KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, Komisyonun değerli üyeleri, değerli milletvekilleri, basınımızın değerli temsilcileri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün gerçekten önemli bir konu için Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonunda görüşmelere başlamış olduk. Esas itibarıyla baktığımızda şu önümüzdeki İç Tüzük 1876 tarihli Meclis-i Mebusan, Meclis-i Âyan döneminde başlayan, 1877 tarihinde uygulanan ve 1914 yılına kadar gelen bir İç Tüzük'ün çeşitli aralıklarla değiştirilmesini ortaya koyan bir İç Tüzük değişikliği. 1924 yılında yeni bir İç Tüzük yaratılmış Türkiye Büyük Millet Meclisiyle birlikte, bu İç Tüzük çalışmaları devam etmiş. En son iç tüzük değişikliği 1973 tarihinde yepyeni bir iç tüzük yapılarak "1973 İçtüzüğü" diye adlandırılan bir konuma gelmiş. Bizim arzumuz, dileğimiz o ki bundan önce yapılan, 23'üncü Dönemdeki yapılan iç tüzük değişikliği teklifleriyle 24'üncü Dönemdeki yapılan iç tüzük değişiklik tekliflerinin hayata geçmesi sonucunda 2017 tarihli bir iç tüzüğün yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usul ve esaslarını belirleyecek şekilde bir başlangıç oluşturmasını arzu ediyoruz. Bu dönemler zarfında baktığımızda en son 2014 yılında değiştirdiğimiz İç Tüzük'ün 56'ncı maddesindeki kılık kıyafetle ilgili, pantolon meselesiyle ilgili düzenleye de baktığımızda 156 değişikliğin yapıldığını görüyoruz. Çeşitli zamanlar ihtiyaç oldukça İç Tüzük'te çeşitli maddelerde değişikliğin yapıldığı aşikar. En büyük değişikliklerden birisi 1996 yılında yapılan İç Tüzük değişikliğidir. Ki ondan sonraki dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmasının verimli, etkin bir hâlde olmasını sağlayan 2002 yılındaki değişikliği, 2001 yılındaki değişikliği de ifade etmek gerekir.

