KOMİSYON KONUŞMASI

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, gecenin bu ilerleyen saatinde... Aslında madde 10 çok daha açık yazılabilirdi. Şöyle yazılabilirdi: "İç Tüzük'ün 81'inci maddesinin 2'nci fıkrasındaki 'maddelerin' ifadesi çıkarılmıştır." denebilirdi, çünkü yapılan iş o, çünkü yapılmaya çalışılan iş eğer tümü açık oylamaya tabi bir iş değilse kanunun ya da maddelerinin oylaması işari yapılırken 20 milletvekili imza verirse açık oylamaya dönüşebiliyor. Açık oylamaya dönüşmenin bir sürü faydası var özellikle bugünkü Parlamento düzeninde. İki yanlıştan daha büyük bir yanlış üretti Adalet ve Kalkınma Partisi, torba yasa diye bir şey icat ettiler. Torba yasa kabul edilebilir bir yasama biçimi değil. En basit şeyiyle geçende de verdiğim örneği tekrarlayarak söyleyeyim: Bir maddesinde maden işçisinin ücretini, bir sonraki maddede tüp bebekten alınacak katılım payını düzenleyen bir kanun. Tabii, torba yasanın içine öyle şeyler atılıyor ki birazcık da maharetle bu zaman zaman yapılıyor, bazı maddelerini kabul edip bazı maddelerini şiddetle karşı çıkacağın paketler yapılıyor. Onun üzerinden haksız bir siyasi rant bekleniyor, deniyor ki: "İşte bakın, CHP buna bile karşı." Aslında ona karşı değilsin. Bir de torba yasayı temel kanun olarak görüştüğünüzde de sadece üzerinde önerge işlemi yapılıyor maddelerde biliyorsunuz ve burada bir tane seçenek var elinizde: Bazı kritik maddelerde açık oylama talep edeceksiniz. Açık oylama talep ederseniz kimin ne oy verdiği belli olur. Örneğin Zülfikar İnönü Tümer Adana'daki, Çukurova'daki çiftçiyle ilgili elektrik borçlarının kaldırılmasına "evet" oyu verir, onu orada tutanağa geçirir ama bir sonraki maddede bir hak gasbına "hayır" oyu verir, bütününe toplamdaki partinin yönelimi neyse ona göre oy verir, yarın çıkıp da birisi şunu diyemez Zülfikar İnönü Tümer'e: "Efendim siz Adana'da çiftçinin elektrik borcu erteleniyordu bu kanuna bile karşı çıktınız." "Yok kardeşim, aç bak, ben o maddeye 'evet' oyu kullanmışım." Der. Zülfikar Bey burada söz talebinde bulunmadan gayretle ve büyük bir dikkatle Komisyonu takip ettiği için örneği ondan verdim, her birimiz için aynı şey geçerli. Peki, bu haktan niye mahrum olsun bir milletvekili? Aslında bu hakkı elinden alınmak istenmiyor, elinden alınmak istenen hak şu: Anayasa çok açık söylemiş, ne iş yaparsa bu Meclis 184 kişiyle yapacak en az ama 184 kişiyi bir arada tutma kabiliyetini iktidarda yaşlandıkça ve yıprandıkça ve Sayın Cumhurbaşkanının ifadesiyle "metal yorgunluğu arttıkça" beceremeyen iktidar partisi çareyi "Ya, ben işin başında ve sonunda 184 kişiyi bulayım, arasında bu denetim yapılamasın." E, nasıl yapılamayacak? Yoklama istenemesin Anayasa'ya aykırı bir şekilde. "E, yoklama istemez ama bunlar açık oylama talep ettiğinde herkesin ne oy verdiği belli olurken salonda kaç kişinin olduğu da belli oluyor, orada da sobelenmeyelim." Yani bir suç işlenecek, kırmızı pazartesi gibi... Hepimiz biliyoruz ki bu İç Tüzük değişikliğinden sonra bazı günlerde iktidar partisi Anayasa'ya aykırı olarak 184 kişiden az olduğu hâlde bazı kanun maddelerini oylayacak ama bunun tespitine olanak verecek bütün her yer tıkanacak. Bu yüzden de açık oylama talebi olmasın. Yoksa burada, bu maddede yapılmaya çalışılan işin tamamı 184 kişinin olmadığı oturumlarda karar alınırken parmak izi bırakmamak. Bununla ilgili bir düzenleme var. Bunu uzun uzun konuştuk, daha sonra da konuşuruz. Bu konuda saat 02.35 olduğuna göre Anadolu Ajansı da dikkatle bunu takip ediyordur, mutlaka yarın da haberleştirecektir bu yapılan parmak izini silerek Anayasal suç işlemeyle ilgili İç Tüzük değişikliğini ama her şeyi yapabilirsiniz, İç Tüzük'ü aşan, daha doğrusu İç Tüzük'le Anayasa değiştiremezsiniz. Tabii, burada Anayasa Mahkemesi üyelerinin hukukla, Anayasa Mahkemesi üyelerinin vicdanla bir sınavları olacak önümüzdeki günlerde, onu da göreceğiz, bu kadar açık bir ihlale sessiz kalırlar mı yoksa... Zurnanın zırt dediği yer bu. Zaten böyle geçmiş tutanak hakkındaki üç dakikayı, işte geçen dönem yılda 5 kere ya kullanılmış ya kullanılmamış veya kanun tasarılarının komisyona sevkindeki hataya itiraz eden milletvekili 24'üncü Dönemde 1 kez kullanılmış, bununla falan meşgul değil kimse. Burada meşgul olunan muhalefetin bu kadar daralmış siyaset olanaklarında bütün dünya parlamentolarında çok çeşitli "filibuster" gibi adam söz alıyor, bize burada yedinci dakikada Sayın Başkan "Toparlayınız." falan diyor, adam genel kurulda on dört saat konuşuyor ve herkes buna saygı duyuyor, bunlar varken, bütün imkânlar daralmış, daralmış, Anayasa'nın verdiği bir yükümlülükle toplantı yeter sayısının denetim olanağını İç Tüzük'le elden almaya çalışırken buradaki olası bir kaçağı önlemeye yönelik bir iş. Yapılabilir mi? Yapılır. Anayasa Mahkemesi bozarsa çok gülerim. O sizin çok suçladığınız 2001'lerin Anayasa Mahkemesi, o "emrinde" dediğiniz Ecevit Hükûmetinin yapmış olduğu Anayasa'ya aykırı bir düzenlemeyi tam oyla bozmuştu. Şimdi, sizin şekillendirdiğiniz, sizin kontrolünüze almakla övündüğünüz, sizin çay toplamaya may toplamaya peşinizden koşturduğunuz, OHAL KHK'larını denetlemek yerine "Ya içine OHAL KHK'sı dersen kar lastiği, don lastiği bile düzenlesen ben karışmıyorum, sen rahat ol" diye ülkeyi hukuk denetimi dışına kendisini atmış, inkâr etmiş Anayasa Mahkemesi inşallah bu tutanakları da okuyacak, bu kısımlarını da dikkatlerine sunacağız onların, kendilerini inkâr edecekler mi etmeyecekler mi onu göreceğiz. Ama eğer Sayın Elitaş, eğer kalbi taşlaşmış üyeler yoksa orada ve son noktada derlerse ki "Bunu yapamazsın." o zaman hepimiz birden, sizin yüzünüzdeki o mütebessim ifade hepimizin yüzünde olarak o gerekçeli kararı okuyacağız. Ha, o olmazsa o zaman Anayasa Mahkemesi kendisini tarihte başka bir yere savuracak ama biz de inanın geldiğimizde sizin için bu İç Tüzük'ü değiştireceğiz bizi kolaylıkla denetleyin diye.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Tamam, kayıtlara geçiyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Geçiyor.

