| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Silopi İnceleme Raporu'na ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .06.2017 |
FATMA BENLİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkanım.
Biliyorsunuz, öncelikle İnsan Hakları İnceleme Komisyonu olarak biz hem başvuruları karara bağlıyoruz, aynı zamanda da basına düşen insan hakları ihlalleriyle alakalı durumlarda da özel bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Silopi raporu da aslında bize bireysel bir müracaat olmadan - Başkanım, yanılıyorsam beni düzeltin lütfen- olaydan basın vasıtasıyla haberdar olunur olunmaz işlem yaptığımız durumlardan bir tanesi.
Bildiğiniz üzere, Silopi'de bir panzer evin içerisine girmek suretiyle 2 küçük kardeşin vefatına sebebiyet vermişti. İnsan Hakları İnceleme Komisyonu olarak öncelikle savcılığa gerekli işlemlerin yapılması için suç duyurusunda bulunmuştuk. Akabinde Başkanlık Divanında yerinde inceleme yapılması için karar aldık. Yalnız bütün partilerin buna dâhil edilmesi için de 5 kişilik bir heyet oluşturduk. Hem CHP'den hem HDP'den hem de MHP'den üyelerin gelmesi suretiyle bu adli vakayı daha iyi araştırmak ve tekrar bu tarz kazaların gerçekleştirilmemesi için, gerekli önlemlerin alınması için bir çalışma gerçekleştirdik. Ki bizim öncelikli gözlemimiz, çok farklı insanlarla görüştüğümüz zaman bu konuda yapılan soruşturmalar kadar soruşturmaların kamuoyuna çok daha iyi anlatılması ve şeffaflığın sağlanmasıydı. Çünkü Emniyet Müdürüyle görüştük. Kaymakam ve valinin il içerisinde olmaması nedeniyle öncelikle İlçe emniyet müdürüyle görüşme yaptık. Akabinde aileye gittiğimiz zaman emniyet müdürünün verdiği bilgiler ile ailenin sahip olduğu bilgiler arasında çok ciddi derecede farklılık olduğunu da müşahede ettik. Akabinde cumhuriyet savcılığına gittik ve hâlen tutuklu bulunan, kazayı yapan araç içerisinde bulunan polis memuruyla görüştük. Dolayısıyla dört farklı cephesiyle beraber farklı insanlarla görüşme yaptığımızda bu bilgi kirliliğinin ve özellikle basına yansıyan farklı durumların gerçek nedenleriyle ilgili de üç aşağı beş yukarı bütün komisyon üyelerinde mutabakat sağlayan bir bilgiye de sahip olmuş olduk.
Şimdi, en başta basının da ifade ettiği husus, panzerde birden fazla polis memuru olduğuydu, geç saatte gerçekleştiği ve direkt panzer evin içerisine girdiği için polis memurlarının alkollü olduğuydu. Ayrıca polisin araçtan dahi inmeyerek direkt geri çıkmak suretiyle ailenin acısına bile katlanma ihtiyacı hissetmediğiydi. Dolayısıyla bu toplumda, kamuoyunda çok daha fazla infiale sebebiyet veren, hepimizin vicdanında rahatsızlık veren bir durumun olmasına sebebiyet vermişti. Ancak, hem cumhuriyet savcılığında devam eden soruşturmayı incelediğimizde hem de bire bir insanlarla görüştüğümüzde en azından genel olarak bizde hasıl olan sonuç, polis memurunun araçtan, ön kapı açılmadığı için arka taraftan indiği -maalesef olay esnasında çocukları kaybetmişiz- çocukların hastaneye getirilmesinde, en azından aranmasına kendisinin yardım ettiği, başından yara aldığı için hastaneye getirildiği ve polis memuru hastaneye gittikten sonra, daha sonra emniyet müdürünün panzeri çektiğiydi. Bu soruşturma dosyasında bize göre soruşturulması ve araştırılması gereken en önemli hususlardan bir tanesi, kazadan hemen sonra savcı gelmeden panzerin çekilmesiydi. Hatta ailenin beyanı, savcının, panzer kendisinden izin alınmadan çekildiği için onlara kızdığı yönündeydi ki buna ilişkin de birtakım iddialar vardı. Cumhuriyet savcısıyla görüştüğümüzde kendisinin ilk aşamada kızdığını, ancak panzerin çekilmesinin soruşturma dosyasını olumsuz etkilemediğini, delillerin kaybolmasına sebebiyet vermediğini, çekilme sebebinin ise güvenlik olduğunu -çünkü üzerinde uçaksavar ve binlerce mermi var, çok ağır zırhlı bir araç söz konusu biliyorsunuz- bu noktada kendisi de olsa aynı emri vereceğini ifade etti. Yine de panzerin savcı gelmeden çekildiği için dosyaya etki edip etmediğine, bu konuda herhangi bir yetkilinin sorumlu olup olmadığına ilişkin araştırma sürüyor. Bu, bizim Komisyonumuza göre de araştırılması gereken bir husus. Bu durumla ilgili nihai karar adli işlemler neticesinde savcılık soruşturmasında verilecektir.
