Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 27 .12.2016 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de teklifin 3'üncü maddesi üzerinde söz almış durumdayım.
Dün bu hızlandırma sürecine ilişkin eleştirilerimizi sunmuştuk. Gerçekten, bu Komisyonda tartışıyoruz, değerlendiriyoruz ama dışarıda kararlar veriliyor zirvelerde, kapalı kapılar ardında farklı tartışmalarla, hatta Anayasa Komisyonu üyeleri dışında. Biz de basından okuyoruz -ben kendi adıma söyleyeyim- 7 maddenin değiştirilmesi düşünülüyormuş, yedek vekilliğin adı değişecekmiş, 18 yaş konusunda farklı tartışmalar varmış, bu konuda... (Gürültüler) Çok gürültü yok mu? Sayın Başkan, gerçekten çok gürültü var yani dikkatimizi toplayamıyoruz.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen hatibi rahatsız etmeyelim, lütfen...
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, baştan alıyorum.
Şu anda biz burada Anayasa Komisyonu üyeleri olarak ve cezaevinde bulunmayan vekillerin katılımına açık olan, hâlihazırda vekil arkadaşlarla birlikte bu paketi tartışmaya çalışıyoruz bütün olumsuzluklara, bütün farklı usulsüzlüklere, müdahalelere rağmen, bu çabamızı hâlâ hep birlikte devam ettirmeye çalışıyoruz. Ama söyledim sanırım duyulmadı, biz Anayasa Komisyonu üyeleri olarak da burada tartışmaları yürütürken -hani halk dilinde bir deyim vardır- havanda su dövüyoruz, gazeteleri bir açıyoruz, basın özetlerini ya da manşetleri anayasa tartışmaları gırla gidiyor bizim dışımızda. Aslında biz burada tartışıyoruz sanıyoruz ama işte bugün basına yansıyan haberlere göre 7 maddenin değiştirilmesi ihtimali varmış, bu konuda itirazlar varmış. Tabii bunu iki bölüme ayırmak mümkün; birincisi, bu iyi bir şey yani şu yönüyle iyi, burada tartışmalar devam ederken umarız ve dileriz ki buradaki muhalefetin itirazları birilerinin kulağına gidiyordur ve bu doğrultuda o itirazlar neticesinde lehe dönüşümler yapılıyordur eğer böyle ise mutluluk duyarız çünkü buradaki tartışmalarımızın asıl amacı gerçekten daha demokratik, Türkiye'nin önünü açıcı, karanlığı değil aydınlığı temsil eden değişikliklere imza atmak. Ama eğer aksiyse yani Anayasa Komisyonuna paralel -paralel kavramını kullanmaktan da aslında son dönemlerde çok ürküyorum- bir komisyon mu devam ediyor yani ne oluyor biz burada konuşurken? Mesela, şu anda ben 3'üncü madde üzerinde söz aldım, 3'üncü madde üzerinde düşüncelerimi söyleyeceğim ama bugün basın organlarında çıkan bilgilere göre 3'üncü madde değişecekmiş. Yani ben boş mu konuşmuş olacağım, gerçekten etki edemeyecek miyim? Bu tartışmalar Anayasa Komisyonumuzun Başkanlık Divanına, Adalet Komisyonuna ne kadar ulaşıyor bunu bilmiyorum. Ama ben iyi niyetle ve bir temenni olarak bu tartışmaların lehe evrilmesi gerektiğine inanarak ve umudumu bu yönde korumak isterim bütün bu olumsuzlara rağmen.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, üzerinde söz aldığım madde 18 yaş maddesi. Bu maddeyi doğrusu 2013-2014 tartışmalarından, Anayasa Uzlaşma Komisyonu tartışmalarından çok yakından bilenlerden biriyim, burada diğer arkadaşlar da var ve o zaman -daha önce de sanırım ifade etmiştim- biz sadece, şu anda bileşenimiz olan BDP olarak 18 yaş önermiştik yani milletvekili seçilme yaşının 18 yaş olması gerektiğini, tabii bu paralelde "gençlik hakkı" maddesini düzenlemiştik yani gençlerin hem istihdamda hem eğitimde