KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - ...bir sonraki maddede düzenlenen kılık kıyafetten tutun da 15'inci maddede düzenlenen disiplin cezalarına varıncaya kadar, sorulara istinaden teklifin ortaya çıkmasının hikâyesinden müzakerelerin safahatine kadar, hatta bağlamıyla hiç alakası olmayan pek çok hususta değerlendirildi ama öz kaçırıldığı için biraz da kafa karışıklığını da görerek yani bilgilendirmeler oldukça da fayda olduğunu da mülahaza ettik, onu biraz tamamlamak adına çok kısa bir açıklama yapma ihtiyacı duyuyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Bu maddeyi anlarken mevcuttaki düzenlemeyle teklif yürürlüğe girdiğinde olacak hâli birlikte mukayese ederek değerlendirmek lazım. Bizim mevcut İç Tüzük'ümüzde televizyon yayınlarına ilişkin herhangi bir hüküm yok. Dolayısıyla, buradaki en önemli değişiklik televizyon yayınlarının artık İç Tüzük teminatı hâline gelmesidir. Bu şunun için önemli. Hani, bazı sorular da oluyor ya "Daha yukarısı olamaz mıydı? Protokolle bu düzenlenemez miydi?" vesaire gibi, onlara istinaden söylüyorum: Mevcutta 1995 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile TRT arasında yapılan bir protokol dâhilinde bu yayınlar yapıldığı için pek tabii ki mevcuttaki 19.00, söz gelimi 18.00'e, 17.00'ye, 16.00'ya da düşürülebilir ve İç Tüzük'te elinizde bir teminat olmadığı için pek tabii bunun protokolle daraltılması da mümkündür. Böyle yapılır, yapılma girişimi olmuştur, olabilir, bu anlamlarda söylemiyorum ama yani hukukta elbette ki böyle bir norm herhangi bir protokolden çok daha kıymetlidir, bunu göz ardı etmemek lazım; bir.

İkincisi, bu tartışmaların daha yoğun olarak yaşandığı 2011-2013 arasındaki dönemde de evet -burada tutanakların tamamını okudum ben- kimi zaman "Tüm çalışmaların yayınlanması." denilmiş, kimi zaman daha başka şeyler de söylenmiş ama o dönemin tartışmalarını da hatırlıyoruz, bu yayınların 19.00'dan 20.00'ye çıkarılması hâlinde grup önerileri başta olmak üzere daha pek çok konunun buna göre düzenlenebileceği ifade edilmişken biz burada bizim de önerimizle... Sayın Elitaş söylediği için söylüyorum, şimdiye kadar da bu çerçevede bir şey de söylememiştik, geneline ilişkin yaptığımız değerlendirmede de bunu müzakere adabına uygun bulmadığımızı ifade etmiştik ama biraz önce Sayın Elitaş söylediğine göre artık ifade etmekte bir beis yok, bizim de önerimiz şu çerçevede oldu: Madem biz daha etkin, daha hızlı bir İç Tüzük değişikliği teklifiyle karşılaşıyoruz, bunun karşısında da genel olarak muhalefetin taleplerinin odağında yer alır mahiyette şeffaflık ilkesine uygun olarak yayın süresini uzatmamız lazım; bir. Dolayısıyla, bundan sebep 20.00'den 21.00'e bunu taşıyıp İç Tüzük'le de teminat altına almış olduk, bu önemli bir aşamadır.

DİDEM ENGİN (İstanbul) - Teminatı alırken neden bu saat? Sorumuza hâlâ cevap alamıyoruz.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Özür dilerim, ben tamamlayayım da... Bunu tamamlayayım, ondan sonra gene sorunuz olursa ona da cevap vermekten imtina etmem.