Yine, 2002 yılındaki yapılan değişiklikle İç Tüzük'ün 91'inci maddesi ve İç Tüzük'ün 87'nci maddesindeki istismara müteallik konuların azaltılması amacıyla yapılan iki önemli değişiklik yapılmıştır. O da Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarını daha etkin ve verimli bir hâle getirme amacı güdülmüştür. Bu 22'nci Dönemdeki yapılan çalışmalar Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmasını normal şartlar altında ahenk içerisinde götürmesine bazı şartlar altında imkân veren iki madde değişikliğiyle ortaya çıkmış. Ama 23'üncü Dönem ve daha sonraki dönemlere de baktığımızda Türkiye Büyük Millet Meclisinin esasla ilgili değil meselelerle ilgili değil sadece siyasi parti gruplarının istekleri doğrultusunda Türkiye Büyük Millet Meclisini tıkama, engelleme faaliyetlerinden olduğu ortaya çıkan bir süreç yaşanmıştır. Maalesef teamüllerde olmayan, İç Tüzük'te yazmayan konular o günkü Türkiye Büyük Millet Meclisinde olan milletvekillerinin ısrarı veya o konudaki verilen bir müsamaha teamül hâline gelmiş, o teamüller de İç Tüzük hükmü alır noktasına doğru götürmüştür. Ve şunu her zaman iddialı söylüyorum: En olumlu, en ılımlı, en uyumlu çalıştığımız dönemde dahi Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü'nün ancak yüzde 20'sinin uygulandığını açık ve net bir şekilde ifade etmek mümkün. Bu süreç içerisinde baktığımızda bundan önceki değişikliklerde... 1996 değişikliği konusunda tam bilgim yok ama o dönemin Anayasa Komisyonu Başkanı burada. Siyasi partiler mutabakatla mı bunu yaptılar yoksa iktidar partisi mi verdi bilmiyorum. Biz 23'üncü Dönemde ve 24'üncü Dönemde Meclis Başkanlarının çağrıları doğrultusunda İç Tüzük Uzlaşma Komisyonu kurmak üzere komisyonlar kurduk. Bu komisyonlardan birisi dört siyasi partiden birer milletvekilinin olduğu 23'üncü Dönemde, geçmiş dönemde engin tecrübelerine inandığımız, güvendiğimiz arkadaşların, grup başkan vekilliği yapmış arkadaşlarımızın yaptığı ve çoklarının da referans olarak kabul ettiği ama bazı maddelerinden Anayasa'daki engel münasebetiyle uygulama imkânının bulunmadığı ve bu süreçte de siyasi parti gruplarının Anayasa değişikliğiyle birlikte bu İç Tüzük'ün hayata geçeceği şeklindeki görüşleri, beyanından dolayı maalesef gündeme alınamamıştır. En son 24'üncü Dönemde Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek tarafından tekrar çağrılan İç Tüzük Komisyonuna her siyasi parti 2 üye vererek olumlu, uyumlu bir çalışma gerçekleştirmiş. Bu çalışma süresinde yaptığımız işlerden birisi parlamenter sistemin en önemli uygulandığı birimlerden, ülkelerden olduğunu düşündüğümüz İngiltere'deki meclis, senato, kamara faaliyetlerini, Avam Kamarasıyla Lortlar Kamarasının faaliyetlerinin nasıl olduğuyla ilgili düzenleme yerinde incelenmiş, sorularak onlar öğrenilmeye çalışılmış, arkasından yarı başkanlık sisteminin uygulandığı Fransa Parlamentosu bu konuda değerlendirmeye alınmış ve yine en son olarak da tam başkanlık sisteminin örnek olarak gösterildiği Amerika Birleşik Devletlerinin meclis çalışmalarının nasıl yapılacağıyla ilgili faaliyetler konusu incelenerek bu İç Tüzük'te Anayasa'nın bize verdiği yetki Anayasa'nın ve siyasi partilerin anlaşabildiği ölçüde İç Tüzük değişikliği konusunda uzlaşma için uzun soluklu bir çalışma yapılmış. Burada Meclis Başkanlığı biliyorsunuz bu konuyla ilgili tüm milletvekili arkadaşlarımıza son dört grup başkan vekili ve Meclis Başkanının başkanlığında olan uzlaşma neticesinde bir İç Tüzük metnini yayınladı. Bu çerçevede yaptığımız o giriş kısmında gördüğümüz takdirde en son siyasi parti grup başkan vekillerinden AK PARTİ Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Engin Altay, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Yusuf Halaçoğlu, Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkan Vekili İdris Baluken'in birlikte oluşturduğu heyette toplanılan konuya baktığımızda altı madde haricinde diğer maddeler üzerinde uzlaşıldığı kanaati oluşmuş. Bu altı madde nedir diye baktığımızda: 19'uncu madde, Danışma Kurulunun toplanması ve Danışma Kuruluna verilen tekliflerin Türkiye Büyük Millet Meclisinin görüşülmesiyle ilgili düzenleyen madde. 54'üncü madde, biraz önce Değerli Başkanımın ifade ettiği gibi çalışma saatleriyle ilgili madde. Çalışma saatleri biliyorsunuz şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54'üncü maddesinde "15.00-19.00" diye ifade edilmiş ve bundan önceki dönemlerde anlaşılan 15.00-19.00 saatleri dört saatlik süren engellemelere matuf kalmadığı bir anlamda Meclisin çalışmasına münasip, uygun bir süre olduğundan dolayı 15.00-19.00 arasındaki bir süre konulmuş. Biz bunun o dönemdeki 54'üncü maddedeki değişiklik yapılırken siyasi parti gruplarının salı günkü grup toplantılarının da dikkate alınarak salı günleri 15.00-20.00, çarşamba ve perşembe günleri de 14.00-20.00 olarak tescil edilmiş, ortaya konulmuştu. Ama orada bir şart vardı. O şartta da şu vardı: "19'uncu madde dikkate alındığı takdirde 15.00-20.00, 14.00-20.00 kısmını kabul ederiz." diye söylenen bir şart vardı. 98'inci madde sözlü sorularla ilgili madde, 99'uncu madde yazılı sorularla ilgili, 101'inci madde de genel görüşmeyle ilgili. 101'inci maddedeki yapılan değişiklik araştırma önergelerinin nasıl görüşüleceğiyle ilgili kısım genel görüşmeye atıf yapıldığından dolayı aslında araştırma önergelerine ayrı bir fıkra ekleyerek araştırma önergelerinin yayınlanmasını, okunmasını... Biliyorsunuz her gün Türkiye Büyük Millet Meclisinde salı, çarşamba, perşembe günleri üç araştırma önergesi okunuyor. Bunların okunmasının değil sadece milletvekiline duyurulmasını sağlamak üzere 101'inci maddede yapılması gereken bir değişiklik vardı. 101 ve 102'yi birleştirerek ona... 102 ve 103'ü birleştirerek 99'uncu maddeye, 101'inci maddeye atıf yaparak iki maddeden de tasarruf sağlayan bir düzenlemeydi.

