KOMİSYON KONUŞMASI

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli Bakanım, değerli arkadaşlar; doğrusu, iki haftadır, özellikle bilime, sanayiye, ticarete ilgi duyan birisi olarak keyifli saatler geçiriyoruz buradaki arkadaşlarımızla beraber. Çünkü, Türkiye'nin çok önemli gereksinimlerinin başında gelen bilim, sanayi ve teknolojiyle iç içe çok önemli yasalar geçiriyoruz. Geçen hafta Uzay Ajansının kurulmasıyla ilgili toplantı, bugün de özellikle de YÜTAM'ın oluşturulmasıyla ilgili bu toplantı aslında geç kalınmış birtakım adımların Hükûmetimiz tarafından hızlı bir şekilde atılması ve gereksinimlerin karşılanması için büyük bir önem teşkil ediyor. Bu anlamda, değerli Bakanlığınıza ve birlikte çalıştığınız bütün arkadaşlarınıza kurum ve kuruluşların başkanlarına teşekkür ediyorum.

Bugün bu arada tabii, Kadınlar Günü, emekçi kadınlarımızın günü. Tüm emekçi kadınlarımız başımızın tacı, gönlümüzün ilacı olan kadınlarımızın günlerini tebrik ediyorum. Aynı zamanda, kadınların da cinsel bir obje olarak görülmesini de özellikle telin ediyorum.

Bu yasayla inşallah, Parlamentodan geçtiği takdirde çok önemli çalışmalara imza atacağız. Bir defa, biz tabii, Türkiye'de bazı kurumları oluşturuyoruz, sonra bu kurumlara kutsallık atfediyoruz. TÜBİTAK bugüne kadar çok güzel çalışmalar yaptı ancak dünyadaki ülke uygulamalarına baktığımız zaman bu çalışmalar içerisinde birtakım sebeplerden dolayı olsa gerek yeterli ya da fazla yük yüklendiği için verimliliği sağlayamadı. Özellikle bugün YÜTAM'la getirilecek olan ve bir tarafta kararları alan, bir tarafta da yürütme yetkisini alacak olan YÜTAM'ın yanında TÜBİTAK'la aslında 2 farklı alanın birbirini denetleyebileceği ve adımların daha hızlı atılacağı bir rekabetin ve araştırmanın ön plana çıkacağı bir adım atmış olacağız. Özellikle de yasa itibarıyla Başbakan fakat 16 Nisandan sonra da özellikle milletin bizatihi kendi oyuyla seçilecek olan Cumhurbaşkanının bu kurula başkanlık yapacak olması aslında YÜTAM'a ve TÜBİTAK'a ve özellikle de bilim ve teknolojiye verilecek olan önemin en üst seviyede olmasını göstermesi açısından bence çok önemli. Özellikle AR-GE'ye ayrılmış olan payların hâlen yüzde 1,1'ler seviyesinde olması, OECD ve Avrupa ülkeleri arasında yeterli seviyeye ulaşmamış olması ve özellikle de dünyada birçok ülkenin bir ya da iki sektöre... Fransa örneği çok enteresandır, iki sektöre, her bir sektöre 700 milyon euro ayırırken biz 5'in üzerindeki sektöre 26 milyon euro gibi düşük rakamlarla destek verdiğimiz takdirde bunun tabii ki bir sonuç getireceği beklenemez. Bu sektörlerin ayrıştırılması, daraltılması ve hedefe kilitlenerek devam ettirilmesi önümüzdeki dönemde Türkiye'nin atacağı adımlarda önemli bir etken olacaktır.

Dün akşam bir televizyon programında iki şey dikkatimi çekti. Bir tanesi rüyaların kayıt altına alındığına ilişkin denemelerin yapıldığı ve zihin içerisinde bizim bir anda yaşadığımız bazen kâbus dolu, bazen güzel anıların, saatler süren, günler süren anıların bir an içerisinde kayıt altına alındığını, alınmaya başlandığını, deneylerin başarılı olduğu ve bu gerçekleştirildiği takdirde rüyalarımızı bile seyredebileceğimizi, buna ilişkin olarak zihin dünyasının bir insandan diğer insana ya da bir teknolojik vasıtayla aktarılabileceğini görünce; gene evde robotlarla birçok işi, hatta bulaşık...

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Beyne pil mi takıyorlar?

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) - Yani öylesine...

Şimdi, ben her şeye teknolojik olarak inanırım çünkü hızlı ilerliyor. Yirmi yıl önce laptop diye bir şey yoktu, bilgisayarda saatler süren bağlantı, zır zır zır sesleriyle ulaşmaya çalışırken şimdi hepimizin elinde telefon ve internet bağlantısıyla götürüyoruz.

