Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
Konu | : | (2/1504) esas numaralı Kanun Teklifi'nin görüşme usul ve esasları hakkında görüşmeler |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 26 .12.2016 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Öğleden sonra Merkez Yürütme Kurulu toplantımız var, o yüzden bir iki saat olamayacağım. Bu nedenle ısrar ettim.
Kaç gün oldu? Açıkçası, bu tartışmaları biz de salı gününden bu yana takip ediyoruz, mümkün olduğunca bütün aşamalarını izledik ve içindeyiz. Ben öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Şu anda Mecliste Halkların Demokratik Partisi dışında bulunan tüm partileri -uygun kelime bulamıyorum ama- protesto ediyorum, kınıyorum hiçbirini diğerinden ayırmadan. Çünkü, demin, Sayın Gök, açıklamasında... Bu bir mağduriyet dili de değil, asla biz... Bu, ayrımcılığı hayatın her alanında yapan, partilerin asıl millet iradesini çiğnediğini, bizi yok saydığını, işlerine gelince 3 partinin kapalı kapılar ardında işte "Bu komisyon toplantısı olumlu olsun, sessiz olsun. Sakin olalım, kavga edelim, etmeyelim." şeklindeki açıklamalarının bile bize duyurulmadan yapılmasının şu anda ayrımcılığın ve dışlamanın, ötekileştirmenin hangi aşamada olduğunu gösteriyor. Partilerin, diğer 3 partinin, yeri geldiğinde ama göstermelik, ama ciddi -ki biz ciddi olduğu kanaatinde değiliz- böyle birbirleriyle tartışırken bize karşı hep üçlü bir ittifak yapmalarının da hem Anayasa hem millet iradesi hem de anayasa yapım yöntemi açısından kabul edilemez olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum ve ben bir buçuk yıldır Meclisteyim, ilk kez "kınama" lafını kullanıyorum. Beni dinleyenler bilir, yeri geldiğinde çok sert de konuşurum ama kınamak başka bir şeydir. Bizim grup başkan vekillerimiz içeride olabilir, eş genel başkanlarımız içeride olabilir, 12 arkadaşımız içeride olabilir ama biz dışarıda kalanlar olarak bu demokratik siyasetin içinde bulunmaya, Türkiye'de demokratik siyasetin ve demokrasinin tahkim edilmesi açısından, bütün olumsuzluklara rağmen burada bulunmayı bir sorumluluk, halkın bize verdiği bir yetki olarak, bir görev olarak görüyoruz. Daha bu sabah, bizim hukuk ve insan haklarından sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcımız Sayın Aysel Tuğluk saat altıda gözaltına alındı. Kendisi de bir hukukçu, iki dönem milletvekilliği yaptı ve ben saat beşten beri -uyandım- o gözaltını takip ediyorum ama buna rağmen, Meclis Komisyonunun anayasa çalışmalarını çok önemsediğimiz için burada bulunuyorum. Yani, özetle ilk eleştirim bu. Diğer partiler hazırlık sürecinde de, anayasa çalışmalarında da önce üçlü, sonra ikili devam ettiler ve bu bizi dışlayanlar, yarın kendilerinin de dışlanacaklarını, başka şekillerde başka pozisyonlar, denklemler kurulacağını asla unutmamalıdırlar. Ne bizim kimsenin iradesini reddetme hakkımız var ne kimsenin bizim arkamızdaki halk iradesini reddetme hakkı vardır. Bizim şu anda görevlendirdiğimiz grup başkan vekillerimiz vardır, sözcümüz vardır, MYK'mız vardır. Her konuda muhataplığımız devam etmektedir bu hukuksuzluk son buluncaya kadar.