Bir de 168'inci madde var "uzlaşamadığımız" diye ifade ettiğimiz, altı madde. 168'inci madde basın maddesi. Bu, tamamı 19'uncu maddeye bağlı olan yani Türkiye Büyük Millet Meclisi yayınlarının ne zaman yayınlanacağıyla ilgili kısmın, ki şimdi Anayasa Komisyonunun Alt Komisyonuna baktığımızda orada milletvekili arkadaşlarımız aslında bizim 2014 yılındaki itirazımızı muhalefet şerhi olarak koymuşlar. Aslında "Türkiye Büyük Millet Meclisinin yayınları bir protokolle belirlenir. İç Tüzük'e yazılmasına ihtiyacı yoktur." diye söylenmiş fakat o gün 168'inci maddede Türkiye Büyük Millet Meclisi yayınlarının 168'inci maddeye konulmasıyla ilgili ısrardan dolayı altı madde uzlaşılmayan madde olarak ortaya çıkmış. Eğer bugünkü söylediğimiz ifadeyle Sayın Akçay'ın az önce söylediği gibi eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışma saatleri 15.00-21.00, 14.00-21.00 olduğu takdirde 19'uncu madde yani grup önerileri üzerinde konuşmalar sadece beş dakika ile iktifa edilecek, önergeyi veren milletvekili beş dakika konuşacak ve arkasından dinleyen siyasi partiler ya gerekçeye ya açıklamaya göre kanaatlerini belirtip "evet" veya "hayır" diyeceklerdi. Bu, Meclis televizyonlarının yayınlarına bağlı bir şarta bağlı bir hükümdü. Zaten her zaman da söylediğimiz gibi "Gelin, televizyon yayınlarını açık bırakın, 19'uncu maddede ne istiyorsanız yapın." diyen bir şey vardı. Aslında 19'uncu maddeyle ilgili yapılan, grup önerileriyle ilgili yapılan görüşme Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü'nde düzenlenmiş bir usul değil, imkân vermeyen bir düzenleme. Ama tarihçesine baktığımızda Meclis Başkanlığı böyle bir grup önerisi geldiğinde Danışma Kurulu toplanamadığında veya Danışma Kurulunda mutabakat sağlanamadığı takdirde ne yapabiliriz diye bir fikir yürütmüş. Demişler ki bu, usulle ilgili bir durum çünkü bir konuyu öne alma ve geriye bırakma 63'üncü maddede düzenlenmiş ve genellikle de grup önerileri iktidar partisi tarafından verildiği için bir konuyu öne alma, İç Tüzük'ün 49'uncu maddesindeki sıralamayı değiştirme, Danışma Kuruluna veya grup önerisine verdiğinden dolayı bu, 63'üncü maddeye uygun olarak düzenlenir, ona göre konuşulsun."

63'üncü madde, lehte ve aleyhte olmak üzere en çok ikişer milletvekiline yani Meclis başkan vekili bir lehte, bir aleyhte de verebilir; onar dakikayı geçmemek üzere yani Meclis başkan vekili üç dakikayla 4 kişiye de verebilir, dört dakikayla 6 kişiye de verebilir, 2 kişiye onar dakika da verebilir, 4 kişiye onar dakika verebilir diye bir imkân tanımış, bu konuda yetki Meclis başkan vekiline verilmiş. Ama bizim yaptığımız mutabakat çerçevesinde, 2011 yılında Meclis Başkanı, grup başkan vekilleri ve Başkanlık Divanı üyeleriyle yapılan mutabakat çerçevesinde usul tartışmalarının artık bundan sonra iki dakikayla sınırlı olduğu ifade edilen bir centilmenlik anlaşması yapılmış. Daha sonra bu bazen iki dakika, bazen üç dakika uygulaması ortaya konulmuştur. Aslında, o centilmenlik anlaşmasının sonuçları hasıl olmuş olsaydı şu anda 19'uncu maddede herhangi bir değişiklik yapma ihtiyacı hasıl olmayacaktı. Biliyorsunuz, 19'uncu maddeyle ilgili hem Başkanlık Divanı Kanunlar Kararların hem de geçmişteki yaptığımız meselelere baktığımızda incelemelerde grup önerileriyle ilgili konuşmaların nasıl yapılacağı konusu ortaya çıkmadığından bir teamül hâline getirilip bu teamülün İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine konularak artık kesinleşme noktasına gelmesi ortaya konulmuş.