hem yaşamın tüm alanlarında önünün açılmasına dair önerilerimizle birlikte siyaset yaşının da gençleştirilmesi gerektiğini ve gençlerin temsilde mutlak suretle seçme hakkı gibi seçilme hakkını da kullanması gerektiğini ifade etmiştik. Komisyonda o zaman büyük tartışmalar çıktı, hatta şöyle denildi yani milletvekili arkadaşlar bize çok garip baktılar, "Emzik getirelim. Milletvekillerini geceleri anneleri mi yatıracak?" diyenler oldu. Dışarıda da, kamuoyunda da çok tartışıldı, "Ya siz Türkiye halklarıyla alay mı ediyorsunuz? 18 yaş daha kendi başına yatamaz." gibi böyle çok absürt -tırnak içinde- tartışmalar oldu. Sonra bir gün kalktım, basın özetine bakıyorum sabah erken, bir bakıyorum -AK PARTİ iktidarı dönemindeydik, aynı dönemdeydik, yine iktidardı- "AK PARTİ'den büyük atak" Allah Allah dedim ne yaptılar acaba yine? Dediler ki, önerilerini değiştirmişler 18 yaş seçilme yaşını öneriyorlar. Komisyonda canhıraş bir tartışma yaşadık, bizim önerimiz kabul görmedi ama bizim önerimiz, kendi önerileriymiş gibi servis edildi. Ama gerçekten mutlu oldum şahsen de parti olarak da çünkü biz siyasetin gençleştirilmesi gerektiğini, 18 yaş eğer askere gidiyorsa, eğer çalışabiliyorsa, eğer seçme hakkını kullanabiliyorsa, eğer hayatın her alanında bırakın 18 yaşı daha küçük yaşta hayata atılıyorsa tabii ki seçilme hakkını da kullanabilir. Siyaset yaşı illa 30, 40, 50, 60 olmak zorunda değil. Ayrıca gençliğin o dinamizmini de kesinlikle siyasete katmak gerektiğine inanıyorum. Ancak şimdi, önümüzdeki teklif ne? Hani buna sadece 18 yaş olarak bakamayız. Bu paketin yani geneli üzerinde konuşmalarımızda söyledik, pakette bunlar şeker. Hani bir acı -bir kahve, kahve iyi bir şeydir de- bir şey içiriyorlar, içirmeye çalışıyorlar bu da biraz tatlandırsın, hani tıpkı 2010 referandumunda olduğu gibi "Ya, Kenan Evren de yargılanacak. İşte büyük atak, büyük devrim yapıyoruz." Bu pakette de 18 yaş bunlardan biri. Gerçekten bu teklifi sunanlar, sunan teklif sahipleri, imza sahipleri, gençlerin haklarını korumak için, istihdamda eşitliği ve onların bu ezilmişliğini, iş cinayetlerindeki dramatik tabloyu değiştirmek için ne yapıyorlar? Şu anda gençliğin içinde bulunduğu, gençlik kuşağının, 18 yaş ve üstü kuşağın yaşadıkları sıkıntıları sadece milletvekilliği yaşını düşürerek aşamayacağımız kesin. Bununla birlikte, bu bir politikadır, bu bir bakıştır, bu stratejik bir yaklaşımdır yani siyasette gençliğe, kadına, kadın haklarına, gençlik haklarına, doğa haklarına, hak ve özgürlüklere yaklaşım bir bütündür ve sadece popülist bir şekilde bir tek maddeyle "18 yaşına indirdim." diye gençlik haklarının temsilcileri iktidar partisi olmuyor. Bu sadece, dediğim gibi, bir makyaj, bir Lolipop şekeri, hani, bunu size verelim, referandumda da iyi kullanırız, gençler de bize oy verirler. Zaten sanki gençler böyle milletvekili olmak isterse bütün partilerin kapıları açıkmış gibi bir manzara yaratılıyor.
Şu anda ben şunu sormak istiyorum bizim dışımızdaki partilere: Biz Halkların Demokratik Partisi olarak milletvekili yaş ortalamasını düşürmekten büyük bir gurur duyuyoruz, tıpkı kadın temsiliyetini yükselttiğimiz gibi bizim gerçekten övünç duyduğumuz meselelerdir çünkü biz gençlik ve kadın temsilinin olmazsa olmaz, demokrasinin olmazsa olmaz gerekçelerinden biri olduğuna ve bunun çok yaşamsal olduğuna inanan bir partiyiz.
Peki, iktidar partisinin, 18 yaşı geçtim -18 yaşta olmadığını biliyorum- 20'yi de geçtim, hadi 25'i de atalım -var mı 25 bilmiyorum- 25, 30, 35, 40 yaşında, bu sıralamayla kaç milletvekili var? Diğer partilere de soruyorum, gerçekten kaç tane var? Yani kendi aramızda birbirimizi tanıyoruz yani gençliğin yaş ortalamasını düşürdüğümüz için. Mesela, 7 Haziranda da, 1 Kasımda da -Meclis Divanı biliyorsunuz Anayasa, İç Tüzük'e göre en genç üyelerden oluşur- Meclis Divanında bizim rekor sayıda temsil edildiğimiz bir haftayı yaşadık çünkü hepsi bizim üyeler, en gençler sıralanıyor, ağırlıklı, yüzde 90 bizim genç arkadaşlarımız o Divanda temsil edildi. Zaten rakamlar ortada. Bu nedenle, bu, sadece popülist ve siyaseten hani halka başka yansıtma çabasından başka bir şey değil.
Peki, nedir gençlerin yaşadığı? Parti, dernek kurma özgürlükleri yok. Gençler kendi haklarını savunmak için sokaklara çıktığında hemen gözaltına alınıyorlar, baskı altına alınıyorlar. Şu anda üniversite gençliğinin, üniversite gençlerinin cezaevinde bulunma oranı tarihin en rekor dönemlerinden birini oluşturuyor. Bırakın üniversite gençlerini, lise öğrencileri, 15, 16, 14 yaşındaki çocukların gözaltına alındığı, tutuklandığı, işkence gördüğü bir zaman diliminde yaşıyoruz. Dün verdiğim örnekte lise çocukları Kürtçe müzik eşliğinde halay çekti diye gözaltına alınıp medyaya servis edilen bir tarihsel dönemeçte yaşıyoruz. Gençler bunu yaşıyor. Bu realiteyi bilmek zorundayız, bunu bilmezsek gerçekten biz sadece kendi kendimize konuşur ve kendi kendimize dinleriz.
Birkaç istatistik paylaşmak isterim Türkiye'nin gençlik haklarına dair verdiği önem ve profiline ilişkin. OECD'nin raporuna göre, Türkiye'de 15-29 yaş arası gençlerin yüzde 31,3'ü ne istihdam piyasasında yer alıyor ne de eğitim görüyor yani yüzde 31,3'ü eğitim haklarından şu anda mahrum bırakılıyor gençlerimizin ve daha da vahimi, istihdam da edilemiyor bu gençlerin yaş ortalamasının. Aynı rakamlara göre, OECD'de genç işsizlikte 1'inci sıradayız, Türkiye 1'inci sırada. Türkiye nüfusunun yüzde 16'4'ünü 15-24 yaş arasındaki gençler oluşturuyor. Bu veriler böyle. 15-30 dediğinizde de rakam yüzde 20'ye geliyor. Yani toplumda...
SALİH CORA (Trabzon) - Bir yanlışlık var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Yani benim çıkardığım böyle, verileri çıkarabilirsiniz siz de.
5 kişiden 1'i genç aslında yani rakamlara göre. Peki, böyle bir tabloda 18 yaşa düşürdük gençlerin milletvekili seçilme yaşını. Gençler milletvekili seçilince bütün sorunları bitecek mi; işsizlik bitecek mi, eğitim görme olanakları artacak mı, gençlerin şiddet görme oranı azalacak mı, gençlik hakları...
BAŞKAN - Sayın Beştaş, toparlar mısınız lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Bizim süre sınırımız yok diye biliyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Şöyle: Toparlarsanız memnun oluruz. Yani daha fazla milletvekili arkadaşımıza konuşma imkânı vermek için...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, ben bitireceğim zaten.
BAŞKAN - Tamam.
Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Yani siz söylediğinizden dolayı değil, zaten madde üzerinde konuşmamızı genel hatlarıyla yapmaya çalışıyoruz.