Sayın Başkan, diğeri de eğer o toplantıda biz de olsaydık önerilerimizi söylerdik şüphesiz ama bunu da erteliyorum şu anki ortamdan dolayı. Bizim görüşümüz şudur, ilk gün de geneli üzerinde mümkün olduğunca ifade etmeye çalıştık. Demin Sayın Komisyon Başkanımız -yani onun cümleleriyle söylüyorum- dedi ki: "Sınırsız söz söyleme yeri değil; komisyon bir mutfaktır, iş çıkarmak zorundayız -Sayın Komisyon Başkanıyla uzun çalıştığım için iyi biliyorum dilini- engellemenin de bir sınırı olmalı." ve benzeri... Doğru, bunlara böyle dışarıdan bakınca doğru görünüyor. Biz de buna karşılık şunu söylüyoruz. Bir: İç Tüzük 29 buna cevaz vermiyor yani böyle bir sınırlamayı bizim birlikte tartışmamız lazım. Kifayetimüzakere önerisi mi var? Bu konuda en azından partilerin görüşlerinin alınması lazım. Sizce de kifayetimüzakere var mı? Mesela, bizim 25 arkadaşımız söz istemişti, CHP'nin vardı çok sayıda -sayısını bilmiyorum- onlara söz verilmeden "kifayetimüzakere" diyerek, alelacele, hemen oylamaya sunulup geçilmesi bir kaçırma fiilidir yani alelacele yapılması bile Komisyonun iradesini kesinlikle inkâr etmek anlamına gelir. Bu nedenle eğer süreyi sınırlayacaksak da burada ortaklaşmamız lazım. Burada herhangi bir yemek yapmıyoruz, bütün Türkiye'nin yiyeceği -sizin metaforunuzla- bir yemek yapıyoruz. Siz bize diyorsunuz ki: "Bu yemeği yaptık, pişirdik, getirdik önünüze." Biz de diyoruz ki: Ya zehir koyduysanız, ya başka bir şey koyduysanız.
BAŞKAN - Malzeme bozulacak.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Gelin, bu yemeği beraber yapalım. Bu yemeğin tuzunu, biberini, kimyonunu, başka olgularını birlikte yapıp, birlikte yemek üzerinden anayasayı yapıyoruz. Yani, bu nedenle, sadece tek taraflı "Biz yemeği yaptık, oylamaya da sunduk. Bu yemek on dakika pişecek. Bu yemeğe tuz atmıyoruz. Bu yemeğe bal koyuyoruz. Ne bileyim hani yemeğin tüm kimyasını değiştirecek, temel unsurlarını değiştirecek bir şey yaparsanız tabii ki buna karşı söz söyleme hakkımız var.
Yani, bir de şunu ifade etmek istiyorum: Bu değişiklik sadece iktidar partisi için yapılmıyor. Hepimiz bu Anayasa'nın çatısı altında yaşıyoruz ve bu çoğunluğa dayanarak geçecekse bile, hep "Millete gidelim." diyorsunuz, e buradakiler zaten millet, milletin iradesi. Burada bir uzlaşı sağlarsak en azından milletin iradesinin tesisi anlamında bir katkı sunmuş oluruz; bizim bütün derdimiz, mücadelemiz, bu anayasa yapımına katkımız da bu sebepledir.
Kısa söz alacağım demiştim, bitiriyorum.
Biz kesinlikle deminki manzarada, mesela ben iktidar partisinin konuşmacısını dinleyemedim, yine Sayın Gök çok kesildi yani burada böyle bir müdahale. Yani, bunu gerçekten konuşalım, kavgayla gürültüyle aşamayacağız, belli. Ama, şu görüntü de kabul edilemez: Hâlâ usul tartışırken bir arkadaşımızın ısrarla hiçbir ses duyulmamasına rağmen konuşup sonra "Hadi oyladık." demek de görüntü olarak bir Anayasa yapım yöntemine asla uygun değil, bağdaşamaz; bu, meşruiyeti de yasallığı da halk iradesini de sakatlar. Yani, siz "makul zaman" dediniz, ben de bu tartışmayı bugün yapmamızın makul nedenini soruyorum: Nedir bu neden? Gerçekten bu kadar acele etmemizin, böyle bir dönemde bunun önümüze gelmesinin makul nedenini biz de merak ediyoruz.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.