Mevcut 19'uncu maddenin Danışma Kuruluyla ilgili ortak karar alındığı takdirde konuşulmayacağı zımni olarak belliyken bazı zamanlarda Danışma Kurulu önerilerinde, grup başkan vekillerinin imzaladığı Danışma Kurulu önerilerinde çeşitli siyasi partilere mensup milletvekilleri, "Ben de konuşmak istiyorum, hakkım var." dediği için hem 24'üncü Dönemdeki Uzlaşma Komisyonunda hem de burada zımni olarak ifade edilmiş "Danışma Kurulu önerilerinde konuşulmaz." ibaresi burada tam bir İç Tüzük uygulaması hâline getirilerek yapılmış.

Bakın, Sayın Akçay'ın da biraz önce açıkladığı gibi, bu İç Tüzük değişiklik teklifi, önce Meclis Başkanımızın 8 Haziran tarihinde siyasi parti grup başkanlarını çağırıp grup başkan vekilleriyle birlikte yaptığı toplantı sonucunda ortaya çıkan bir çalışmanın ürünü. O gün 4 siyasi partiden temsilciler katıldılar. Cumhuriyet Halk Partisi ile Halkların Demokratik Partisi grup başkan vekilleri İç Tüzük değişikliklerine katkı veremeyeceklerini, böyle bir toplantının uzlaşma komisyonunda bulunamayacaklarını ifade ettiler. O gün toplantıya katılan Milliyetçi Hareket Partisi grup başkan vekili "Anayasa'nın 16 Nisan tarihinde halk tarafından kabul edilmesiyle birlikte milletimizin bize verdiği görevi yerine getirmek de bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak ve Mecliste bulunan siyasi partiler olarak görevimizdir. Biz her türlü uzlaşmaya varız." diyerek, bundan önceki dönemlerde de yaptıkları siyasi nezaketi ve siyasi olgunluğu göstererek bu konuyla ilgili bize bir mesaj vermiş oldular. Biz de 22 Haziran tarihinde, çalıştığımız İç Tüzük değişiklik teklifini Milliyetçi Hareket Partisine gönderdik.

Toplam, değişiklik teklifimiz yürürlük ve yürütmeyle beraber 13 maddeydi. Bu maddelerde 1'inci madde 19'uncu maddeyle ilgili, 2'nci madde 57'nci maddeyle ilgili, 3'üncü madde 59'uncu maddeyle ilgili, 4'üncü madde 60'ncı maddeyle ilgili, 5'inci madde 87'nci maddeyle ilgili olmak üzere bu şekilde devam eden değişiklikler vardı. Bunların da tamamı 2014 yılındaki İç Tüzük Uzlaşma Komisyonundan alınmış metinlerdir. Mesela 87'nci maddeye, şu andaki mevcut maddeye "Önergeler önce geliş sırasına göre okunur, sonra aykırılık sırasına göre işleme alınır." hükmü 2014 yılındaki uzlaşma metninde var olan "Önergeler aykırılık sırasına göre işleme alınır." hükmünde olduğu gibi dercedilmiş, konulmuş. Bu gibi düzenlemeler ortaya çıktı.

Bizim verdiğimiz İç Tüzük değişiklik teklifine Milliyetçi Hareket Partili arkadaşlarla yaptığımız istişare sonucunda 59'uncu veya 60'ıncı maddede herhangi bir değişikliğe ihtiyaç olmadığını, zaten teamül olarak uygulandığını... Çünkü biz 2011 yılındaki İç Tüzük değişiklik teklifimizde "Bir birleşimde on dakikayı geçmemek üzere Meclis başkan vekili en fazla 10 kişiye söz verebilir." hükmünü usule uygun olmadığından dolayı İç Tüzük'e uygun hâle getirelim demiştik. Fakat şu anda teamül olarak uygulandığından dolayı Milliyetçi Hareket Partili arkadaşlar "Bu İç Tüzük değişikliğine ihtiyaç yok." dediler, biz de uygun bulduk. 59'uncu ve 60'ıncı maddeyi... 60'ıncı maddedeki birer dakikalık konuşmaları biz 59'a alıyorduk çünkü gündem dışı olacak diye, ihtiyaç yok diye bunu gerçekleştirmiş olduk. 63'üncü maddedeki zaten teamülde uygulanan üçer dakikalık konuşmalar da bu şekilde teamülü İç Tüzük hükmü hâline getirmiş olduk.