Polis memurunun iddiası, dosyadaki diğer kişilerin beyanlarından çıkan sonuç olayda herhangi bir kasıt olmadığı yönünde. Aile de zaten kasıt olduğuna inanmıyor ama polis memurunun ifade ettiği husus, yakın zamanda MHP binası açıldığı için, özellikle mahalle arasında MHP binası açıldığı için önünde panzerle güvenlik tedbiri aldıkları, belli zamanlar içerisinde, dört-beş dakikalığına devriye atmak zorunda kaldıkları ve devriye atarken aracı durduramadığı için aracın birden bire istop ettiği ve aracı tekrar çalıştıramadığı için de eğimli yolda kaydığıydı. Dolayısıyla, özellikle ilk aşamada direksiyonu kırmış ama daha sonra da yolun başındaki eve girmiş.
Şimdi burada bizim için önemli olan, özellikle Komisyonun tespit ettiği husus, bu aracı kullanan panzer şoförünün gerekli eğitimi almaması. Şehirde 4 tane panzer var, 2 tanesi sertifikalı şoför. İl emniyet müdürlüğü daha önce, son iki ayda 3 defa bu eğitimin verilmesi için talepte bulunmuş. Sanırım Emniyet Genel Müdür Yardımcınız da bu konuda bize bilgi verecektir. Ancak Şırnak'ta çok fazla güvenlikle alakalı sıkıntı olması, belki son dönemdeki polislerin sayısının azaltılması... Bu noktada güvenlik açığı olabilir ama bu konu da önemli bir eksiklik olarak... Gerekli eğitim verilmemiş ve eğitim almayan bir polis tarafından panzer kullanıldığı için de istop ettiğinde, eğimli arazide araç kaydığında polis memuru araca bir daha hâkim olamamış. Dolayısıyla, ilk bulduğu eve girerek maalesef bu kazaya sebebiyet vermiş.
Bu noktada Komisyon olarak tespit ettiğimiz husus, sadece Şırnak'ta değil bütün illerde zırhlı araçları kullanan bütün polis memurlarının eğitiminin ivedilikle sağlanması ve diğer iller içinde bir çalışma gerçekleştirilmesi. Her ne kadar emniyet müdürü ve aracı kullanan polis memuru bu aracın otomatik vitesli olduğunu, normal taksi kullanan herkesin bu aracı kullanabileceğini, başka birisi, sertifikalı bir şoför de olsa aynı kazanın olabileceğini ifade etse de... Sonuçta zırhlı araç 15 tonluk, çok daha farklı bir yerde bu kazanın olma ihtimali vardı. Kalabalık bir mekâna girseydi vereceğimiz can kaybı çok daha fazla olurdu. Bu noktada da olabildiğince bundan sonra olası kazaların engellenmesi için çaba göstermek durumundayız.