Toplantı yeter sayısı aranmasının önündeki tüm engelleri yapacağımız İç Tüzük değişikliği iktidarımızın ilk yüz gününde değil, ilk kırk gününde, kırk beş gününde yapacağımız bir taahhüt olarak şimdi kayıtlara geçsin çünkü hukuk devletidir, guguk devleti değildir, muz cumhuriyeti değildir, Anayasa'nın amir hükmünü İç Tüzük'le değiştirerek yol alamazsınız. Zulümle abat olunmaz. Bu kadar güçlü bir iktidar en güçlü kendini göstermeye çalıştığı ama en çok dizlerinin titrediği bir dönemde bu işe varıyorsa, bu işler turnusol kâğıdı gibidir, bunu siz Türkiye'ye kendinizi "Yönetme irademizi hem grubu hem ülkeyi kaybetmiş durumdayız, böyle şeylere tevessül etme noktasındayız." diye kayda geçirmektesiniz. Biz de bunları gecenin bu vaktinde kayda geçirdik.

Saat 02.39'da son sözümüz şudur: Ne yaparsanız yapın... Siz yoktunuz, o zaman söyledim, son söz onu söyleyeyim: Biz muhalefet olarak dirençli, çabalı, birlikte, güçlü, özgüveni yüksek ve iktidara yürüyen bir ana muhalefet partisiyiz. Siz burada diyorsunuz ya artık her deliği kapadınız, "Bu deveyi bu küçücük delikten geçiremezler artık." Vallahi o kadar kibir Gayretullah'a dokunur. Rabb'im istedikten, bizde de bu inanç olduktan sonra ya deveyi küçültürüz ya deliği büyütürüz, yine biz bu deveyi bu delikten geçiririz, size de bunu taahhüt ediyorum.

Teşekkür ederim.