| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/837) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 31 .05.2017 |
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Sayın Başkan, sanıyorum bugün kanunun tamamını geçirmeye niyetlendiniz, çok hızlandınız ama çok kritik maddelere yeniden geldik.
Ben konuşmak istemiyordum ama dün özellikle Sayın Bakanımız dedi ki: "Sizin alanınız özellikle yükseköğretim olmalı, niye konuşmuyorsunuz?" Ben de dedim "Yarın bol bol konuşuruz Sayın Bakanım."
BAŞKAN - Farkındayım, Sayın Bakan sizi tahrik etti bu konuda.
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Tahrik etti, siz de şahitsiniz, hatırlıyorsunuz.
Maddelerden biri bu.
Değerli arkadaşlar, dünyada gelişmiş ülkelerin gelişmiş akademilerinde "emeritus profesörlük" diye bir kavram var. Yani bunun manası, yaş haddini doldurmuş, yasal olarak emekliliği gelmiş ama akademide kalmasında yarar görülen insan demek. Bunun yaş sınırı yok, ölene kadar da olabilir ama bunun bir özlük hakkı da yok yani maaş falan almıyor. Tek geliri, tek kazancı, eğer bilimsel araştırma projesi yürütüyorsa o projeden gelir temin edebilir. Bunun ötesinde bir özlük hakkı tanımak, Türk üniversitelerinin, özellikle devlet üniversitelerinin yapısını ciddi boyutta bozabilir. Bakın, özel üniversitelerde sınır yok; 95 yaşına, 100 yaşına kadar da öğretim üyesi istihdam edebiliyor. Ama bugün devlet üniversitelerinde ciddi bir genç akademisyen tazyiki var alttan. Yani bizim temel amacımız, bu akademisyenlere yer açmak. Eğer özlük hakları saklı kalmak üzere insanların kurulmakta olan üniversitelere... Zaten 72'ye çıkardık, bir de 75 yaşına kadar çıkarırsak vallahi musalla taşında profesörlüğü getirmiş gibi oluruz arkadaşlar. Her ne kadar maddenin içinde böyle ikna edici maddeler var; işte kurum gerekli görürse her yıl yenilenir anlamında. Bunlara gerek yok yani bu çok gereksiz bir maddedir. Kurum içi barışı kesinlikle bozar ve yaşlı akademisyenlerin, genç akademisyenlerin kadrolaşmada önünü kesmesi gibi bir riski de içinde taşır. Eğer kurum gerçekten o öğretim üyesinin görevine devamında yarar görüyorsa... Onursal öğretim üyeliğini zaten bugün Türkiye'de uygulayan kamu üniversiteleri de var yani bunu engelleyici bir hüküm yok. Profesöre deniyor ki: "Hocam, biz senden çok faydalanıyoruz, odan saklıdır, gel burada otur. Gerektiğinde -özellikle öğrenciye değil de- lisans üstü eğitime katkılarda bulun. Yapabiliyorsan bilimsel araştırma projesi yap." Ama bunu özel bir kanun maddesi hâlinde kalıcı bir özlük maddesi hâline getirmek, genç akademisyen yetiştirilmesi konusunu çok ciddi bir şekilde riske atmaktır, kurum içi barışı bozmaktır değerli arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Akaydın, teşekkür ediyorum.