KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Arkadaşlar, bitti ama bir şeyi ifade etmek istiyorum çünkü çok ayıp olur, bu metinler bir taraftan da tarihe kalıyor. Burada az önce Sayın Kadim Durmaz da söyledi, daha önce ben iki arkadaştan daha duydum, "Meclis konuşma yeri, konuşulan yer" diye. Bu doğru değil. Meclis Arapça kökenli "celese"den geliyor. "Celese" oturmak anlamındadır. Hani, eskiden bu Meclisteki oturumların karşılığı "celse", duruşmalarda da "celse". Celse, "duruşma" veya "oturum" anlamına geliyor. "Meclis" de "oturmak" ama oturmak değil, "oturup müzakere etmek, toplanmak, toplanılan yer, oturulup konuşulan yer" anlamına geliyor, "parlamento" Latincede "konuşulan yer", doğrudur. Tabii, her dilin kendi etimolojisi vardır. Malûm, elmanın içindeki o "çekirdek" diyoruz şimdi ona, "çekirdek" diyor Batılılar ama bizim kullandığımız da, "eşelek" denir yani işe yaramayan bir kısmı gibi düşünülür ama bunun kendi bir teorisi var, İsmet Özel'in uzunca bir yazısı var buradan bir felsefe çıkartıyor. O bakımdan "meclis"i düzeltmesek ayıp olurdu. Bu tarihe kalacak bir metin. Yani "Meclis: Konuşulan yer." Yani "Parlamento"nun bire bir karşılığı değil, kendi, bizim siyasi düşüncemiz içerisinde üretilmiş, ona karşılık gelen, tekabül eden bir kavram olarak üretilmiş. Bunu ifade etmek isterim.

17'nci madde...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan, burada bir dakika söz verir misiniz?

BAŞKAN - Ama hiç "Tanal" falan geçmedi, "Mahmut Tanal" ismi geçmedi, onun için ben vermeyeyim; ben onu bittikten sonra vereyim.