2 maddeyi çıkardıktan sonra arkadaşlarımızın kabul ettiği ve yine 2014 yılındaki İç Tüzük Uzlaşma Komisyonunda ve 2009 yılındaki İç Tüzük Uzlaşma Komisyonunda ortaya çıkan, o dönemde "seçim sonuçlarının Yüksek Seçim Kurulu tarafından yayınından itibaren iki gün" diye ifade ettiği süreci biz üç gün ve saat 15.00 olarak anlaştığımız saati de 14.00 diye değiştirerek 3'üncü maddedeki bir kısmı ortaya çıkardık.

Bir de İç Tüzük'ün 3'üncü maddesini Anayasa 81'inci maddeye uygun hâle getirdik. Bakın, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa'nın 81'inci maddesi ant içmeyi ifade ediyor:

"Andiçme

Madde 81- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, göreve başlarken aşağıdaki şekilde andiçerler..."

Biz İç Tüzük'ün 3'üncü maddesini, göreve başlamanın ant içmeyle mümkün olabileceğini Anayasa 81'e uygun hâle getirerek bu şekilde vücut buldurma noktasına getirmiş olduk. Bu süreç içerisinde Milliyetçi Hareket Partili arkadaşlarımızın bu konudaki tekliflerini uygun bulduk ve maddeyi ihdas ettik.

Öte yandan, 57'nci maddeyle ilgili kısım yoklamaların nasıl yapılacağını, yoklamaları... Bunda da geçmişteki Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarına bakıldığı takdirde her oylamadan önce yoklama isteniyor, yoklama var olmasına rağmen karar yeter sayısı isteniyor, öbürüne geçerken tekrar yoklama isteniyor. Hâlbuki hem 19'uncu Dönemde hem 20'inci Dönemde hem de 18'inci Dönemde Meclis başkan vekillerinin uygulamalarına baktığımızda, normal şartlar altında belirli bir zaman aralığı içerisinde yoklamayı men eden Türkiye Büyük Millet Meclisi teamülleri olmasına rağmen, maalesef 24'üncü ve 26'ncı Dönemde her akla esildiği zaman yoklamaların var olduğunu ve Türkiye Büyük Millet Meclisini tıkamak için bir araç olarak kullanılması yöntemini kaldırmak üzere hem 24'üncü Dönemdeki Uyum Komisyonunda hem de daha önceki, 24'üncü Dönemdeki komisyonda bu sürelerin nasıl olması amacıyla disipline edilen bir konu vardı. Bizde ikinci fıkrayı ortadan kaldıran bir hüküm vardı yani Meclis Başkanı açarken veya açtıktan sonra bir kere yoklama yapacak, maddelere geçerken başka usul ve esasları deneme yoluna gidecekti. Arkadaşlarımız daha farklı bir teklif getirdiler "Kanun tasarı ve tekliflerinin bütünü görüşülüp maddelere geçilirken yoklama isteme ihtiyacı hissedilirse istensin veya kanunun tümünün oylaması, son oylaması sırasında yoklama isteyen bir siyasi parti grubu varsa yoklama istemi ihtiyacı ortaya çıksın." diye bir önerme getirdiler, biz de AK PARTİ olarak bunu uygun bulduk.

Buna paralel olarak 81'inci maddede bir değişiklik yapma ihtiyacı hasıl oldu. 81'inci madde, aslında bizim teklifimizde olmayan 57'nci maddedeki değişikliğe paralel olarak ortaya çıkmış bir düzenleme ihtiyacıydı. 81'inci maddedeki değişiklik yapılınca 143'üncü maddede bir değişiklik yapma ihtiyacı hasıl oldu. Biliyorsunuz, 81'inci maddedeki "Açık oylamaya tabi olmayan işlerden değilse yirmi milletvekili ayağa kalkarak ya da önerge vererek açık oylama isteminde bulunur." hükmü 143'üncü maddede on beş milletvekili olarak dercedildiğinden dolayı ahenk sağlayabilmek, uyum sağlayabilmek amacıyla 143'üncü maddede bir düzenleme ihtiyacı hissedildi.

Biliyorsunuz, 142'nci madde açık oylamanın ve gizli oylamanın nerede yapılacağıyla ilgili açık oylamanın şartlarını yazmış. 143'üncü madde ve 81'inci madde açık oylamanın, işari oylamanın açıkça İç Tüzükte belirtildiği maddelerde artık açık oylama istenemeyeceğiyle ilgili bir hükmü de düzenleyen bir noktaya doğru getirmiş.