Bu 19.00'dan 20.00 yerine 21.00'e çıkarılması ve İç Tüzük'le teminat altına alınmasının yanı sıra orada belirtilen "Özel ve önemli durumların saklı kalması kaydıyla" meselesi de son derece önemlidir. O mevcutta, 1995'teki protokolde de yer alan bir düzenlemedir ve grup toplantılarının yayınlanmasından tutun, bütçe görüşmelerinin yayınlanmasını, hatta eğer bir uzlaşma söz konusu olsaydı Anayasa görüşmelerinin de yayınlanmasının temin edilebileceği düzenleme protokolün yanlış hatırlamıyorsam 5'inci maddesinde...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - O görüşmeleri de yaptık zaten Anayasa'nın yayınlanmasıyla ilgili ama anlaşamadık, iki dakikada anlaşamadık.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - ...yer alan o düzenlemedir. O sayede ki eğer imkân olsaydı Anayasa görüşmeleri de burada tamamen yayınlanabilecekti ama o müzakereler yürütüldü, anlaşılamadı netice itibarıyla ve nitekim, onu da temin eden düzenlemeyi de biz burada yine İç Tüzük'e taşımış olduk.

İnternet yayınıyla ilgili genel bir kafa karışıklığı vardı. Bakın, aslında orada "televizyon" ibaresi kalın da yazılmış yani sanki böyle vurgularcasına. Buradaki düzenleme televizyon yayınını dolayısıyla internet yayınını veya herhangi başka tür yayını değil, televizyon yayınını düzenlediğine göre internet yayınının önünde herhangi bir kısıtlama yok. Bundan hareketle, teknik imkânlar çerçevesinde şu anda zaten özel televizyonlar da bu internet yayınından alarak isterlerse bunu zaten kendileri de hâlihazırda canlı olarak verebilecek durumdalar.

Bir farkı daha izah etmekte fayda görüyorum: Burada özellikle ifade edilen "TRT aracılığıyla" ibaresi kaldırılmak suretiyle televizyon yayını, yani mevcuttaki protokolde TRT aracılığıyla yapılacak televizyon yayınından söz edilmektedir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Canım, protokol TRT'yle Meclis arasında diye öyle.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Ama bakın, Sayın Özel, orada bir önemli farka işaret edeceğim: Biraz önce hani 15 Temmuz gecesine de işaret ederek, işte, "Meclisin bir televizyonu olması lazım, gerekirse oradan yayın yapılması lazım." vesaire deniliyor ya, mevcuttaki protokolde "TRT aracılığıyla" denildiği hâlde biz bunları değerlendirirken, hem önceki dönemki çalışmalara hem de protokole bakarken biz burada "TRT aracılığıyla" diye bir ibare koymayalım, eğer koyarsak sadece TRT aracılığıyla yayın yapılabilir. Ama 15 Temmuzda gördük ki, Meclisin doğrudan doğruya frekansını uyduya vermek suretiyle kendisinin bir yayın yapabileceği televizyon kurma ihtiyacı da var -kısa bir süre içerisinde belki gerçekleşir de- o gün geldiğinde yeniden bir İç Tüzük değişikliği de gerektirmesin diye bir altyapı olarak da onu oraya koyduk. Yoksa biz mevcut protokolü taşırken "TRT aracılığıyla yapılacak televizyon yayını" deseydik de yine daha dar bir şey yapmış olurduk, onu da ifade etmiş olalım.

Şimdi, "Yayınların haftanın her günü ya da Genel Kurul ne zaman çalışırsa çalışsın ya da, işte, daha uzun bir süreyle de yayınlanması niye akla gelmez?" gibi bir değerlendirme var.

Şimdi, önceden beri bu tartışmalara, bu müzakerelere dikkatlice göz atıldığında, bu tartışmalar yeni değil, önceden beri konuşulmuş ve çok önemli bir boyutu olarak değerlendirilmiş. Hatta işte bu geçen kayıtlar itibarıyla -ama tutanaklarda daha farklı beyanlar da o yönüyle var- "Tamamı yayınlandığı takdirde gerekirse grup önerilerini bile kaldıralım." noktasına kadar gitmiş. Dolayısıyla bu çok önemli bir değişikliktir, sonrasında o da değerlendirilebilir ama bugün gelinen noktanın mevcut düzenlemeden daha iyi olduğunu kabul etmek lazım.

DİDEM ENGİN (İstanbul) - Neden parça parça bir düzenleme? Madem bir şey yapıyoruz, tam yapalım.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Efendim, 19.00'dan...

