KOMİSYON KONUŞMASI

JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, kıymetli Komisyon üyeleri, değerli milletvekillerimiz; sizleri saygıyla selamlıyorum.

20 Aralık itibarıyla sürdürdüğümüz yoğun, kimi zaman gergin olsa da hepimiz için faydalı olduğuna inandığım çalışmaların hayırla sonuçlanmasını temenni ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Anayasalar, devleti hukukla sınırlamak için toplum tarafından hazırlanan metinlerdir. Anayasa yapmak millete ait tekel bir hak iken, milletimiz, egemenliğin sahibi olmasından kaynaklanan bu hakkını maalesef hiçbir zaman kullanamamıştır. Ülkemiz siyasi tarihinde anayasalar, toplum veya temsilcileri tarafından değil, vesayetçi zihniyet tarafından, toplumu hizaya sokmak için hazırlanmış metinler olmaktan maalesef ki öteye gidememiştir. Bugüne dek, Osmanlı dönemi dâhil, 5 anayasamızın hemen hemen tamamı milletin talep ve beklentilerini karşılamaktan uzak kalmıştır.

Ülkemizde uzun yıllardır anayasa değişikliği temel gündem olmuştur. Hemen tüm siyasi partilerimiz, seçim beyannamelerinde, parti programlarında sivil anayasa ihtiyacına vurgu yapmış, bunu bir hedef olarak milletimizin huzuruna sunmuştur. Bu konuda, yakın tarihimizde, Gazi Meclisimizin çatısı altında, katılımcı anlayışla çok önemli girişimlerde bulunulmuşsa da maalesef ki sonuç alınamamıştır.

Ülkemizin artık kaybedecek zamanı yoktur. İçinden geçtiğimiz şartlarda büyük ve güçlü Türkiye hedefimiz, muasır medeniyet seviyesine çıkma gayretimiz, 783 bin kilometrekarede 79 milyon vatandaşımızın geleceğe dair umutları, milletimizin huzuru, güvenliği, güveni, refahını sağlama sorumluluğu hepimizin omuzlarındadır.

AK PARTİ olarak, kuruluşumuzdan bugüne kadar, tüm kadrolarımızla, sözün de, kararın da milletin olduğuna inandığımız için, milletin gözü, kulağı, sesi olma gayretiyle, milletin gönlüne dokunan bir siyaset anlayışını egemen kılmaya çalıştık. AK PARTİ milletvekili olarak bizler de yaptığımız her işte, her hizmette, milletin vekâletiyle, millet adına yetki ve sorumluluklarımızı kullandığımızın bilinci ve hassasiyetiyle hareket ettik, etmeye devam edeceğiz. Milletimizin lehine olmayan hiçbir düzenlemenin, hiçbir çalışmanın içerisinde olmadık, olmayacağız da. Bugüne dek milletimizle birlikte yolumuza devam ettik, tüm badireleri, tuzakları, engelleri, sorunları milletimizle birlikte aştık. Bundan sonra da, AK PARTİ kadroları olarak, inşallah, milletimizle yolumuza devam edeceğiz. Bu Anayasa değişiklik teklifimiz de milletimiz için hazırlanmıştır. Biz, milletimizin ferasetine, öngörüsüne, vereceği kararlara güveniyoruz ve saygı duyuyoruz.

Değerli milletvekilleri, parlamenter sistemde cumhurbaşkanlığı, ülkenin ve milletin bütünlüğünü temsil eden, sembolik ve temsilî yetkilerin dışında bir yetkiye sahip olmayan, sorumsuz bir makamdır. İç ve dış siyasetin temel belirleyicisi, parlamentoya karşı sorumlu olan hükûmet ve onun başındaki ise başbakandır. 1982 Anayasası'nı yapan irade, cumhurbaşkanlığı makamını güçlü yetkilerle donatarak parlamenter hükûmet sistemini bilinçli olarak saptırmıştır.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Saptıran sizsiniz!

JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) - 1982 Anayasası öncesinde de, sonrasında da Cumhurbaşkanlığı seçimleri, siyasi tarihimizde, krizlerle, muhtıralarla, darbelerle birlikte anılmaktadır. Bunun son örneğini 11'inci Cumhurbaşkanımızın seçim döneminde yaşadık. 27 Nisan bildirisi ve 367 şartının dikte edilmesi karşısında dik duran AK PARTİ iktidarı, Cumhurbaşkanlığı sisteminin kriz olmaktan çıkarılması için Anayasa değişikliği yolunu açarak Cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilmesini sağlamıştır. Yapılan halk oylamasında, milletimiz, "Bundan sonra Cumhurbaşkanını ben seçeceğim, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kriz olmasını istemiyorum." diyerek bir demokrasi reformuna imza atmıştır ve bunun ilk uygulamasını, 10 Ağustos 2014'te, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı ilk turda Türkiye Cumhuriyeti'nin halk oyuyla seçilen Cumhurbaşkanı yaparak göstermiştir.

Cumhurbaşkanının halk seçtiği için halka karşı siyasi sorumluluğu vardır. Anayasa'da yürütmeyle ilgili olan yetkilerin önceki cumhurbaşkanları tarafından kullanılmaması nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanımızın anayasal yetkilerini kullanması bazı çevrelerce "Fiilî durum yapıyor." eleştirilerine yol açmıştır. Oysa söz konusu olan, fiilî durum değil kaynağını mevcut Anayasa'dan alan yetkilerin kullanılmasından ibarettir. Anayasa değişikliği teklifimizin en önemli özelliği yürütmeyi iki başlı olmaktan çıkarmasıdır. Hükûmet sistemi değişikliği rejim değişikliği değildir. Parlamenter sistem de, yarı başkanlık sistemi de, başkanlık sistemi de Anayasa değişikliği teklifimizle öngördüğümüz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi de demokratiktir ve cumhuriyet rejiminin içerisindedir. Yasama yürütmeden tamamen ayrı, kuvvetler ayrılığı ilkesine daha uygun bir sistemi öngörmektedir. Çok partili demokratik siyasi hayatımızda parlamenter hükûmet sistemi nedeniyle her bir buçuk yılda bir hükûmet düşmüştür. Bu, siyasi istikrarsızlığa ve ekonomik krizlere yol açmış, ekonomik krizler güvenlik sorunlarını tetiklemiş, güvenlik sorunları vesayet kurumlarını güçlendirmiş, vesayetçi anlayış belli aralıklarla darbe yapmak veya yapma girişiminde bulunarak demokrasimizi zayıflatmış, ülkemizin iç sorunlarıyla boğuşması nedeniyle potansiyelini tam olarak kullanmasını engellemiştir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde ise koalisyon ihtimali bulunmamaktadır. Bu durum istikrar üretecektir, istikrarın sonucu da kalkınmadır, büyümedir, halkın refahıdır. Kaygılar, endişeler, vehim yaratma girişimleri boşunadır. Değişiklik teklifimizdeki Cumhurbaşkanlığı sistemi üniter devlet yapımızı koruyarak dünya uygulamalarındaki aksaklıkların da giderildiği ülkemize uygun bir hükûmet modelidir.

Sözlerimin sonunda ülkemiz siyasi tarihi açısından son derece önemli olan değişiklik teklifinin hazırlanmasında, bu aşamaya gelmesinde hassas ve samimi gayretler gösteren, büyük emeği bulunan Sayın Abdulhamit Gül ve Sayın Mehmet Parsak başta olmak üzere tüm AK PARTİ ve MHP kadrolarına, Komisyon Başkanımız Sayın Mustafa Şentop'a, Başkanlık Divanına ve komisyon üyesi milletvekillerimize, görüşmelere katkı sağlayan tüm partilerimizin değerli milletvekillerine teşekkür ediyorum. Emek Hareketinden gelen bir milletvekili olarak da çalışmalarımız boyunca bizlerle birlikte mesai harcayan basın emekçisi arkadaşlarımıza, ayrıca Meclis çatısı altındaki her kademedeki tüm görevli arkadaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Çalışmalarımızın vatanımıza, milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Saygılar sunuyorum.