Robotların çalıştığı teknokentlerde yürüme zorluğu çeken engelli hastaların makinelerle nasıl hareketli hâle getirildiğini -bizatihi bizim bir kısım üyelerimizle beraber görmüştük- gördüğümüz bir dünyada artık ne ideolojik olarak yaklaşabiliriz bu alana ne de şahsi çıkarlar doğrultusunda bakabiliriz, aksi takdirde Türkiye'nin çağdaş ülkeler seviyesine ve onların da ötesine geçebilmesi gerçekleştirilemez. Onun için rekabet ortamının geliştirilmesi, araştırmaya ayrılacak payın artırılması, artırılacak olan bu araştırma paylarının özellikle özel sektöre aktarılmış olması -ki son on beş yıl içerisinde tersine dönmüştür, özel sektöre ayrılan pay daha yüksektir, yüzde 52'leri geçmiştir, umarım bunlar yüzde 60-70'lere kadar gelecektir- bürokrasinin en aza indirilmesi ve etki analizinin artırılması ile özellikle de bugün itibarıyla Sayın Başbakanın, daha sonra da Cumhurbaşkanımızın ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın doğrudan müdahil olacağı bir yapı içerisinde inşallah daha güzel çalışmalar yapılacaktır.

Elbette burada TÜBİTAK'ın ya da kurumların emir erine çevrilmesi, bu hangi kurum açısından olursa olsun, kabul edilebilir bir şey değildir. Özgünlük ve özgürlüğün her alanda kullanılabileceğine ve liyakate önem verilmesi gerektiğine inanan bir iktidarız. Şahsım ve mensup olduğum partinin bütün mensupları buna inanıyor, aynı şekilde bürokratlarımızın da aynı hassasiyeti göstereceğine, liyakate önem vereceğine ve bürokrasinin bürokratik oligarşinin gereklerini yerine getirmekten ziyade toplumun yararına ve Hükûmetin göstermiş olduğu hedefler doğrultusunda adım atacağına inanıyorum. Özellikle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığındaki, sizin şahsınızda Bakanlıktaki arkadaşlarımıza bu görev fazlasıyla düşüyor ve bunu yakinen görmekten de büyük bir onur duyuyorum. TÜRKSAT'ından TÜBİTAK'ına her türlü çalışmanın ne kadar büyük bir öz veriyle yapıldığını ve dünyadaki fiyatlarla karşılaştırıldığı zaman yetersiz olmasına rağmen, Türkiye ortamında iyi ama daha da iyi koşullarda gerçekleştirilmesi gereken bir yol, bir ücret politikasıyla da inşallah bu işlemler daha da hızlandırılacaktır.

Bazen toplum öne gider; devletin görevi, siyasetçinin görevi, Parlamentonun görevi bu önde gidişi yakalamak, bazen de topluma yol gösterici olmak ve gerekli adımların atılmasını sağlamak için de birtakım adımları hızlı bir şekilde atmaktır. Bu anlamda da bugüne kadar kullanmış olduğumuz parlamenter sistemde on beş yıllık AK PARTİ iktidarının her türlü düzeltmeye ilişkin atmış olduğu adımlar, idari ve yasal değişiklikler Türkiye'nin önümüzdeki süreçte başkanlık sistemine geçmesini zorunlu kılıyor. Aynen çok değerli bir genel başkanın radyoda ifade ettiği gibi bir cumhurbaşkanı ile bir başbakan farklı partilerden ve farklı ortamlardan geldiği zaman bunun Türkiye'ye vermiş olduğu zararları özellikle Cumhuriyet Dönemi'nin 1960 sonrasındaki uygulamalarında bizzat yaşayan büyüklerimiz ve bizim de yaşımız itibarıyla 80'lerden itibaren gördüğümüz o ikili yapının inşallah hızlı bir şekilde toparlayacağı bir yere...

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Gene gelebilir; hükûmet farklı, başkan farklı olabilir.

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) - Milletin gerek Parlamentoyu doğrudan kendisinin belirlediği, yürütmeyi de kendisinin belirlediği ve güvenoyunun da millet tarafından doğrudan verildiği ve aynı şekilde parlamenter sistem içerisinde özellikle de bir parti güçlü bir şekilde geldiği zaman gensoru gibi çok önemli bir uygulamanın bir türlü uygulanamayacak olması gibi birtakım eksikliklerin, aksaklıkların giderilmesi konusunda inşallah önümüzdeki dönemde Türkiye'deki vatandaşlarımız en doğru kararı en iyi şekilde vereceklerdir.

Ben beni heyecanlandıran -şahsi olarak, samimi olarak söylediğim- bu yasanın hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan diliyorum. Değerli arkadaşlarımızın da -özellikle bu aşama en önemli aşamadır- bu kanunun uygulanması, kurulların oluşturulması ve özellikle de AR-GE'ye ayrılacak olan payın artırılması konusunda bir iktidar partisi mensubu olmaktan ziyade özellikle de muhalefet partisi milletvekillerimizin AR-GE konusunda neler yapılacağına ilişkin tekliflerini ben özellikle heyecanla beklediğimi de ifade etmek istiyorum.

Hayırlı uğurlu olsun.