KOMİSYON KONUŞMASI

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Şimdi, bu "wish" dedikleri, bu umut ama gerçeğin bununla çok alakası yok. Ben şunu söyleyeyim: Maden bölgesi, özel güvenlik bölgesi gibi. Şimdi, mesela -ben idare için söylemiyorum, benim muhatabım zaten hele şu kanunla ilgili Komisyon Başkanıdır- diyelim ki: Sayın Başkan, şöyle yapıldığını düşünün, maden bölgesi belirlenecek ve yüzde 51 rezerve göre bir şirkete göre bir maden bölgesi belirlenme ihtimalini kaldıran bir şeyi söyleyeyim, bir. İkincisi, Maden İşleri Genel Müdürlüğünün ve Enerji Bakanlığının biliyoruz ki düzenleme yetkisi var, bunu düzenleme yaparak ki yapıyorlar da... Mesela, şöyle düşünün: Şu bölge bir kömür ocağının, şu bölge bir kömür ocağının. Mesela, sıkıntı şöyle çıkıyor: Zengin bir kömür damarı buluyorlar. Bu, alttan diğerinin rezervine giriyor. O olmasın diye de Maden İşleri Genel Müdürlüğü sürekli incelemeler yapıyor. Yani "havza yönetimi" dediğim zaten benim bu, işte "havza yönetimi madenciliği" dediğimiz olay bu ama yöntemi bu değil, yapılma biçimi bu değil; bunu enerjicilerin hepsi çok iyi biliyor. Yani havza yönetimini ben ilgisiz biri olarak biliyorsam, bütün madenciler biliyor ama havza yönetiminin gerektirdiği madde bu değil. Bir kere bu iş bu kadar da basit değil. Şimdi, madem böyle bir şey var, kamuyu alsanız tamam diyeceğim. Hayır, yüzde 51'i olana yönelik bir şey yaptığınız zaman bu, mülkiyet hakkına tecavüz olur; bu, ruhsat hakkına da tecavüz olur. Oysaki bu, 15-20 maddelik, ilgili ihtisas komisyonundan iki gün içinde de geçer mantıklı olduktan sonra, ön hazırlığı olduktan sonra. Türkiye'nin madenciliğine katkı yapacak bir şekilde getirirseniz bu olacaktır ama getirilen bu maden maddesiyle Türkiye'de aynı havza içerisinde bulunan bütün ruhsatların iptal edilme yetkisidir bu ve böyle olduğu takdirde isterseniz yapın, siz bilirsiniz. Böyle olduğu takdirde başınız çok ağrıyacak, çok fazla şikâyet alacaksınız. Yıllar sonra da bu işlemler bu şekilde konuşulacak. Dönüp "Havza madenciliği yapacak." diyorsanız... Ben madeni bilmiyor muyum? Özelleştirilmiş madende, marul gibi, göbeğini almak için yandaki bütün maden alanlarını rezil edecek şekilde dimdik kazıldıklarını ben görmüyor muyum? Ben de görüyorum. Ama o da sizin probleminiz, ona da siz müdahale etmeliydiniz böyle olmaması için. İşte, en son Elbistan'da gördünüz. Elbistan Termik Santrali çalışmıyor. bilmem kaç kilometrelerden kömür madeni taşınıp orada termik santral çalıştırmaya çalışıyoruz. Zarar minimum 5 milyar dolar, minimum. İşte bu işler yüzünden. Elbistan'daki zararımız minimum 5 milyar dolar. Biz de getiriyoruz şimdi, elektrik ithal etmeye çalışıyoruz. Elbistan'da kendi kömürümüzle üretemediğimiz elektriği doğal gazdan üretmeye çalışıyoruz. Sonra biz niye fakiriz?

Arkadaşlar, kötü niyetli, iyi niyetli bir şey demem. Ben maden işlerindeki kötü niyeti biliyorum. Sizleri istisna tutuyorum ama maden işlerinin genel itibarıyla hele benim için önemi şudur ki bizim için maden işçisinin alın teri zemzem suyu gibidir yani o kadar önem veririz biz maden işçisinin çalıştığı yere. İnanılmaz bir yolsuzluk sarmalında olduğunu kendi adıma biliyorum, rapor düzenledim, müfettiş olarak rapor yazdım, başıma gelenleri de biliyorum. Ama şu madde çıksın, bu maddeyle her iş yapılır, onun için siz bilirsiniz. Son söz olarak söylüyorum: İsterseniz izin verin, isterseniz izin vermeyin ama ben şunu söylüyorum, böyle bir madde Türkiye'ye hayır getirmeyecektir. Yapılması gereken şu: Madencilik Kanunu'nda birkaç maddeyle birlikte, hatta özel bir ruhsat kanunuyla birlikte yapılırsa belki memleket için hayırlı sonuç çıkar.

Saygılar sunuyorum.