KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanım, değerli bürokratlar, değerli sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, bu torba kanunu neden getirdik, gerekçeniz nedir? Çok net olarak yazmıyorsunuz ama kriz... Türkiye'de bir kriz var, özellikle esnaf büyük bir sıkıntı içerisinde. Esnafla ilgili olarak esnafı bu sıkıntılardan, bu krizden çıkarmak ya da onun sorununu çözmek için getirdik değil mi?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, kriz yok.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yok mu, öyle bir hedefiniz yok mu?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bunların hepsinin krizle ne alakası ne var?

BAŞKAN - Sayın Bakan, Sayın Bakan...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hiç krizi falan düşünmediniz yani kriz yok, sıkıntı yok.

BAŞKAN - Sayın Bakan, size söz vereceğim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ama bunun bugünle ne alakası var. Ahilik Fonu ne kadar stratejik ve uzun dönemli bir bakış açımız olduğunu ortaya koyuyor.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hangisi?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ahilik Fonu bugüne ait bir sorun.

BAŞKAN - Sayın Bakan, size soru soracağız, siz sormayacaksınız, onda da size söz vereceğim.

Buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Bakan, Mikail Bey'e soralım bir Kırşehirli olarak. Ya, Ahilik Fonu'nu burada kullanmanız bile yanlış. "Ahilik" ismini burada, bu fonda kullanmanız bile yanlıştır. Ahiliği bile istismar ediyorsunuz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir şey söyleyebilir miyim?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, dayanamıyor, bir söz verin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - "Ahilik" ismi özel olarak bakın...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ahilikle hiç ilgisi yok bu işin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir dakika söyleyeyim.

Sivil toplumun "Ya böyle bir düzenleme yapacaksanız biz 'Ahilik' isminin bu düzenlemenin içerisinde olmasından büyük memnuniyet duyarız." diye talepleri üzerine konuldu. Ne kadar milletin taleplerine duyarlı bir bakış açımız var.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ahilik hepimiz için özel bir isim, özellikli bir isim.

BAŞKAN - Tam da ne kadar duyarsızsınız diyorsunuz ama neyse toparladınız.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hepimizin duyarlılık gösterdiği bir zaman, bunu burada kullanmanın bir anlamı yok ki. Esnafla ilgisi kalmamış, esnafı "Evet, sen iflas ettin, biraz daha, birkaç ay -bir yıl bile değil, birkaç ay- biraz daha yaşayabilirsin, sana ölmeyeceğin kadar bir para veriyorum, ondan sonra da ne yaparsan yap." demektir. Bunun Ahilikle ne ilgili var, Ahilik bu mudur, Ahilik felsefesi bu mudur? Bu, nasıl bir düşünce?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Lale Hanım herhâlde gitti. Lale Hanım o kadar güzel açıkladı ki. Lale Hanım Ahilik nedir...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, bir dakika...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben, hakikaten CHP milletvekilimiz Sayın Lale Hanım'a teşekkür ediyorum, çok güzel bir açıklama yaptı ve destekledi yani şaşırıyorum; parti içinde anlaşmazlık var.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, çok büyük bir siyaset yaptın Sayın Bakan. "Parti içinde açılma..." Bravo yani tebrik ediyorum, öğreniyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, buyurun lütfen.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Kuşoğlu pes etti Sayın Bakanın bu görüşleri karşısında.

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.

Sayın Çakırözer, buyurun lütfen.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Müsaadenizle devam edeyim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Siz de sakal bıraktıktan sonra bu mübarek görüntüye kavuştunuz ama hâlâ eski şeylerde devam ediyorsunuz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Kendini bir tek aynada bakınca görüyor, bir tek aynada görüyor kendini.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şimdi, gerçekten, şakayı bir tarafa bırakalım, cumhuriyet tarihinin en köklü ve yapısal bir kriz döneminden geçiyoruz; büyük sıkıntılarımız var, esnafın çok büyük sıkıntıları var.

BAŞKAN - Teğet geçti.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yok, yapısal bir kriz bu, böyle teğet geçecek bir kriz değil, onun için çok daha köklü önlemler alınması lazım. Ben, her konuşmamda aşağı yukarı Genel Kurulda da, burada da bunların yeterli olmadığını söylüyorum, siz de "Daha yapacağız, daha getireceğiz." diye ilavede bulunuyorsunuz Sayın Bakanım ama bunlarla bu sorunlar, sıkıntılar çözülemez.

