KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Sayın Başkanım, çok Değerli Bakanım, değerli katılımcılar; öncelikle, dün konuşmamda öfkeyle -öfkenin sebebini bilenleriniz var, irdelemeyeceğim onu- çıkan bir laf var. Sayın Bakanımız çok kibar bir insan, onun için, o laftan dolayı üzgün olduğumu belirteyim. "İçine etmek" deyimini kastediyorum. Hakaret değildi ama biraz hoş kaçmadığının farkındayım. Ama Sayın Başkanım, sağ tarafınızdan üçüncü ve dördüncü sandalyelerde oturan Bolu ve Bursa milletvekilleri burada hakaretamiz konuşmalar yapıyorlar, kışkırtıcı konuşmalar yapıyorlar; lütfen bunlara müsaade etmeyin. Yani sizin, Sayın Bakanın nezaketine, bu toplumun seviyesine yakışmıyor.

MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) - Burada Bolulu kimse yok ya.

MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Söz alarak konuşmak istediğim için başa ekledim, sataşmak değildir amacım, dikkatinizi çekiyorum.

BAŞKAN - Arkadaşlarımız da gerekli ihtimamı gösteriyor. Teşekkür ediyorum.

Buyurun.

MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısının üç tane çok kritik, önemli maddesi var. Birincisi: Madde 4. İkincisi: Madde 27. Üçüncüsü: Madde 30.

Şimdi, Sayın Bakanım, alınganlık gösteriyor "rant" lafının onu çok rahatsız ettiğini biliyorum, onun için lütfen alınmayın. En çok rant sağlayabilecek maddeler -kötü niyetli insanlar tarafından- bunlardır. Ben dün İstanbul'daki Ataköy rantının nasıl sağlandığını çok kısaca özetlerken bunu söylemek istiyordum. Şimdi bunu niye söylüyorum? Belediye başkanlığı yaptım, imar planları uygulaması yaptım, imar planları değiştirdim. Kamuoyu baskısının, sanayici baskısının, rant çevrelerinin baskısının ne demek olduğunu çok iyi bilirim.

Şimdi, madde 4'te en kritik cümle ikinci cümledir arkadaşlar. "Ancak..." Bakın, "ancak" çok tehlikeli bir laf "Ancak, alternatif alan bulunmaması ve kurulun uygun görmesi şartıyla bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış yatırımlar için zeytinlik sahalarında yatırım yapılmasına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından izin verilebilir." Şu ana kadar değiştirdiğimiz 2'nci, 3'üncü maddenin, bu maddenin altındaki diğer kelimelerin, cümlelerin, bu burada durduğu sürece hiçbir önemi yok Sayın Bakanım. Hiçbir önemi yok çünkü ben bu ülkede kamu yararının nasıl alındığını, Toprak Koruma Kurulunun nasıl kararlar aldığını çok iyi bilenlerdenim; tamamen siyasi kurumlardır ve bakın, siz çok naziksiniz, çok titizsiniz ama bu siyasi kurumları rant çevreleri etkileyebilirler. Hatta sizin değişiklik önergenizde sunduğunuz "Buralara turistik tesis, konut alanı, konaklama alanı yapılmayacak." değişikliğine rağmen aradan beş on yıl geçince onu oraya sıkıştırıverirler aynen İstanbul Ataköy'de olduğu gibi. Çünkü sahil şeridine, kıyı-kenar çizgisinin altına konut yapılabilir mi? Ataköy'de yapıldı. Rezidanslar yapıldı, metrekaresi 10 bin dolar. Yani bunu aşırı kuşkuculuğuma verebilirsiniz ama ben ülkemin gerçeklerini söylüyorum Sayın Bakanım. Bu müteahhitlerin adlarını dün saymadım, bunların hepsi ülkemizde havuz müteahhidi veya yandaş müteahhidi diye belirlenen isimler.

Şimdi bakın, bu değişiklikle, önerdiğiniz değişiklikle bu yasanın 4'üncü maddesi geçerse buraya -işte yanımda mimar bir arkadaşım var- her türlü madeni yapabilirsiniz kamu yararı kararı alınmak şartıyla, eğitim tesisi yaparsınız, mezarlık yaparsınız, yol yaparsınız, AVM yaparsınız; çevreyi ve zeytinciliği kirletecek her türlü endüstri yatırımını yapabilirsiniz, hiçbir engel yok. Tekrar söylüyorum, bu ülkede de bakanlık iznine bağlı olsa bile kamu yararı kararı almak son derece basit, son derece ucuz bir iştir.

Hepinize saygılar sunuyorum. Çok kritik bir maddedir, eğer bu madde bu şekilde geçerse Türkiye'de zeytincilik biter ve hepiniz vebal altında kalırsınız.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Akaydın, teşekkür ediyorum.