| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı (1/850) (Alt Komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 19 .06.2017 |
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, saygıdeğer Komisyon üyelerimiz, değerli misafirler; ben arkadaşlarımızın konuşmalarındaki eleştirileri not aldım.
Değerli dostlar, biz bir alternatif çözüm üretiyoruz, mahkemenin dışında ortaya çıkan sorunları sulhla, karşılıklı anlaşmayla, karşılıklı konuşmayla ve bir meslek mensubunun huzurunda çözmeye çalışıyoruz. Bu meslek mensubu hukuk fakültesi mezunu, en az beş yıllık mesleki kıdemi olan, Adalet Bakanlığının gözetim ve denetiminde olan ve meslek suçu, disiplin suçu işlediği zaman da meslek sicilinden çıkarılacak bir kişinin huzurunda.
Elbette ki bugün ara buluculuk ofisleri çok gelişmemiş olabilir, henüz avukatlık ofisiyle ara bulucunun ofisi aynı olabilir ama yeni bir müesseseyi geliştiriyoruz, yeni bir müessese kurduk ve müesseseyi de geliştiriyoruz. Kısa zaman içinde göreceğiz ki Türkiye'nin birçok yerlerinde gerçekten yalnızca ara buluculuk ofisleri olacak ve onlarla birçok sorunu hızlı bir şekilde çözebileceğiz. Elbette ki eleştireceğimiz çok konu olur. Mesela İsmail Bey dedi ki: "Aleni olmalı." Prensip aleni olmamalı, aksi aleni olmalı. Yani taraflar istiyorsa aleni olmalı. Burada bir sorun var ve kendi içimizde çözmek istiyoruz. Çözmek istiyorsak bu gizli olmalı. İşveren niçin... Belki bir işçisine hak ettiğinden daha fazla verecek ve sorunu çözecek. Yaygınlaşsın arzu etmiyor, emsal dava oluşsun arzu etmiyor olabilir, farklı farklı uygulama yapmak da istiyor olabilir. O sebeple kural, gizli olmasıdır, istisnası aleni.
"Küçük yerlerde ara bulucular işverenin etkisi altında kalır." deniliyor. Bu tür davranışta bulunan ara bulucu arkadaş meslek çevresinde ve işçiler nezdinde çok kısa sürede negatif olur ve hiç kimse ona da gitmez ve bir sürü de sorunlar çıkar ve...
BAŞKAN - "Persona non grata"...
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Evet "persona non grata" irade edilir.
"Anlaşmamanın müeyyidesi var." denilmişti. Anlaşmamanın müeyyidesi yargılama gideri hayır, mazeretsiz olarak gelmeyen ve iki tarafta da toplantıya gelmeyene müeyyide koyuyoruz 12'nci maddede. Yoksa anlaşmazsa bir yargılama gideri müeyyidesi koymuyoruz. Yani o önemli bir fark.
"Derhâl, süre yok." deniliyor. Hayır, kanunda bir aylık süre var. Buna da derhâl, mümkünse bir ayın içinde derhâl, en geç süre bir ay. Bir ay da zaten çok uzun bir süre değil; o da belirlenmiş.
Avukatla görüşülmesi ve avukatın huzurunda bu ara buluculuğa gitmesi. Kanaatim o ki yüzde 90'ın üzerinde avukatla gider. Biz yine tasarının 24'üncü maddesine Arabuluculuk Kanunu'na hüküm getirerek 35(a) gibi ilam niteliği veriyoruz iki tarafın avukatının olduğunda. Her iki taraf da mutlak surette avukat huzuruyla gitmek ister ki bu bir ilam hükmünde olsun ve ilamlı icra olsun, hakkı, hukuku korunsun diye.
Belirsiz alacak davası... Bugün avukat olarak dava açarken birçoğumuz da kısmi dava açıyor, belirsiz alacak belirleniyor. Ankara'da uzun süre avukatlık yaptık. İş mahkemesi hâkimleri emekli olduğunda iş mahkemesinde bilirkişilik yapıyor. Dün bunu kendisi yapamıyordu, bugün yapıyor mu? Hayır. Kural olarak bilirkişilik maalesef ve maatteessüf bilirkişilikten daha çok iyi bir rapor yazma müessesesi olduğu için. Aslında o arkadaşlarımız da yeterli zaman olsa pekâlâ ki ne kadar alacak olduğunu ortaya koyabilirler. Buna da engel bir durum yok. Getirdiğimiz ara buluculuk müessesesi, artık kolaylaştırıcının yanında değerlendirici de olduğu için taraflara miktarları da tespit edip bunları da önerebilecektir. Burada da ben bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum.
Mahkeme ve hâkim sayısını artıralım. Sürekli artırıyoruz. Arkadaşlar, psikolojiyi çözmediğimiz müddetçe, güveni çözmediğimiz ve artık ben bu hakkıma razı oldum, sulh oldum demediğimiz müddetçe Türkiye'deki herkesi hâkim yapsak hâkimlerin arasındaki davaları çözmek için yeni mahkemeler ihdas ederiz. Bunun bir sonu da yok, sınırı da yok. Onun için, az önce Başkanım "Es sulhu seyyidül ahkâm." demişti. Sulh bütün hükümlerin efendisidir, en kötü anlaşma en iyi yargı kararından daha iyidir. Biz bir müesseseyi geliştiriyoruz, zorunlu hâle getirmiyoruz, müracaatı zorunlu hâle getiriyoruz. Müracaat zorunlu hâle gelince arzu ediyoruz ki elekten bir kısmını çözebiliriz, bir kısmı yargıya gitmez ve zaman içinde insanlar da bunu gördüğünde... Yani mahkemelerin çok önemli bir kısmı, çok özür dilerim, burnunu sürtmek için yapılan işler değil mi, tarafların burnunu sürtmek için?
Başkanım, tamam mı?
BAŞKAN - Yo, yo, dinliyoruz. Maddeyi tamamlayabilirsek belki...
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - (3)'üncü fıkranın olması, şu anda iş kazalarında ara buluculuk olmaması...
BAŞKAN - 3'üncü fıkra noksan, onu herkes oy birliğiyle kabul edecek, söyleyeceğim.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Başkanım, o, ileriki bir tarihte olmalı.
BAŞKAN - Yok, şu anda, şu anda.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Bence olmamalı, ben olmaması kanaatindeyim çünkü iş kazalarındaki meslekte kayıp gücünün belirlenmesi ve bazen tedavi bir süreç alacağı için bu bir aylık süre de yetişmeyebilir. Bu sebeple biz... Ama buna başlamalıyız.
BAŞKAN - Tabii, tabii.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - İyi uygulamaları gördüğümüzde ve yarın iş kazalarındaki iyi ara buluculuk sonuçlarını gördüğümüzde diyeceğiz ki ya bunu da alalım bu işin içine. Mutlaka yüksek Meclisimiz buna da bigâne kalamayacaktır diyorum ve bunun, bu kanunun Türkiye'deki bütün uyuşmazlıklara bir çözüm aracı getiren, bir hedef getiren kanun olmasını, ilham getiren kanun olmasını arzu ediyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum.