Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi(2/1585) |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 15 .02.2017 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Görüşlerimizi ifade etmiştik ama bir iki konuya daha dikkat çekmek istiyorum.
Biliyorsunuz, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak böyle bir fon oluşumunu baştan beri dile getiriyoruz, o anlamda da destekliyoruz ama uygulama açısından, yapılan düzenlemenin içeriği açısından itirazlarımız var.
Bir defa şunu söyleyeceğim Sayın Bakanım: Yani, biz esnafa mı yoksa kuruma mı yönelik bir fon oluşturuyoruz? Açıkçası, içeriği okuyunca tereddüde düştüm.
Şimdi, biraz önce arkadaşım da ifade etti, bu 48'inci maddenin yedinci fıkrasında sayılan hizmetler çok geniş kapsamlı. Bu fonla ilgili düzenleme yazılırken, anlaşılan o ki işsizlik sigortasıyla ilgili düzenleme baz alınmış ama takdir edersiniz ki çalışırken işsiz kalanların durumu ile esnafın işinin bozulması, iş yerinin kapanması durumu farklı konular. Yani, aynı modeli burada uygulamak doğru olmaz.
Şimdi, bakıyorsun, yüzde 15'inin bu 48'inci maddenin yedinci fıkrasında belirtilen amaçlarla... Şimdi oraya bakıyorsun, sözleşmeli personel çalıştırma; kurumun personelinin ücretlerini ödeme dahi bu kapsama giriyor yani o 48'in yedinci fıkrasına baktığınız zaman. Bu doğru değil.
Yeni bir iş bulma diyoruz, aktif iş gücü hizmetleri kapsamında kurs, programlar diyoruz.
Sayın Bakanım, düşünülen şuysa: Biliyorsunuz bu İŞKUR elemanı diye çalıştırmalar falan var eğitimde, orman idaresinde yani esnaf için de böyle bir öngörümüz varsa çok yanlış olur, ayıp olur yani esnafa da saygısızlık olur. Aslında, şöyle bir düzenleme doğru olmaz mı? İşini kaybetmiş esnafa yeniden iş kurabilmesi için fondan kredi olabilir işletme sermayesi anlamında. Yani öyle bir kapı olsa daha doğru olur. Yani, iş yerini kapatmış bir esnafı Millî Eğitimde İŞKUR elemanı olarak çalıştırmak doğru mu sizce? Yani, o esnaf... Hakikaten, esnafın o mesleğine saygısızlık olur. Yani, kendi alanında çalışabileceği bir imkân sunabilmeli fon. Bu, kredi olabilir, faizsiz kredi verebilir böylesi bir durumda. Bu konuda mutlaka bir düzenleme yapılması gerekir diye düşünüyorum.
Yine, baktığınız zaman, yani tüzel kişiliği var mı? Görebildiğim kadarıyla yok esnaf sandığının, öyle bir şey yok ama burada diyoruz ki "Esnaf Ahilik Sandığı damga vergisi hariç her türlü vergi, resim, harçtan muaftır. Bu muafiyetin 193 sayılı Kanun ile 5520 sayılı Kanun uyarınca yapılacak vergi kesintilerine şümulu yoktur." Ya bir vergi istisnası muafiyeti getiriyorsak aslında usulen ilgili kanunlarda yapmamız lazım, vergi kanunlarında bu düzenlemeyi yapmamız lazım. Bir de tüzel kişiliği yok. Hangi işlemleri yani "Esnaf Ahilik Sandığı damga vergisi hariç her türlü vergi, resim, harçtan muaftır." diyoruz. Yani hangi işlemlerinde bunu öngörüyoruz, o da burada belirgin değil.
Yine "Esnaf Ahilik Sandığının gelirleri ile bu gelirlerle alınan her türlü taşınır ve taşınmazlar kuruma aittir." diyoruz. Yine giderleri arasında sayıyoruz, hizmet binası kiralanması, hizmet satın alması falan filan bu giderlerin hepsinin fondan karşılanacağını öngörüyoruz. Yani bunlar doğru değil bize göre Sayın Bakanım. Bina mı kalmadı? Yani şimdi böyle bir sandık kurunca hemen buradan hizmet binası kiralayalım, şunu alalım, bunu alalım... Bunlar doğru değil, bunlar normal, kurumun bütçeden karşılanması gereken harcamaları olarak düşünüyorum. Yani, bu hizmet binası kiralama olayı -zaten hepiniz biliyorsunuz- son dönemde en fazla gündeme gelen konulardan biri. Yani, yüksek kira bedelleriyle birçok bakanlığın, kurumun yaptığı uygulamalar kamuoyunda da büyük tepki oluşturuyor.
Biraz önceki konuşmamda da ifade ettim, onları burada tekrarlayacağım. Sayın Koçer'e de teşekkür ediyorum yani neticede bu işlerin içinden gelen bir arkadaşımız. Bu düzenleme, Sayın Bakanım, Esnaf Ahilik Sandığı diyoruz, esnafı kapsamalı, esnafla ilgili olmalı, esnafın dışındakini bu kapsama almak... Özellikle şirketlerle ilgili kısmını ayırmamız lazım, taciri ayırmamız lazım, doğru değil yani bunu mutlaka bir önergeyle düzeltmemiz lazım.
Yine, gerek odalarımızdan gelen görüşleri de dikkate alarak esnafımızın içinde bulunduğu sıkıntıyı, prim yükünün çok yüksek olması... Biliyorsunuz 34,5, 2 puan daha geliyor, 36,5'a çıkıyor esnafın prim yükü. Bunda mutlaka bir iyileştirme... Öneri var, yüzde 1'e düşürelim esnafın katkısını diye. O anlamda kanunu bence düzeltelim. Yani Bakanlar Kuruluna yetki verdik diyerek bunu savuşturmayalım yani kanunda yüzde 1 olarak öngörelim.
Bir de -demin de ifade ettim- bu asgari ücret desteği olarak bilinen uygulamadan esnafımızın kendi sigortalılığı içinde yararlanabilmesini sağlayacak bir düzenleme yapalım diyorum.
Teşekkür ediyorum.