Yaptığımız çalışmaların esasının aslında muhalefet partilerinin olağanüstü derecede itiraz edecekleri bir konu olmadığını ifade ediyorum. Ki biz grup başkan vekilleriyle yaptığımız toplantıya -biraz önce Sayın Engin Altay yoktu- Sayın Baluken, ben, Sayın Halaçoğlu ve Sayın Engin Altay'la başladık. Engin Bey bir ay civarında çalışmaya devam etti, arkasından Sayın Gök o toplantıya katıldı. O toplantıda -2015 seçimlerine gireceğimizden dolayı bir veya iki kere toplantı yapma imkânı bulmuştuk- o gün altı konuda da uzlaşmıştık; 19'uncu maddeyi tekrar siyasi partilere götürmek yani televizyon programlarıyla ilgili kısmı tekrar siyasi partilere götürmek, Milletvekili Seçimi Kanunu'nu düzenlemek. Bunlardan esasında biri buydu, 21 maddelik Türkiye Büyük Millet Meclisinde 12 grup başkan vekilinin imzasını havi duran Milletvekili Seçimi Kanunu'nu hayata geçirmek, Anayasa'daki dört yıllık milletvekilliği seçim süresini beş yıl yapmak üzere Anayasa değişikliğini ortaya koymak ve profesör milletvekillerinin milletvekilliği bittikten sonra üniversitelerde çalışmalarına imkân verecek düzenlemeyi yapmak şu anda aklıma gelen 5 maddeden, 4 madde olarak yaptığımız, uzlaştığımız konulardan birisiydi. Ama o süreç içerisinde hem 2015 yılı seçimlerinin yaklaşması hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülen bir kanun vardı, tahmin ediyorum iç güvenlikle ilgili bir kanun görüşülüyordu, bütçe görüşmelerinden sonra maalesef o komisyon da devam edemedi.

Bütün uzlaşmazlık diye söylediğimiz konuların esası grup önerilerinin nasıl konuşulacağıyla ilgili. Muallakta olan bir iş İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine yerleştirilmiş ve bizim uzlaşsaydık eğer, televizyonlar açılmış olsaydı beş dakikayla mutabık kaldığımız ama...

ENGİN ALTAY (İstanbul) - On...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Beş dakika, bakarsanız, beş ve on. Beş dakikayı siz kabul ettiniz, Halaçoğlu "on" diye ilave etti, Milliyetçi Hareket Partisinden Sayın Halaçoğlu on diye ilave etti, o konulmuştu. Sizinle beş dakika konusunda mutabıktık, televizyon açılsın, 168'inci maddeye -Sayın Altay, 168'de ısrar eden sizdiniz- televizyon yayınlarıyla ilgili hüküm konulduğu takdirde beş dakika tamam diye söylenilmişti. Sayın Halaçoğlu "on" dedi, "beş ve on" diye söylendi çünkü orada "beş/on"diye ifade edilen bir durum var.

Bakın, burada disiplin uygulamalarıyla ilgili kısım bizim iki siyasi partinin düşünüp ortaya koyduğu bir mesele değil. 2014 yılındaki İç Tüzük Uzlaşma Komisyonunda görüşülen ve muhalefet partisi Uzlaşma Komisyonu milletvekilleri tarafından teklif edilen bir metindir. Küfür eden, saldıran, Cumhurbaşkanına ve diğer 161'inci maddedeki sayılan eylemleri işleyen milletvekilinin üç birleşim Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkarılması ve hatta ilk teklif üç birleşim Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkarılan milletvekilinin bir aylık maaş, ödenek ve yolluğunun kesilmesi hükmüydü ama sonraki aşamada "Bu biraz ağır olur." diye ifade ettik, "kınamada altıda 1", "Meclisten çıkarılmada üçte 1" diye şu metinde... Değerli arkadaşlarımız bakarlarsa uzlaştığımız metin burada. 6 maddenin içerisinde yok, 12 maddenin içerisinde de yok, daha önceki uzlaşamadığımız maddeler içerisinde de yok yani Sayın Baluken'in, Sayın Altay'ın, Elitaş'ın ve Halaçoğlu'nun bulduğu İç Tüzük disiplin hükümleriyle ilgili hükümler dört siyasi partinin kabul ettiği bir şeydir. Mesela orada şöyle bir hüküm var: Kayıtlara geçsin diye söylüyorum. Biliyorsunuz milletvekili araçları aranmıyor, milletvekilleriyle birlikte gelen misafirleri de kimlik testine maalesef güvenlik görevlileri çağıramıyor. Bir muhalefet partisi milletvekili arkadaşımızın, o komisyonda üye olan, şu anda milletvekili olmayan bir arkadaşımızın teklifi üzerine biz de bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına teklif edelim dedik, milletvekili araçları aransın çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisini korumak, kollamak hepimizin görevi, milletvekili araçları aranmadığından dolayı birisi bomba koyabilir veya dışarıdan müdahaleyle bunu yapabilir diye milletvekili araçlarının da x-ray'dan geçmesi ve milletvekiliyle beraber gelen kişilerin de kimlik kontrolünden geçip güvenlikten geçerek Türkiye Büyük Millet Meclisi kampüsü içerisine girmesini sağlamak da teklif edildi. Şu anda milletvekili olmayan -ismini de söyleyeyim- Hasip Kaplan tarafından teklif edilen bir önermeydi ve bu da Meclis Başkanlığına teklif edilen bir durumdu.