İkinci ifade etmek istediğim husus ise kamuoyunun bu konuda bilgilendirilmesi çünkü olayın hemen akabinde gözaltı işlemi gerçekleştirildi, bir gün gözaltı süresi uzatıldı. Akabinde polis memuru mahkeme tarafından da tutuklandı. Ama bu kamuoyuna yeterince yansımadığı için, özellikle ilk haftalarda 2 küçük çocuğun öldüğü bir kazada herhangi bir işlem yapılmadığı, dolayısıyla bu konuda da sıkıntı olduğu tarzında genel bir algı oluştu. Bizim işlemleri, hem adli hem idari anlamdaki soruşturmaları yapmak kadar bunları kamuoyuyla paylaşmak ve kamuoyu vicdanında da gerekli işlemlerin yapıldığına ilişkin genel bir kanaat oluşturma zorunluluğumuz var.
İlk aşamada, İçişleri Bakanlığı ilk günden itibaren açığa alma işlemi gerçekleştirmiş, Adalet Bakanlığı ilk günden itibaren soruşturmayı başlatmış ama ilk andan itibaren daha fazla bilgi verseydik en azından kamuoyunda "Acaba bu polis memurları alkollü müydü, alkollü olduğu için mi bu kadar büyük bir kazaya sebebiyet verdiler?" gibi toplum vicdanını rahatsız eden bir algıdan da korunmuş olurduk. Ki polis memurunun olay akabinde gittiği hastanede kan örnekleri var, kanda herhangi bir şekilde promile rastlanmamış durumda.
Son olarak, bu panzerler bize verilen tüm bilgilere göre şu an bölgede en çok kullanılan, en fazla güvenliği sağlayan araçlar çünkü roket saldırılarına karşı da korunaklı, takla bile atsa döndüğü zaman tekrar çalışmaya başlayabiliyor, özelikle bombalamaya ve alt zemine karşı güvenlikli. Bu nedenle de anlaşıldığı kadarıyla güvenlik güçleri panzerlerden, panzerleri kullanmaktan vazgeçmeyi şu an seçenek olarak düşünmüyorlar çünkü polis ve askerlerimize karşı yapılan saldırılarda daha güvenlikli bir aracımız yok.
Ancak, bu araç 1994 yılında alınmış durumda ve daha sonra zırhlandırıldığı için, üzerine de uçaksavar ve çok fazla mermi aldığı için tehlike riski barındırıyor. Dolayısıyla, Türkiye'de bulunan bütün panzerlerin denetiminin yapılması, o rutin incemeler dışında -ki kazaya karışan aracın da yakın zamanda bir denetimi var- rutin denetimler dışında ekstra inceleme yapılması, özellikle eğimli arazilerde kullanılmaması için ve akabinde de daha yeni, daha modern araçlarla değiştirilmesi için de çalışmaların yapılması gerektiği noktasında Komisyonumuzun ortak bir görüşü mevcut.
Bu arada, öncelikle ben Komisyonla beraber yerinde incelemeye katılan bütün vekillerimize teşekkür ediyorum. Oldukça verimli bir toplantı gerçekleştirildi. Rapor yazıldıktan sonra bir kere görüşme imkânına sahip olduk, yazılı olarak önerileri de aldık. Ama hemen akabinde Şenal Hanım'ın ameliyat olması, Ayşe Hanım'ın vefat sebebiyle katılamaması nedeniyle... Diğerlerinin yazılı bilgileri alındıktan sonra, yazılı önerileri alındıktan sonra, son şeklini verdikten sonra bire bir görüşme şansına sahip olmadık. Özellikle bunu maddi şartlar nedeniyle gerçekleştiremediğimizi ifade etmek istiyorum. Sonuçta, burada Komisyon üyeleri tarafından tekrar bazı hükümleri değerlendirilebilir. Ayrıca Emniyet Genel Müdürümüzün eminim panzerlerle ilgili bize vereceği bilgiler vardır. Onun akabinde de Komisyon raporunu sizin değerlendirmenize açmak istiyorum.
Teşekkürler.