KOMİSYON KONUŞMASI

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yani bu tablo sorumlu bir iktidar tablosu değildir. Türkiye'yi herkesin güvenliğinden ve huzurundan sorumlu olan bir iktidar partisinin getirdiği tabloya bakın. 15 Temmuzda, beş altı ay önce başımıza bombalar yağdığı zaman ertesi güne ne zaman çıkacağımızı, ne hâlde çıkacağımızı bilmediğimizde, birbirimizin yüzüne bakarken "Bundan sonra siyasetin dilini daha farklı oluşturalım." diye bir karar aşamasına geldiğimiz o günden geldiğimiz bugünlere bakın. Yazıktır, günahtır. Yeter artık, ne oluyor sizlere? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu diyor ki: "FETÖ konusunda daha yüzde 1'deyiz, yüzde 99 geride duruyor." Siz FETÖ'yle mücadeleyi, FETÖ'ye karşı yıllarca mücadele etmiş bir partiyi ve diğer muhalefeti karşınıza alarak böyle mi sürdüreceksiniz? FETÖ açmış elini ovuşturuyor, iktidarın şu düştüğü gaflete bakın, dalalete bakın. İhanet diyeceğim de demek istemiyorum. Değerli arkadaşlarım, böyle bir tabloda siz ne FETÖ'yle ne PKK'yla mücadele edemezsiniz. Yazıktır, günahtır.

MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Merak etmeyin, ederiz.

AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) - Hep birlikte mücadele edeceğiz.

LEVENT GÖK (Ankara) - Burada herkesi birleştirmesi gereken iktidar partisidir. Bu Anayasa teklifi geldiği zaman, Komisyona sevk edildiğinde Sayın Elitaş ve Naci Bostancı odama ziyarete geldi. Geçen gün de anlattım. Dedim: "Bu teklifi geri çekin, bir müddet öteleyin. Şu anda bu teklifin görüşülmesine başlanılmasıyla beraber toplum ayrışacak, partiler ayrışacak. Bizim bir FETÖ'yle mücadelemiz var, PKK'yla mücadelemiz var, terör örgütleriyle mücadelemiz var, buna zafiyet getirmeyin. İster istemez komisyonlarda, Genel Kurulda gerginlik çıkacak." Ben bu tabloyu gördüm ve söyledim, söyledim bu tabloyu. "Lütfen bekleyin, bekleyin." dedim. Şimdi, önergeler geliyor, havada uçuşuyor, arkasında güya 316 milletvekilinin imzası var. Daha kanun buraya geldiği anda, üç günde eskidi. Ondan sonra, e önergeler bir okunsun. Önergeler üzerinde, Genel Kurulda da yapıyoruz, hiç değişiklik önergeleri üzerinde konuşmalar olmuyor mu Sayın Başkan? Oldubitti, katakulli, kaptıkaçtı...

Grup Başkan Vekilisin Bülent Bey, Mecliste böyle mi yapıyoruz Genel Kurulda?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Müsaade ederseniz konuşacaklar.

LEVENT GÖK (Ankara) - Bir önerge geldiği zaman üzerinde konuşulmuyor mu? Neyi kaçırıyorsunuz? Sabahtan beri gayet medeni sürdürülen tartışmalar yürüyor. Neyi geriyorsunuz, elinize ne geçecek? Bak, Rus Elçisini bir polis vurdu. Diyorsunuz ki: "Bunun FETÖ'yle bağlantısı var." Peki, bağlantısı olduğunu bilmediğiniz yüzlerce, binlerce polis yok mu, asker yok mu? Yarın bir gün bizim arkamıza bir polis geçse vursa ne olacak? Onlarla mücadele edelim. Yarın sizin Genel Başkanınıza, bizim Genel Başkanınıza, Cumhurbaşkanına yönelik bir saldırı olursa ne olacak? Değerli arkadaşlar, ne yapıyorsunuz? Ortalık kevgire dönmüş, büyük bir tehlike daha ortada duruyor, yaptığımız şu tartışmalara bakın. Ne olur yani bunu okusanız ve önerge üzerinde tartışma açsanız, ne olur, ne kaybedersiniz; bir gün daha uzasa ne kaybedersiniz, ne kaybedersiniz? Şu anda ne kaybediyorsunuz biliyor musunuz? Türkiye'nin birliğini kaybediyorsunuz, Türkiye'nin beraberliğini kaybediyorsunuz. Ondan sonra "Terörle mücadele edelim." Her türlü desteği veriyoruz. Bu şekilde mi kamuoyunun karşısında, FETÖ'nün karşısında, PKK'nın karşısında duracaksınız? Bu nasıl vurdumduymazlıktır? Bu nasıl basiretsizliktir? Bu, iktidar partisine düşer. Muhalefet eleştirecek ama iktidar partisi ortamı yumuşatacak, beraberliği sağlayacak. Tam tersine, iktidar partisi toplumu ayrıştırıyor, partileri ayrıştırıyor. Bu mücadeleden ben bir zafer çıkacağına inanmıyorum. Ciddi bir zafiyet var. Böyle bir tablo içerisinde bu Anayasa tartışmaları göreceksiniz önümüzdeki günlerde toplumu daha da gerginleştirecek, daha da kutuplaştıracak. Buradaki tablo halka yansımayacak mı? Ee, bunu niye iktidar engellemiyor? Niye iktidar buna "Dur." demiyor? Niye milletvekili olarak siz "Bir duralım bakalım." demiyorsunuz?

15 Temmuzda iyiydik. Meclis bombalanırken, o Meclise girdiğimiz anda başta Sayın Meclis Başkanı olmak üzere AKP'li kardeşlerimizin hepsi geldi, bizi kucakladı, öptü. Ee, ne pahasına? Ertesi gün bir bildiri yayınladık "parlamenter rejim" diye. Ne oldu şimdi? Parlamenter rejimin miladı dolmuş. Yok canım. O gün dolmamıştı değil mi? O gün bize ihtiyacınız vardı değil mi?

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Dün dündür, bugün bugün.

LEVENT GÖK (Ankara) - Cumhuriyet Halk Partisi çıkacaktı, bombaların karşısında aslanlar gibi duracaktı...

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Siper olacaktı.

LEVENT GÖK (Ankara) - ...bunu biliyordunuz ve biz de o işi yaptık ama sizler bizi arkadan hançerliyorsunuz değerli arkadaşlar. Biz AKP için değil, demokrasi için yaptık. Ama, siz bizleri o gün kullanarak demokrasiyi hançerliyorsunuz. Böyle bir tablo yok! Bir daha 15 Temmuz olursa sizi biz kurtaramayız arkadaşlar, sizi biz kurtaramayız.

HALİL ELDEMİR (Bilecik) - Sizi kim kurtaracak?

LEVENT GÖK (Ankara) - Bakın, bu gittiğiniz gidiş, gidiş değil; bu gittiğiniz gidiş, gidiş değil. Bir kere duvara tosladınız, beraber arabayı kaldırmaya çalışıyoruz. Daha araba kalkmadı, araba daha kalkmadı, kalkmadı, arabayı daha biz düzlüğe çıkartamadık, tekerleklerini onaramadık, bir ayağa kaldıramadık. Bu tablo içerisinde bir sürü hadiseler oluyor, bildiğimiz oluyor, bilmediğimiz oluyor.

Bu FETÖ'nün ne derinlikte olduğunu, PKK'nın Türkiye'nin her bir ilçesinde nasıl örgütlendiğini daha bilmiyoruz.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - IŞİD'i hiç söylemediler.

LEVENT GÖK (Ankara) - Yarın hangi bombanın nerede patlayacağını bilmiyoruz. Belki o patlayan bomba bizim yakınlarımızı, kardeşlerimizi, sizin kardeşlerinizi, yakınlarınızı aramızdan alıp uçuracak, buna karşı mücadele edelim.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - IŞİD nerede, IŞİD?

LEVENT GÖK (Ankara) - Böyle bir tablo karşısında lütfen, soğukkanlı olun.

IŞİD var, IŞİD gerçeği var, bu IŞİD gerçeği...

Değerli arkadaşlar, bakın, "IŞİD" diyorsunuz. Biz "IŞİD Türkiye'de var." dediğiniz zaman siz bunu görmezden geldiniz.

Ben Mecliste bir basın toplantısı yaptım bir yurttaşımızla beraber. Ailesinden tam 25 kişi IŞİD'in saflarına geçmişti Irak tarafına, Suriye tarafına. 25 kişinin 21'i hayatını kaybetmiş. Adam feryat ediyor, "Ailemi kurtarın" diyor. Ben Mecliste o adamla beraber bir basın toplantısı yaptım, bir Allah'ın kulu gelip bana "Levent Gök, bu adam kimdir, nedir, bunu araştıralım." demedi. O arkadaşımız Sincan'da oturuyordu ve Sincan'dan taksi dolmuşla IŞİD'e adam gidiyordu. Bunu da görmediniz, bunu anlattık, duymadınız, IŞİD'i işitmediniz.

Şimdi, gelinen tabloda IŞİD bir yanda... Bakın, bugün de yine şehidimiz var El Bab'da, Fırat Kalkanı'nda yaralılarımız var askerlerimizden, yazık değil mi bunlara? Bu tablo anlatıldı.

FETÖ... "FETÖ'yle mücadele edelim." dediğimiz zaman, "Yok, Fetullah Gülen iyidir." diyen sizlersiniz.

PKK... Burada şimdi ismini vermeyeyim, sayın genel başkan yardımcıları var, tekrarlamak istemiyorum onları, belki o dönemde bir çözüm olur diye söylediniz ama uyarılarımızı dinlemediniz. Geldiğimiz noktada ayrışmış bir Türkiye, kutuplaşmış bir Türkiye. Buradan -siz istediğiniz kadar sayısal çoğunluğunuzla maddeleri geçirin- toplumsal uzlaşma çıkmaz çıkamaz, çıkamaz. Buradan FETÖ'ye karşı mücadele çıkmaz, PKK'ya, IŞİD'e karşı mücadele çıkmaz.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Çatışma çıkar.

LEVENT GÖK (Ankara) - Buradan yaralanmış bir toplum, zayıflamış bir toplum çıkar. Lütfen, bu sesimizi duyun ve Sayın Başkan, lütfen, usulüne uygun yönetin. Sabahtan beri görüyorsunuz, hangi medeni ölçüler içerisinde toplantıya nasıl katkı verdiğimizi görüyorsunuz.

Arkadaşlar, Türkiye bu, hepimiz içerisindeyiz, battık mı hepimiz batacağız. Siz batırmaya çalışıyorsunuz, biz yamamaya çalışıyoruz. Yine yamamaya çalışıyoruz, batırmaya çalışıyorsunuz. Lütfen, bir silkinin, kendinize gelin. Bu şekilde Türkiye'nin gitme şansı yoktur. Bu şekilde ben Türkiye'nin önündeki ufku çok tehlikeli görüyorum, çok tehlikeli sulara doğru Türkiye sürükleniyor. Hepiniz sorumlusunuz, hepimiz sorumluyuz. Biz uyarıcı görevlerimizi yapacağız, bunları dinleyin, bunları dinlemek ve yerine getirmek iktidarın görevidir. "Sayısal çoğunlukla biz bunları geçiririz." derseniz Türkiye'yi birliğe ulaştıramazsınız Sayın Başkan. Lütfen, haklı uyarılarımızı, haklı tepkilerimizi yattığınız zaman, başınızı yastığınıza koyduğunuz zaman düşünün. Biz bir kere düşünüyorsak siz bin kere düşünün, çünkü iktidar sorumluluğu sizlerde, bizim güvenliğimizden sorumlusunuz, çocuklarımızın güvenliğinden, ailelerimizin güvenliğinden, 80 milyon insanın güvenliğinden sizler sorumlusunuz.

Her türlü bilgi sizde, MİT sizde, İçişleri sizde, Silahlı Kuvvetler size bağlı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LEVENT GÖK (Ankara) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bir saniye Sayın Gök.

Mikrofon otomatik kapandığı için ondan oldu.

LEVENT GÖK (Ankara) - Tamam, biliyorum Sayın Başkan.

Söyleyeceklerimi yüksek sesle söylediğim için de kusura bakmayın. Bakın, bu ses tonu da benim ses tonum değil -burası için- ama artık bu haykıran bir çığlık, bir ızdırap. Ben burada tüm Türkiye adına bir ızdırabın yükselen sesini yansıtmaya çalışıyorum. Bu konuda gereğini yapın. Gereğini yapmazsanız bu gemi batar ama batan sadece siz de olmazsınız, tüm Türkiye batar Sayın Başkan. Lütfen, bu mesuliyetler çerçevesinde görüşmeleri yürütün ve siz de lütfen, sorumluluğunuzun gereğini yapın.