BAŞKAN - Sayın Parsak, lütfen, toparlar mısınız? Sayın Parsak, karşılıklı konuşmaya dönmesin, lütfen toparlayalım, maddeyi oylamaya geçeceğiz.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - 19.00'dan 20.00'ye...

DİDEM ENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok önemli bir konuyu konuşuyoruz, niye "Toparlayın.", "Toparlayın.", "Toparlayın."?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Başkan, sen de bir müsaade et ama. Toplantı bitmek üzere, gidiyoruz

BAŞKAN - Siz bilirsiniz, gideriz, bizim için sorun yok, sorun aynı maddeyi üç saattir konuşuyoruz. Sayın Elitaş açıkladı, Sayın Akçay açıkladı.

DİDEM ENGİN (İstanbul) - Önemli olan bir konuyu sağlıklı bir şekilde tartışmak. Teklifin sahibi olarak bir açıklama yapılıyor, neden sürekli "Toparlayın." diyorsunuz?

BAŞKAN - Gayet sağlıklı bir şekilde Sayın Elitaş açıkladı.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Sayın Başkanım, benim çok kısa bir açıklamam kaldı.

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Şimdi, burada zaten saatlerdir, on altı saattir çalışıyoruz herhâlde son dört saatini filan bu madde üzerinden çalıştık ama sözlerimin başında da söylediğim gibi hani anlaşılmasının önüne geçercesine sanki daha pek çok konu bu maddenin içinde tartışıldı, konuşuldu. Ben bilakis daha daraltarak, yani ne konuşuyoruz, hangi maddeyi görüşüyoruz, ne getirmişiz onu mukayeseli olarak sunmaya çalışıyorum. Geldiğimiz nokta mevcuttaki hâlden daha iyidir. "Hâl" diyorum çünkü İç Tüzük'te bir hüküm yok. Bir kere...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bizim teklifimizde zaten bu 54 yoktu, siz teklif ettiniz.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Onu ifade ediyorum. Yani mevcutta İç Tüzük'te o yönde hiçbir hüküm yokken İç Tüzük teminatıyla yayının da 19.00'dan 21.00'e çıkarılması son derece önemlidir.

Birkaç cümleyle de şunu söyleyeyim: Şimdi, mevcutta çalışmaya başlarken, bir başka maddede geleceğiz, ben de öyle dağıtmak istemiyorum ama alt komisyonda da orası üzerinden, o örnek üzerinden anlattığım için yine burada o örnek üzerinden anlatıyorum. Biz şimdi araştırma önergelerinin okunması üzerinden günde ortalama on beş dakika kaybediyoruz. "Kaybediyoruz." diyorum çünkü o gün görüşülecek araştırma önergesi değil. Şu anda 2016'nın araştırma önergeleri okunuyor Genel Kurulda. Daha buradan başlayarak grup önerileri tartışmaları, vesaireleri değerlendirdiğimizde bugün genel olarak yedi, yedi buçuktan itibaren, bir de yemek arası verilirse çoğu zaman yemek arasından sonra gündeme girerek, sonrasında da ikiye üçe kadar - hani "Çok uzun çalışmalar yapıyoruz." diyoruz ama- o çalışmalar çerçevesinde aslında kanun görüşmeleri bağlamında yapılan çalışma saati beş saat, altı saat filan gibidir. Ama bu İç Tüzük değişikliğinin yürürlüğe girmesiyle beraber -Sayın Elitaş esasen işaret etti- "21.00'e gerek yok, 20.00'yle da iktifa edilebilir." denilmesinin sebebi odur, belki de çoğu zaman 20.00'ye kadar bu çalışmalar tamamlanabilecektir. Ama 21.00 olmasında da mutlaka fayda var. Daha fazlası olamaz mı? Olabilir, o da değerlendirilir, sunulur, teklif edilir, talep edilir. Ama yani bu iyice dağıldığı için böyle bir açıklama yapma ihtiyacını da ben zaruri gördüm.

Teşekkür ederim, sağ olun.