Türkiye'de hem tüketicinin çok büyük borcu var, halkın, toplumun çok büyük borcu var devletin dışında; artık alabilme kapasitesine erişmiş vaziyette hem de üretimle ilgili arzın artmasıyla ilgili sorunlar var. Bunlara böyle yaklaşmakla çözmemiz mümkün değil, bunlar yapısal biraz önce söylediğim gibi, bunların çözümü çok daha farklı, çok daha temelli, onun için daha farklı yaklaşım gerektiriyor.

Şimdi, gayrimenkul ve inşaat sektörüyle ilgili bazı önlemler getirmişsiniz, işte vergiyle özellikle bazı şeyleri çözmeye çalışmışsınız. Hâlâ bu kadar temelli bir sorun varken gayrimenkul sektörüyle, inşaat sektörüyle uğraşıyorsunuz, onu canlandırmaya çalışıyorsunuz ama üretime geçmiyorsunuz. Bakın, üretim canlanmadığı sürece, farklı bir üretim anlayışı Türkiye'de olmadığı sürece bu krizi bizim aşmamız mümkün değil; çok önemli bir konu. Hâlâ biz inşaata takılıyoruz, hâlbuki onu aşmamız lazım, üretmemiz lazım, sanayileşmemiş lazım, imalat sektörünü özellikle büyütmemiz lazım, teşvik etmemiz lazım. Gayrimenkul sektörüne, inşaata verdiğimiz teşviklerin yarısı kadar imalat sektörüne teşvik versek çok daha önemli başarılar elde ederiz, toplum için çok daha güzel şeyler yapmış oluruz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir şey söyleyebilir miyim Sayın Başkan?

BAŞKAN - Buyurun.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu Komisyonun takdirleriyle ve kabulleriyle geçen, altı ayda bu Komisyondan imalat sanayisine, genel anlamda sanayiye, üretime, yatırıma çok olağan olumlu destekler verecek yasal düzenlemeleri de sizlerin sayesinde getirdik ve geçirdik. Dolayısıyla, bugün getirdiğimiz "İnşaat sektörüyle ilgili düzenleme dışında hiçbir düzenleme yapmadık." demeyin, sizlerin onayıyla yaptık, sizlerin katkılarıyla yaptık ve şimdi ben oturup bunları saymaya başlasam bir saatte bitiremem.

BAŞKAN - Size söz vereceğim bunun için Sayın Bakan.

Buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Geçenlerde bir gazetemizde vardı, isim vermeyeyim, reklam olmasın, diyor ki: "İnşaat sektörünün, gayrimenkul sektörünün yaptığı baskılar sonucu -tabii, demokrasilerde normal- çok fazla teşvik elde etmesi ama imalat sektörünün aynı başarıyı baskı konusunda gösterememesi nedeniyle geride kalması söz konusu." ve bunları da gayet güzel sıralamış, güzel bir haber yapmışlardı, onu tavsiye ederim.

BAŞKAN - Hangi gazeteydi, biz de okuyalım onu?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Mesela, otomobil sektörünü...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkanım, bir müsaade eder misiniz, yeri gelmişken...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, ama her birinin yeri var yani.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Vekilimizin de hoşuna gidiyor, böyle tartışma biçimindeki konuşmayı seviyor.

BAŞKAN - Yok, Aykut Bey'i de çağırayım ben o zaman.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, burada seviyeli bir tartışma var.

Yani, şunu söyleyeyim: Hani inşaat sektörü konusunda böyle çok profesyonelce hazırlanmış bir haber olduğu anlaşılıyor. Yani, o haberi hazırlayan arkadaşlarımız diğer sektörler konusunda da ne kadar düzenleme yaptığımızı haberine dâhil etseydi veya bize sorsaydı, görecektiniz ki orada birçok düzenleme yaptık, hiçbir vergi düzenlemesini herhangi bir şekilde baskı altında yapmamız asla söz konusu değil. Bütün sektörlere dönük bakın, tekrar söylüyorum, bu Komisyondan geçen...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - En çok da sigortacılara çalıştınız.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - ...çok sayıda düzenleme var, yatırıma, üretime, ihracata katkı vermek üzere ve sizin de çok güzel katkılarınız oldu, ben tekrar teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Bir şeyi düzeltelim. Komisyonumuzun bütün üyeleriyle yapmış olduğumuz görüşmeler her zaman seviyeyi tutturur.

MUSA ÇAM (İzmir) - Seviyeli her zaman Sayın Bakan... Onu bir art niyet olarak söylemediniz ama yani...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok söylediğimden öyle bir anlam, mefhumumuhalifinden bir anlam çıkarmayın, sadece şimdi tabii, aynı meslekten gelmenin verdiği bir meslektaş olmanın verdiği bir şeyle, bir iletişim kanalı üzerinden belki keyifli bir tartışma yürütüyoruz, onu işaret etmek istedim; hiçbir milletvekilimize herhangi bir şekilde...