BAŞKAN - Tamam.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Ama Komisyon üyelerinin, dün yaptığımız uzlaşıya göre -tırnak içinde- en azından zımnen bir şey oluştu, istediğimiz kadar, makul bir sürede bitirmeye çalışıyoruz.
BAŞKAN - Doğru söylüyorsunuz ama şimdi daha fazla arkadaşa söz vermek adına da ben toparlamaya davet ediyorum sizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, önümüzde hiçbir engel yok, aylarca burada anayasayı tartışabiliriz, daha önemli bir işimiz yok, aylarca tartışalım; bizim önerimiz budur.
Değerli milletvekilleri, şimdi, gerçekten "gençlik" deyince bir de yaşamını yitiren canları her alanda görmemiz gerekiyor. Şu anda gençlerin siyasetinin önünün açılmasını istiyorsak eğer, gençliği şiddete çağıran politikalardan vazgeçilmesi gerekiyor. 19 yaşında zorunlu askerliğe alınan yoksul halk çocuklarına "İnşallah siz de şehit olursunuz." diyen anlayışı reddediyoruz, ölüme davet eden anlayışı reddediyoruz. Aynı şekilde, Kürt meselesini çözmeyerek, şiddetle, yok etmeyle, imhayla çözeceğini savunanlar, Kürt gençlerine dağın yolunu gösteriyorlar aslında. Demokratik siyaset kanallarını kapatarak, milletvekillerini tutuklayarak, "Ben, savaşla, şiddetle, baskıyla, ortadan kaldırarak çözeceğim." dedikçe maalesef katılım, dağa gidiş oranı her seferinde daha büyük bir artış gösteriyor. Bu, doğrudan şiddete artışa yapılan bir katkıdır. Yani bizim tanık olduğumuz, aldığımız veriler ailelerden, çevreden, kesinlikle, siyasete vurulan darbeler oranında şiddete eğilimin arttığı yönündedir. Bu orantı böyledir. İnsanlar konuşabildikçe, siyasette yer alabildikçe şiddete eğilim azalır ama onu yapamayınca... Yani bu, doğal hayatta da böyledir, felsefe kurallarına göre de böyledir, diyalektiğe göre de böyledir. Şu anda, bu yolu açanlar, bu şiddet politikalarını desteklemektedir. Bu nedenle, kesinlikle "Siyaseti gençleştiriyoruz." diyen anlayış asılsızdır, temelsizdir. Sadece popülist bir yaklaşımla bu yapılıyor. Yani basın ve kamuoyunda çok yer aldı, eski Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'le fotoğraf çektiren çocuğun sonradan ölüm haberi yani o, sadece görüldüğü için, basında bir kare bulunduğu için bu kadar yer edindi. Bunun gibi binlerce çocuk var, binlerce genç var yaşamını yitiren bu şiddet politikalarının neticesinde. Yani bizim, gençleri korumak istiyorsak, gençleri gerçekten siyasete katmak istiyorsak, gençliğin temel hak ve özgürlüklerden faydalanmasını istiyorsak toplumsal barış projemizi oluşturmamız ve bu konuda adım atmamız gerekiyor. Gençlere eğitim vadetmemiz gerekiyor, gençlere istihdam olanakları vadetmemiz gerekiyor, gençlerin özgürce siyaset yapma olanaklarını tahkim etmemiz gerekiyor ve gençlerin işsizlikle mücadelesinde politika olarak yanlarında olmamız gerekiyor. Aksi hâlde tek bir maddede "18 yaşa ben indirdim, gençleri destekliyorum." yaklaşımı kesinlikle samimi olarak göreceğimiz bir şey değildir. Tıpkı tüm toplumsal sıkıntıları aşmanın yolu da şu anda en acil olarak var olan şiddet ortamını sonlandırmanın, siyaseti güçlendirmenin, temel hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri aşmamız gerektiğini inanıyoruz.
Son sözlerimi de şöyle söylemek istiyorum: Biz "18 yaş" kavramının maddeye eklenmesinin bir faydası olacağına inanmadığımız gibi bir zararının olduğunu da düşünmüyoruz.
Teşekkür ediyorum.