Hakikaten uyumlu bir çalışma gerçekleşti. Bu süreçte de gönül isterdi ki 8 Haziran tarihindeki Meclis Başkanımızın yaptığı toplantıda rijit bir şekilde "Biz hiçbir uzlaşmaya katılmayız." demek yerine "Ya, biz bu İç Tüzük konusunu da şu anda değiştirmeyi düşünüyoruz." diye muhalefet partisi bir taleple istemiş olsaydı biz bu 13 maddelik değişikliği hem HDP'ye hem Cumhuriyet Halk Partisine gönderip onların da katkılarını sağlamalarını arzu ederdik ama önemli bir gelişme oldu, 12 Temmuz tarihinde Sayın Levent Gök'ün iyi niyetle söylediği, oyalama niyetinin olmadığı, tamamen iyi niyetle, yapıcı eleştirileri hasıl olarak Anayasa Komisyonunda bir alt komisyon kurularak, bu İç Tüzük değişikliğine milletvekili arkadaşlarımızın teknik olarak katkı sağlamalarını sağlayacak bir komisyon kurulması, alt komisyon kurulması talebi de yine grup başkan vekilleriyle sizin başkanlığınızda yaptığımız toplantıda kabul edildi ve o kabul çerçevesinde bugün 14.30'da toplanacağımızı, cumartesi, pazar günleri de dâhil olmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzük değişikliği teklifini bitirme konusunda fikir beyanları, kabul edildi demiyorum, fikir beyanlarında bulunduğu bir toplantı gerçekleştirmiş olduk.

Ümit ediyorum, alt komisyon sürecinde de uzlaştık demiyorum, fikir beyan ettik diyorum, biz bunu fikir beyan ettik, siz herhangi bir yorum yapmadınız, hatta konuşurken de biz böyle fikirlerimizi beyan ettik. Sayın Altay'ın bugün söylediği gibi iki günde çıkarmaya çalışıyorsanız sakın ha diye söylemiyoruz; bugün çıkar, yarın çıkar, ne zaman çıkarsa çıkar ama Türkiye Büyük Millet Meclisi Komisyonda muhakkak ki geçmişteki çalışmalardan örnek alarak istismarı önleme amacıyla yapılan bir İç Tüzük toplantısında da Komisyonda istismara müsamaha göstermeyerek bütün fikirlerin tartışıldığı, olumlu fikirlerin birlikte hareket ederek İç Tüzük'e dercedildiği bir çalışma ortamına imkân verirler, katkı sağlarlar diye düşünüyorum.

16 Nisan'daki halk oylamasına giden Anayasa'da da o gün gördük, Cumhuriyet Halk Partili milletvekili arkadaşlarımızın fikirlerinden de faydalandık, inkâr etmek mümkün değil yani samimiyetle ve bilimsel çerçevede yaptıkları eleştirilerini dikkate aldığımızı burada ifade etmek istiyorum.

Yine, bu İç Tüzük değişikliği konusunda bizim için esas olan, 24'üncü Dönemden iki arkadaşımız da burada, hem Sayın Altay'ın hem de Sayın Gök'ün bulunduğu "24'üncü Dönemde kabul ettiğimiz" diye kamuoyuna beyan ettiğimiz, sanıyorum Türkiye Büyük Millet Meclisi sitesinde de mevcut olan bu İç Tüzük değişikliğine sadık kalarak yaptığımız bir metindir.