BAŞKAN - Anlaşıldı. Bizim size bugüne kadar hâlâ keyiflenemediğimizi biliyoruz Sayın Bakanım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, öyle bir şeyi...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, siz de meslektaş değilsiniz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - ....mefhumumuhalifinden bir anlam çıkarılmasın.

BAŞKAN - Ben de keyif veremediğimi biliyorum dedim canım, hayret bir şey yani.

Sayın Kuşoğlu, buyurun lütfen.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Bakanım, SGK verilerine göre, geçen yıl çok daha fazla BAĞ-KUR'lu vardı, 2 milyon 900 küsur bin BAĞ-KUR'lu sayısı bu sene 2 milyon 800 binin altına düştü; son rakam nedir ben de bilmiyorum, alamadım böyle alelacele gelince, dersimize tam olarak çalışamadık. Ama, önemli ölçüde esnaf sayısında düşme var hem Sanayi ve Ticaret Bakanlığı verilerine göre hem SGK verilerine göre öyle. TESK'in verilerinde de önemli ölçüde düşme var, cirolarda önemli ölçüde düşme var, esnafın cirolarında da önemli ölçüde düşme var. Dolayısıyla, bunun, esnafa Ahilik sandığının bir çözüm getirmesi hakikaten mümkün değil.

Bakın şunu getirseydiniz, üniversitelerden atılan hocalar için bir sandık kursaydınız, onu daha makul karşılardım. Hükûmetin attığı öğretim üyeleri sandığı, yardımlaşma sandığı ya da Hükûmetçe atılan memurlarla ilgili yardımlaşma sandığı daha güzel olabilirdi. İşçiler için var, şimdi esnaf için kuruyorsunuz, bir de hocalar için de lazım. Bu, çok incelikli bir eleştiri oldu.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben, sizi dikkatle izliyorum.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Maddelere geçince, bu esnaf Ahilik sandığıyla ilgili olarak özellikle önemli tespitler var, piyasa şartlarında kaynakları değerlendirmek gibi birçok şey var, ne olduğunu anlayamadığım ibare var, bunlarla ilgili konuşmak istiyorum. Evet, onları maddelere geçince devam ettirelim.

Sayın Bakanım, esnafın yine SGK kayıtlarına göre dörtte 3'ünün prim borcu var şu anda. Yani, 3 milyona yakın esnaf varsa, BAĞ-KUR'lu varsa 2,5 milyonu yaklaşık 2 milyon 300 bin olması lazım borçlu durumda, sadece 500 bine yakın BAĞ-KUR'lunun borcu yok. Şimdi, burada borçlu olanların yararlanması mümkün değil tabii ki, borçlu esnafın bu sandıktan yararlanmaları da mümkün değil. Dolayısıyla, kime hizmet edecek bu sandık, hangi esnaf bundan yararlanacak? Ki esnaflarda esas olan esnafın kendi işini devam ettirmesidir yani işini devam ettirmeye yarar bir sandık olması lazım Ahilik, o esnafın kendi mesleğini devam ettirmesini sağlar. Biz, sadece ona ücret veriyoruz, çok düşük bir ücret veriyoruz, ondan sonra da ne yaparsan yap diyoruz, biraz önce onu söylemeye çalıştım. Bunun adının esnaf Ahilik sandığı olması mümkün değil çünkü amacı esnaflıktan çıkarmak olmuş bunun. O kişiyi, esnafı kendi işinin dışında başka bir alana taşımak olmuş, ona destek olmak olmuş; bunun daha farklılaşması lazım yani eminim, bu konuda faaliyet gösterenler de eğer Ahilik de kullanılacaksa bunun daha farklı mesleği devam ettiren bir yapıya bürünmesini, bir toplu para, toplu yardımda bulunulmasını daha makul karşılarlar ama esnafa bir yük getirmemek kaydıyla. Şu anda yüzde 35'e yakın bir prim ödeniyor ortalama olarak, bu primi biz bir taraftan da artırıyoruz, o primi ödemiyor bakın esnafın dörtte 3'ü bunu ödeyemiyorken biz o primi bir daha artırıyoruz, ondan sonra da onların yardım almasını sağlamaya çalışıyoruz. Mümkün değil ki zaten dörtte 3'ü borçlu bunların, nasıl olacak, nasıl yararlanacak bunlar? Mümkün değil.

Evet, diğer konuları, vergiyle ilgili yapılan eleştirileri ya da diğer konuları tekrarlamayayım, bir daha bir daha aynı şeyleri konuşmamış olalım, maddelerde daha ayrıntılı olarak konuşuruz.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.