| Komisyon Adı | : | (10 / 518) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | Komisyona davet edileceklerin tespiti, Komisyonda görevlendirilecek uzmanların belirlenmesi ve Komisyonun çalışma takvimine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 27 .07.2017 |
DURMUŞ ALİ SARIKAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar, derneklerimizin çok kıymetli temsilcileri; hepinizi öncelikle saygıyla selamlarım.
Efendim, ben, hani, Nasrettin Hoca'nın tabiriyle, damdan düşenlerdenim çünkü kızım çölyak hastası. Yaklaşık 6 yaşındayken tespit edildi, daha önce çok uğraştık tespit etmeye. Annesi de kadın doğum doktoru, doktor olmasına rağmen, birçok doktor yakınlarımız olmasına rağmen, eş, dost, arkadaş, bir türlü teşhis konulamadı 6 yaşına kadar. İşte, yok, süt alerjisi dediler, şu alerjisi, bu alerjisi... Çok zaman kaybettik. Çok şükür, 6 yaşındayken Gazi Üniversitesindeki arkadaşlar bu konuyu tespit ettiler ve şu anda kızım 15 yaşına geldi. 6 yaşından beri çok net bir şekilde çölyak diyetine uyuyoruz. Tabii "uyuyoruz" demek kolay, Türkiye'de yaşayan, diğer, tüm derneklerdeki arkadaşlar bunu çok iyi bilirler. Günlük yaşam, okul yaşamı, tatil, her biri ayrı bir sorundur bu aileler için, bunu yaşayanlar için. Bunu çok derinden yaşadım. Ben hem Başbakan danışmanlığım sırasında hem Dışişleri Bakanı danışmanlığım sırasında dünyanın her yerini dolaşmış oldum. Dolaşırken de o ülkeler kendi çölyaklı çocuklarına, ailelerine nasıl davranıyor onları da inceledim, baktım. Hep içimde bir uhdeydi "Bizim ülkemizde niçin bu kadar bu konuya özensiz davranılıyor?" diye. Sağ olsun vekilimiz bu konuda örneklik etti, kendisine de geçen toplantı açılışında teşekkür ettim. Bu hayırlı hizmeti onun amel defterine yazılır, açık kalır inşallah çünkü bu, çok önemli bir hayırlı hizmet olacak çünkü o insanların, o vatandaşlarımızın neler çektiğini ben bizzat yaşadığım için biliyorum. Benim imkânlarım vardı, ben çocuğuma yurt dışından da bir şeyler getirebildim, götürebildim, tatil yerlerinde de elimden geldiğince imkânlarımı sunabildim ama bunu sunamayan aileleri, vatandaşlarımızı bizim düşünmemiz lazım. Bu vefakâr, çilekâr derneklerimizin çok kıt imkânlarıyla nasıl mücadele ettiklerini de biliyorum. Onun için, yaklaşık bir altı yıl önce filan Başbakanlıktayken Ankara Çölyak Derneği benden ricada bulunmuştu. Millî Savunma Bakanımızdan randevu aldım, askerdeki çölyaklı gençlerimiz için, Mehmetçiklerimiz için neler yapabiliriz, onlar için çalışmalar yaptık. Devletimizin bir başka konuda, engelli ve bu konuya duyarlı olan kesimlere nasıl bakıyorsa, bu konuya da aynı şekilde bakıp çok özen göstermesi, hem derneklerimizin hem bu konuya paydaş kesimlerin çok ciddi desteklenmesi lazım. Onun için, Meclisimizin bu konuda aldığı bu inisiyatif çok önemli; sadece bugün için değil, gelecek nesillerimizin sağlığı açısından da çok önemli. Bundan sonraki süreçte çocukların doğumundan itibaren bu hastalığın tespiti vakit geçirilmeden... Çünkü biliyorsunuz bu hastalık geç tespit edildikçe çocukta büyüme geriliğinden tutun, çeşitli komplikasyonlara sebep olan birçok problem olabiliyor, ki onu da yaşadık. Tespit edilene kadar kızımda büyüme geriliği vardı. Biz normal diyetimize başladığımızdan itibaren çok şükür, elhamdülillah hızlı bir iyileşme süreci de yaşadık. Dolayısıyla bundan bihaber olan Anadolu'daki o bizim canımız vatandaşlarımızın ailelerine, çocuklarına hizmet bizim için bir borçtur. Hem Sağlık Bakanlığımız hem devletimizin diğer ilgili birimleri bu konuda Meclisimizden gerekli uyarıları ve tavsiyeleri alarak belki doğumdan itibaren bu hastalığın tespiti ve korunulması yönünde ciddi bir çalışmaya girmemiz lazım. Aynı zamanda, işte, STK'larımız zaten bu konudaki bizim en önemli yönlendiricilerimiz olacak. Gerektiği zaman da bizim özel sektöre gerekli tavsiyelerde bulunmamız lazım. Mesela, ETİ'nin yaptığı, işte, örnek olarak veriyorum, kekler var, glütensiz kekler, bence sosyal sorumluluk açısından çok önemli. Ben ÜLKER grubuyla da birkaç defa görüştüm, dedim ki: "Yani bu işe kâr veya başka bir amaçla bakmamanız lazım. Hakkâri'nin bir köyünde, Yozgat'ın bir dağ köyünde, ne bileyim, Trabzon'un bilmem bir yaylasındaki bir baba çocuğuna akşam giderken bir kek götürebilmeli. Ona göre fiyatlandırmanız lazım, ona göre dağıtım olmalı." Çünkü merkez şehirlerde, büyük şehirlerde insanlar ona kolaylıkla ulaşabiliyor. Dolayısıyla bu tür özel şirketlere de bizim ciddi bir şekilde bastırmamız lazım. Bunları sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde kâr amacı gütmeden bunu vatandaşlarımıza ulaştırmaları lazım. Tabii ki, maliyetlerini filan karşılasınlar ama bundan kâr gütmesinler. Dolayısıyla bizim bu meselede bir total bakış açısına ihtiyacımız var. Bütün paydaşları, akademisyenleri -Ankara'da geçen aylarda güzel bir çölyak konferansı oldu- hem yurt içinden hem yurt dışından uzmanların görüşlerini alarak bizim mükemmelen... Cumhuriyetimizin 100'üncü kuruluş yıl dönümü, 2023 hedefine de koyabiliriz, bizim bir on yılık, yirmi yıllık belki bir perspektif sunabiliriz devletimize. Bakanlıklarımızı bu konuda yönlendirebiliriz, ki bizim on yıl, yirmi yıl sonra çok daha sağlıklı, bu konuda artık muzdarip olmayan nesillere kavuşmamız gerekiyor. Aynı zamanda şimdi duyuyorum Ankara'da birkaç daha yer açılmış. Şehirlerimizde bu tip yerlerin açılması, çocukların gidebileceği, insanların faydalanabileceği yerler. Belki belediyelerin içinde sosyal tesislerde olabilir, özel kuruluşlar olabilir, özel şirketler olabilir. İşte, restorandır, kafedir veya pasta börek üreten yerlerin teşvik edilmesi konusunda da gerekirse Maliye Bakanlığımızla bu konudaki çalışmalarımızı yapıp bir an önce öne çıkmamız lazım diye düşünüyorum.
Çok teşekkür ediyorum.