Maddeler üzerindeki gerekçeyi Sayın Akçay yeterince ve teferruatıyla açıkladı. Ben tekrar bu gerekçeler üzerine girmeden, İç Tüzük değişikliği teklifinin hayırlı olmasını, Türkiye Büyük Millet Meclisinin verimli, etkili ve disiplin hükümleriyle birlikte huzurlu çalışmasını sağlayacak bir İç Tüzük değişikliğine tüm milletvekillerinin katkı sağlayacaklarına inanıyorum.

Bu ara, yurt dışındaki parlamentoları da incelediğiniz takdirde, eğer bize daha sonra söz hakkı verilirse, komisyon geleneklerinde var mı bilmiyorum, maddelere geçilirken o süreçte de bunu yapabilirim ama bizim yaptığımız da bir çalışma var, mesela Almanya'da gelmeyen bir milletvekilinin yolluğundan 100 euro, eğer devamsızsa hiç genel kurulun onayına sunulmadan 100 euro kesilmesi... Mesela bir milletvekili -100 kaçıncı birleşimi görüştük bilmiyorum, herhâlde 150'nci birleşim- 140 birleşim rapor almış yani 140 birleşim rapor alan bir milletvekilinin benim kanaatime göre ödenek alabilir ama yolluk hakkının olmaması gerekir. Bunu da görüşürken bu İç Tüzük görüşmesi sırasında değerli milletvekillerimizin hakkaniyete uygun bir değerlendirmeyi de gündeme getirmesi gerekir. Mesela az önce buradaydı, Bennur Karaburun Milletvekili kardeşimiz kendi aracını dahi biraz zor kullanırken Türkiye Büyük Millet Meclisinin en devamlı milletvekillerinden birisi, rapor alma ihtiyacını hissetmiyor. Ama 160 birleşimin 140'ını veya 150'sini raporla geçiren bir milletvekilinin herhâlde yolluk alma hakkının olmaması gerektiğini burada değerli üyelerin görüşlerine sunmak istiyorum çünkü Avrupa uygulamaları devamı esas almış. Biz nasıl ki elektrik faturalarını hesaplıyorsak, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışırken kanun maddelerinin maliyeti bu diye söylüyorsak aslında o maliyeti düşürecek bir teklif, milletin bütçesine olumlu bir katkı sağlayacak, günde beş saat on saat gereksiz yere tartışmayla değil...

Mesela Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda Anayasa görüşmelerine saat 11.00'de başladık Sayın Başkan, saat 14.00'te başlayan Meclis, 11.00'de Anayasa görüşmelerinin maddelerine geçti. Ne zamana kadar çalıştık? Saat ikiye kadar, üçe kadar çalıştık ve genel olarak baktığımızda Türkiye Büyük Millet Meclisi dört siyasi parti grup önerisi verdiğinde 14.00'te çalışırsa, işte Meclis Başkan Vekilimiz burada, saat sekize kadar Genel Kurulun gündemine giremedik. Bir saat de yemek arası, saat dokuz, Genel Kurulun gündemine giriyoruz. Dokuzdan itibaren ne zamana kadar çalışıyoruz? Gece saat 02'ye kadar. Kaç saat? Beş saat. Eğer biz bunu, şu İç Tüzük'le ilgili kısmı yapabilirsek, 14.00'te başlayan Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21.00'de çalışmalarını sona erdireceğini ve öyle telefonlarla veya üç ayaklarla yayınlamak yerine Türkiye Büyük Millet Meclisi ile TRT'nin anlaşmasını sağlayarak bütün milletimizin, arzu eden milletin, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına imkân verecek bir düzenlemedir diyorum. Tekrar, katkı sağlayan Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Grup Başkan Vekiline ve Anayasa Komisyonu üyesi değerli arkadaşımıza, bu konudaki hoşgörülü davranışlarına ve burada da katkı sağlayacaklarını ümit ettiğim alt komisyonda çalışan...

Hocam siz mi çalıştınız alt komisyonda?

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Evet.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hocam aslında alt komisyonun bir gün ertelenmesini Hocamın talebiyle... Centilmenlik gösterdiler, Alt Komisyon Başkanına da teşekkür ediyorum, ertelemeyi Hocamın talebi üzerine yaptı. Alt komisyonu kurarken uzlaşma örneği gösteren Türkiye Büyük Millet Meclisinin alt komisyonda gösterdiği medeni bir usulle çalışma tarzının da burada aynı şekilde devam edeceğine ve esas komisyonda da hem HDP'nin hem de Cumhuriyet Halk Partisinin olumlu katkılar sağlayacağına inanıyorum çünkü bu İç Tüzük, Türkiye Büyük Millet Meclisinin verimli, etkin ve huzurlu çalışmasını sağlayacaktır diyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Elitaş.