KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET AKIN (Balıkesir) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle Türkiye Cumhuriyeti'nin mevcudiyetinin sebebi Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın mimarları, ülkemizin kurucuları ve kurtarıcıları üzerine böyle bir olaya şahit olmaktan dolayı çok üzüntülü olduğumu tekrar belirtmek istiyorum. Çünkü, şu anda burada hepimizin mevcudiyetinin sebebi, hepimizin burada oturmamızın sebebi olan millî kahramanlarımıza, kim olursa olsun konuşurken çok dikkat etmemiz gerektiğini tekrar dile getirmek istedim.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, sizler de çok iyi biliyorsunuz ki... (Gürültüler)

Yaşar Bey, izniniz olursa...

Sizler de çok iyi biliyorsunuz ki halkımızın gündeminin ilk sırasında böyle bir anayasa değişikliği yok. Bu, bir rejim değişikliğini öngören Anayasa değişikliği talebinin kaynağını da siz de biz de çok iyi biliyoruz. Ben hukukçu değilim, hukukçu milletvekili arkadaşlarımın ve söz alan tüm milletvekili arkadaşlarımın da değerlendirme ve görüşlerine saygıda kusur etmeden, halkımızın görüşlerine tercüman olmak için konuşmada bulunacağım. Türkiye Cumhuriyeti büyük asker ve büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde atalarımızın savaş meydanlarında canı kanı pahasına verdiği mücadelenin arkasından kurulmuştur. Bütün halkımız da bunun bilincinde ve cumhuriyetini de bütün halkımız gözü gibi korur, Meclisini de gözü gibi korur. 15 Temmuzda hain Fetullah cemaati tarafından yapılan darbe girişiminde Meclisin bombalanmış olması da inanın en çok halkımızı yaralamıştır. Bu Meclis, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda savaş yönetmiş bir Meclistir, 15 Temmuzda bombalar altında darbeye direnmiş bir Meclistir. Bu yüzden Gazi Meclistir. Cumhuriyeti ilan etmiş, Cumhuriyet devrimlerini hayata geçirmiş bir Meclistir. Halk nezdinde çok önemli bir yeri vardır. Millî iradenin de tecelligâhı durumundadır.

Şimdi siz bir Anayasa değişikliği getiriyorsunuz, "Meclisi etkisizleştirelim." diyorsunuz, "Meclis bir kenarda görüntü olarak dursun, her şeyi Cumhurbaşkanı halletsin, kanunları da yönetmelikleri de o çıkarsın, uygulamasını da o yapsın." diyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, bu durum ülkemizin geleneklerine tamamen aykırı. Osmanlı'dan bu yana, Meclis bu ülke ve toplum için çok önemli olmuş, anayasa geçmişimiz Meclisi öne çıkaran bir gelişme izlemiştir. Zaten dünya tarihinde de anayasalar, iktidarı elinde bulunduranların yetkilerini dengeleme, frenleme ve sınırlamak için yapılmıştır. Dünyadaki toplumsal mücadelenin tarihi, aynı zamanda anayasaların da tarihidir. Anayasalar elbette değişebilir, bunda bir sorun yok ama bu değişikliğin çağın gerektirdiği değerlere uygun olarak yapılması lazım. Dünyadaki diğer uygulamalar da aynen bu şekilde devam ediyor. Bizde de aslında böyle bir çizgiden bahsedebiliriz. Bir istisna 12 Eylül Anayasası'dır. 12 Eylül askerî rejiminin yaptığı Anayasa, bu evrime ters olmuştur. Şimdi 12 Eylülcülere rahmet okutacak bir Anayasa düzenlemesini hazırlayıp buraya getirdiniz.

Çok değerli arkadaşlar, bu teklifin hazırlık aşamasında maalesef halk yok, tartışma yok. Kapalı kapılar arkasında hazırlanan bir Anayasa taslağı ortaya geldi. Hatta altına imza atan ve boş imza kâğıtlarını -maalesef, üzülerek söylüyorum- sosyal medya hesaplarından gururla paylaşan milletvekilleri bile maalesef teklifi basına açıklandıktan sonra öğrendiler. Değerli arkadaşlar, bu, gerçekten hepimiz için de, milletimiz için de, bize oy veren halk için de çok kötü bir şey. Hazırlık aşamasında tartışılmasını istemediğiniz gibi, burada da uzun uzun tartışılmasını istemiyorsunuz. "Oy verelim geçsin, olsun bitsin." anlayışı içerisindesiniz. Bu da çok kötü bir şey. Bunun hesabını inanın ne bize oy verenlere ne de bu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vermemiz imkânsız.

Tartışıldıkça halkın bu değişikliğe olan tavrının değişeceğini siz de net olarak biliyorsunuz değerli arkadaşlar. Nitekim kamuoyunda da bu yönde farklılaşmalar olduğu da net olarak gözüküyor. Seçim bölgelerimizdeki görüşmelerden de bunu rahatlıkla görebiliyoruz. Kamuoyu araştırmalarından da bunu anlıyoruz ve biliyoruz. Halkta karşılığı olmadığını bile bile ne yapmaya çalışıyorsunuz değerli arkadaşlar, bunu biz anlamış değiliz çünkü buna halkın bir katkısı ve desteği yok. Diyelim ki Meclisten geçirdiniz, yüzde 50,01'le referandumdan geçirdiniz. Ne olacak? Halkın desteğiyle rejimi değiştirmiş mi olacaksınız? Halkın geri kalanının tercihi ne olacak, onları ne yapacaksınız? Tartışma bitmiş mi olacak? Elbette bitmeyecek. Anayasa tam mutabakatla yapılır. Siz daha önce buradaki milletvekillerinin konuşmasını engellerken veya konuşmalarını uzun süreli olarak müsaade etmezken inanın, görüyoruz ki ülkemizi bir felakete götürmeye çalışıyorsunuz. Değerli arkadaşlar, bunun sonunda halkın sabrını taşırırsanız inanın bunun altından hiçbirimiz kalkamayız. Bakın, halkımızın bu yönde yani "Ülkenin yapısı değişsin." diye bir talebi yok. "Meclis etkisiz hâle getirilsin, kuvvetler ayrılığı ortadan kaldırılsın, bütün kuvvetler bir kişide toplansın." diye de bir beklentisi yok. Aksine, halkımız kendi iradesinin Mecliste tam ve eksiksiz olarak temsilini istiyor ve arzuluyor. Güçlü bir Meclis, denge ve denetleme unsuru olarak etkin bir şekilde görevini yapsın istiyor. Bu yüzden kendi temsilcileri olan bizleri de milletvekillerini de devamlı hesaba sokuyor.

Sürekli halkın içerisindeyiz hepimiz değerli arkadaşlar. Hepiniz biliyorsunuz, hangi birinize "Şu yetkilerinizi Cumhurbaşkanına devredin. O her şeyi bilir, bütün yetkiler onda olsun." talebi geldi? Kısaca söylemek gerekirse, değerli arkadaşlar, halkımızın başkanlık sistemi gibi ne bir beklentisi var ne de bir önerisi var. Halkımız yeni bir anayasa istiyor, bunu hepimiz biliyoruz ama hiç kimse rejimi değiştirecek bir anayasa istemiyor. Onların istediği, demokrasiyi ve özgürlükleri geliştiren bir anayasa.

Değerli arkadaşlar, bununla birlikte, halkımızın hem bizden hem sizden hem hepimizden başka beklentileri de var. Halkın açık açık dillendirdiği, ortaya koyduğu talepler var. Samimi olalım, o talepleri karşılayalım. Ben bu talepleri buradan tekrar etmek istiyorum. Halkımız hak ve adalet istiyor, herkes için adalet istiyor. Halkımız hukuk devleti istiyor. Halkımız hukukun üstünlüğünü istiyor. Halkımız herkes için eşitlik istiyor, torpil ve kayırmacılık istemiyor. Halkımız hırsızlık, arsızlık, uğursuzluk, yolsuzluk, rüşvet olsun istemiyor. Bunları yapanlar yargılansın istiyor. Halkımız, çocukları kaçak yurtlarda yanarak ölmesin istiyor. Halkımız kaçak yurtlarda çocuklar tacize uğramasın, tacizciler korunmasın istiyor. Halkımız askerlerimiz, polislerimiz şehit olmasın, vatandaşlarımız kör teröre kurban gitmesin istiyor. Halkımız herkesin kafasını sokacağı sıcak bir yuvası olsun, bir evi olsun, kazanı kaynasın istiyor. Halkımız çocukları iyi bir eğitim alsın istiyor. Halkımız asgari ücret Avrupa'daki gibi olsun istiyor. Değerli arkadaşlar, halkımız yoksulluk bitsin istiyor. Halkımız din istismarı bitsin, herkes inancını özgür yaşasın, özgür olsun istiyor. Halkımız yalan haberlerle halkın aldatılmasının sona ermesini istiyor. Halkımız kendilerini yönetenler dürüst olsun, yalan söylemesin istiyor. Halkımız sabah akşam bezdirici boyutlara gelen siyasi propagandalara maruz kalsın istemiyor. Değerli arkadaşlar, halkımız güvenlik istiyor ve huzur istiyor. Halkımız bunları istiyor değerli arkadaşlar ve beklentisi de bu yönde. Eğer bir şeyler yapacaksak hep birlikte bu yönde çalışmalar yapalım isteriz.

Değerli arkadaşlarım, bütün bunları parlamenter sistem içerisinde yapmak istediniz de elinize vuran mı oldu? Gerçekten, bunu bir milletvekili arkadaşınız olarak sormak istiyorum. Bütün bu yapılanlar, bu istenenlere karşı, mevcut olan parlamenter sistemde yapmak için bir engeliniz mi oldu veya size "Aman, bunları yapamayız çünkü bizim parlamenter sistemimiz var." mı var dediniz? On dört yıldan bu yana iktidarsınız, halk size bu yetkiyi verdi, her şey elinizde. Güç sizde, yetki sizde. Değerli arkadaşlar, iktidara sorarlar: Neden yapmadınız?

MHP'li arkadaşlarım, sizlerden de bu kararı, bu gösterdiğiniz dirayeti -veya nasıl olacaksa, nasıl dillendirirseniz, saygısızlık etmekten de çekinirim- lütfen tekrar gözden geçirmenizi rica ediyorum. İnanın, burada bir milletvekili arkadaşınız değil, halkımızın temsilcisi olarak konuşuyorum. Bunun için çok uğraştım ve tek tek kendim tespit ettim.

Şimdi, siz rejimi değiştirip tek adam yönetimine geçtiğinizde bunlar yapılacak mı? Bunu merak ediyoruz. Yapılacaksa ve bir engel olmadıysa neden yapmadınız? Bunu size soracaklar arkadaşlar, gittiğiniz zaman bunu size kesinlikle kahvelerde de, köşelerde de soracaklar.

Çok değerli arkadaşlarım, getirilen değişiklik teklifi net bir şekilde -üzülerek söylüyorum- bir tek adam rejimidir. Siz istediğiniz kadar bunu saklayın, halkımızdan uzaklaştırın, gerçek, maalesef, bu bir tek adam rejimidir. Anayasa uzmanlarının, ömrünü bu konuya vermiş insanların, profesörlerin de ortak görüşü bu şekildedir. Zaten bu yüzden uzmanların Komisyona çağrılması önergemizi maalesef dikkate almadınız. Sahip olduğunuz olanaklarla istediğiniz kadar algı operasyonu yapın, yine de bu gerçeği örtemiyorsunuz. "Bir kişi her şeye karar versin, millî iradenin tecelligâhı olan Meclis olmasa da olur, her şeyi o bilir, her şeyi o anlar, her şeyin kararını o verir." anlayışı içerisindesiniz. Gerçekten, bu beni bir milletvekili arkadaşınız olarak, o parti, bu parti ayırmadan çok derinden yaralıyor. Dünyada böyle ülkeler var, istediğiniz rejim gibi. Mesela Kuzey Kore, Afrika'da bazı ülkeler, Orta Doğu'daki bazı ülkeler de böyle. Öyle anlaşılıyor ki siz de maalesef onlara özenerek böyle bir teklif hazırlamışsınız. Demek ki sizler Türkiye'yi onların arasında görmek istiyorsunuz. İnsanımıza, halkımıza layık gördüğünüz demokrasi düzeyi bu, bunlardan anlaşılan bu veya benim anladığım bu veya halkımızın anladığı bu. Demokrasinin olmazsa olmazlarından birisinin güçler ayrılığı olduğunu artık bilmeyen yok, bunun aksini savunmak faydasızdır. Kimseyi kandırmaya lütfen yeltenmeyin değerli arkadaşlar. Herkes sizin ne yapmak istediğinizi biliyor hatta kendi partilileriniz bile buna ikna olmuş değil. Bir sürü AKP'li arkadaşlarımla, seçmenlerinizle görüştüm, onların da çoğunda soru işaretleri var.

Çok değerli arkadaşlarım, şimdi buradan izninizle bir öneride bulunmak isterim: Emrinizde birçok televizyon kanalı var, istediğiniz şekilde yönlendiriyor, yönetiyorsunuz. Bu kanallardan birisine sayın genel başkanlar çıksın, halkın önünde, televizyonlarda bu konuları tartışsınlar; halk görsün, anlasın. Herhâlde halkımız bunu hak ediyor. Kamuoyunun bu teklifi tartışmasından neden çekindiğinizi anlamıyoruz değerli arkadaşlar. Her görüşten anayasa hukukçuları çıksın, kamuoyu önünde bu teklifi tartışsın. Üniversitelerimiz tartışsın, araştırsın. Televizyonlarda bile kurduğunuz baskıyla tek taraflı tartışılıyor maalesef, karşı çıkanlara bu konuda yer verilmiyor maalesef. Bu kadar acele etmeyin değerli arkadaşlar. Bir milletvekili kardeşiniz, arkadaşınız olarak rica ediyorum. Gerçekten söz konusu olan bir rejim değişikliği. Bir tek AKP'nin karar vereceği veya MHP'nin karar vereceği bir konu asla değil. Toplumun tüm kesimlerini dâhil eden bir süreç ve bütün halkın da bunun içinde olmaya hakkı var.

Çok değerli arkadaşlarım, sistem bozmada maalesef AKP'nin üzerine yok. Bakın, 2010'da bir Anayasa değişikliği yaptınız, yargıyı yeni baştan, sil baştan dizayn ettiniz. Bu değişikliğe karşı çıkanlara da söylenmedik laf bırakmadınız. Hiçbir uyarıyı veya uyarımızı dikkate almadınız "Biz yaptık oldu, en iyi biz biliriz." dediniz. Uzun süre yol arkadaşlığı, iktidar ortaklığı yaptığınız bir cemaate maalesef yargıyı teslim ettiniz. Hukuku, hukukun üstünlüğünü yok ettiniz. Ne oldu? Altı yıl sonra, kendinize göre ayarladığınız yargı ve devleti teslim ettiğiniz cemaat bu ülkeye kastetti. 15 Temmuzda bu ülke tarihî bir badire atlattı, halk olarak hepimiz atlattık. Yargıyı bir gruba teslim etmek nasıl bir bela açtı, hep birlikte yaşadık, gördük. İnatla yaptığınız yanlışın bedelini sadece siz, biz değil, inanın değerli arkadaşlar, en az AKP ödedi, en çok halkımız ödedi.

BAŞKAN - Sayın Akın, toparlayabiliriz.

AHMET AKIN (Balıkesir) - Çok özür dilerim, bitireceğim, bir beş on dakika içinde bitireceğim. İnanın, üç gündür söz bekliyorum, izninizle.

BAŞKAN - On yedinci dakikadayız; yirmi dakika, diğer arkadaşlar gibi, üç dakika daha.

Buyurun lütfen.

AHMET AKIN (Balıkesir) - Atatürk cumhuriyetinin eğitim sistemiyle maalesef hep sorunlu oldunuz, bir türlü kabul edemediniz bunu değerli arkadaşlarım. Tutturdunuz mesela "4+4+4" diye ucube bir sistemi yarattınız. Şimdi gelinen noktada hiç kimse bundan memnun değil, eğitim maalesef dökülüyor. Üniversite sınavlarında ve uluslararası sınavlarda eserinizin sonuçları maalesef ortada. Bozduğunuz eğitim sistemiyle sadece sizin değil, tüm halkımızın, ülkemizin geleceğine, geleceğimize de zarar vermiş oldunuz.

Yine, cumhuriyetin yerleşik dış politika anlayışını reddettiniz. Yurtta sulh cihanda sulh olarak özetlenecek dış politikamızı rotasından saptırdınız, içinden çıkılmaz bir duruma getirdiniz. Halkımızın hemen tamamının ortaya koyduğu dış politikada başarısız olduğunuzu kabul etmiş durumdayız. Ayrıntılarına girmek istemiyorum ama tek başına Suriye politikası bile bunun en önemli örneği.

