KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET SALİH DAL (Kilis) - Bazı noktalarda açıklama yapacaktım, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Şimdi, gerçekten bu dönem için, geçmiş dönemlerde biz yoktuk, bilmiyoruz, İnsan Hakları İnceleme Komisyonunun yaptığı denetimler ve tuttuğu raporlar neticesinde demokrasi ve insan hakları alanında ne kadar ilerlediğimizin çok açık bir göstergesidir, bunlara hep beraber şahit oluyoruz. Bu gerek cezaevleri alt komisyonundayken öyleydi gerekse bu mülteciler alt komisyonunda. Mesela biraz önce Reşat Ağabey'in bahsettiği yurt dışı edilen göçmenlerin tekrar ülkemize gelirken, işte bunların gümrük kapasında bir göz tanıma sistemleri olsa belki o insanı geri almazsın gibi... Hem Aydın kampına gittiğimizde hem de Edirne kampına gittiğimizde bu görüşüldü. Görüşme neticesinde -ki raporumuz daha yeni çıkıyor ama- şifahi olarak biz Göç İdaresi ve İçişleri Bakanlığıyla yaptığımız görüşmelerde şu anda bu çalışmanın yapıldığını bize söylediler, gümrük kapılarında göz tanıma sistemi. Yani adam sırf göçmen olarak kaçmak için geliyorsa ikinci sefer "Kardeşim, sen ülkeye giriş yapamazsın."... Bunu söylemek isterim.

Suruç Belediyesiyle ilgili siz söylediniz.

Yine, Sayın Mahmut Tanal dışarı çıktı. "Sınırlar kevgir yerine döndüğü için göçmenlerin denetiminin yapılması imkânsız." dedi. Şimdi, aslında gerek Edirne gerek Aydın yani bu Suriyeli dışındaki göçmenlerin hepsi, büyük bir çoğunluğu pasaportsuz değil yani sınır onların yüzünden kevgire dönmüş durumda değil. Bunlar pasaportlu geliyorlar, pasaportlu geldikten sonra da kaçak olarak Avrupa ülkelerine kaçmak istiyorlar. Ha, bir kısmı yakalandığı zaman, atıyorum İran vatandaşıdır, İran'la da geri gönderme anlaşmamız vardır, pasaportunu kaybediyor veya başka bir yere bırakıyor diyor ki: "Ben Myanmar vatandaşıyım." Yani geri göndermeyelim diye. Suriye konusunda aslında yine sınırlarımız kevgir yerine dönmemiş, mecburiyetten, askerin kontrolünde yer yer sınır noktalarından da alıyoruz, böyle bir durum var.

Yine Kemal Bey "Kobani'ye sessiz kaldığınız gibi Suriye'ye de sessiz kalsaydık belki bu kadar göç dalgası olmazdı." Dedi. Yani bizim Hükûmet olarak programımız, Kobani, Afrin, Kamışlı, Halep, Şam, İdlip, Afrin, Azez, hepsi aynıdır yani biz Suriye'yi bir bütün olarak görüyoruz ve şahsi düşüncem de Hükûmetim de böyle düşünüyor. Biz ilk günden itibaren, 2011'de hiç sesimizi çıkartmasaydık acaba bu durumlar olur muydu? Bize göre, biz bunları gördüğümüz için, bunun böyle olacağını hissettiğimiz için ilk günden itibaren Beşar Esad'ın ya demokrasi adına bir seçime gitmesini veyahut da ülkeyi demokrasiyle yönetenlere bırakmasını söyledik.

Sayın Kemal Aktaş "Suriyeli sığınmacılar uluslararası statüde kabul edilmediği için uluslararasından gerekli yardım yapılmamaktadır." Dedi.

KEMAL AKTAŞ (Van) - Genel anlamda söylüyorum.

AHMET SALİH DAL (Kilis) - Ya, şimdi Kemal Bey, bırakalım uluslararası statüde kabul etmeyi, uluslararası küresel göçle bizim kabul ettiğimiz şekilde kabul etsin. Bizim kabul ettiğimiz şekilde kabul etsin biz onlara da teşekkür edelim, onları da takdir edelim. Adamlar hiç kabul etmiyorlar, kapılarını kapatmışlar. Dolayısıyla bu hassasiyetin dile getirilmesi ve bu konuda hassas olmamız gerektiğini düşünüyorum.

Yine Avrupalıya ayrı Avrupalı olmayana ayrı... Kesinlikle böyle bir şey biz görmedik. Yani birçok kampımızı ziyaret ettik, böyle bir şey karşılaşmadık.

KEMAL AKTAŞ (Van) - Türkiye'nin çekincesi...Bakın, ben burada size şey verdim...

BAŞKAN - Hemen bitirelim.

AHMET SALİH DAL (Kilis) - Şeyi de söyleyeyim: Yani mesele, Koboni'yi çok dillendiriyorsunuz, yani sadece "Kobani" demek bana göre bir kafatasçılıktır hatta kafatasçılıktan ziyade... Çünkü bütün Kürtleri de söylemiyorsunuz, Azez'den de Kürtler geliyor, Halep'ten de Kürtler geliyor. Bir de "Benden olan Kürt, benden olmayan Kürt." Bu çok yanlış bir şeydir. Zaman zaman demokrasi ve evrensellikten bahsediyorsunuz. Bunun demokrasi ve evrensellikle yakından uzaktan bir alakası yoktur. Yani biz Hükûmet olarak da, ülke olarak da Kürt, Türk, ne dinî ne etnik unsuruna bakmaksızın aynı şekilde, hepsine eşit bir şekilde bakıyoruz.

Tamam, bunları söylemek istiyorum Başkanım.

Teşekkür ederim.