| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı (1/850) (Alt Komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 19 .06.2017 |
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Sevgili Başkanım, değerli katılımcılar; gerçekten bu konuyu alt komisyonda uzun uzun konuştuk fakat alt komisyonda aslında bir sürü şeyin muallakta olduğu gerçeğiyle de karşılaştık, onu öncelikle belirteyim.
Yine, alt komisyonda bu konuyla ilgili tartışmaları yaparken ara buluculuk görevinde olan arkadaşlarımızın bir kaygısıyla karşılaştık yani "Bize güvenmiyor musunuz? Biz bu konuda yeterli eğitimi aldık." Gerçekten de almışlardır ve gerçekten de iyi niyetli arkadaşlarımızdır ama hukuki bir düzenlemeyi hiçbir yapının, anlayışın ne iyi niyetine bırakabiliriz ne de o arkadaşlarımızın bu konudaki yeterliliği üzerine bırakabiliriz.
Şimdi, arkadaşlar, öncelikle şunu söylemem gerekiyor, demin Necati arkadaşım söyledi: İş hukuku sosyal bir alan, sosyal hukuk düzenini tesis eden bir alan ve iş hukukunda, aslında bütün hukuk alanında olduğu ve olması gereken gibi haklı ama güçsüz olanı koruma anlayışı çok ciddi olarak hâkim ve böyle olması da gerekir.
Şimdi, örneğin, iş hukukunda çalışma ücretini yani asgari ücreti... "Gidin, işverenle baş başa oturun, istediğiniz ücrete çalışın." diyemiyorsunuz, değil mi? Bir asgari ücret koymuşuz Sevgili Bakanım, "Bundan aşağı olmaz." diyor, müdahale ediyor. Niye? Onun da iradesine bırakabilirdi ama bırakmıyor, koruyor işçiyi. Yani bu işvereni suçlayarak değil, olması gereken gibi. Örneğin, iş yerinde alınması gereken zorunlu güvenlik tedbirlerini sıralamış, değil mi? "Bunları yap." diyor işverene. "Git, kendi anlaşmana göre istediğin gibi -bir güvenlik önlemi alınsın, alınmasın- çalış." demiyor.
Şimdi, bu da, işçi hakları da böyle korunması gereken bir hak diye düşünüyorum. Aslında düşünmüyorum, öyledir. Buna özel hukuk alanının pazarlık anlayışını taşıyan bir anlam yüklemek doğru bir şey değil.
Yine, değerli arkadaşlarım söyledi, biz elbette ara buluculuğa karşı değiliz. Bizim siyaset anlayışımızda ortak aklın, uzlaşma kültürünün daha yaygınlaşması, daha gelişmesi çok önemli bir yer tutuyor. Aslında şu anda ülkede yaşanan temel sıkıntıların da bu özelliğin olmamasından kaynaklandığını düşünüyorum. O nedenle, işçinin hakkına bir an önce kavuşmasını, işverenin kafasından o sorunların giderilmesini sağlayacak bir ara buluculuk kurumuna karşı falan değiliz, bu böyle anlaşılmasın lütfen. Ama bunun, demin söylediğim, sosyal hukuk alanındaki düzenlemelere ilişkin söylediğim nedenden dolayı yargının gözetimi ve koruyuculuğu altında olması gerekir. Peki, bunu söyleyince yargılamanın uzunluğundan ve pahalılığından söz ediyoruz gerekçe olarak. Oysa devletin yapması gereken bu. İş hukuku alanında, bir defa, gerçekten yargıyı herkesin ulaşabileceği ucuzluğa taşımamız gerekir Sevgili Bakanım. Yani bizim Adalet Komisyonu olarak yapmamız gereken bu. Yargı herkesin ulaşabileceği, hak arama hürriyetini gerçekleştirebileceği uzunlukta olmalı. Yani insanlar, işçi, işveren, kimse "Yargı pahalı, onun için gitmeyelim." dememeli. Uzun, kısaltalım.
Yine, ara buluculukla ilgili şeyi söyleyeyim, yargının içinde gidilmesi gereken bir durum olsun. En azından ihtiyari olsun, yargıdan önce gidilmesi ihtiyari hâle getirilsin. Bunu zorunlu hâle getirmek -arkadaşlarım geniş açıkladı, tekrar söylemek istemiyorum ama- gerçekten Anayasa'ya aykırı.
İş davalarının aslında bu kadar yoğun olmasının temel nedenlerinden bir tanesi de ve en önemlisi de bu alandaki kayıt dışılığın yoğunluğundan kaynaklanıyor. Bunun önüne geçilirse ihtilaflar da azalır.
Şimdi biz bunları azaltacak önemleri alacağımız yerde özellikle işçiye... Arkadaşlar yine onu da söylediler yani iş davalarının büyük bir çoğunluğunu, yüzde 97-98'ini işçinin açtığını düşünürsek yargının pahalılığını ve uzunluğunu işçiye bir tehdit olarak... "Yargı pahalı, uzun. O zaman otur, üç kuruş, beş kuruş al, bak, bugün de ihtiyacın var -olacak, her zaman işçinin ihtiyacı var- ve işi böyle götür." anlayışı doğru değil. Yani bu davaları yargının dışına itmek hukuk devleti anlayışı değil Sayın Bakanım.
Şimdi temel olarak söyleyeceklerimiz bunlar, maddelere geçtiğimizde maddelerle ilgili görüşlerimizi bildiririz.
Teşekkür ediyorum.