Şimdi, Türkiye'nin yönetim sistemini, rejimini değiştirmek istiyorsunuz. Bu örnekler ışığında değerlendirecek olursak ülkemizi sayenizde kara günlerin beklediğini bilmek için bir kâhin olmaya gerek yok. Biz bu konuda ilkeler ve sistem açısından bakmak ve ona göre değerlendirmek istiyoruz ama öyle bir teklifle karşı karşıyayız ki kişiye özel bir değişiklik ve bir kurgu var ortada. Bunun bir benzerini kamu ihalelerinde sıklıkla yapıyorsunuz "adrese teslim ihale" deniyor adına da kısaca. İhale şartnamesinde sadece isim yazmıyor, o kadar; her şeyiyle alacak kişiyi tarif etmiş durumdasınız. Burada da böyle bir şey söz konusu. Her şey bir kişi için düzenlenmiş. Onun mutlak iktidarını sağlamaya dönük sistem kurgulanmış. İstediğiniz kadar "Yok, öyle değil." deyin, fakat her şey ortada ve bunu herkes görüyor ve biliyor. En azından açık olun, açıklayın, halkımız da, biz de neyi konuştuğumuzu bilelim.

Çok değerli arkadaşlarım -bitireceğim, az kaldı, gecenin bu saatinde de kusura bakmayın, uzadı biraz- 15 Temmuz darbesi inanın bir kişiye değil, tüm ülkeye, özgürlüklere, demokrasimize ve bağımsızlığımıza karşı yapılmıştır. 15 Temmuzu bile bir fırsata çevirmeye çalışmak, halkımıza ve ülkemize yapılacak inanın en büyük haksızlıktır. Yüz kırk yıllık anayasa tarihimiz, süreç içerisinde hep iyiye doğru düzeltmelerle geçti. Bugün yaptığınızla bu süreci tersine çeviriyor ve bir tarihi yok sayıyorsunuz. Dünyanın 21'inci yüzyılda ulaştığı demokratik standartlar ve değerlere ters bir yönde ilerliyorsunuz. Bu da çok yanlış değerli arkadaşlar. Bu yapılan, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı veren, özgürlük ve bağımsızlık uğruna canlarını feda eden atalarımıza çok büyük bir vefasızlıktır. Onlar yedi düvele karşı savaşarak kazandıkları zaferle tek adam rejimine son vermişler ve çağdaş cumhuriyetimizi kurdurmuşlardır. Şimdi bütün yaşanmışları ve gelinen noktayı yok sayıp tek adam rejimine dönmek istiyorsunuz, tarihin akışına ters bir çaba içerisindesiniz.

Ülkemizin yetiştirdiği saygın anayasa hukukçularından olan Sayın İbrahim Kaboğlu, teklifi değerlendirdiği bir açıklamasında değişiklik teklifini "padişahlık ötesi bir durum" olarak değerlendiriyor. Padişahın bile bir partisinin olmadığını söylüyor. Hoca, yapılanın gelecek kuşaklar için bir anayasa değişikliği değil, bir kişi için bir anayasa olduğunu söylüyor. Bizi dinlemiyorsunuz, uyarılarımızı dikkate almıyorsunuz, bari bu konunun uzmanlarının uyarılarına, dediklerine kulak verin çok değerli arkadaşlar. Bugünlerimizi değil, çocuklarınızın, torunlarınızın, sonraki kuşakların yaşayacağı ülkemizi, Türkiye Cumhuriyeti'ni düşünün.

Tüm çok değerli AKP'li ve değerli MHP'li milletvekili arkadaşlarımdan, bağımsız, özgür ve demokratik bir Türkiye'de daha mutlu ve huzurlu yaşamanın koşullarını oluşturmayacağını gördüğümüz bu teklif için daha titiz ve daha duyarlı düşünmelerini rica ediyorum. Tarih bu günleri inanın not ediyor, şu andaki konuşmalarımızı da not ediyor. Çocuklarımıza, torunlarımıza ve tarihe karşı hepimizin tek tek çok büyük sorumluluğu var. Yapılması gereken, ülke yararına, halk yararına olmayan bu teklifin derhâl geri çekilmesidir diyor, beni dinlediğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.