KOMİSYON KONUŞMASI

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, demin Sayın Parsak açıklama yaparken aslında, CHP'ye atfen bir şey söyledi ama...

BAŞKAN - Arkadaşlar, bir dakika bitti konuşma, şimdi Sayın Beştaş'da söz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Parsak'ın bir konuşmasına istinaden söz aldım, birazdan zaten Bedia Hanım bizim görüşlerimizi tekrar iletecek. Beyanında CHP'ye dönük olarak şunu söyledi, dedi ki: "Karar verin, HDP'den mi yanasınız?" 15'inci maddeye atfen.

BAŞKAN - Her şeye cevap verecek olursak çıkamayız buradan.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Hayır, hayır... "Yoksa bizden yana mı?"

Şimdi, ben burada...

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - CHP'nin mi HDP'nin mi görüşünde...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Tamam, aynı şey. Yani hangi seçmene talipsiniz?

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Aynı şey değil.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Bu, yani aslında bizim bildiğimiz, sır olmayan, Türkiye kamuoyunun da bildiği bir mesele. Bu madde kime getiriliyor çok açık. Burada bize doğrudan sataşma yok ama "HDP'nin seçmenine mi talipsiniz?" derken aslında, düşünce ve ifade özgürlüğü kısıtlamasının doğrudan yani bunun MHP'nin görüşü olduğunu, yani onlar tarafından eklendiğini zaten Sayın Parsak söyledi, dedi ki: "18 madde geldi." Öyle anladım.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Tabii tabii, ben maddelere girmedim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Yani, bunu karşılıklı değerlendirdik. Tabii tabii, sonra 6 madde sanırım...

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Ben ne dediğimi çok net biliyorum. 11 madde geldi, 2'sı çıktı, toplam 18 oldu, kimlerin...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - "11 madde geldi, 2'si çıktı. Biz de etki ettik."

Hayır, yani buna atfen söylüyorum. Sonuçta, bunu, görüşleri biliyoruz. Ama, burada özellikle Anayasa meselesinde, ilk 4 maddesi çerçevesinde çizilen konularda "tahkir ve tezyif etmek" kavramı, doğrudan bize yönelik getirildiği Komisyon tutanaklarına da geçmiştir, geçirilmiştir. Bu da HDP'ye açılan savaşın, şu anda yürütülen hukuksuz operasyonların, milletvekillerimizin vekilliğinin düşürülmesinin ardı ardına mahkûmiyet kararları verilmesiyle doğrudan bağlantılıdır, bu, bağımsız değildir. Bizim, Anayasa'nın maddelerini milletvekili olarak değil bizim, hiçbir partinin milletvekilinin eleştirememesi gibi bir düzenlemeyi kabul etmek mümkün değildir. Yani, artık Parlamentoda düşüncelerin doğrudan birilerinin iki dudağı arasındaki sözle kısıtlanabileceği, takdir hakkının doğrudan Meclis başkan vekiline verildiği ve Meclis başkan vekilinin de uygulamalarının neye bağlı olarak şekillendiğini çok iyi biliyoruz. Bu nedenle, özellikle, idari yapısına aykırı tanımlamalar da, tahkir ve tezyif de Anayasa'yı eleştirmeyi doğrudan yasaklamaktadır. Anayasa'yı değiştirmeye muktedir bir organın üyesinin Anayasa'yı eleştirememesi hangi hukuki mantıkla, hangi demokratik zihniyetle, hangi ulusal üstü değerle ya da bugüne kadar Parlamento tarihimizde hangi arka planla getirilmiştir bunu gerçekten bilmiyoruz. Ama, şunu biliyoruz: Yani Türkiye'yi gerçekten bu vasıtayla, iktidar partisini de ortak ederek mi diyeyim, yani çok kastımı aşan cümlelerde kurmak istemiyorum ama yani buna birlikte karar vererek açıkçası biraz önce konuşmamda ifade ettiğim yüz yıllık bir arka planla Kenan Evren'in, 1921 Anayasa koyucusunun, 1923'ün, 1961'in hiç kimsenin aklına gelmeyen bir şey nedense 2017 yılında "Ya, gelin biz şu milletvekillerini konuşmalarından dolayı cezalandıralım." diye gelmiş herhâlde ya da geçmişteki miras bugüne taşınmıştır.

Biz HDP olarak neyi savunduğumuzu, hangi değerlerin arkasında durduğumuzu gayet iyi biliyoruz. HDP'ye yönelik bu ötekileştirici, dışlayıcı, görmezden gelen tutumu da reddediyoruz. Biz, ne kadar böyle davranılırsa davranılırsın, daha bugün 2 milletvekillimiz, arkadaşımız ceza aldığı hâlde burada bulunup buraya katkı yapmaya çalışıyorsak gerçekten bunun değeri bilinmelidir. Bu, Türkiye'de demokrasinin, demokratik siyasetin ve çoğulculuğun olmazsa olmaz bir yöntem olarak kabul ettiğimizin kanıtıdır aynı zamanda. Biz kendimizi kimseye ispat etmek zorunda değiliz yani bizim adımızın geçtiği yerlerde, hiç kimseye atfen söylemiyorum, işte "başka partiler, başka kişiler", bunları da çok talihsiz buluyorum en hafifinden, çok ucuz bulduğumu ifade etmek istiyorum.

Son olarak da yarın 15 Temmuz, darbe girişimi teşebbüsünün birinci yıl dönümü. Bizim bu darbe teşebbüsüne karşı tutumumuz oldukça net, o günden bugüne de tutumumuz değişmedi ama şu anda Meclis Başkanının bize gönderdiği davet de yanlış adrese gelmiştir. Bizim Eş Genel Başkanımız cezaevindedir, Edirne Cezaevi'ndedir. Bizce "grup başkanları" sadece Selahattin Demirtaş cezaevinde olduğu için yazılmamıştır. Mademki Meclis Başkanı bugüne kadar bizim Grup Başkanımızı, Eş Genel Başkanımızı görmezden gelmeye devam etmiştir, hiç değilse bu davetiyeyi bir de cezaevine gönderseydi, biz de görseydik yani bu meselenin ne kadar açık olduğunu.

Biz, Türkiye'nin darbelerle değil, kesinlikle demokrasiyle yönetilmekle ilerleyebileceğini, vatandaşın, 80 milyon yurttaşın huzur ve refahının demokrasiyle, demokratik değerlerle ancak sağlanabileceğini bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Ve özellikle darbeden sonra, 15 Temmuzdan sonra, kınadığımız bu darbe, karşısında olduğumuz bu darbe teşebbüsünden sonra şu anda, hâlâ, 20 Temmuzda başlayan bir darbenin de devam ettiğini de ifade etmek istiyoruz. Daha bu akşam 17.500 insan ihraç edilmiştir bir kanun hükmünde kararnameyle ve bunların yüzde 80'i Diyarbakır, Mardin, Batman, Siirt ve diğer illerdeki belediye çalışanlarıdır, hepsi HDP'lidir ve bu ihraçlarla, bu tutuklamalarla iktidar partisi aslında 15 Temmuzun yapamadığını, yaptırılmayan darbeyi kendisi iradi olarak bize karşı, HDP'ye karşı ve toplumsal muhalefete karşı devam ettirmektedir. Bunu da ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.