "compensation agreement" üzerinden konuşuyoruz. Anlaşmanın diğer kısmı elimizde bulunmadığı için onun üzerinden konuşmuyoruz. Diğer bölümlerini de tabii görmemiz lazım. Tabii, burada zaten başında "compensation" dendiği için bunda başka bir şeyin yer alması... Özürle alakalı mevzu zaten web sitesinde yayınlanmış, telefonda ve -daha önce bahsedildiği gibi- medyada yayınlanmış. Sadece bu kısmı üzerinden elimizde bilgi olduğu için onu konuştuğumuzu da tekrar ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.